Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Birleşik Krallık antlaşmaları (İngiltere)
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 513204" data-attributes="member: 21093"><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #FF0000">Kıbrıs Sözleşmesi</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Kıbrıs Sözleşmesi, Kıbrıs Antlaşması veya Kıbrıs Konvansiyonu, 4 Haziran 1878 ile 1 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan ve Berlin Konferansı'nda Birleşik Krallık'ın Osmanlı İmparatorluğu'na destek çıkması için Kıbrıs adasının yönetiminin geçici olarak Büyük Britanya'ya verilmesini öngören gizli antlaşma.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu imzalanan antlaşmaya göre, Rusya İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasında kalan topraklarını ele geçirmeye kalkması durumunda Birleşik Krallık silahlı olarak Osmanlı'ya yardımcı olacaktı. Ayrıca adayı Osmanlı Padişahı adına yönetecektive Osmanlı İmparatorluğu ada üzerinde din, eğitim ve adalet kurumlarından yine sorumlu olacaktı</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"> <u>Locarno Antlaşması</u></span></span></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">5-16 Ekim 1925 tarihleri arasında İsviçre’nin Locarno kentinde müzakere edilen ve 1 Aralık 1925’te Londra’da imzalanan antlaşma.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi hedefleyen çabaların bir zinciri olan Locarno Antlaşması Batı Avrupa’daki sınırların değişmezliğini teyid ederken, Doğu Avrupa’daki sınırların revizyona tâbi tutulmasına imkân tanıdı</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Sebepler</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Fransa, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalamak zorunda kaldığı Versailles Anlaşması ile 1871’de kaybettiği Alsace-Lorraine bölgesini geri almıştı. Ancak, savaşın sonunda Almanya’nın zamanlıca ateşkes teklif etmiş olması neticesinde, Alman ordusu örselenmeden kalmıştı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Versailles Antlaşması’nın kısıtlayıcı hükümleriyle tatmin olmayarak savaş sonrasında Almanya çevresinde bir ittifak zinciri kurmak isteyen Fransa, aynı zamanda Almanya'nın sınırlarının değişmeyeceği hakkında güvenceler istemekteydi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu tarihlerde Almanya da, kötü giden ekonomisini tamirat ve tazminat sorununda Fransa ile iyi ilişkiler kurarak ferahlatmayı hedefliyordu. Bu nedenle Alman Hükümeti, Şubat 1925'te, Fransa'ya bir nota göndererek, bir karşılıklı güvenlik paktı kurulmasını önerdi. Böylece, Fransa ile Almanya arasındaki ilişkilerde, bir yumuşama başladı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Anlaşma</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun üzerine Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında, 5 Ekim 1925'te, Locarno'da bir konferans toplandı. Müzakereler sonunda, 16 Ekim 1925'te, Locarno Antlaşması imza için hazırlanmıştır ve 1 Aralık 1925'te Londra'da imzalanmıştır. Antlaşmaya göre, Almanya, Fransa ve Belçika sınırlarının kesin ve sürekli olduğunu kabul etmiştir. Bu konuda bir anlaşmazlık çıkması halinde kuvvete başvurulmaması ve sorunun Milletler Cemiyeti'ne götürmesi hususunda da mutabık kalınmıştır. Bundan dolayı, Antlaşmanın Almanya’nın Milletler Cemiyeti'ne üye olduğunda yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Sonuçlar</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Almanya, Locarno Antlaşması ile yeniden dışlanmış olduğu uluslararası sisteme dahil edilmiştir. Antlaşmalardan hemen sonra da, bu ülke 1926'da, Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur. Öte yandan, Almanya bu antlaşma ile batı sınırlarının değişmezliğini kabul etmiş, ancak aynı güvenceyi doğu sınırları için vermemiştir. Bu durumda Fransa kendi sınırlarını garanti almaya çalışırken, Polonya ve Çekoslovakya’ya kefil olmak zorunda kalmış ve bu ülkelere güvenilirlikleri şüpheli ilave taahhütler vermek zorunda kalmıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Antlaşma kırılgan diplomasinin örneklerinden biri olmaktan kurtulamadı. Antlaşmadan büyük düşkırıklığına uğrayan Polonya’nın o dönemdeki Dışişleri Bakanı Józef Beck varılan mutabakatı "Almanya’ya Batı’daki barışın korunmasını teminen Doğu’ya saldırması resmi olarak rica edilmiştir" şeklinde yorumladı </span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1922 yılında Almanya ile imzaladığı Rapallo Antlaşması’na rağmen bu ülkenin yeniden Batı Avrupa eksenine girmesi, Sovyetler Birliği’nin de dışlanmışlık hissini pekiştirdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Buna rağmen, anlaşma Batı Avrupa’da bir diplomasi zaferi olarak kutlandı. Anlaşmanın müzakerecilerinden İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Austen Chamberlain 1925’te, Fransız Dışişleri Bakanı Aristide Briand ve Alman Dışişleri Bakanı Gustav Stresemann 1926’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Anlaşmanın anlamını yitirmesi</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Barış ödüllerine rağmen barışın kendisi sağlanamadı. Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşü ve Nazilerin iktidara gelişinden sonra Batılı devletlerin uyguladıkları Yatıştırma politikasının ilk kurbanı 1938’de Çekoslovakya oldu ve İkinci Dünya Savaşı da 1939’da Almanya’nın Polonya’ya taarruzu ile başladı. Bu iki devletten sonra da sıra Almanya’nın batı sınırına geldi ve Belçika ile Fransa 1940’ta Alman işgaline girdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #FF0000"> McMahon Antlaşması</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda yapılmış gizli antlaşmalardan biridir. İngiltere'nin Mısır Valisi Mac Mahon ile Hicaz Emiri Hüseyin bin Ali (Şerif Hüseyin) arasında 1917 yılında imzalanmıştır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İngiltere tarafından Araplara, Osmanlı Devleti ile savaşmaları halinde bağımsız bir Arap Krallığı kurulacağı vaadedilmiştir. Ancak bölgede istediğini alan İngiltere, Şerif Hüseyin'e verdiği sözü tutmamış ve ona karşı ayaklanan Suudi ve Vahhabilere destek vererek Şerif Hüseyin'i saf dışı bırakmış, sürgüne göndermiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Böylece antlaşmanın tek kazananı İngiltere olmuştur. Bu olayların neticesinde, İslamcılık fikri nüfuz alanını kaybetmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><span style="font-size: 15px"><u><span style="color: #FF0000">Münih Antlaşması (1938)</span></u></span></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">1. Nazi Almanyası Ekim 1938'de Südet bölgesini işgal etmiştir.</span></span></span></span></p><ol> <li data-xf-list-type="ol"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">Macaristan Kasım 1938'de imzalanan Birinci Viyana Ödülü gereğince, Macar azınlıklarının oturduğu Slovakya'nın güney kısımının üçte biri ve Karpat Rutenyası'nın güney kısımı olmak üzere sınır bölgesini işgal etmiştir.</span></span></span></span></li> <li data-xf-list-type="ol"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">Karpat Rutenyası özerkliğini kazanmıştır.</span></span></span></span></li> <li data-xf-list-type="ol"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">Polonya Ekim 1938'de Polonyalı azınlıkların oturtuğu Zaolzie bölgesini işgal etmiştir.</span></span></span></span></li> <li data-xf-list-type="ol"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">Geri kalan Çek toprakları Mart 1939'da Nazi Almanyası'nın uydu devleti Protektorat Böhmen und Mähren olmuştur.</span></span></span></span></li> <li data-xf-list-type="ol"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000000">Çekoslovakya'nın kalıntılarından Slovakya yaratılmış ve Nazi Almanyası'nın uydu devleti olmuştur.</span></span></span></span></li> </ol><p></p><p> <span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Münih Antlaşması, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya arasında Çekoslovakya'nın Südet bölgesinin Almanya'ya verilmesini öngören 29 Eylül 1938 tarihli antlaşmadır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Avrupanın büyük devletleri arasında başgösteren Südet Krizi sonucu olarak 1938'de Münih'te toplanan Münih Konferansı, Hitler, Mussolini, İngiliz başbakanı Neville Chamberlain ve Fransız başbakanı Édouard Daladier arasında düzenlenmiştir. Konferansa Fransa'nın taraf olması, Çekoslovakya ile aralarındaki 1924 yılında yapılmış olan ve Çekoslovakya'nın toprak bütünlüğünün garantisi niteliğindeki antlaşmadır. İtalya ise konferansa, 7 Ocak 1935 tarihli Laval - Mussolini Antlaşması dolayısıyla taraf olmuştur. Sovyetler Birliği ile Çekoslovakya arasında, bu ülkenin toprak bütünlüğü konusunda bir antlaşma vardır. Bu antlaşma, Çekoslovakya'nın toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir saldırı durumunda Sovyetler Birliği'nin askeri müdahalesini, Fransa'nın müdahalesi önşartına bağlamaktadır. Dönemin Sovyet Dışişleri Komiseri Maxim Litvinov, Sovyetler Birliği'nin bu antlaşmadan doğan yükümlülüğünü yerine getireceğini sıklıkla belirtmiştir. Bununla birlikte Sovyetler Birliği konferansta temsil edilmemiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Konferans sırasında toplantı salonuna alınmamakla birlikte yan odada iki Çek temsilcisi bulunmaktadır. Berlin’deki Çekoslovak elçisi Dr. Vojtek Matni ile Prag’daki Dışişleri Bakanlığı elemanı Dr. Hubert Masaryk.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Südetler, Çekoslavakya'nın stratejik öneme sahip bir bölgesiydi. Büyük bir silah fabrikası olan Skoda bu bölgedeydi. 2.5 miyon Almanca konuşan nüfusa sahip olan bölge, Versay Antlaşmasının Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı kuralına göre, Almanya'nın kontrolü altında olmalıydı. Konferansın amacı Südet Krizi nedeniyle bir Avrupa savaşını önlemekti ve bölgenin neredeyse tamamının Almanya'ya teslim edilmesiyle sonuçlandı. Bu, Yatıştırma Politikasının en bariz örneği oldu. Çekoslavakya konferansa çağrılmadığı için anlaşma Çekler tarafından Münih Diktesi olarak adlandırılmaktadır. Hatta çoğu zaman Münih İhaneti olarak da isimlendirirler zira Çekoslavakya'nın Fransa'yla, Fransa'nın da İngiltere'yle askeri ittifakı vardı ve bunlar konferansta hiç gündeme gelmedi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Mart 1938'de Almanya Avusturya'yı ilhak etti (Anschluss). Nazi politikacı Konrad Henlein tarafından yönetilen ve nüfusunun çoğunluğu Alman kökenli olan Çekoslavakya'nın Südetlerinin, Hitler'in bir sonraki isteği olacağı beklenmeye başlamıştı. Hem Fransa'nın hem de Sovyetler Birliğinin Çekoslavakya ile askeri ittifakı vardı ama ne Fransa ne de Sovyetler bir savaşa hazır değildi. Gerçekte, Sovyet Rusya ve Stalin kapitalist anlaşmalardan oldukça rahatsızdı ve Fransa'nın başında ise yatıştırıcı bir dış politika izlemekten yana olan Edouard Daladier vardı. 1938'de Fransa'da yapılan genel seçimler de Fransa'nın askeri güç göndermesinin mümkün olmadığını göstermişti. Batı Avrupa'daki hiçbir devlet savaş istemiyordu. Nazi Almanyasının askeri harekat kabiliyetini fazla abartmışlardı. Öte yandan Hitler'in çeşitli kamuoyu açıklamalarında ısrarla vurguladığı barış çağrıları, Avrupa kamuoyunda son derece olumlu karşılanmaktaydı ve ikna ediciydi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Diğer taraftan Hitler ise Batı'nın bu zaaflarını iyi değerlendiriyordu ve bir an Orta Avrupa'da hedeflerine ulaşacak bir dış siyaset izliyordu. Konferans yapılması için Benito Mussolini tarafından ikna edildi. Zira İtalya da henüz Avrupa çapında bir çatışmaya hazır değildi. Alman askeri liderliği de ordunun durumunun farkındaydı ve savaşı engelleyebilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Konferansa giden günlerde Avrupanın süper güçleri, I. Dünya Savaşından sonra ilk defa ordularını mobilize ettiler. Birçokları savaşın kaçınılmaz olduğunu ve herkesi memnun edecek bir barışın mümkün olmadığını düşünüyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Fakat bir anlaşmaya varıldı ve 29 Eylülde Adolf Hitler, Neville Chamberlain, Édouard Daladier ve Benito Mussolini Münih Anlaşmasını karara bağladılar. Her ne kadar antlaşma 29 Eylül tarihini taşıyorsa da imzalanması 30 Eylül 1938 gününün ilk saatleridir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Çek hükümeti anlaşmaya uymayı kabul etti. Anlaşma Südetlerin kontrolünü 10 Ekimden itibaren Almanya'ya veriyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Antlaşmada kabul edilen metin, Mussolini’nin teklif ettiği metindir. İtalyan Dışişleri Bakanı Galeazzo Ciano’nun yayımlanmış anılarında ve Erich Kordt’un 4 Haziran 1948 tarihinde Nürnberg mahkemesindeki ifadesinde, sözkonusu belgenin aslında Alman teklifi olduğu belirtilmektedir. Her iki şahıs da Münih Konferansı’nda onaylanan antlaşma metninin, gerçekte Alman planı olduğunu iddia etmektedirler.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Antlaşmanın hemen ardından, antlaşma şartlarına göre kurulan “uluslararası komisyon”, İngiliz, Fransız, Çek ve İtalyan elçileriyle Alman Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Ernst von Weizsäcker’den oluşmaktadır ve antlaşma metninde yeralmayan ama Hitler’in vazgeçmediği toprakların da Almanya’ya verilmesini karara bağlamıştır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İlaveten Hitler ve Chamberlain olası bütün anlaşmazlıkları barış yoluyla çözmek konusunda bir anlaşmaya vararak bunu da imzaya döktüler. Bu anlaşma ise çoğu zaman Münih Anlaşmasıyla karıştırılmaktadır zira Chamberlain'ın İngiltere'ye dönüşünü gösteren fotoğraflardaki kâğıt Münih Anlaşması değil Hitler ve Chamberlain'ın imzaladığı iyi niyet anlaşmasıdır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İngiltere'ye dönüşünde Chamberlain için resepsiyon verildi ve yaptığı anlaşmayı sabırsız kalabalığa göstererek meşhur "zamanımızın barışı" konuşmasını yaptı. İngilizler ve Fransızlar mutluydu, Alman generaller de savaş çıkmadığı için rahatlamışlardı ama Hitler kızgındı. Diplomatlarının ve generallerinin kendisini bir burjuva politikacı olarak davranmaya zorladığını düşünüyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Münih'ten İngiltere'ye dönen Neville Chamberlain (elinde barışçı çözümü için kendisi ve Adolf Hitler tarafından imzalanan belge, </span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Joseph Stalin de Münih Anlaşmasından memnun değildi. Sovyetler konferansta temsil edilmemişti ve büyük güçlerden biri olarak en azından bilgilendirilmeleri gerektiğini düşünüyordu. İngiltere ve Fransa ise Sovyetleri daha çok Almanya'ya karşı bir denge unsuru olarak kullanıyorlardı. Stalin, batının bir müttefiki bu kadar kolay satmasından da rahatsız olmuştu ve gelecekte aynı şeyi Sovyetlere de yapıp Nazilerle Komünistleri birbiriyle savaştırarak her şey bittiğinde onların gelip geride kalanları toplayacağını düşünmeye başlamaıştı. Bu endişe ve İngiltere ve Fransa'ya yaptığı, Almanya'ya karşı bir ittifak önerilerinin dikkate alınmayışı, Stalin'in 1939'da Nazi Almanyasıyla Molotov-Ribbentrop Paktını imzalamasına neden oldu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Çekler de durumdan hiç hoşnut değildi. Südetleri Almanya'ya vermek zorunda kalan ve daha sonra da Cieszyn Silesya bölgesi de Polonya tarafından geri alınan Çekoslavakya Almanya'ya karşı savunma hatlarını tamamen kaybetmişti. Mart 1939'da Chamberlain'ın sözlerine inananlar yanıldıklarını anladılar. Almanlar, Bohemya ve Moravya'nın geri kalanını da işgal ettiler ve daha doğudaki topraklar da Slovakya adıyla Almanya'nın kontrolünde bir kukla devlet haline geldi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Başbakan Chamberlain Nazilerin Çekoslavakya'yı işgal etmesiyle ihanete uğradığını ve artık Münih Anlaşmasının bir ehemmiyetinin kalmadığını düşünerek İngiliz İmparatorluk Kuvvetlerine savaş hazırlığı emri verdi. Fransa da aynısını yaptı ancak ikisi de herhangi bir girişimde bulunmadı. Ta ki Polonya'nın işgali savaşı artık kaçınılmaz hale getirene kadar.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><em><strong> Pangkor Anlaşması</strong></em></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Pangkor Anlaşması, İngilizler ile Perak'taki Malay reisleri arasında imzalanan anlaşma (1874). Malay devletleri üzerindeki Britanya egemenliğinin başlangıcı olarak kabul edilir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Boğaz Kolonileri (Straits Settlements) valisi Andrew Clarke, bölgedeki İngiliz tüccarların başvuruları üzerine, Perak'taki veraset çekişmesini çözmek ve Çinlilerin gizli dernekleri arasındaki savaşı durdurmak amacıyla İngiliz, Malay ve Çinli önderlerin bir araya gelmesini sağladı. Perak açıklarındaki Pangkor Adasında yapılan toplantıda, Aşağı Perak reislerince desteklenen Raca Abdullah'ın Perak tahtına çıkması, Yukarı Perak reislerinin adayı İsmail'in ise yıllık bir gelir ve onursal sultan muda unvanı karşılığında hak iddiasından vazgeçmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Abdullah sarayında, geniş yetkilerle donatılmış bir İngiliz danışman bulundurmayı kabul etti. Gizli dernekler sorunu ise Çinlilerle yapılan ayrı bir anlaşmaya çözüme bağlandı. Daha sonraları öteki sultanlıklarla yapılan benzer anlaşmalar, Malakka Yarımadasının fiilen İngiliz egemenliği altına girmesine yol açtı (1914).</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #FF0000">Paris Antlaşması (1763)</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Paris antlaşması, genellikle Paris Barış Antlaşması veya 1763 Antlaşması olarak bilinen, 10 Şubat 1763 yılında Büyük Britanya Krallığı, Fransa Krallığı ve İspanya Krallığı ile Portekiz Krallığı tarafından imzalanmış olan barış antlaşması. Bu antlaşma ile Fransız Hint Savaşı/Yedi Yıl Savaşı sona ermiştir. Antlaşma Büyük Britanya krallığının Fransa ve İspanya'da zafer kazanması sayesinde gerçekleşmiş ve Avrupa dışında Britanya egemenliğinin başlangıcı olmuştur.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"> Paris Antlaşması (1856)</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Paris Antlaşması, 30 Mart 1856 tarihinde Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Maddeler</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tamamı 31 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı:</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Osmanlı İmparatorluğu Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Osmanlı İmparatorluğu ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Boğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Sırbistan'ın daha önce Osmanlı İmparatorluğu'ndan almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı İmparatorluğu izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunamayacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Sonuçlar</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Osmanlı İmparatorluğu açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı İmparatorluğu, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkânı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Birleşik Krallık, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Fransa da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı İmparatorluğu konusunu ileri bir döneme erteledi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><strong><u> Ryswick Antlaşması</u></strong></span></span></span></span></span></p><p> <span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ryswick Antlaşması 20 Eylül 1697 tarihinde Hollanda'nın Ryswick kentinde imzalandı. Antlaşma, Fransa'nın Kutsal İttifak, İngiltere, İspanya ve Kutsal Roma İmparatorluğu'na karşı savaştığı Dokuz Yıl Savaşı'na son vermiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Fransız temsilciler Lahey'de, İttifak güçleri temsilcileri Delft'te toplanmışlardı. Barış görüşmeleri Mayıs ayında Ryswick'in Huis ter Nieuwburg bölgesinde başlamıştır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Görüşmelerin ilk birkaç haftası sonuç vermeyince iki tarafın öne çıkan liderleri III. William ve XIV. Louis gizli görüşmeler yapmak üzere birer temsilci seçmişlerdir. Seçilen kişiler William Bentinck ve Louis François'ti. Bu temsilcilerin yardımıyla çözüme kısa sürede ulaşıldı ancak I. Leopold ve II. Charles anlaşma hükümlerine sıcak bakmıyordu. Ancak, İspanya uzun süre direnemedi ve Fransa, İngiltere ve İspanya barış koşulları üzerinde tümüyle anlaştılar. William ise I. Leopold'ü ikna ederek Fransa ile Kutsal Roma İmparatorluğu arasında bir antlaşma imzalanmasını sağladı (30 Ekim).</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Barış, Nijmegen Antlaşması'ndan bu yana elde edilen yerlerin geri verilmesine dayanıyordu. Bu antlaşma uyarınca Fransa, Freiburg, Breisach ve Philippsburg'ü Kutsal Roma İmparatorluğu'na geri verdi ancak Strasbourg Fransızlarda kaldı. Fransa ayrıca Saint-Domingue (daha sonra Haiti adını almıştır), Pondicherry ve Nova Scotia'yı almaya hak kazandı. İspanya ise Katalonya ve sınır kalelerinden Mons, Lüksemburg ve Kortrijk'i geri aldı. Yıllardır Fransa egemenliği altında bulunan Lorraine Düşesi Leopold Joseph'a bırakıldı. Hollanda'ya bırakılan yerler ise İspanyol Hollandası'ndaki Namur ve Ypres kaleleriydi. Louis, III. William'ı İngiltere'nin kralı olarak tanıdı ve II. James'e olan desteğini geri çekti.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 513204, member: 21093"] [COLOR="#0000CD"][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][B][U][SIZE=4][COLOR="#FF0000"]Kıbrıs Sözleşmesi[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Kıbrıs Sözleşmesi, Kıbrıs Antlaşması veya Kıbrıs Konvansiyonu, 4 Haziran 1878 ile 1 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan ve Berlin Konferansı'nda Birleşik Krallık'ın Osmanlı İmparatorluğu'na destek çıkması için Kıbrıs adasının yönetiminin geçici olarak Büyük Britanya'ya verilmesini öngören gizli antlaşma. Bu imzalanan antlaşmaya göre, Rusya İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya kıtasında kalan topraklarını ele geçirmeye kalkması durumunda Birleşik Krallık silahlı olarak Osmanlı'ya yardımcı olacaktı. Ayrıca adayı Osmanlı Padişahı adına yönetecektive Osmanlı İmparatorluğu ada üzerinde din, eğitim ve adalet kurumlarından yine sorumlu olacaktı [B][COLOR="#FF0000"][SIZE=4] [U]Locarno Antlaşması[/U][/SIZE][/COLOR][/B] 5-16 Ekim 1925 tarihleri arasında İsviçre’nin Locarno kentinde müzakere edilen ve 1 Aralık 1925’te Londra’da imzalanan antlaşma. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi hedefleyen çabaların bir zinciri olan Locarno Antlaşması Batı Avrupa’daki sınırların değişmezliğini teyid ederken, Doğu Avrupa’daki sınırların revizyona tâbi tutulmasına imkân tanıdı [COLOR="#FF0000"]Sebepler[/COLOR] Fransa, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalamak zorunda kaldığı Versailles Anlaşması ile 1871’de kaybettiği Alsace-Lorraine bölgesini geri almıştı. Ancak, savaşın sonunda Almanya’nın zamanlıca ateşkes teklif etmiş olması neticesinde, Alman ordusu örselenmeden kalmıştı. Versailles Antlaşması’nın kısıtlayıcı hükümleriyle tatmin olmayarak savaş sonrasında Almanya çevresinde bir ittifak zinciri kurmak isteyen Fransa, aynı zamanda Almanya'nın sınırlarının değişmeyeceği hakkında güvenceler istemekteydi. Bu tarihlerde Almanya da, kötü giden ekonomisini tamirat ve tazminat sorununda Fransa ile iyi ilişkiler kurarak ferahlatmayı hedefliyordu. Bu nedenle Alman Hükümeti, Şubat 1925'te, Fransa'ya bir nota göndererek, bir karşılıklı güvenlik paktı kurulmasını önerdi. Böylece, Fransa ile Almanya arasındaki ilişkilerde, bir yumuşama başladı. [COLOR="#FF0000"]Anlaşma[/COLOR] Bunun üzerine Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında, 5 Ekim 1925'te, Locarno'da bir konferans toplandı. Müzakereler sonunda, 16 Ekim 1925'te, Locarno Antlaşması imza için hazırlanmıştır ve 1 Aralık 1925'te Londra'da imzalanmıştır. Antlaşmaya göre, Almanya, Fransa ve Belçika sınırlarının kesin ve sürekli olduğunu kabul etmiştir. Bu konuda bir anlaşmazlık çıkması halinde kuvvete başvurulmaması ve sorunun Milletler Cemiyeti'ne götürmesi hususunda da mutabık kalınmıştır. Bundan dolayı, Antlaşmanın Almanya’nın Milletler Cemiyeti'ne üye olduğunda yürürlüğe girmesi kabul edilmiştir. [COLOR="#FF0000"]Sonuçlar[/COLOR] Almanya, Locarno Antlaşması ile yeniden dışlanmış olduğu uluslararası sisteme dahil edilmiştir. Antlaşmalardan hemen sonra da, bu ülke 1926'da, Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur. Öte yandan, Almanya bu antlaşma ile batı sınırlarının değişmezliğini kabul etmiş, ancak aynı güvenceyi doğu sınırları için vermemiştir. Bu durumda Fransa kendi sınırlarını garanti almaya çalışırken, Polonya ve Çekoslovakya’ya kefil olmak zorunda kalmış ve bu ülkelere güvenilirlikleri şüpheli ilave taahhütler vermek zorunda kalmıştır. Antlaşma kırılgan diplomasinin örneklerinden biri olmaktan kurtulamadı. Antlaşmadan büyük düşkırıklığına uğrayan Polonya’nın o dönemdeki Dışişleri Bakanı Józef Beck varılan mutabakatı "Almanya’ya Batı’daki barışın korunmasını teminen Doğu’ya saldırması resmi olarak rica edilmiştir" şeklinde yorumladı 1922 yılında Almanya ile imzaladığı Rapallo Antlaşması’na rağmen bu ülkenin yeniden Batı Avrupa eksenine girmesi, Sovyetler Birliği’nin de dışlanmışlık hissini pekiştirdi. Buna rağmen, anlaşma Batı Avrupa’da bir diplomasi zaferi olarak kutlandı. Anlaşmanın müzakerecilerinden İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Austen Chamberlain 1925’te, Fransız Dışişleri Bakanı Aristide Briand ve Alman Dışişleri Bakanı Gustav Stresemann 1926’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler. [COLOR="#FF0000"] Anlaşmanın anlamını yitirmesi[/COLOR] Barış ödüllerine rağmen barışın kendisi sağlanamadı. Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşü ve Nazilerin iktidara gelişinden sonra Batılı devletlerin uyguladıkları Yatıştırma politikasının ilk kurbanı 1938’de Çekoslovakya oldu ve İkinci Dünya Savaşı da 1939’da Almanya’nın Polonya’ya taarruzu ile başladı. Bu iki devletten sonra da sıra Almanya’nın batı sınırına geldi ve Belçika ile Fransa 1940’ta Alman işgaline girdi. [B][U][SIZE=4][COLOR="#FF0000"] McMahon Antlaşması[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda yapılmış gizli antlaşmalardan biridir. İngiltere'nin Mısır Valisi Mac Mahon ile Hicaz Emiri Hüseyin bin Ali (Şerif Hüseyin) arasında 1917 yılında imzalanmıştır. İngiltere tarafından Araplara, Osmanlı Devleti ile savaşmaları halinde bağımsız bir Arap Krallığı kurulacağı vaadedilmiştir. Ancak bölgede istediğini alan İngiltere, Şerif Hüseyin'e verdiği sözü tutmamış ve ona karşı ayaklanan Suudi ve Vahhabilere destek vererek Şerif Hüseyin'i saf dışı bırakmış, sürgüne göndermiştir. Böylece antlaşmanın tek kazananı İngiltere olmuştur. Bu olayların neticesinde, İslamcılık fikri nüfuz alanını kaybetmiştir. [B][SIZE=4][U][COLOR="#FF0000"]Münih Antlaşması (1938)[/COLOR][/U][/SIZE][/B] [COLOR="#000000"]1. Nazi Almanyası Ekim 1938'de Südet bölgesini işgal etmiştir. [LIST="1"] [*]Macaristan Kasım 1938'de imzalanan Birinci Viyana Ödülü gereğince, Macar azınlıklarının oturduğu Slovakya'nın güney kısımının üçte biri ve Karpat Rutenyası'nın güney kısımı olmak üzere sınır bölgesini işgal etmiştir. [*]Karpat Rutenyası özerkliğini kazanmıştır. [*]Polonya Ekim 1938'de Polonyalı azınlıkların oturtuğu Zaolzie bölgesini işgal etmiştir. [*]Geri kalan Çek toprakları Mart 1939'da Nazi Almanyası'nın uydu devleti Protektorat Böhmen und Mähren olmuştur. [*]Çekoslovakya'nın kalıntılarından Slovakya yaratılmış ve Nazi Almanyası'nın uydu devleti olmuştur. [/LIST] [/COLOR] Münih Antlaşması, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya arasında Çekoslovakya'nın Südet bölgesinin Almanya'ya verilmesini öngören 29 Eylül 1938 tarihli antlaşmadır. Avrupanın büyük devletleri arasında başgösteren Südet Krizi sonucu olarak 1938'de Münih'te toplanan Münih Konferansı, Hitler, Mussolini, İngiliz başbakanı Neville Chamberlain ve Fransız başbakanı Édouard Daladier arasında düzenlenmiştir. Konferansa Fransa'nın taraf olması, Çekoslovakya ile aralarındaki 1924 yılında yapılmış olan ve Çekoslovakya'nın toprak bütünlüğünün garantisi niteliğindeki antlaşmadır. İtalya ise konferansa, 7 Ocak 1935 tarihli Laval - Mussolini Antlaşması dolayısıyla taraf olmuştur. Sovyetler Birliği ile Çekoslovakya arasında, bu ülkenin toprak bütünlüğü konusunda bir antlaşma vardır. Bu antlaşma, Çekoslovakya'nın toprak bütünlüğünü tehdit edecek bir saldırı durumunda Sovyetler Birliği'nin askeri müdahalesini, Fransa'nın müdahalesi önşartına bağlamaktadır. Dönemin Sovyet Dışişleri Komiseri Maxim Litvinov, Sovyetler Birliği'nin bu antlaşmadan doğan yükümlülüğünü yerine getireceğini sıklıkla belirtmiştir. Bununla birlikte Sovyetler Birliği konferansta temsil edilmemiştir. Konferans sırasında toplantı salonuna alınmamakla birlikte yan odada iki Çek temsilcisi bulunmaktadır. Berlin’deki Çekoslovak elçisi Dr. Vojtek Matni ile Prag’daki Dışişleri Bakanlığı elemanı Dr. Hubert Masaryk. Südetler, Çekoslavakya'nın stratejik öneme sahip bir bölgesiydi. Büyük bir silah fabrikası olan Skoda bu bölgedeydi. 2.5 miyon Almanca konuşan nüfusa sahip olan bölge, Versay Antlaşmasının Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı kuralına göre, Almanya'nın kontrolü altında olmalıydı. Konferansın amacı Südet Krizi nedeniyle bir Avrupa savaşını önlemekti ve bölgenin neredeyse tamamının Almanya'ya teslim edilmesiyle sonuçlandı. Bu, Yatıştırma Politikasının en bariz örneği oldu. Çekoslavakya konferansa çağrılmadığı için anlaşma Çekler tarafından Münih Diktesi olarak adlandırılmaktadır. Hatta çoğu zaman Münih İhaneti olarak da isimlendirirler zira Çekoslavakya'nın Fransa'yla, Fransa'nın da İngiltere'yle askeri ittifakı vardı ve bunlar konferansta hiç gündeme gelmedi. Mart 1938'de Almanya Avusturya'yı ilhak etti (Anschluss). Nazi politikacı Konrad Henlein tarafından yönetilen ve nüfusunun çoğunluğu Alman kökenli olan Çekoslavakya'nın Südetlerinin, Hitler'in bir sonraki isteği olacağı beklenmeye başlamıştı. Hem Fransa'nın hem de Sovyetler Birliğinin Çekoslavakya ile askeri ittifakı vardı ama ne Fransa ne de Sovyetler bir savaşa hazır değildi. Gerçekte, Sovyet Rusya ve Stalin kapitalist anlaşmalardan oldukça rahatsızdı ve Fransa'nın başında ise yatıştırıcı bir dış politika izlemekten yana olan Edouard Daladier vardı. 1938'de Fransa'da yapılan genel seçimler de Fransa'nın askeri güç göndermesinin mümkün olmadığını göstermişti. Batı Avrupa'daki hiçbir devlet savaş istemiyordu. Nazi Almanyasının askeri harekat kabiliyetini fazla abartmışlardı. Öte yandan Hitler'in çeşitli kamuoyu açıklamalarında ısrarla vurguladığı barış çağrıları, Avrupa kamuoyunda son derece olumlu karşılanmaktaydı ve ikna ediciydi. Diğer taraftan Hitler ise Batı'nın bu zaaflarını iyi değerlendiriyordu ve bir an Orta Avrupa'da hedeflerine ulaşacak bir dış siyaset izliyordu. Konferans yapılması için Benito Mussolini tarafından ikna edildi. Zira İtalya da henüz Avrupa çapında bir çatışmaya hazır değildi. Alman askeri liderliği de ordunun durumunun farkındaydı ve savaşı engelleyebilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Konferansa giden günlerde Avrupanın süper güçleri, I. Dünya Savaşından sonra ilk defa ordularını mobilize ettiler. Birçokları savaşın kaçınılmaz olduğunu ve herkesi memnun edecek bir barışın mümkün olmadığını düşünüyordu. Fakat bir anlaşmaya varıldı ve 29 Eylülde Adolf Hitler, Neville Chamberlain, Édouard Daladier ve Benito Mussolini Münih Anlaşmasını karara bağladılar. Her ne kadar antlaşma 29 Eylül tarihini taşıyorsa da imzalanması 30 Eylül 1938 gününün ilk saatleridir. Çek hükümeti anlaşmaya uymayı kabul etti. Anlaşma Südetlerin kontrolünü 10 Ekimden itibaren Almanya'ya veriyordu. Antlaşmada kabul edilen metin, Mussolini’nin teklif ettiği metindir. İtalyan Dışişleri Bakanı Galeazzo Ciano’nun yayımlanmış anılarında ve Erich Kordt’un 4 Haziran 1948 tarihinde Nürnberg mahkemesindeki ifadesinde, sözkonusu belgenin aslında Alman teklifi olduğu belirtilmektedir. Her iki şahıs da Münih Konferansı’nda onaylanan antlaşma metninin, gerçekte Alman planı olduğunu iddia etmektedirler. Antlaşmanın hemen ardından, antlaşma şartlarına göre kurulan “uluslararası komisyon”, İngiliz, Fransız, Çek ve İtalyan elçileriyle Alman Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Ernst von Weizsäcker’den oluşmaktadır ve antlaşma metninde yeralmayan ama Hitler’in vazgeçmediği toprakların da Almanya’ya verilmesini karara bağlamıştır. İlaveten Hitler ve Chamberlain olası bütün anlaşmazlıkları barış yoluyla çözmek konusunda bir anlaşmaya vararak bunu da imzaya döktüler. Bu anlaşma ise çoğu zaman Münih Anlaşmasıyla karıştırılmaktadır zira Chamberlain'ın İngiltere'ye dönüşünü gösteren fotoğraflardaki kâğıt Münih Anlaşması değil Hitler ve Chamberlain'ın imzaladığı iyi niyet anlaşmasıdır. İngiltere'ye dönüşünde Chamberlain için resepsiyon verildi ve yaptığı anlaşmayı sabırsız kalabalığa göstererek meşhur "zamanımızın barışı" konuşmasını yaptı. İngilizler ve Fransızlar mutluydu, Alman generaller de savaş çıkmadığı için rahatlamışlardı ama Hitler kızgındı. Diplomatlarının ve generallerinin kendisini bir burjuva politikacı olarak davranmaya zorladığını düşünüyordu. Münih'ten İngiltere'ye dönen Neville Chamberlain (elinde barışçı çözümü için kendisi ve Adolf Hitler tarafından imzalanan belge, Joseph Stalin de Münih Anlaşmasından memnun değildi. Sovyetler konferansta temsil edilmemişti ve büyük güçlerden biri olarak en azından bilgilendirilmeleri gerektiğini düşünüyordu. İngiltere ve Fransa ise Sovyetleri daha çok Almanya'ya karşı bir denge unsuru olarak kullanıyorlardı. Stalin, batının bir müttefiki bu kadar kolay satmasından da rahatsız olmuştu ve gelecekte aynı şeyi Sovyetlere de yapıp Nazilerle Komünistleri birbiriyle savaştırarak her şey bittiğinde onların gelip geride kalanları toplayacağını düşünmeye başlamaıştı. Bu endişe ve İngiltere ve Fransa'ya yaptığı, Almanya'ya karşı bir ittifak önerilerinin dikkate alınmayışı, Stalin'in 1939'da Nazi Almanyasıyla Molotov-Ribbentrop Paktını imzalamasına neden oldu. Çekler de durumdan hiç hoşnut değildi. Südetleri Almanya'ya vermek zorunda kalan ve daha sonra da Cieszyn Silesya bölgesi de Polonya tarafından geri alınan Çekoslavakya Almanya'ya karşı savunma hatlarını tamamen kaybetmişti. Mart 1939'da Chamberlain'ın sözlerine inananlar yanıldıklarını anladılar. Almanlar, Bohemya ve Moravya'nın geri kalanını da işgal ettiler ve daha doğudaki topraklar da Slovakya adıyla Almanya'nın kontrolünde bir kukla devlet haline geldi. Başbakan Chamberlain Nazilerin Çekoslavakya'yı işgal etmesiyle ihanete uğradığını ve artık Münih Anlaşmasının bir ehemmiyetinin kalmadığını düşünerek İngiliz İmparatorluk Kuvvetlerine savaş hazırlığı emri verdi. Fransa da aynısını yaptı ancak ikisi de herhangi bir girişimde bulunmadı. Ta ki Polonya'nın işgali savaşı artık kaçınılmaz hale getirene kadar. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][I][B] Pangkor Anlaşması[/B][/I][/U][/SIZE][/COLOR] Pangkor Anlaşması, İngilizler ile Perak'taki Malay reisleri arasında imzalanan anlaşma (1874). Malay devletleri üzerindeki Britanya egemenliğinin başlangıcı olarak kabul edilir. Boğaz Kolonileri (Straits Settlements) valisi Andrew Clarke, bölgedeki İngiliz tüccarların başvuruları üzerine, Perak'taki veraset çekişmesini çözmek ve Çinlilerin gizli dernekleri arasındaki savaşı durdurmak amacıyla İngiliz, Malay ve Çinli önderlerin bir araya gelmesini sağladı. Perak açıklarındaki Pangkor Adasında yapılan toplantıda, Aşağı Perak reislerince desteklenen Raca Abdullah'ın Perak tahtına çıkması, Yukarı Perak reislerinin adayı İsmail'in ise yıllık bir gelir ve onursal sultan muda unvanı karşılığında hak iddiasından vazgeçmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Abdullah sarayında, geniş yetkilerle donatılmış bir İngiliz danışman bulundurmayı kabul etti. Gizli dernekler sorunu ise Çinlilerle yapılan ayrı bir anlaşmaya çözüme bağlandı. Daha sonraları öteki sultanlıklarla yapılan benzer anlaşmalar, Malakka Yarımadasının fiilen İngiliz egemenliği altına girmesine yol açtı (1914). [B][U][SIZE=4][COLOR="#FF0000"]Paris Antlaşması (1763)[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Paris antlaşması, genellikle Paris Barış Antlaşması veya 1763 Antlaşması olarak bilinen, 10 Şubat 1763 yılında Büyük Britanya Krallığı, Fransa Krallığı ve İspanya Krallığı ile Portekiz Krallığı tarafından imzalanmış olan barış antlaşması. Bu antlaşma ile Fransız Hint Savaşı/Yedi Yıl Savaşı sona ermiştir. Antlaşma Büyük Britanya krallığının Fransa ve İspanya'da zafer kazanması sayesinde gerçekleşmiş ve Avrupa dışında Britanya egemenliğinin başlangıcı olmuştur. [B][U][COLOR="#FF0000"][SIZE=4] Paris Antlaşması (1856)[/SIZE][/COLOR][/U][/B] Paris Antlaşması, 30 Mart 1856 tarihinde Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. [COLOR="#FF0000"]Maddeler[/COLOR] Tamamı 31 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı: Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir. Osmanlı İmparatorluğu Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır. Osmanlı İmparatorluğu ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir. Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir. Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir. Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır. Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır. Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Boğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır. Sırbistan'ın daha önce Osmanlı İmparatorluğu'ndan almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı İmparatorluğu izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunamayacaktır. [COLOR="#FF0000"]Sonuçlar[/COLOR] Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir. Osmanlı İmparatorluğu açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı İmparatorluğu, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkânı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı. Birleşik Krallık, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu. Fransa da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu. Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı. Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı İmparatorluğu konusunu ileri bir döneme erteledi. Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][B][U] Ryswick Antlaşması[/U][/B][/SIZE][/COLOR] Ryswick Antlaşması 20 Eylül 1697 tarihinde Hollanda'nın Ryswick kentinde imzalandı. Antlaşma, Fransa'nın Kutsal İttifak, İngiltere, İspanya ve Kutsal Roma İmparatorluğu'na karşı savaştığı Dokuz Yıl Savaşı'na son vermiştir. Fransız temsilciler Lahey'de, İttifak güçleri temsilcileri Delft'te toplanmışlardı. Barış görüşmeleri Mayıs ayında Ryswick'in Huis ter Nieuwburg bölgesinde başlamıştır. Görüşmelerin ilk birkaç haftası sonuç vermeyince iki tarafın öne çıkan liderleri III. William ve XIV. Louis gizli görüşmeler yapmak üzere birer temsilci seçmişlerdir. Seçilen kişiler William Bentinck ve Louis François'ti. Bu temsilcilerin yardımıyla çözüme kısa sürede ulaşıldı ancak I. Leopold ve II. Charles anlaşma hükümlerine sıcak bakmıyordu. Ancak, İspanya uzun süre direnemedi ve Fransa, İngiltere ve İspanya barış koşulları üzerinde tümüyle anlaştılar. William ise I. Leopold'ü ikna ederek Fransa ile Kutsal Roma İmparatorluğu arasında bir antlaşma imzalanmasını sağladı (30 Ekim). Barış, Nijmegen Antlaşması'ndan bu yana elde edilen yerlerin geri verilmesine dayanıyordu. Bu antlaşma uyarınca Fransa, Freiburg, Breisach ve Philippsburg'ü Kutsal Roma İmparatorluğu'na geri verdi ancak Strasbourg Fransızlarda kaldı. Fransa ayrıca Saint-Domingue (daha sonra Haiti adını almıştır), Pondicherry ve Nova Scotia'yı almaya hak kazandı. İspanya ise Katalonya ve sınır kalelerinden Mons, Lüksemburg ve Kortrijk'i geri aldı. Yıllardır Fransa egemenliği altında bulunan Lorraine Düşesi Leopold Joseph'a bırakıldı. Hollanda'ya bırakılan yerler ise İspanyol Hollandası'ndaki Namur ve Ypres kaleleriydi. Louis, III. William'ı İngiltere'nin kralı olarak tanıdı ve II. James'e olan desteğini geri çekti.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Sarı kırmızı renkleri ile ünlü futbol takımımız?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Birleşik Krallık antlaşmaları (İngiltere)
Top