Sekhmet
Diğer benliği Hathor bir yana, Sekhmet kendi başına da ilginç bir tanrıçadır. Aslan tanrıça motifi çok eskilere gider ve en eski metin ve panteonlarda bile rastlanan bir şeydir. Ashnda Latopis'li bir tanrıça olmakla birlikte. Sekhmet "Ptah'ın Sevgilisi" sanını hak etmiştir çünki zanaatkar tanrının eşi sıfatıyla Memfis Triadını o biraraya getirir. Aslında bir yıkım ve yeniden canlanma tanrıçasıdır ve Büyük Duvarcı Ptah'la ilgisi hem felsefi hem de metafizik açıdan ilginçtir. Yıkım ve Yeniden'Canlanma Tanrıçası pek çok panteonda yer alır; yani Sekhmet Hint'teki Kali, Irlanda' daki Morrigan ya da Iskoçya' daki Cailleach ile karşılaştırılabilir.
Memfis rahiplerinin ne yaptıklarını bildikleri, ona yandaş ya da destek olarak Büyük Duvarcı yada İnşaatçıyı seçmelerinden anlaşılıyor. Yani, tanrıça; ateşi vasıtasıyla sağlıklı büyüme için gerekli yıkımları yaparken, eşi Ptah da zarar gören yapıları onarıyor ve bu çiftin birbirini tamamlayan enerjilerinden üçüncü' bir tanrı doğuyor: Şifa ve Tıp tanrısı Nefertum; ki ileride İmhotep olarak bilinecektir!
Ben bu eski Mısır tanrı ve tanrıçalarının büyük kısmını prensiplerin kişileştirilmiş biçimleri olarak düşünüyorum; bunlar yaşam ve dünya tecrübeleri için hayati arşetip enerjilerdir. Böylece dua edenlerin kalbinde doğru nota tınladığı anda hemen kişileşmeleri mümkündü (ve hala da mümkün). Sonuçta çoğu 'modern yazarların bu varlıklara "benliğin" farklı dışavurumları gibi bakmalarına rağmen, benim de benimsediğim kuramda belli bir gerçeklik payı bulunuyor. Elbette bilmecenin farklı cepheleri(arşetipik ruhun parçalan) bireysel olarak bizlerle karşılıklı bağlantılı olarak bulunabilir ve vardır da.
Wallis Budge, Sekhmet ve Tot arasında yakın bir ilişki kuruyor ve hatta tanrıçanın; Tot'un animası, Maat, Doğruluk Tanrıçası olduğunu bile söylüyor. Tot (birazdan söz edeceğiz) bugünkü dille Zamanın Efendisi diyebileceğimiz bir tanrıdır; o halde Sekhmet'in onunla ilgisi nedir? Bunu anlamak için o dönemlerin bu bölgedeki çok sayıda aslan tanrıçasına göz atmak gerekiyor. İşte Budge'ın aktardıklarından bazıları: ŞU. ve TEFNUT tanrı ve tanrıça çifti; aslan tanrılar ARİ HES-NEFER, NEFER-TEM (Sekhmet'le Ptah'ın oğlu.); HEBİ, HERU-NEB-MESEN, MAHES (Greklerdeki Mihos) yani kedi tanrıça, Bast'ın oğlu; aslan tanrıçalar PAKHETH, SEKHET (Sekhmet); MENAT, RENENET, SEB'KET, URT-HEKAU ve ASTHERTET, bunlar da aynı zamanda hem Hathor hem de Nekhebet'in birer biçimidir. Budge, Sekhmet'in "Kudretli" anlamına geldiğini yazıyor, "kuvvetli olma" hiyeroglifinden türetilmiş. Bazen Sekhmet/Ubastit/Ra üçlemesinde yer alıyor; Ubastit sık sık kedi başlı bir kadın şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Tapınımı, İkiz Aslan tanrılar olan Şu ve Tefnut'la birlikte Mısır'a Sudan'da bir yer olan Bugem' den gelmişe benziyor. Budge şöyle yorum yapar: "Sekhmet/Ubastit/Ra şeklindeki olağan dışı üçleme. Ölüler Kitabı'nda geçiyor (Bölüm CLXIV) ve olasılıkla Sudan kökenli. Ubastit iyi niyetli bir tanrıça gibi ve Hathor' a yakın."6 Bu son sözler "Sirius ve Beş Epagomenal Neter" adlı bölümde incelenecek özel Mısır kaynaklarından alınan bilgi ışığında önem kazanacaktır. (Bu Mısır dilinden alınmış isimlerin farklı telaffuzları zihin karıştırıcı gibi gelebilir ancak uzmanlar bu konuda hemfikir değiller.
Karşılaştırmaları yapmak okuyucuya kalıyor.) Aslan tanrıçalarla Sirius ilintisini zaten kurmuştuk. Sirius da tıpkı Tot gibi zamanla ilgili olunca, kayıp parçalar usulca yerlerine yerleşir gibi oluyor.
Tot
Hermopolis teologlarına göre, Tot ya da Doğu Mısır adıyla Tehuti; gerçek evrensel Demiurge idi, Hermopolis Magna'da dünya yumurtası üzerinde kuluçkaya yatan ilahi balıkçıldı. Yaradılışı sadece sesini kullanarak gerçekleştirdi (Yuhanna İncili'nin açılış cümlesini nasıl' da hatırlatıyor: "Başlangıçta söz vardı ... "). İlahi kökeni elbette tartışmaya açıktır. Piramitler Kitabı'nda Ra'nın en büyük oğludur, Gebve Nut'un çocuğu ya da İsis'in erkek kardeşidir. Başka kaynaklarda ise Osiris ve ailesinin veziri ve kralın katibi olarak geçer. Majik şifa gücünü, sesi vasıtasıyla gerçekleştirir bebek Horus'u bir akrep sokmasının öldürücü etkisinden kurtarması gibi- ayrıca-sanat ve bilim, aritmetik, geometri, gözlem, astronomi, doğru sözlülük. maji, tıp, cerrahi, müzik, ve yazı bilgeliğini de kullanır. Tüm bunlar, geleceğe aktarılmak üzere anıt cephelerine işlenmiştir. Tot gerçekten de tüm Mısır tanrıları arasında en ilginçlerinden biridir. Piramit metinlerinde kendi kendini yaratmış, üretmiş bir tanrı ve Bir olarak anlatılır. Budge aktarıyor:
Gökler, Yıldızlar, Yeryüzüyle ilgili hesapları o yaptı çünki Ra'nin kalbi oydu; fizik ve moral kavramlarıyla yasanın efendisi oydu, "Tanrısal Konuşma" bilgisi de onda vardı; pek çok pasajdan sanat ve bilimlerin yaratıcısı ve tanrısı olduğunu anlıyoruz; "kitapların tanrısıydı", "Tanrılar Katibi" ve "diline kuvvetliydi" yani sözleri etkiliydi, ölmüşlerin ebedi yaşam kazanmasını sağlayan pek çok cenaze kitapları yazdı. Ölüler Kitabı'nda ona tanrılar arasında özel bir yer verilir; Osiris'in ve Ra'nın dahi sahip olmadığı bazı kudretleri anlatılır?
Daha önce anlatıldığı gibi klasik yazarlar Tot'tan, Mısır toprağına, Yengeç Zodyak Çağında inmiş bir yabancı olarak söz ederler. Özellikle Os iris ailesi ile ilgili olarak neredeyse amca veya dayı gibi bir rol üstlenir; belki de Mısır' a onlardan birkaç yıl önce inmişti. Birçok klasik yazar ve tarihçiye bakılırsa, bu kıyılara eski ülkenin uygarlaştırıcı etkilerini taşıyan ilk Atlantisli o olabilir. Efsanevi sesine gelince, bunun sonik bilgisi anlamında bir "voce" olmadığı ve ses yoluyla maddeyi harekete geçirmediği anlaşılıyor. Aslında sesle harekete geçirilen aletler modern teknolojide de kullanılıyor; Tot'un bilimsel olarak gelişmiş bir toplumun temsilcisi olduğu düşünülecek olursa, bu çeşit bazı gösteriler yaptığı düşünülebilir.
Unlü "kudretli sözleri" ya da "hekau"nun bir başka açıklaması da, Tot'un asıl dilinin olasılıkla eski Khemu (Mısır) dilinden farklı olmasıyla ilgiliydi. Bu bilimsel ya da majik konulan, meslektaşlarıyla ana dilinde konuşma alış kanlığındaydı ve bu garip dil, gerçekleştirdiği ileri bilgi çalışmalarıyla özdeşleşmişti. ''Maji'' denilen şeyin hep gelişmiş bir bilimin sosyal hafızadaki izleri olduğunu düşünmüşümdür; uygulama için gerekli teknoloji olmayınca, ilerdeki kuşaklarca "doğaüstü" olarak nitelenmişti. Birçok milleti tıp, mühendislik,kimya ve genelde bilimlerle ilgili teknolojiden mahrum bırakacak bir felaket yaşanacak olsa, çeşitli icatlarla ilgili hikayeler ilerdeki kuşaklarca maji ya da doğa üstü yetenekler olarak karşılanır. Operasyon masaları, lazer ışınları ve jetler onların Sinbad masalları olacaktır; dinlerin etkisiyle belki de kötü ruhlara ya da intikamcı tanrılara atfedileceklerdir.
Schwaller de Lubicz'in Sirius'un iklimimizi etkileyebileceği konusundaki fikirlerini daha önce görmüştük (Bkz. "Köken ve Anormallikler" adlı bölüm). Sirius enerjileri ve zaman kaymaları, zaman bükümleri, zaman kapsülleri ve evrimsel kuantum sıçrayışları gibi çeşitli zamansal öğeler arasındaki ilişkiler de dikkatli gözlemi hak ediyorlar [Bu, Eski Mısırlıların da gözünden kaçmamış ve Sothis (Sirius) takvimine büyük önem vermişler].
Tüm bu öğeler, 3. binlere yaklaşırken, gezegenimizin karşılaşabileceği sorunlarla yakından ilgililer. Güneş sistemimizde bir kuantum sıçrayışı yaratacak ya da zamanın ivmesini hızlandıracak dışsal bir etki, etki sığasındaki bütün yaşam formlarını derinden etkiler. Asıl Tot ya da Tehuti'yi Sirius enerjilerinin kullanıcısı olarak düşünecek olursak, bu ister doğrudan ister doIaylı yoldan olsun, zamanla ilgisi ve (yeryüzünün Güneş ve Ay' a göre hareketiyle ilgili bir konu olan) takvimlere 5 artık günün eklenmesiyle alakası da açığa çıkmış olur.
Tot'un Maat adında bir yardımcısı olduğu anlatıla gelir. Maat, Doğruluk tanrıçasıdır; belki de Tot'un animasını simgeleyen teozofik bir kavramdan başka şey değildir. Çünki Mısırlılar eşi olmayan bir tanrı ya da tanrıça düşünemiyorlardı ve çifte bir deçpcuk eklenirse, çok mutlu olurlardı. Tot'un zaten bir karısı vardı: Tanrıça Seşat ya da Seşeta. Seşat yazı ve tarih tanrıçasıydı ve Maat gibi, başlı başına ele alınmaktan çok, Tot'un bir alt benliği hükmündeydi. Efsaneye göre, aynı zamanda zamanı ölçmekle görevli bir yıldiz ilahıydı. Diğer adlan arasında "kitaplar evinin hanımı", "mimarlar evinin hanımı" da bulunuyordu. Kendisinden "katiplerin tanrıçası" ve "tarihçilerin tanrıçası" olarak da söz edilmektedir. Aynca "tanrıların kayıtlarını da o tutuyordu". Yıldızsal kökeni bana ilginç geliyor. Tıpkı Tot gibi bir Atlantisli olabileceğini düşünüyorum. Belki de eğitimini Sirius Sisteminde almıştı (telepatik ya da daha doğrudan olabilir) ya da doğrudan yıldız bölgelerinden inmiş olabilir. Ben ilk görüşü destekliyorum; .Temple ve diğer bazı yazarlarınsa, ikinci fikri destekleyeceklerine kuşku yok.
Tot'un totem hayvanı, balıkçıl kuşudur. Ancak sinosefalus ya da köpek başlı babunda sıkça beraberinde görülür. Bazen tanrılarının kendisiyle karıştırılmakla birlikte, Güney Mısır' da Tot'un bu özdeşlik içinde düşünülmesi fikri de gelişmiştir.
Anubis
Anubis (Anpu) Mısır' da psikopompus'tur (ruhların yöneticisi); ileride.Tot ile karıştırılacaktır, gerçi iki arşetipin enerjileri hayli farklıdır ve farklı alanlarda çalışırlar. Mitoslar ve insan psikolojisi açısından bu böyledir. Anubis hem beden içinde, hem de beden dışında olmak üzere yolcuların baş tanrısıydı. Bu dünyayla öte dünya arasında elçi olduğu için çakal ya da koyu renkli, yoğun kuyruklu bir av köpeği olarak düşünülür. Budge, ikinci fikrin doğruluğunu öne sürer. Anubis, alt dünyanın her köşesine güvenli biçimde girip çıkabilirdi. Bu onu, ölmüşler için, alt dünyadaki ruhsal yolculuklarında ideal yol arkadaşı yapıyordu.
Tot gibi Anubis'in de İsis ailesiyle yakınlığı aşikardı, Piramit Metinlerinde Ra' nın 4. oğlu olarak geçmekle birlikte -bu, eskiliğinin bir işaretidir- daha çok Neftis ve Osiris'in soyundan geldiği düşünülürdü. Tekrar prensipler açısından düşündüğümüzde ise, önceki ifadelerin ardındaki psikoloji açığa çıkar: Neftis -gizli ve sırlan açığa çıkaran- psikolojide derin bilinçaltını simgeler, aslında Set'in kansıdır (Kaos) ve bu ilişkinin kısır olması da anlamsız. değildir. Osiris'le -kararlılık ve düzen- beraberliğinin sonucu ise Anubis'tir. Kara bölgelerde ruhun koruyucusu olma motifi, Kaos'un, derin şuuraltlarına hakim hale gelmiş olanlara korku veremeyeceği ve bu kişilerin, gerçek ve uyumun parlak gerçekliği ile yüz yüze gelebileceklerini belirtmektedir. Anubis anestezistlerin koruyucusuydu (hala da Anubis enerjilerine ulaşabilenler için öyledir), ayrıca psikiyatrist ve psikologların da koruyucusu oydu; kayıp ya da eksik her şeyin bulunmasına da o yardım eder. ''Yolları Açan" şeklinde bir sıfatı da vardır; pratik anlamda zihin karışıklığı ya da kuşku labirentine rehberlik eder.
Bast (Doğunun Hanımı)
Bast, Bastetya da Paşt, hem Tefnut hem de Sekhmet'in bir unsuru olarak bilinir; Memfis Triadıyla ilgisi de buradan gelir, burada Ptah'ın eşi bazen aslan değil de bir kedi başıyla gösterilir. Kedi kimliği sık sık Ay'la birleştirilmekle beraber aslında bir güneş tanrıçasıdır ve Mısırlı rahiplerin Herodot'a aktardıklarına göre, Horus'un ikiz kardeşi ve İsis'le Osiris'in kızlarıdır. Bast muskası olarak kedi heykelcikleri satılmasına karşın, asıl gösterimi kedi başlı bir kadın şeklindedir. Sağ elinde bir sistrom vardır; sol elinde ise bir kalkan bulunur: Bu, yarım daire şeklinde bir kaide ve bir kedi başından ibarettir. Sol elinde bir de sepet taşır. Bazen sepette yavru kediler bulunur. Başka resimlerde, kedicikler ayakları dibindedirler.
Kökeni ile ilgili çok daha tanınmış bir efsane, Bast' ı Ra'nın kızı olarak anlatır. Hatta, Ra'mn dişil yanı ya da animası, Rat olduğu söylenir. Yaşlanan babasını, tek gerçek düşmanı yılan Apep'e karşı koruyan odur. Sekhmet de Ra'nm kızı olduğu için bu iki arşetiple ilgili bir karışıklık vardır. Mısırlılar bu iki tanrıçayı, Sekhmet' e kırmızı, Bast' a ise yeşil bir giysi giydirerek ayırıyorlardı. Yukarıdaki simgelere ek olarak, Bast; Urayus, yani Bilgelik Yılanı biçiminde, Ra'nın tanrısal gözlerinden birine atanmıştır. Bir versiyona göre bu işi, kardeşi Horus' tan almıştır ancak daha çok Ra tarafından Apep'e karşı kendisini korumak için görevlendirildiği düşüncesi yaygındır. Urayus Sağ Gözü temsil etmekle birlikte, Horus Gözü de Sol Göz olmaktadır; en eski dönemlerde bile bu konularda bazı karışıklıklar olduğu anlaşılıyor çünki gözler karışık olarak Horus, Ra ve hatta Osiris'Ie denk tutuluyorlar.
Budge; Bast' a, diğer Libya ilahları arasında bir köken tayin etmektedir; İsis ve Neith'le birlikte Bast tapınımı da antik dönemIere uzanıyor. Doğu tanrıçası sıfatıyla, dört temel yönden birinin yöneticisi oluyor; Batı, Neith'e adanmıştı. Güney, Nekhebet' e, Kuzey de Uaçat' a aitti. Bast bazen Pekhet ya da Pakht'la da karıştırılır; onda da kedi ya da aslan sıfatları vardır. "Sept'in Hanımı" unvanı Pekhet'e aitti. Yani Sothis (Sirius) yıldızıydı ve hem İsis hem de Hathor'la özdeşti .
M.Ö. 950' de, Şeşonk ve. Yirmi ikinci hanedan firavunları. Bubastis'i krallık başkenti olarak belirleyinceye dek, Bast tapınımı özel bir önem taşıyordu. Horus ve Bast rahatlıkla Şu ve Tefnut'la bir tufulabilir. Hem Horushem de Şu gök tanrılarıydı; Bast ise, tıpkı Tefnut gibi sadece aslan biçimindeydi. Bu durum, Bast'ın epagomenal Neterler arasında sayılmamakla birlikte, Horus/un dişiI cephesi ya da Horus'un animası şeklinde, tüm diğer kedi tanrılar gibi, Sirius bağlantısı olduğuna işarettir.
Ptah
Memfis'in Ptah'ı, kuşkusuz Eski Mısır'ın en güçlü ve etkili tanrılarından biriydi. Bu zarif zanaatkar tanrı, yapı işçileri ve el sanatçılarının koruyucusuydu ve Evrenin Mimarı sanı da, o dönemlerde bile, masonik çağrışımları akla getirmektedir. Yaratıcı vasfıyla Ptah'ın, güneş sistemimiz dışındaki başka bir evrenden geldiği ve Tot'un eğitimini izleyerek bu görünür dünyayı, güneşi. gezegen ve tüm yaşayanları yarattığı düşünülür. Böylelikle derhal Osiris ailesinden eski tanrılar arasına, Tot, Ptah'ın eşi, Sekhmet ve babası Ra'nın yanına geçer.
Birçok modern filozof ve yazar Memfis dininin en ince metafizik kavramları içeren Eski Mısır inanç! felsefe sistemi olduğunda birleşirler. Bu erken dönemlerde geçerli olmakla birlikte, Memfis Mısır' ın başlıca merkezleri arasına girince eski bilginin sadece parçaları kaldı ve alegoriye o kadar yoğun biçimde sarmalandılar ki,bunlar ancak inisiyelerce anlaşılan şeyler haline geldiler.
Nefertum (Nefer-tem)
Nefertum, Ptah (yapıcılık) ve Sekhmet'in (yıkım ve yeniden yapılanma) oğludur ve zarif, şifa verici bir tanrıdır: sonraları İmhotep' e dönüşür. Grekler, tıpla ilgili yarı tanrı Asklepios'la Nefertum'u eş tutarlar. Bu tanrı isimlerinin bir çoğunun antik geçmişten aktarılan unvanlardan ibaret olduğu ve belli bir konuda sıra dışı beceri gösteren bir kişinin adıyla anıldığı anlaşılıyor.
Nefertum, Teb Triadı'nın üçüncü ismi Khonsu'yla da ortak özellikler taşımaktadır. O da bir şifa tanrısıdır. O da sıkça bir aslan başıyla gösterildiği için bir Sirius etkileşimi var gibidir.
Amon, Mut ve Khonsu: Teb Triadı
Bütün Mısır triadları arasında en iyi bilinenlerinden biridir. Bu, ünlü on sekizinci hanedan bulgularının bir sonucudur (Howard Carter ve ekibinin kral Tutankhamon'un mezarını bulmaları). Bu üç tanrı, egemen oldukları dönemi çok iyi yansıtırlar. Amon, Ammon ya da Amen, "tanrılar kralı" sıfatı nedeniyle, Grek Zeus'uyla eş tutulmuştur. Eski krallıkta hemen hiç bilinmez gibidir. Adı "gizli" anlamında bir kökten gelir. Piramitlerin Heliopolis metinlerinde sadece dört kez anılır. Ancak on ikinci hanedan döneminde firavunlar adlarına onun sanını da eklemeye başlarlar; artık Teb bölge dininde önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Ancak, Amon gelenekselolarak Tebnom'uyla bağlantılıysa da, Wallis Budge, Eski Teb'in hami tanrıçasının Hathor olduğundan emindir. O halde, büyük Amon'un kökeni neresidir?
Egyptian Belief and Modern. Thought (Mısır İnancı ve Modern Düşünce) adlı kitabında Amerikalı yazar James Bonwick, Amon'u, Sarnilerin Baal'iyle eş tutar; bu tanrı, sonradan Kelt Bel'ine dönüşür, ona Beltan adını verirler; başka otoriteler ise, Amon' un Mısır'a Hiksos'la birlikte geldiğini ve Yaveh ya da Yehova'yla özdeş olduğunu savunurlar. Koç başlı Amon, üstünlüğünü temin için Teb'te bile güçlüklerle karşılaşmış olmalıdır. 3. Amenhotep devrinde Ra lehine bir hareket başlar; aslında Ra asla otoritesini kaybetmiş değildir; Ra-Harahkte adıyla kendi kültü vardır. Bunlar, Amon'la ilgili çeşitli ilahi ve metinlere de yansımıştır. Ancak sonunda iki tanrı Amen-Ra biçiminde birleşirler ve iki grup da memnun olur.
Bonwick'in dikkat çektiği başka bir garip olgu da, Amon ismini gösteren hiyerogliflerin ters yöne bakmasıdır: "Gerçekten de bu tanrı, çok özel bir esrar sergiliyor"," Amon'un esas muhalifi 4. Amenhotep idi; 4. Amenhotep bir güneş diskiyle gösterilen Aten tek tanrıcı tapınımını kuran Akhenaton olarak tanınmıştı. Bir kez daha Amon'la ilgili metinler tahrif edildi, kabartma ve eşyalar yakıldı. Akhenaton'un ölümüne dek bu durum devam etti. Amon rahipleri dinin denetimini yeniden ele aldılar ve Atenitlere benzer bir şekilde davranmaya başlayıp, öçlerini aldılar,"
Amon'un eşi Mut, anlarnca "anne" demektir. Kötü tanımlanan ancak uygun eş nitelikleri sergileyen tanrıçalardan biridir; önceki birçok anaç tanrıyı simgelemektedir. Amen-Ra'nın çok revaçta olduğu dönemlerde, Mut bir güneş ilahesiydi ve bazen Bast'la eş tutulurdu; Bast onun kedi biçimi olarak düşünülürdü. Ayrıca aslan ve güneş le ilgili vasıfları nedeniyle de Sekhmet'le bir tutulmuştu.
Amon'la Mut'un oğlu sıfatıyla Mont'un yerini alan Khonsu, Teb triadındaydı ve bence,bu üçlemenin en ilginç tanrısıdır. Adı "kılavuz" ya da "göğü gemisiyle geçen" anlamına gelir. Aslında bir Ay tanrısı olmakla birlikte, Teb bölgesi dışında pek bilinmez; şeytan çıkarıcı ve şifacı becerileri, Amon ve Mut ailesine ait olmasıyla Hintili gözükür. Bu tanrının, kudretlerinin özünü içeren bir put ya da heykel vasıtasıyla gerçekleştirdiği şifa mucizeleri çok ünlüdür. Ombos'ta da tapınımı vardır. Sebek triadında üçüncü kişidir; bu bölgede Khons-Hor adını alır; şahin başlı bir adam olarak gösterilir; başının üzerinde, hilal şeklinde bir Ay içinde bir disk vardır.
Şahin başı Horus'u hatırlatır, o da kız kardeşi Bast gibi şifacı yetenekleriyle ünlüydü, Mut ve Khonsu'nun, Horus ve Bast ikilisiyle birçok ortak yönü vardır; tabi Şu ve Tefnut, Sekhmet ve Nefertum ikilileriyle de. Belki de bu eski arşetipler, Mısır'ın bildik aile temasına uygun olsun diye, Amon' a eklenmişlerdi. Amon, Atum ve Ra olasılıkla tek bir tek tanrıcı kavramdan doğmuşlardır; ancak Amon'un, genel skolastik görüşlerin kabul ettiği gibi, yabancı kaynaklı cepheleri de vardır. Budge, Amen ve eşi Ament'i en eski Mısır tanrıları arasında sayar; isimleri Piramit Metinlerinde (Unas, satır 558) geçmektedir. Burada aslan tanrılar Şu ve Tefnut'la birlikte anılırlar. Beşinci hanedandan itibaren, öncelikli tanrılar arasında geçer; esas tanrılardan olmasalar da onların bazı tamamlayıcı biçimleri olarak yer alırlar.
( Eski Mısır ve Sirius Bağlantısı - Murry Hope )