• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu yarışma düzenlendi. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada katilmanizi bekliyoruz...

YiTiRMeLi Ne VaRSa BaŞLaMaLı YiNe YeNiDeN..!!

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Asarlar Beni


Seni böyle sevdiğimi bilseler ASARLAR BENİ!!!

Bir deniz fenerinin söndüğünü görürsün,

Sis basar limanları,

Evlerine çekilir gemiler...

Seni böyle sevdiğimi bilseler ASARLAR BENİ!!!

Önce bir güzel yokluğunu anlatırlar...

Dudaklarım,

Dudaklarım çatlayınca susuzluğuna,

Sabah beş buçukta ipe çekerler...

Seni böyle sevdiğimi bilemezler!

Bİlselerde bilemezler!

Gün doğar,

Ay batar,


Yer oynar yerinden...

Duyamazlar

DUYAMAZLAR!!!!!

Seni koca bir yürekle sevdim

Ben seni kocaman bir yürekle sevdim...Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören.

Sen damarlarımdaki kana karışıp , geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de ugurlama. O yüregin gerçek sahibiydin. Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek
açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim. Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da...

Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüsün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle... Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve asamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin. Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Durusunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı. Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin. Sevdim işte ötesi yok...

Aylar Nasıl Geçiyor (sevgilim)

Sevgilim,
yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı

kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının
 
Yalnız Sen Değilsin Acı Çeken

gelmediniz, ben hep sizi bekledim
eksilen yanlarımla
sizden saklı eskidim
her şeyden önce aşk verilmiş bir sözdü benim için
gün, ay, saat, hafta; takvimişi zaman yani

Aldıkça dönemeçleri değişmedi hiçbir şey
yalnızca ufuklar yeniledim

Kaç aşktan oluşmuş bir şeydi aşk
her sevgiliyle biraz daha biraz daha
sizden saklı eskidim

Sen benim hiçbir şeyimsin

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz



Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde



Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde



Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin
 
Terkeden:..

Kimdi kimdi kalan

Giden mi suçludur herzaman?

Ne zaman başlar ayrılıklar

Dostluklar biter ne zaman

Her geçen gün bir parça daha

Aldı götürdü bizden

Aynı kalmıyordu hiçbir şey

Değişiyordu herşey

kendiliğinden

Artık çözülmüştü ellerimiz

Artık bölünmüştü yüreğimiz

Birimiz söylemeliydi bunu

Ötekini incitmeden

Kimdi giden kimdi kalan

Aslında giden değil

Kalandır terkeden

Giden de bu yüzden gitmiştir zaten



Dudak Payı

Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine

Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin

Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize​
 
nutulmayanlar

Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağaracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.

Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.

Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar
Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağaracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.

Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.

Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar​
 
Her satırı
mendireğe dizili karabatağa benzeyen
bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan

Bütün yolcularını
boğaz köprüsünün çaldığı
araba vapurunun
boş seferleri
gibi yalnızca rüzgar
gezinir sensiz
yüreğimde

Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların
acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım
ayrılık şiirini okudukça
dalgalanır.


Biz Kardeş Değiliz

Tanrının bıraktığı yerden biz başlayalım
Üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben
Üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde
Yaklaş bana
Seninle kardeş değiliz

Hüzünle karışık sevinçlerinden kurtul artık
Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev
Biliyorsun
Önce Tanrı insanı yarattı
Sonra insan sevgiyi
Ne yapsak boş
Ne kadar çabalasak faydasız
Geriye dönemeyiz
Olanlar oldun iş işten geçti
Çamurumuza sevgi karışmış bi kere

Kim bu şarkıları söyleyen
Karcığar faslından düm tek üzere
Aklım bir yere erişti durdu
Susun
Şimdi üçgenlerle oynuyorum
Kaldırın bu daireleri
Bir model kız geldi soyundu karşımda
Saçlarından üç fırça yaptım
Üç tüp boyam vardı
Veronez yeşili zümrüt yeşili krom yeşili
Hepsini kattım birbirine
Senin yeşilini buldum
Senin yeşilinde orkestralar Debussy`den çalıyordu
Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı

Bu deli eden uğultu nerden geliyor
Kim kırdı bu aynaları
Toplayın yüzümüzü görelim
Çirkin değiliz artık
Bir kapı açıldı önümüzde ölümsüzlüğe
Güzeliz
Sabahlar bizimle dolu
Işık diyordun al işte
Kör kuyular kadar ışıdı yeryüzü
Renk diyordun al işte bak
Çarşılar dolusu kırmızı
Süt beyazından geceler
Sarı güneşler ortasında turuncu bir gün
Yitirilmiş saadetlerin bahçesinde mor çiçekler

Kardeş değiliz diyorum inanmıyorsun
Yalan bunca faziletler yalan
Bizi bu ciğeri beş para etmez insanlar mahvediyor
Aldırma diyorum sana
Dünya ikimiz için yaratıldı
Üç milyar insan iş olsun diye geldi yeryüzüne

Verdiğin her kederin yüreğimde yeri var
Hangi kitabı açtıysam seni okudum yıllardır
Hangi aynaya baktıysam seni gördüm
Gel desen gelemem
Git desen gidemem
Öl desen kanım akmaz
Anladım artık seni sevmek yüce bir şey
Anladım seni sevmek Tanrı`ya yaklaşmak gibi

İnsanlar içinde bir sana inandım
Bir seni sevdim kendimden başka
Uykularımın bölündüğü saatlerde
Sendin düşündüğüm soluk soluk
Sivri bıçaklar gibiydin karanlığımda
Gözümü yumsam seni görüyordum
Oynak türkülere benziyen yürüyüşünle
Sen çıkıyordun karşıma
Karanlığımda
İki yıldızdı ellerin görülmedik
Karanlığımda
Bir orman yangınıydı dudakların

İstesen hayat verirdim bu karanlıklara
İstesen gökyüzünü bir mendil gibi yırtardım
Denizlerden göllerden nehirlerden
Sana görmediğin renkler yaratırdım
Zamanın ötesinde
Yeni bir dünya kurardım sana
İnsansız Tanrısız kedersiz
Severdin
Dağ rüzgarlarının serinliğince
Yaşardın
Bu sefil dünyamızdan uzak

Bir yanıp bir sönen ışıklar gibiyim
Yumruk kadar yüreğimde sen varsın
Kutsal kederler içinde seninleyim artık
Sarı badanalı evlerde başbaşayız
Bütün duvarlara gölgen vurmuş
Kokun sinmiş bütün perdelere
Kapılarda parmakların beyaz beyaz
Sokaklarda ayaklarının izi
Ben bu sokaklarda ölsem
Kaldırımlar çekmez ağırlığımı
Söylesem aşkımı asırlar boyunca
Bu iki yüzlü insanlar anlamaz beni

Desem ki yeryüzüne beş peygamber geldi
Beşincisi sensin
Desem ki iki kişi kaldık dünyada
İkincisi sensin
Desem ki birisi var yeri göğü var eden
O da sen olurdun
Sana tapmak için
Kilden bir heykel yapardım güzelliğince
Bilsem ki sen Tanrı`dan iyisin
Bilsem ki Tanrı senden güzel değil

Senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu
Nasıl duruyor boşluğunda arzuların anlamıyorum
Nasıl nasıl bakıyor bana
Böyle merhametten uzak
Git diyorsun
Nereye gideyim
Ümitlerim ne olacak
Bunca şiirleri kim söyleyecek sana
Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini

Gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara
Sevmesem seni bir daha
Paramparça etsem yüreğimi cam gibi
Sonra yaksam
Savursam küllerini karlı dağlardan açık denizlerden
Yine seni severdim toz toz
Yine sana tapardım küllerin ağırlığınca

Bu oksijen gazı olmasa da olurdu
Ama Beeşoven gelmeseydi dünyaya
Seni bu kadar sevemezdim
İkimizin ortasında o duruyor
Sağımızda birinci keman
Solumuzda ikinci keman
Karşımızda üçüncü keman
Sonra orglar flütler kontrbaslar
Sustur şu orkestrayı Beeşoven
Şimdi dokuzuncu senfoninin sırası mı

Bunca yalnızlıklar bunca yoksulluklar benim işim değil
Bu çirkinliği ben yaratmadım
Ne de bu kahpe güzellikleri
Bende sevmediğin ne varsa senden türedi
Şu karanlık bakışlar
Şu ellerin pisliği
Şu dudaklarımdan çıkan iğrenç sözler
Besbelli senin eserin
Ne buldumsa sende buldum kötülükten yana
Ne öğrendimse senden öğrendim
Seni sevdikten sonra başladım yaşamağa

Seni Tanrı yarattıysa beni kim yarattı
Bu azabı kim verdi bana
Çıngıraklı yılanların zehrini içtim
Balinaların kusmuklarını
Kükürt kokulu imkansızlıklar içindeyim
Oysa güzeldim tarihin ilk çağlarında
Görsen şaşardın
Öyle aydınlıktım
Öyle iyiydim
Kobalt mavileriylr doluydu yüreğim
Kurşun beyazlarıyla
Severdin beni
Midye kabuklarının yeşilliğince

Sonunda dediğim çıktı işte
Samanyolundan bir yıldız düştü dünyaya
Sinekler gibi eziliverdi insanlar
Her şey bir anda olup bitti
Yapayalnız kaldık
Ne radyo-aktivite ne mantar şeklinde bulutlar
Ne yaşamak sevinci ne ölüm korkusu
Sonunda üç kişi kaldık dünyada
Sen
Ben
Bir de Jiro`nun Lesko`su

Yine bana bakarken yüzün kızarıyor
Toplum kurallarından kurtulamadın daha
Bütün çayırlar bomboş
Görmüyor musun
Al başını dağlara çık
Avaz avaz şarkı söyle sokaklarda
Bir kibrit çak
Bütün evler yansın
Yüzbin yılın öcünü al bu şerefsiz dünyadan
Sonra kaldır kendini denize at
Biraz serinle
Sevebildiğim kadar insanım ben
On gram arsenik yeter canıma
Beni düşünme

Uzan Mistral rüzgarlarının üzerine
Nünbüs bulutlar geliyor kaç
Uykumuz bölündü çırılçıplağız
Kum fırtınaları başladı
Çin seddinin ötesinde
Gölgemizi bir Asya şehrinde unuttuk
Taklamakan çöllerinde kaldı rüyalarımız
Haydi git
Yok olduk iki olduğumuz yerde
Haydi git
Bir kalırsak yine var olacağız

Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Geri
Top