Tabii aşkın kimyası oksitosinle bitmiyor. Bir partide bir erkeğe "Haydi yanıma gel!" bakışları atan kadını düşünün. Onun hiç suçu yok. Bütün suç kimyasal reaksiyonlarda. Kadının beyninde görsel, kokusal ve işitsel algı merkezlerini kontrol eden bir bölüm var. Bu bölüm doğrudan sinirlerin verdiği elektriği ileten dopaminleri harekete geçiriyor. Beynin bu kimyasal reaksiyonu sonucunda kadın erkeğe farkında olmadan bu bakışı atıyor. Bu motivasyonun etkisiyle yaklaşan erkeğin 'feromen'leri kadının 'hipotalamus'una ulaşarak erkeğe "Evet daha da yaklaş," mesajı veriyor. Bu hipotalamusları falan bırakıp biraz açık olursak düzen şöyle işliyor: Göz bebekleri büyüyor, kalp atışı hızlanıyor, yüz kızarıyor, cilt hafif bir terlemeden dolayı parlaklaşıyor. Psikolog Sema Yüksel'e yukarıdaki örnekteki gibi bir yıldırım aşkının mümkün olup olmadığını soruyoruz. Duraksamadan cevap veriyor: "Elbette, birisiyle karşılaştığınızda ilk 8 - 10 saniye içinde kalp atışınız hızlanır, terlemeye başlarsanız, sanki ateş basar gibi olursa, bir de göz bebekleriniz büyürse, işte yıldırım aşkı!"