YeŞİm TaŞi DeĞİl Usta!"

emre

Katılımcı
Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve
mücevher ustası olmaya karar vermiş. "Bu mesleği yapacaksam,
iyi bir mücevher ustası olmalıyım" diye düşünmüş ve ülkedeki
en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş,
yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından
kabul edilmiş. "Anlat, dinliyorum" demiş usta. Genç adam
anlatmaya başlamış; taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir
mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış.

Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri
bitince de ona bir taş uzatmış, "Bu bir yeşim taşıdır" dedikten
sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış.
"Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma.
Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi şimdi güle güle" demiş ve
şaşkın genç adamı öylece bırakıp kalkmış, odadan çıkmış.

Genç adam evine dönmüş, kendisini merakla bekleyen
annesiyle babasına neler olduğunu anlatmış. Anlattıkça da
kendisine çok anlamsız gelen bu hareketi ve soğuk
konuşması nedeniyle kızdığı ustaya olan öfkesi
artıyormuş. Günler geçmeye başlamış. Genç adam
sürekli söyleniyor ama avucunu hiç açmıyormuş.

"Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister.
Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak.
Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım,
böyle bir eziyetle nasıl yaşarım. Bu ne biçim ustalık.
Ustalık kaprisi yapacaksa, bari başından yapmasaydı."
diye devamlı söyleniyor, her önüne gelene
ustadan yakınıyor ama avucunu hiç açmıyormuş.

Avucu kapalı uyuyor, bütün işlerini diğer eliyle yapıyormuş.
Ve bu duruma da giderek alışmaya, diğer elini çok rahat
kullanmaya başlamış. Uyurken de yanlışlıkla avucu açılıp
taş düşmesin diye hep yarı uyanık uyuyormuş.

Böylece bir yıl geçmiş, her günü zorluklarla dolu,
her gecesi de yarım uykuyla yaşanmış bir yılı tamamlamış.
Ve o gün gelmiş. Genç adam tam bir yıl sonra,
büyük ustanın karşısına çıkmış.
Usta bir süre beklettikten sonra yanına gelince,
genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun,
bu sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği
gururla elini uzatmış, avucunu açmış.

"İşte taşın" demiş, "Bir yıl boyunca avucumda taşıdım,
şimdi ne yapacağım?" Yaşlı usta sakin bir sesle cevap
vermiş: "Şimdi sana bir başka taş vereceğim, onu da
aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın."
Bu söz üzerine genç adam bütün sükunetini
kaybetmiş, bağırıp çağırmaya başlamış.

Yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle suçlamış,
mücevher ustalığını öğrenmek için gelen genç bir insana
böyle eziyet ettiği için, hasta olduğunu bağıra çağıra
söylemiş. Genç adam bağırıp çağırırken,
yaşlı usta ona hissettirmeden birtaşı avucuna sıkıştırmış.
Öfkeden yüzü kıpkırmızı genç adam, bir yandan bağırıp
çağırırken avucundaki taşı hissetmiş. Durmuş, taşı
biraz daha sıkmış ve heyecanla konuşmuş:
"BU TAŞ, YEŞİM TAŞI DEĞİL USTA!"



Öğrenmek için zaman gerekir,
sabır gerekir, ustaları izlemek gerekir.
Dünya hızlandıkça zaman kısalabilir
ama öğrenmenin esası değişmez.


Yazarı Bilinmiyor
 

Mai

Usta
Ögrenmek için zaman gerekir,

sabir gerekir,

ustalari izlemek gerekir.

Dünya hizlandikca zaman kisalabilir,

ama ögrenmenin esasi degismez.

Çin'de ve Hint diyarlarinda yüzyillardir anlatilan bir hikâyede konu, ögrenmenin degismeyen esasidir...

Genç bir adam, degerli taslara ilgi duyarmis ve mücevher ustasi olmaya karar vermis.
"Bu meslegi yapacaksam, iyi bir mücevher ustasi olmaliyim," diye düsünmüs ve ülkedeki en iyi mücevher ustasini aramaya baslamis.

Sonunda bulmus; yanina varmis, bir süre bekledikten sonra usta tarafindan kabul edilmis.
"Anlat, dinliyorum," demis usta. Genç adam anlatmaya baslamis, taslara ilgi duydugunu ve iyi bir mücevher ustasi olmaya karar verdigini heyecanla anlatmis.

Yasli usta sesini çikarmadan genç adami dinlemis, sözleri bitince de ona bir tas uzatmis,
"Bu bir yesim tasidir," dedikten sonra genç adamin avucuna tasi birakmis ve avucunu kapatmis. "Avucunu aynen böyle kapali tut ve bir yil boyunca hiç açma. Bir yil sonra tekrar gel. Haydi simdi güle güle," demis ve saskin genç adami öylece birakip kalkmis, odadan çikmis.

Genç adam evine dönmüs, kendisini merakla bekleyen annesiyle babasina neler oldugunu anlatmis. Anlattikça da kendisine çok anlamsiz gelen bu hareketi ve soguk konusmasi nedeniyle kizdigi ustaya olan öfkesi artiyormus.

Günler geçmeye baslamis. Genç adam sürekli söyleniyor, ama avucunu hiç açmiyormus.
"Nasil böyle budalaca bir sey yapmami ister? Bir de ülkenin en iyi mücevher ustasi olacak. Bu saçmaliga bir yil boyunca nasil katlanacagim, böyle bir eziyetle nasil yasarim?
Bu ne biçim ustalik. Ustalik kaprisi yapacaksa, bari basindan yapmasaydi."
Devamli söyleniyor, her önüne gelene ustadan yakiniyor, ama avucunu hiç açmiyormus. Avucu kapali uyuyor, bütün islerini diger eliyle yapiyormus. Ve bu duruma da giderek alismaya, diger elini çok rahat kullanmaya baslamis.
Uyurken de yanlislikla avucu açilip tas düsmesin diye hep yari uyanik uyuyormus.
Böylece bir yil geçmis, her günü zorluklarla dolu, her gecesi de yarim uykuyla yasanmis bir yili tamamlanmis.

Ve o gün gelmis.

Genç adam tam bir yil sonra, büyük ustanin karsisina çikmis. Usta bir süre beklettikten sonra yanina gelince, genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, bu sinavi basariyla tamamlamis olmanin verdigi gururla elini uzatmis, avucunu açmis.

"Iste tasin," demis.

"Bir yil boyunca avucumda tasidim, simdi ne yapacagim?"

Yasli usta sakin bir sesle cevap vermis:

"Simdi sana bir baska tas verecegim, onu da ayni sekilde bir yil boyunca avucunda tasiyacaksin."


Bu söz üzerine genç adam bütün sükunetini kaybetmis, bagirip çagirmaya baslamis. Yasli ustayi bunaklikla, delilikle suçlamis, mücevher ustaligini ögrenmek için gelen genç bir insana böyle eziyet ettigi için, hasta oldugunu bagira çagira söylemis.

Genç adam bagirip çagirirken, yasli usta ona hissettirmeden bir tasi avucuna sikistirmis. Öfkeden yüzü kipkirmizi genç adam, bir yandan bagirip çagirirken avucundaki tasi hissetmis.

Durmus, tasi biraz daha sikmis ve heyecanla konusmus:

"Bu tas, yesim tasi degil usta!...
 
Top