Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
Genel
Hukuk Köşesi
Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 417053" data-attributes="member: 21093"><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><strong><span style="font-size: 15px">III. HAKSIZ TAHRİKİN ŞARTLARI</span></strong></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">1. Tahrik Edici Fiil Olmalıdır</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrikten söz edilebilmesi için başkasından kaynaklanan ve faili tahrik eden hukuka aykırı bir hareket gerekmektedir. Hiddet veya elem, failin ihtirasından ya da bunalımından değil, faile yöneltilen haricî bir fiilden kaynaklanmış olmalıdır. Bu nedenle tahrik fiilinin varlığı, haksız tahrikin objektif şartıdır. Kanun, tahrik fiilinin varlığını şart koşmakla beraber herhangi bir açıklamada bulunmamış, yalnızca fiilin bir vasfından bahsetmiş ve haksız olmasını aramıştır. Tahrik fiili, failin hayatına, fiziksel bütünlüğüne, hürriyetine, malvarlığına, sosyal ve ahlâkî değerlerine, saygınlığına yönelik olabilir, önemli olan haksız bir hareketin olmasıdır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yargıtay bazı kararlarında tahrikin varlığında hata halinde failin tahrik fiilinin varlığına yönelik inanışına hukukî bir değer tanıyarak olaya takdirî indirim nedeninin değil, tahrik hükmünün uygulanması gerektiğini belirtmekteydi.37 5237 sayılı TCK, "hata" kenar başlıklı m.30/2'de "Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır." ve m. 30/3'te "Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır." demek suretiyle suça etki eden nedenlerin varlığı konusunda hata edilmiş olması hallerine yer verilmiştir. Buna göre, somut olayda suça etki eden hafifletici neden bulunmadığı halde fail, var zannetmişse (hafifletici nedenin varlığında hata edilmişse) cezayı hafifletici neden olaya uygulanacaktır.. Somut olayda suça etki eden nedenin bulunmasına rağmen fail bunu bilmeden suç işlerse bu durumda hafifletici neden faile uygulanır ve ceza hafifletilir. O halde, haksız tahrikin varlığında hata ederek suç işleyen veya olayda haksız tahrik koşullarının gerçekleştiğini bilmeden suç işleyen fail, haksız tahrik indiriminden yararlanacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Olayda haksız tahrik indiriminin uygulanması için tahrik fiilinin mutlaka faile yöneltilmiş olması, bizzat failin hak ve menfaatlerinin zedelenmiş olması da gerekmez.Tahrik fiili, failin şahsına, vücut bütünlüğüne, hürriyetine yönelebileceği gibi failin yakınlarına, sevip saydığı kimselere, değer yargılarına, malvarlığına veya faille herhangi bir bağı olmayan üçüncü kişilere yönelik olarak da işlenebilir. Yargıtay verdiği bazı kararlarında meseleye bu şekilde yaklaşmışken bazı kararlarında ise tahrik fiilinin faile yöneltilmiş olması gerektiğini belirmiştir. Tahrik fiilinin huzurda işlenmiş olması gerekmez; failin tahriki duymuş, öğrenmiş olması yeterlidir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrik fiilinin, faili tahrik edici nitelik taşıması, hukuka, ahlak ve sosyal kurallara aykırı olması yeterlidir; ayrıca tahrikçinin tahrik etme kasdının bulunması gerekmez. Tahrik teşkil eden hareketler icrai (yapmak) veya ihmali (yapmamak) biçimindeolabileceği gibi tek veya birden çok veya devam eden hareketler şeklinde de olabilir. Sadece kasıtlı hareketler değil, taksirli hareketler de tahrik edici olabilir, zira taksirli hareket de kusurludur.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İsnat yeteneğine sahip olmayanların hareketleri "haksız" olduğu sürece tahrik teşkil edebilir çünkü isnat yeteneğinin olmaması, bu kişilerin fiillerinin hukuka aykırılığını kaldıran bir neden değildir ve bunlar sadece sübjektif nedenlerden dolayı cezaî müeyyideye maruz kalmazlar. Hayvanların hareketleri ise ancak bir insana izafe edilmesi koşuluyla hukuka aykırı olabilir. Bir insanın yönlendirmesi, tedbirsizliği veya ihmali söz konusu olmadıkça hayvanların hareketleri haksız tahrike neden olmaz. Fakat sahibi veya zilyedi tarafından yönlendirilen, kışkırtılan, başıboş bırakılan hayvanların hareketlerinden onların malik ve zilyetleri sorumlu olduğuna g49öre48 bu durumda olayda haksız tahrikin varlığı kabul edilmelidir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">2. Fiil Haksız Olmalıdır</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrikin bir indirim nedeni olarak kabulünün gerekçesi, tahrik fiilinin haksızlığının failde yarattığı hiddet veya elemdir. Burada tahriki oluşturan fiilin, Ceza Hukuku açısından "suç" veya Borçlar Hukuku anlamında "haksız fiil" olması gerekmez,50 çünkü tahrik fiilinin kanuna aykırılığı değil,</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">"haksızlığı" aranmıştır. Fiilin haksızlığı, fiilin hukuka aykırı olması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılık; fiilin bir hukuk normunu ihlal etmesi, dolayısıyla hukuk düzeni ile bir çatışmayı ifade ettiğine göre suç ya da haksız fiil açısından hukuka aykırılık birbirinden farklı nitelikte değildir. Tahrik fiilinin haksızlığının failde gazap veya elem doğuracak yoğunlukta olması yeterlidir, ayrıca tahrikin ağır olması da gerekmez.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">TCK m. 29'un gerekçesinde "Hiddet veya şiddetli elemin haksız bir fiil sonucu ortaya çıkması gerekir. Maddeye bu ibarenin eklenmesinin amacı, ülkemizde özellikle "töre veya namus cinayeti" olarak adlandırılan akraba içi öldürme suçlarında haksız tahrik indiriminin yanlış biçimde uygulanmasının önüne geçmektir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Maddedeki düzenleme nedeniyle bir suçun mağduruna yönelik olarak gerçekleştirilen fiiller dolayısıyla fail haksız tahrik indiriminden yararlanamayacaktır. Örneğin cinsel saldırıya maruz kalmış kadına karşı babanın veya erkek kardeşin işlediği öldürme fiilinde, haksız tahrike dayalı olarak ceza indirimi yapılamayacaktır. Maddedeki haksız fiil terimi, bir davranışın hukuk düzenince tasvip edilmediği anlamına gelmektedir. Ancak böyle bir haksız fiili yapan kişiye karşı yönelik fiilin varlığı durumunda maddenin uygulanması söz konusu olabilecektir." denilmiştir. Maddede geçen "haksız bir fiil" ifadesi, mağdurdan kaynaklanan hareketin hukuk düzeninin tasvip etmediği bir hareket olması, fiilin hukuk düzeni ile çatışması anlamına gelir. Özel hukuk açısından "haksız fiil" ve ceza hukuku açısından "suç" olarak nitelendirilen hareketler aynı zamanda "haksız" hareketlerdir ve esasen suç da bir haksız fiildir ancak suç tipik bir haksız fiildir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sadece hukuka aykırı hareketler değil toplumsal değerlere, örf ve adetlere aykırı hareketler de failde hiddet veya elem yaratabilir. Burada önemli olan tahrik fiilinin "haksız" olması ve faili hiddet veya eleme sevk etmesidir. Kanunun gerekçesinde ve kanun metninde geçen "haksız fiil" ifadesi yukarıda da ifade ettiğimiz gibi "hukuka aykırı fiil" olarak değerlendirilmelidir, fiilin mutlaka suç ya da haksız fiil olmasını beklemek tutarlı değildir; ayrıca her haksız fiil suç teşkil etmez.Örneğin zina, suç olmamasına rağmen Medeni Kanun'da boşanma nedenidir ve ayrıca zina eden eş açısından tazminat sorumluluğu da doğuran haksız bir fiildir. O halde zina, Ceza Kanunu'nda suç olmasa bile tahrik teşkil edebilir zira bir hukuk kuralı ile çatışmaktadır ve bu nedenle de hukuka aykırı bir fiildir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sosyal kurallara, değer yargılarına, geleneklere aykırı hareketler de tahrik teşkil edebilir ancak hukukla çatışan toplumsal değer yargılarına, örf ve adetlere veya geleneklere aykırı hareketler, faili tahrik etse bile "haksız" olmadıklarından haksız tahrik indirimi söz konusu olmayacaktır. Çünkü tahrik fiilinin haksız olması koşulu, hukuk düzenini korumaya yöneliktir. Eksik borcun ifa edilmemesi bunun tipik örneğidir ve örneğin kumar borcunun ifa edilmemesi tahrik teşkil etmez. Bayram ziyaretine gitmemek, yoldan geçene selam vermemek, davet edilen yere gitmemek, başsağlığı dilememek ya da bir olayı tebrik etmemek gibi örf ve adetlere, ahlâka aykırı bir hareket, hukukun değer verdiği bir haksızlık taşımadığından, tahrik teşkil etmez. Bir yörede kan davası, kız kaçırmak, çocukları Medeni Kanun'da belirlenenden daha küçük yaşta evlendirmek, başlık parası vermek yaygın bir gelenek olsa da bu davranışlar hukuka aykırıdır. Bu nedenle öcünü almayanın, evlenmek istediği kızı kaçırmayanın, evlenmek istemeyenin ya da istenen başlık parasını vermeyenin davranışları tahrik teşkil etmez.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bir hakkın kullanımı, verilen bir emrin yerine getirilmesi, mağdurun rızası gibi olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması, bireylerin adlî veya idarî organlar önünde haklarını kullanmaları başkaları aleyhine (zararına) hukukî sonuçlar doğursa bile tahrik sayılmaz. Hukuka uygun bir fiil, failde ne kadar şiddetli hiddet ve elem yaratmış olursa olsun haksız tahrikten bahsedilemez, çünkü ortada bir "haksızlık" yoktur. Boşanma, tazminat, alacak davası açılması; rekabet edilmesi veya haksız rekabetin önlenmesi; suç duyurusunda bulunulması vs. bunlara örnek olarak gösterilebilir. Ancak, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması, hakkın kötüye kullanılması gibi bir durum söz konusu ise haksızlık da gerçekleşmiştir. Sınavda başarısız olan öğrencinin sınıfta kalması nedeniyle öğrencinin, icra memurunun hacze gelmesi nedeniyle borçlunun üzüntü duyması doğaldır ancak ortada hukuka aykırı bir fiil olmadığı için duyulan üzüntü ya da öfkenin etkisiyle tepki suçu işlenmesi durumunda tahrik kurumu uygulanamayacaktır. Öğretmenin başarılı öğrenciyi kasten sınıfta bırakması ya da icra memurunun borçluyu tartaklaması durumunda ise artık hukukun verdiği yetkinin dışına çıkılmıştır ve bu davranışların etkisiyle öfkelenen ya da üzüntüye kapılan failin tepki suçu işlemesi halinde tahrik kurumu uygulanabilecektir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrik fiilinin yasal takibe uğramış, tahrikçinin cezalandırılmış olması failin duyduğu hiddet veya elemi ortadan kaldırmamış ve fail tepki suçu işlemişse olaya haksız tahrik uygulanmalıdır. Fakat haksızlık giderilmiş, tahrikçi affedilmiş ya da tahrikçiyle fail olağan ilişkiler kurmuşlarsa artık tahrikten bahsedilemez.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">3. Tahrik Fiili Failde Hiddet veya Şiddetli Bir Eleme Neden Olmalıdır</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrik kurumunun objekrif unsuru, hukuka aykırı bir fiilin varlığını gerekli kılarken, kurumun dayandığı sübjektif unsur, söz konusu fiilin failde hiddet veya şiddetli bir eleme neden olmasıdır. Fiilin haksız olması tek başına tahrik hükümlerinin uygulanması için yeterli de6ğ5ildir; tahrik fiili, failin öfke veya üzüntü duymasına yol açmalıdir. Tahrikten söz edilebilmesi için failin içine düştüğü öfke ve üzüntü halinin mağdurun haksız davranışlarından kaynaklanmış olması gerekir. Yargıç sadece tahrikin varlığından değil;. tahrikin hangi hareketlerden kaynaklandığını, failde hiddet veya elem doğurmaya yetip yetmeyeceği ve diğer koşulların bulunup bulunmadığı hususunu da kararında göstermelidir. Faildeki duygular hiddet veya elem olmalıdır. Kompleksler, kıskaçlıklar, failin kişilik bozuklukları, intikam duyguları, stresli olması vs. kurumun uygulanması ile ilgisi olmayan duygulardır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">4. Tepki Suçu İşlenmiş Olmalıdır</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrikin varlığı tek başına bir anlam ifade etmez, kurumun uygulanabilmesi için failin tahrik nedeniyle bir tepki suçu işlemiş olması gerekmektedir.68 Tepki suçunun tahrik edenin şahsına karşı işlenmiş olması şart değildir, suçun tahrik edenin zararına işlenmiş olması yeterlidir.69 Bu nedenle tepki suçu tahrik edenin hayatına, vücut bütünlüğüne, kişiliğine yönelik olabileceği gibi onun malvarlığına yönelik de olabilir. Burada aranan, tepki suçunun tahrik edenin haklarına veya menfaatine yönelik olarak işlenmiş olmasıdır. Fail, tahrikçiye (mağdura) karşı birden fazla tepki suçu işleyebilir, bu durumda her bir suç açısından tahrik indiriminin yapılıp her suçun cezası belirlenecek, bundan sonra cezalar içtima edilecektir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrikin varlığı sadece cezadan indirim nedeni olup hukuka uygunluk nedeni değildir bu nedenle olayda tahrikin varlığı tepki fiilini meşrulaştırmaz. Fail, tepki suçundan ötürü daha az bir ceza ile cezalandırılacak, bunun yanı sıra mağdura verdiği zararları da özel hukuka göre tazmin edecektir. İşlenen "tepki suçu" özel hukuk açısından "haksız fiil" sorumluluğunu doğuracaktır. Haksız fiilin unsurları (davranış, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılık) burada vardır. Failin tazminat sorumluluğu hesaplanırken, (tahrikçinin) mağdurun olaya neden olan kusuru da dikkate alınacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kanunda tepki suçunun mutlaka tahrik edene yöneltilmesi gerektiği açıkça belirtilmemişse de tahrik edenden kaynaklanan haksız hareket ile failin kapıldığı hiddet veya öfke ilişkisi, bir başka deyişle, tahrik ile tepki suçundaki nedensellik bağı bunu gerektirir. Tepki suçunun tahrik edenden başkasına karşı işlenmesi halinde tahrik fiilinin tamamen dışında bir kişinin hukukî menfaatleri zedelenmiş olacağından olaya tahrik kurumu uygulanamaz. Zira böyle bir durumda ortada bir "tepki" yoktur. Tahrik kurumunun esası tahrik edilenin tahrik edene yönelik bir tepki suçu işlemesi olduğuna göre failin tahrik edene değil de üçüncü kişilere yönelik suç işlemesi halinde "tepki"den söz edilemez ve bu durumda failin cezası tahrik nedeniyle indirilemez. Üstelik böyle bir durumda tahrik fiili ile ilgisi olmayan bir başkasına zarar verilmektedir ki bu durum da hukuken kabul edilemez.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tepki suçunun işlenmesi bakımından herhangi bir zaman sınırlaması yoktur. Örneğin meşru müdafaa halinde saldırının filhal (derhal) def edilmesi (savuşturulması) koşulu aranmaktayken tahrik kurumu için böyle bir durum söz konusu değildir.78 Tahrikin psikolojik esasını incelerken ele aldığımız gibi önemli olan tepki suçunun işlendiği sırada failin tahrik fiili nedeniyle kapıldığı hiddet veya elemin etkisinde olması, bir başka deyişle aradan belli bir zaman geçmiş olsa bile tahrik fiili ile tepki suçu arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Tepki suçunun faildeki hiddet veya elem halinin etkisi devam ettiği müddetçe işlenmesi gerekir, tepkinin tahrik fiilinden hemen sonra gösterilmesi şart değildir. Failin kapıldığı öfke veya üzüntü belli bir zaman devam edebilir, gizli kalabilir hatta sakinleşen fail bir süre sonra yeniden aynı duygulara kapılabilir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">5. Tepki Suçu Tahrik Nedeniyle İşlenmiş Olmalıdır (Nedensellik Bağı)</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Failin tahrik hükmünden yararlanabilmesi için duyduğu gazap veya elemin tahrik fiilinden, fiilin haksızlığından kaynaklanmış olması gerekir. Tepki suçunun nedeninin tahrik fiilinin failde yarattığı hiddet veya elem olması olaydaki nedensellik bağını ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle suç, tahrik fiilinin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin sonucu olmalı, tahrik fiili olmasaydı suçun da işlenmeyeceği kabul edilmelidir ki olayda nedensellik bağından bahsedilebilsin. Nedensellik bağı, failin kapıldığı gazap veya elemin, tahrik edici hareketten kaynaklanması anlamına geir; yoksa failin iç dünyasından kaynaklanan bir öfkeyi, gerilimi açığa vurmasına değer tanımak suça hoşgörü ile bakmak anlamına gelirdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Olaydaki tahrik olgusunun mutlaka sanık veya müdafi tarafından ileri sürülmesi gerekmez. Olayda tahrikin olup olmadığını, tahrik ile işlenen suç arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığını, tahrikin derecesini hakim resen araştıracaktır. Tahrikin varlığının saptanması ya da sanık tarafından ileri sürülmesi için herhangi bir zaman sınırlaması da yoktur, muhakemenin herhangi bir aşmasında ileri sürülebilir ya da resen varlığı saptanabilir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">6. Tahrik Fiili ile Tepki Suçu Arasında Oran Meselesi</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tepki suçunun tahrik fiiline oranla ağır olması durumunda aradaki nedensellik bağının kopacağı ve tahrik fiilinin olayın sadece bahanesi olacağı, bir başka ifadeyle, hiddet veya elemden değil olaya imkân vermiş, tepki suçuna bahane teşkil eden bir hareketten söz edilebileceği ileri sürülmüştür. TCK m. 29'da tahrik fiili ile işlenen tepki suçu arasında "oran" bulunması gerektiği yönünde herhangi bir hüküm yoktur. Kanunda bu yönde bir düzenlemeye gidilmesi de tahrik kurumunun yapısına uygun olmazdı. Çünkü kanun, tahrikin etkisiyle bireylerin işleyebilecekleri suçun niteliğini düzenleyemez. Tahrik sabit olsa bile herhangi bir suç işlenmesine cevaz verilmemekte, tepki suçu işleyen fail cezalandırılmaktadır. Tepki suçunu işleyen failin tepkisinin nasıl belireceği, nasıl bir suç işleyebileceği de önceden hesaplanamaz. Bireylerin farklı psikolojik yapıları ve tahrik fiilinin niteliği nedeniyle değişik tepki suçlarının işlenmesi söz konusu olabilir. Tahrik niteliğindeki bir harekete bazı kişiler tepki göstermeyerek sessiz kalırken, başkaları tahrikçiye yönelik tepki suçu işleyebilirler.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tahrik fiili ile tepki suçu arasında bir orantının bulunması gerekmediği ve esasen bunun da kurumun doğasına uygun olmadığı yolundaki görüşler daha isabetlidir. Kurumun amacı, bir saldırı ile savunma arasında denge kurmak değil, tahrik nedeniyle suç işleyen failin öfke veya üzüntüsüne hukukî değer tanıyarak cezasını bir miktar indirmektir. Örneğin arabasına çarpan kişiyi öldüren failin durumunda, tahrikin varlığından fakat hafifliğinden söz edilebilir ve bundan dolayı da failin cezası daha az indirilir. İtalyan Yargıtay' ı da bir kararında, tahrik fiili ile tepki suçu arasında orantı aranamayacağını ve tahriki meşrû müdafaadan ayıran özelliklerden birinin de bu durum olduğunu belirtmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ancak, tahrikin etkisiyle işlenen tepki suçunun psikolojik nedeni göz önünde tutulmalıdır. Failin tepki suçu işlemesinin nedeni kapıldığı hiddet veya üzüntüdür, o halde tepki suçu işlemekteki amaç bu hiddet veya üzüntüyü bastırmak olmalıdır. Tahrik fiili ile tepki suçu arasında orantı bulunması gerekmez ancak duyulan öfke veya üzüntü ile işlenen tepki suçu arasında orantı olmalıdır.89 Failin işlediği tepki suçu, kapıldığı üzüntü veya hiddeti bastıracak boyutlarda kalmalıdır. Failin tepki suçu işleyerek kapıldığı öfke veya üzüntü dışında bir duygusunu, isteğini bastırması halinde tahrik indirimi uygulanmamalıdır. Örneğin tahrik fiilinin neden olduğu öfke ve üzüntü ile ırza geçme suçu işleyen failin işlediği tepki suçunun öfke veya üzüntü ile değil, cinsel dürtülerin bastırılması ile ilgisi vardır. Böyle bir durumda failin haksız tahrik indiriminden yararlanmasını savunmak güçtür.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tepki suçu tahrikçinin hukuken korunan bir hakkına yönelmişse bu durumda tahrikçi m. 25'te yer alan meşru müdafaa hükmünden istifade edebilir çünkü bir kimsenin saldırıya neden olması o kimseyi kendisini korumak hakkından yoksun bırakmaz. Örneğin, kendine hakaret edilmesine öfkelenen failin, elindeki bıçakla tahrikçiye saldırması üzerine, tahrikçi meşru müdafaa hükmünden yararlanabilecektir. Bunun nedeni de tahrik fiili ile tepki suçu arasında açıkça bir orantısızlığın bulunması değil, tepki suçunun tahrikçinin vücut bütünlüğüne, hayatına yönelmiş olmasıdır.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 417053, member: 21093"] [COLOR="#0000CD"][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR="#FF0000"][B][SIZE=4]III. HAKSIZ TAHRİKİN ŞARTLARI[/SIZE][/B] 1. Tahrik Edici Fiil Olmalıdır[/COLOR] Tahrikten söz edilebilmesi için başkasından kaynaklanan ve faili tahrik eden hukuka aykırı bir hareket gerekmektedir. Hiddet veya elem, failin ihtirasından ya da bunalımından değil, faile yöneltilen haricî bir fiilden kaynaklanmış olmalıdır. Bu nedenle tahrik fiilinin varlığı, haksız tahrikin objektif şartıdır. Kanun, tahrik fiilinin varlığını şart koşmakla beraber herhangi bir açıklamada bulunmamış, yalnızca fiilin bir vasfından bahsetmiş ve haksız olmasını aramıştır. Tahrik fiili, failin hayatına, fiziksel bütünlüğüne, hürriyetine, malvarlığına, sosyal ve ahlâkî değerlerine, saygınlığına yönelik olabilir, önemli olan haksız bir hareketin olmasıdır. Yargıtay bazı kararlarında tahrikin varlığında hata halinde failin tahrik fiilinin varlığına yönelik inanışına hukukî bir değer tanıyarak olaya takdirî indirim nedeninin değil, tahrik hükmünün uygulanması gerektiğini belirtmekteydi.37 5237 sayılı TCK, "hata" kenar başlıklı m.30/2'de "Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır." ve m. 30/3'te "Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır." demek suretiyle suça etki eden nedenlerin varlığı konusunda hata edilmiş olması hallerine yer verilmiştir. Buna göre, somut olayda suça etki eden hafifletici neden bulunmadığı halde fail, var zannetmişse (hafifletici nedenin varlığında hata edilmişse) cezayı hafifletici neden olaya uygulanacaktır.. Somut olayda suça etki eden nedenin bulunmasına rağmen fail bunu bilmeden suç işlerse bu durumda hafifletici neden faile uygulanır ve ceza hafifletilir. O halde, haksız tahrikin varlığında hata ederek suç işleyen veya olayda haksız tahrik koşullarının gerçekleştiğini bilmeden suç işleyen fail, haksız tahrik indiriminden yararlanacaktır. Olayda haksız tahrik indiriminin uygulanması için tahrik fiilinin mutlaka faile yöneltilmiş olması, bizzat failin hak ve menfaatlerinin zedelenmiş olması da gerekmez.Tahrik fiili, failin şahsına, vücut bütünlüğüne, hürriyetine yönelebileceği gibi failin yakınlarına, sevip saydığı kimselere, değer yargılarına, malvarlığına veya faille herhangi bir bağı olmayan üçüncü kişilere yönelik olarak da işlenebilir. Yargıtay verdiği bazı kararlarında meseleye bu şekilde yaklaşmışken bazı kararlarında ise tahrik fiilinin faile yöneltilmiş olması gerektiğini belirmiştir. Tahrik fiilinin huzurda işlenmiş olması gerekmez; failin tahriki duymuş, öğrenmiş olması yeterlidir. Tahrik fiilinin, faili tahrik edici nitelik taşıması, hukuka, ahlak ve sosyal kurallara aykırı olması yeterlidir; ayrıca tahrikçinin tahrik etme kasdının bulunması gerekmez. Tahrik teşkil eden hareketler icrai (yapmak) veya ihmali (yapmamak) biçimindeolabileceği gibi tek veya birden çok veya devam eden hareketler şeklinde de olabilir. Sadece kasıtlı hareketler değil, taksirli hareketler de tahrik edici olabilir, zira taksirli hareket de kusurludur. İsnat yeteneğine sahip olmayanların hareketleri "haksız" olduğu sürece tahrik teşkil edebilir çünkü isnat yeteneğinin olmaması, bu kişilerin fiillerinin hukuka aykırılığını kaldıran bir neden değildir ve bunlar sadece sübjektif nedenlerden dolayı cezaî müeyyideye maruz kalmazlar. Hayvanların hareketleri ise ancak bir insana izafe edilmesi koşuluyla hukuka aykırı olabilir. Bir insanın yönlendirmesi, tedbirsizliği veya ihmali söz konusu olmadıkça hayvanların hareketleri haksız tahrike neden olmaz. Fakat sahibi veya zilyedi tarafından yönlendirilen, kışkırtılan, başıboş bırakılan hayvanların hareketlerinden onların malik ve zilyetleri sorumlu olduğuna g49öre48 bu durumda olayda haksız tahrikin varlığı kabul edilmelidir. [COLOR="#FF0000"] 2. Fiil Haksız Olmalıdır[/COLOR] Tahrikin bir indirim nedeni olarak kabulünün gerekçesi, tahrik fiilinin haksızlığının failde yarattığı hiddet veya elemdir. Burada tahriki oluşturan fiilin, Ceza Hukuku açısından "suç" veya Borçlar Hukuku anlamında "haksız fiil" olması gerekmez,50 çünkü tahrik fiilinin kanuna aykırılığı değil, "haksızlığı" aranmıştır. Fiilin haksızlığı, fiilin hukuka aykırı olması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılık; fiilin bir hukuk normunu ihlal etmesi, dolayısıyla hukuk düzeni ile bir çatışmayı ifade ettiğine göre suç ya da haksız fiil açısından hukuka aykırılık birbirinden farklı nitelikte değildir. Tahrik fiilinin haksızlığının failde gazap veya elem doğuracak yoğunlukta olması yeterlidir, ayrıca tahrikin ağır olması da gerekmez. TCK m. 29'un gerekçesinde "Hiddet veya şiddetli elemin haksız bir fiil sonucu ortaya çıkması gerekir. Maddeye bu ibarenin eklenmesinin amacı, ülkemizde özellikle "töre veya namus cinayeti" olarak adlandırılan akraba içi öldürme suçlarında haksız tahrik indiriminin yanlış biçimde uygulanmasının önüne geçmektir. Maddedeki düzenleme nedeniyle bir suçun mağduruna yönelik olarak gerçekleştirilen fiiller dolayısıyla fail haksız tahrik indiriminden yararlanamayacaktır. Örneğin cinsel saldırıya maruz kalmış kadına karşı babanın veya erkek kardeşin işlediği öldürme fiilinde, haksız tahrike dayalı olarak ceza indirimi yapılamayacaktır. Maddedeki haksız fiil terimi, bir davranışın hukuk düzenince tasvip edilmediği anlamına gelmektedir. Ancak böyle bir haksız fiili yapan kişiye karşı yönelik fiilin varlığı durumunda maddenin uygulanması söz konusu olabilecektir." denilmiştir. Maddede geçen "haksız bir fiil" ifadesi, mağdurdan kaynaklanan hareketin hukuk düzeninin tasvip etmediği bir hareket olması, fiilin hukuk düzeni ile çatışması anlamına gelir. Özel hukuk açısından "haksız fiil" ve ceza hukuku açısından "suç" olarak nitelendirilen hareketler aynı zamanda "haksız" hareketlerdir ve esasen suç da bir haksız fiildir ancak suç tipik bir haksız fiildir. Sadece hukuka aykırı hareketler değil toplumsal değerlere, örf ve adetlere aykırı hareketler de failde hiddet veya elem yaratabilir. Burada önemli olan tahrik fiilinin "haksız" olması ve faili hiddet veya eleme sevk etmesidir. Kanunun gerekçesinde ve kanun metninde geçen "haksız fiil" ifadesi yukarıda da ifade ettiğimiz gibi "hukuka aykırı fiil" olarak değerlendirilmelidir, fiilin mutlaka suç ya da haksız fiil olmasını beklemek tutarlı değildir; ayrıca her haksız fiil suç teşkil etmez.Örneğin zina, suç olmamasına rağmen Medeni Kanun'da boşanma nedenidir ve ayrıca zina eden eş açısından tazminat sorumluluğu da doğuran haksız bir fiildir. O halde zina, Ceza Kanunu'nda suç olmasa bile tahrik teşkil edebilir zira bir hukuk kuralı ile çatışmaktadır ve bu nedenle de hukuka aykırı bir fiildir. Sosyal kurallara, değer yargılarına, geleneklere aykırı hareketler de tahrik teşkil edebilir ancak hukukla çatışan toplumsal değer yargılarına, örf ve adetlere veya geleneklere aykırı hareketler, faili tahrik etse bile "haksız" olmadıklarından haksız tahrik indirimi söz konusu olmayacaktır. Çünkü tahrik fiilinin haksız olması koşulu, hukuk düzenini korumaya yöneliktir. Eksik borcun ifa edilmemesi bunun tipik örneğidir ve örneğin kumar borcunun ifa edilmemesi tahrik teşkil etmez. Bayram ziyaretine gitmemek, yoldan geçene selam vermemek, davet edilen yere gitmemek, başsağlığı dilememek ya da bir olayı tebrik etmemek gibi örf ve adetlere, ahlâka aykırı bir hareket, hukukun değer verdiği bir haksızlık taşımadığından, tahrik teşkil etmez. Bir yörede kan davası, kız kaçırmak, çocukları Medeni Kanun'da belirlenenden daha küçük yaşta evlendirmek, başlık parası vermek yaygın bir gelenek olsa da bu davranışlar hukuka aykırıdır. Bu nedenle öcünü almayanın, evlenmek istediği kızı kaçırmayanın, evlenmek istemeyenin ya da istenen başlık parasını vermeyenin davranışları tahrik teşkil etmez. Bir hakkın kullanımı, verilen bir emrin yerine getirilmesi, mağdurun rızası gibi olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması, bireylerin adlî veya idarî organlar önünde haklarını kullanmaları başkaları aleyhine (zararına) hukukî sonuçlar doğursa bile tahrik sayılmaz. Hukuka uygun bir fiil, failde ne kadar şiddetli hiddet ve elem yaratmış olursa olsun haksız tahrikten bahsedilemez, çünkü ortada bir "haksızlık" yoktur. Boşanma, tazminat, alacak davası açılması; rekabet edilmesi veya haksız rekabetin önlenmesi; suç duyurusunda bulunulması vs. bunlara örnek olarak gösterilebilir. Ancak, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması, hakkın kötüye kullanılması gibi bir durum söz konusu ise haksızlık da gerçekleşmiştir. Sınavda başarısız olan öğrencinin sınıfta kalması nedeniyle öğrencinin, icra memurunun hacze gelmesi nedeniyle borçlunun üzüntü duyması doğaldır ancak ortada hukuka aykırı bir fiil olmadığı için duyulan üzüntü ya da öfkenin etkisiyle tepki suçu işlenmesi durumunda tahrik kurumu uygulanamayacaktır. Öğretmenin başarılı öğrenciyi kasten sınıfta bırakması ya da icra memurunun borçluyu tartaklaması durumunda ise artık hukukun verdiği yetkinin dışına çıkılmıştır ve bu davranışların etkisiyle öfkelenen ya da üzüntüye kapılan failin tepki suçu işlemesi halinde tahrik kurumu uygulanabilecektir. Tahrik fiilinin yasal takibe uğramış, tahrikçinin cezalandırılmış olması failin duyduğu hiddet veya elemi ortadan kaldırmamış ve fail tepki suçu işlemişse olaya haksız tahrik uygulanmalıdır. Fakat haksızlık giderilmiş, tahrikçi affedilmiş ya da tahrikçiyle fail olağan ilişkiler kurmuşlarsa artık tahrikten bahsedilemez. [COLOR="#FF0000"] 3. Tahrik Fiili Failde Hiddet veya Şiddetli Bir Eleme Neden Olmalıdır[/COLOR] Tahrik kurumunun objekrif unsuru, hukuka aykırı bir fiilin varlığını gerekli kılarken, kurumun dayandığı sübjektif unsur, söz konusu fiilin failde hiddet veya şiddetli bir eleme neden olmasıdır. Fiilin haksız olması tek başına tahrik hükümlerinin uygulanması için yeterli de6ğ5ildir; tahrik fiili, failin öfke veya üzüntü duymasına yol açmalıdir. Tahrikten söz edilebilmesi için failin içine düştüğü öfke ve üzüntü halinin mağdurun haksız davranışlarından kaynaklanmış olması gerekir. Yargıç sadece tahrikin varlığından değil;. tahrikin hangi hareketlerden kaynaklandığını, failde hiddet veya elem doğurmaya yetip yetmeyeceği ve diğer koşulların bulunup bulunmadığı hususunu da kararında göstermelidir. Faildeki duygular hiddet veya elem olmalıdır. Kompleksler, kıskaçlıklar, failin kişilik bozuklukları, intikam duyguları, stresli olması vs. kurumun uygulanması ile ilgisi olmayan duygulardır. [COLOR="#FF0000"]4. Tepki Suçu İşlenmiş Olmalıdır[/COLOR] Tahrikin varlığı tek başına bir anlam ifade etmez, kurumun uygulanabilmesi için failin tahrik nedeniyle bir tepki suçu işlemiş olması gerekmektedir.68 Tepki suçunun tahrik edenin şahsına karşı işlenmiş olması şart değildir, suçun tahrik edenin zararına işlenmiş olması yeterlidir.69 Bu nedenle tepki suçu tahrik edenin hayatına, vücut bütünlüğüne, kişiliğine yönelik olabileceği gibi onun malvarlığına yönelik de olabilir. Burada aranan, tepki suçunun tahrik edenin haklarına veya menfaatine yönelik olarak işlenmiş olmasıdır. Fail, tahrikçiye (mağdura) karşı birden fazla tepki suçu işleyebilir, bu durumda her bir suç açısından tahrik indiriminin yapılıp her suçun cezası belirlenecek, bundan sonra cezalar içtima edilecektir. Tahrikin varlığı sadece cezadan indirim nedeni olup hukuka uygunluk nedeni değildir bu nedenle olayda tahrikin varlığı tepki fiilini meşrulaştırmaz. Fail, tepki suçundan ötürü daha az bir ceza ile cezalandırılacak, bunun yanı sıra mağdura verdiği zararları da özel hukuka göre tazmin edecektir. İşlenen "tepki suçu" özel hukuk açısından "haksız fiil" sorumluluğunu doğuracaktır. Haksız fiilin unsurları (davranış, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılık) burada vardır. Failin tazminat sorumluluğu hesaplanırken, (tahrikçinin) mağdurun olaya neden olan kusuru da dikkate alınacaktır. Kanunda tepki suçunun mutlaka tahrik edene yöneltilmesi gerektiği açıkça belirtilmemişse de tahrik edenden kaynaklanan haksız hareket ile failin kapıldığı hiddet veya öfke ilişkisi, bir başka deyişle, tahrik ile tepki suçundaki nedensellik bağı bunu gerektirir. Tepki suçunun tahrik edenden başkasına karşı işlenmesi halinde tahrik fiilinin tamamen dışında bir kişinin hukukî menfaatleri zedelenmiş olacağından olaya tahrik kurumu uygulanamaz. Zira böyle bir durumda ortada bir "tepki" yoktur. Tahrik kurumunun esası tahrik edilenin tahrik edene yönelik bir tepki suçu işlemesi olduğuna göre failin tahrik edene değil de üçüncü kişilere yönelik suç işlemesi halinde "tepki"den söz edilemez ve bu durumda failin cezası tahrik nedeniyle indirilemez. Üstelik böyle bir durumda tahrik fiili ile ilgisi olmayan bir başkasına zarar verilmektedir ki bu durum da hukuken kabul edilemez. Tepki suçunun işlenmesi bakımından herhangi bir zaman sınırlaması yoktur. Örneğin meşru müdafaa halinde saldırının filhal (derhal) def edilmesi (savuşturulması) koşulu aranmaktayken tahrik kurumu için böyle bir durum söz konusu değildir.78 Tahrikin psikolojik esasını incelerken ele aldığımız gibi önemli olan tepki suçunun işlendiği sırada failin tahrik fiili nedeniyle kapıldığı hiddet veya elemin etkisinde olması, bir başka deyişle aradan belli bir zaman geçmiş olsa bile tahrik fiili ile tepki suçu arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Tepki suçunun faildeki hiddet veya elem halinin etkisi devam ettiği müddetçe işlenmesi gerekir, tepkinin tahrik fiilinden hemen sonra gösterilmesi şart değildir. Failin kapıldığı öfke veya üzüntü belli bir zaman devam edebilir, gizli kalabilir hatta sakinleşen fail bir süre sonra yeniden aynı duygulara kapılabilir. [COLOR="#FF0000"] 5. Tepki Suçu Tahrik Nedeniyle İşlenmiş Olmalıdır (Nedensellik Bağı)[/COLOR] Failin tahrik hükmünden yararlanabilmesi için duyduğu gazap veya elemin tahrik fiilinden, fiilin haksızlığından kaynaklanmış olması gerekir. Tepki suçunun nedeninin tahrik fiilinin failde yarattığı hiddet veya elem olması olaydaki nedensellik bağını ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle suç, tahrik fiilinin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin sonucu olmalı, tahrik fiili olmasaydı suçun da işlenmeyeceği kabul edilmelidir ki olayda nedensellik bağından bahsedilebilsin. Nedensellik bağı, failin kapıldığı gazap veya elemin, tahrik edici hareketten kaynaklanması anlamına geir; yoksa failin iç dünyasından kaynaklanan bir öfkeyi, gerilimi açığa vurmasına değer tanımak suça hoşgörü ile bakmak anlamına gelirdi. Olaydaki tahrik olgusunun mutlaka sanık veya müdafi tarafından ileri sürülmesi gerekmez. Olayda tahrikin olup olmadığını, tahrik ile işlenen suç arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığını, tahrikin derecesini hakim resen araştıracaktır. Tahrikin varlığının saptanması ya da sanık tarafından ileri sürülmesi için herhangi bir zaman sınırlaması da yoktur, muhakemenin herhangi bir aşmasında ileri sürülebilir ya da resen varlığı saptanabilir. [COLOR="#FF0000"]6. Tahrik Fiili ile Tepki Suçu Arasında Oran Meselesi[/COLOR] Tepki suçunun tahrik fiiline oranla ağır olması durumunda aradaki nedensellik bağının kopacağı ve tahrik fiilinin olayın sadece bahanesi olacağı, bir başka ifadeyle, hiddet veya elemden değil olaya imkân vermiş, tepki suçuna bahane teşkil eden bir hareketten söz edilebileceği ileri sürülmüştür. TCK m. 29'da tahrik fiili ile işlenen tepki suçu arasında "oran" bulunması gerektiği yönünde herhangi bir hüküm yoktur. Kanunda bu yönde bir düzenlemeye gidilmesi de tahrik kurumunun yapısına uygun olmazdı. Çünkü kanun, tahrikin etkisiyle bireylerin işleyebilecekleri suçun niteliğini düzenleyemez. Tahrik sabit olsa bile herhangi bir suç işlenmesine cevaz verilmemekte, tepki suçu işleyen fail cezalandırılmaktadır. Tepki suçunu işleyen failin tepkisinin nasıl belireceği, nasıl bir suç işleyebileceği de önceden hesaplanamaz. Bireylerin farklı psikolojik yapıları ve tahrik fiilinin niteliği nedeniyle değişik tepki suçlarının işlenmesi söz konusu olabilir. Tahrik niteliğindeki bir harekete bazı kişiler tepki göstermeyerek sessiz kalırken, başkaları tahrikçiye yönelik tepki suçu işleyebilirler. Tahrik fiili ile tepki suçu arasında bir orantının bulunması gerekmediği ve esasen bunun da kurumun doğasına uygun olmadığı yolundaki görüşler daha isabetlidir. Kurumun amacı, bir saldırı ile savunma arasında denge kurmak değil, tahrik nedeniyle suç işleyen failin öfke veya üzüntüsüne hukukî değer tanıyarak cezasını bir miktar indirmektir. Örneğin arabasına çarpan kişiyi öldüren failin durumunda, tahrikin varlığından fakat hafifliğinden söz edilebilir ve bundan dolayı da failin cezası daha az indirilir. İtalyan Yargıtay' ı da bir kararında, tahrik fiili ile tepki suçu arasında orantı aranamayacağını ve tahriki meşrû müdafaadan ayıran özelliklerden birinin de bu durum olduğunu belirtmiştir. Ancak, tahrikin etkisiyle işlenen tepki suçunun psikolojik nedeni göz önünde tutulmalıdır. Failin tepki suçu işlemesinin nedeni kapıldığı hiddet veya üzüntüdür, o halde tepki suçu işlemekteki amaç bu hiddet veya üzüntüyü bastırmak olmalıdır. Tahrik fiili ile tepki suçu arasında orantı bulunması gerekmez ancak duyulan öfke veya üzüntü ile işlenen tepki suçu arasında orantı olmalıdır.89 Failin işlediği tepki suçu, kapıldığı üzüntü veya hiddeti bastıracak boyutlarda kalmalıdır. Failin tepki suçu işleyerek kapıldığı öfke veya üzüntü dışında bir duygusunu, isteğini bastırması halinde tahrik indirimi uygulanmamalıdır. Örneğin tahrik fiilinin neden olduğu öfke ve üzüntü ile ırza geçme suçu işleyen failin işlediği tepki suçunun öfke veya üzüntü ile değil, cinsel dürtülerin bastırılması ile ilgisi vardır. Böyle bir durumda failin haksız tahrik indiriminden yararlanmasını savunmak güçtür. Tepki suçu tahrikçinin hukuken korunan bir hakkına yönelmişse bu durumda tahrikçi m. 25'te yer alan meşru müdafaa hükmünden istifade edebilir çünkü bir kimsenin saldırıya neden olması o kimseyi kendisini korumak hakkından yoksun bırakmaz. Örneğin, kendine hakaret edilmesine öfkelenen failin, elindeki bıçakla tahrikçiye saldırması üzerine, tahrikçi meşru müdafaa hükmünden yararlanabilecektir. Bunun nedeni de tahrik fiili ile tepki suçu arasında açıkça bir orantısızlığın bulunması değil, tepki suçunun tahrikçinin vücut bütünlüğüne, hayatına yönelmiş olmasıdır.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Güncel
Genel
Hukuk Köşesi
Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik
Top