Sözcükler gerçeği söylemek için vardırlar. Yaşamları gerçeğe bağlıdır. Gerçekten ayrılan sözcük onurunu, şerefini yitirir, ölür ya da ölmekten beter olur. İşte burada ŞAİR diye bir kahraman çıkar ortaya, alır bu sözcükleri şiirine koyar. Şiirine koyarken o zamana kadar ki yalan veya doğru tüm anlamlarından sıyırır, hipnoz eder, bayıltır. Sonra şiirini kurmaya koyulur. Bu süreç devam ederken, oluşan şiir sıcaklığında, sözcükler cana gelmeye başlarlar ve bütünün anlamına kavuşmasıyla birlikte şair, elini bu uyuyan, baygın sözcüklere dokundurarak yeniden canlanmalarını sağlar. Şu var ki, şairin verdiği yani kimlikler içerisinde sözcükler yeni anlamlara kavuşmuşlardır. Ancak bu yeni anlam gerçek, güzel estetik duyguların doğru bir ifadesi olduğundan yeniden yaşama şansına kavuşmuşlardır. Çünkü ruhları kendilerine teslim edilmiştir ve şiir sözcüklerin cenneti olmuştur.