Vurun öğretmene...

Toplum olarak en iyi yaptığımız şey sanırım her konuda bilgi sahibi olmamız. Gerektiğinde masada oturarak yarım saat içinde pkk olayını bitirir, memleketi kurtarabilir, ekonomiyi düze çıkarabilir, sağlık sorunlarını çözebiliriz. Evet aynen böyle bir milletiz her konuda ahkam kesmekte gerçekten üstümüze yok.

Geçenlerde yine forumda öğretmenlerin yaptığı eylemle ilgili eleştiriler okumuştum ama karışmak istemedim. Mesleğin içinde olmadan sadece dışarıdan göründüğü şekilde eleştirmek gerçekten çok kolay ve maalesef çok yapay... Öğretmenlik mesleği ve sorunları dışarıdan izlenerek idrak edilebilecek şeyler değil arkadaşlar.

Konu derin çok detaya inmek istemiyorum yeni bir tartışma başlatmamak için ama Abbas Güçlü'nün 31 MAyıs 2012 tarihli yazısını da paylaşmadan geçmek olmaz...


Sınavlar, seçimler ve öğretmenler

Öğrenciler sınavlara, öğretim üyeleri seçimlere, öğretmenler de daha iyi eğitim ve daha iyi ekonomik koşullar için mücedele ediyorlar. Ama içlerinde en mağdur durumda olan onlar.

Çünkü, öğretmenlere kızmak en kolayı. 55 bin öğrenci sıfır puan mı çekti, vurun öğretmene. Çocuklar huysuzluk mu etti, kızın öğretmene. Saygıda kusurlu gençler mi yetişiyor çakın öğretmene. Hava yağmurlu, trafik tıkalı, döviz fırladı, dış politika sancılı, hasat düşük mü, kızın öğretmene. Ne alakası var demeyin, vardır mutlaka bir alakası.

Siz büyüklerimizden daha mı iyi biliyorsunuz!... Keşke öğretmenlerimizi biraz daha yakından tanımaya çalışsak. İşte o zaman onları kırmamak için elimizden geleni yapardık. Çünkü onlar öyle yapıyor. Ve hiç kimse aradaki istisnai kötü örnekleri göstermesin, onlar her yerde var…

Van debreminde zorunlu hizmet için gittikleri yerde can veren öğretmenlere 10,000 tazminat ödendi. bedelleri oymus denilip geçildi bugün uluderelilere 100,000 tl tazminat ödenecek..
Bugün bakan açıklama yaptı atama matama yok... o kadar insana siz eşşek gibi heder ettiniz o kadar yılınızı şimdi evde oturun kadınlar zaten ev kadını sayıldıkları için issizlik sayısında artış yapmazlar erkekleride öğrenci gösteririz!.. 3+3 e tepkisiz kalan milletin memuruna 4+4+yoğurt 2 yıllık belirlendi. Bu hususda biz içimizde daha uzlaşma sağlayamıyorken nasıl hak aranabilir ki? bugün memur eylemi grevine en büyük tepki polislerden (memur) geliyor.. işçiler eylem yaptığında memurlar seyrediyor. böyle seyirlik hak arayışınada yoğurt üstüne soğuk su bide hıyar eklenmeliki bari cacık olabilsin...

Yine Abbas Güçlü'nün konu ile ilgili bir yazısını daha paylaşıcam. Ama dışarıdan görünen şekli ile öğretmenlik sadece okulda bulunulan zaman dilimi ile değerlendiriliyor. Ama mesleğimiz öyle bir meslek değil arkadaşlar. Asıl vakti okul dışındaki hazırlık süreci ve beyin jimnastiği ile alıyor. Yarınki dersin en iyi şekilde kavratılması için her seferinde farklı alternatif anlatım yöntemleri (ilgi çekme süreci) geliştiremezseniz verimsiz olursunuz. Örneğin kendimden örnek verecek olursam ertesi güne hazırlık sürecim için en az 2 saatimi ayırırım ki bu durum başka branşlarda çok daha fazla olabiliyor. Bunun yanında özel durumlar olur ki bu süre olabildiğince uzar gider...

Kısaca mesleği eleştirirken sadece okulda bulunulan saat olarak değerlendirilmesini son derece konudan bihaberlik olarak değerlendiriyorum.


Abbas Güçlü - 26 Mayıs 2012

Öğretmenler az çalışıp, çok mu kazanıyor?

Eğitimi olduğu gibi öğretmenleri de yakından tanımıyoruz. Eğer öyle olmasaydı, onları az çalışıp, çok maaş almakla itham etmezdik...

Sanılıyor ki, öğretmenler sadece derse girip, çıkıyor. Oysa her ders için ayrı bir hazırlık süreci, sınavların okunması, ödevlerin değerlendirilmesi, zümre toplantılarına katılması gibi daha onlarca hiç gözükmeyen görevleri var...

Aynı mantıkla bakarsak, milletvekilleri Meclis’e ne kadar geliyor, imamlar camide ne kadar kalıyor, şoförler direksiyon başında kaç saat kalıyor, sanatçılar sahneye kaç saat çıkıyor?..

Batılı üniversitelerde hocalara, haftada 10 saatten fazla ders yükü verilmez. Oysa bizde 30, 40 saate kadar çıkıyor. Fazladan verilen ek ders ücreti ise devede kulak.

İlk ve orta dereceli okullarda ise maaşa karşılık olarak, evet 15 saatlik bir ders yükü var ama uygulamada bu yük artıkça artabiliyor. Örneğin tek öğretmenli köy okullarında yani iki, üç sınıfın bir arada olduğu okullarda, bu yük inanılmaz boyutlara gelebiliyor. Ayrıca o hep örnek verilen Batı ülkelerinde sınıflar 20, 25 öğrenciyi geçmezken bizde 70, 80’lere kadar çıkabiliyor...
Öğretmenlerin yaz tatili de, herkesin gözüne batıyor. Önce 4 ay dediler, sonra üç aya indirdiler, şimdi de 2 ay bile çok denip kısaltılmaya çalışılıyor. Oldu olacak hepten kaldırsınlar!

Peki diğer meslekler neden hiç sorgulanmıyor da hep öğretmenler göze batıyor diyenler var? Örneğin milletvekilleri ve yargının yazın tatili niye hiç konuşulmuyor diye emsal gösterenler oluyor...

Şimdi birileri de çıkıp, onlara sırtüstü yatıyorlar, derse çok ayıp ederler.

Çünkü tıpkı öğretmenlerin görev süreleri gibi milletvekilleri ve yargıçların görev süreleri de saatlerle sınırlı değil...

Keşke olanaklar elverse de diğer tüm meslek mensuplarına da, öğretmenlere verilenden çok daha fazlası verilse. Ama şunu sakın unutmayalım. Eğer bir ülkede, hele hele Türkiye gibi ülkelerde, yani 20 milyona yakın öğrenci ve 30 milyona yakın velinin olduğu bir ülkede, öğretmen mutsuzsa, toplumun mutlu olmasını beklemek hayalcilik olur!..

Şunuda unutmamak lazım her birimizi yetiştiren öğretmen. Verdiği bu emegin karşılığını istemesinden daha doğal olan nedirki.Bin kişiden bir tane sorunlu çıktıgında binini birden cezalandırmak hiçde adil değil.Öğretmen değilim ama öğretmen kardeşiyim ve çalışmalarını uğraşlarını çok iyi biliyorum.

iki yazıyı da okumuştum,abim öğretmen bir yıl kadar yaptı sonra kendi başka alanda iş yapmaya başladı.
ailem de polis,öğretmen oldukça fazla gerçekten zor meslekler.
ülkemiz de çocuklar anne ve baba dan çok öğretmenini dinliyor.
bunu göz önüne alarak gerçekten öğretmenleri çok iyi seçmeliler.
eğitim fakültelerinde öğrenci olmak iki kat daha zor olmalıdır.