• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Uğur Mumcu nun Oğlu Özgür Mumcu ile Röportaj

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
18. ölüm yıldönümünde Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu anlatıyor: “Babamın arabasının patlatıldığı yere başkası park edince saygısızlık gibi gelirdi. Yolun o tarafından yürümezdim. O evi terk etmek yenilmek olurdu, gitmedik!..”


Babanın ölüm yıldönümünde Radikal'e yazdığın yazıda, birkaç kez Uğur Mumcu diyorsun fakat hiç babam lafı geçmiyor… Özellikle mi?

Yazıyı okuyan herkes benim onun oğlu olduğumu bilmeyebilir. Babam Uğur Mumcu denebilir… Daha objektif olsun diye. Okuyan yazının içindeki mesajlarla ilgilensin diye.

Uğur Mumcu'yla ilgili herhangi bir konuda objektif olabilir misin?

Valla yazdığım o yazı son derece objektifti. Ama elbette o yazıda adını geçirdiğim kişilerin babamla ilgili sözleri sana dokunduğundan daha çok dokunuyor bana.

Nasıl bir dokunma bu?

Öyle durumlarda yorgunluk çöküyor bana. Çünkü bir cevap yazmak zorunda hissediyorum. Şunu düşünüyorum: Babam öleli 18 yıl olmuş, şu anda 18 yaşında olan bir çocuk gazete okumaya başladığında kafasındaki Uğur Mumcu algısı ‘demokrasi şehidiydi, yok değildi' tasnifi üstüne kurulacak. Buna izin veremem diyorum içimden ve cevap yazıyorum. Ama yorgun argın.

Niye yorgun?

Her şeyi tekrar tekrar anlatmak yoruyor. 16 yaşındaydım ben babam öldüğünde. Pardon öldürüldüğünde.

“Kötü haber”

O gün sana haber nasıl gelmişti?

Ben bir konserdeydim. Bizim gazeteden (Cumhuriyet) Mehmet Açıktan ve Gencay Şaylan'ı gördüm bir anda konser alanında. “Gel bir trafik kazası oldu, eve gidelim” dedi. Evin önüne geldiğimizde arabayı gördüm, anladım hemen tabii. Öyle bir hurdanın içinden bir insanın yaralı çıkması mümkün değil.

Annen neredeydi?

Evde beni bekliyordu, “Ben söylemek istiyorum” dediği için yolda bana söylemediler. Kalabalıktı. Öldü mü diye sorduğumu hatırlıyorum. Öldü dediler. Kime sordum, kim cevapladı fikrim yok. Yaşadığım acı… Eminim babanız kalp krizinden de ölse, patlatılarak da ölse evladın hissedeceği acı aynıdır. Aniden ayrılmanın getirdiği haksızlık duygusu.

Acayip cenaze

O anda İstanbul'da başka bir evde hiç tanımadığı ama çok sevdiği yazarı kaybetmiş aynı yaşlardaki bir doktor cenazeye gidebilmek için Ankara bileti almakla meşguldü. O doktor da benim babamdı ve ilk kez gözlerinin dolduğunu görmüştüm…

Öyle acayip bir cenazeydi biliyorum. O güne kadar görülmemiş bir şey. Ben cenaze arabasının arkasındaydım. Hatırlıyorum bir anda araba bozuldu. Yolda kaldık resmen. Tam da önümüzde yokuş var. Öyle bir kalabalıktı ki, babamın içinde olduğu o koca arabayı 2 kilometre yokuş yukarı ittiler. Mezarlığa kadar. Çok tuhaf bir cenazeydi.

Omuzlarında bir yük hissettin mi, daha iyi bir abi olmalıyım, anneme destek olmalıyım gibi?

Babama yakışır davranmalıyım gibi biraz soyut hislere kapılmışımdır. Şimdi dönüp baktığımda hayatımda somut olarak pek birşeyin değişmediğini görüyorum. Of bir sigara içeyim bari, ne güzel azaltmıştım.

Annen o günden sonra ne kadar değişti?

Öyle bir şey yaşadıktan sonra insanın değişmemesi mümkün değil ama radikal bir karakter değişikliği yaşamadı. Bu, büyük bir acı yaşadığı gerçeğini değiştirmiyor tabii.

Özge veya sen psikolojik destek gördünüz mü?

Görmedik. Bizim evde hep çok insan vardı. Hatta bazen o kadar kalabalık olurdu ki ben aşağıdaki komşuya inerdim.
 

Top