Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Serbest Alan (Genel Konular)
Güncel Haberler
Ekonomi Haberleri
TÜRKİYE VE OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSAT TARİHİ
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="dderya" data-source="post: 797916" data-attributes="member: 112565"><p>Osmanlı ve Sanayi</p><p>Osmanlı toplumunda temel İslami kurumlardan olan vakıflar bir yandan ailelerin mal varlıklarını kuşaktan kuşağa aktarmalarına olanak vermiş; diğer yandan yerel ve merkezi otoritenin el koyma veya yağmalama girişimlerini de önlemişti. Zira İslam anlayışında vakfedilen mülk her türlü dış saldırılara karşı dokunulmazlık kazanırken, vakfın gelirleri dini amaçlarla kullanılmak üzere güvence altına alınmış oluyordu. Gerçekte vakfeden aile veya kişi dini maske altında servetini koruyup değerlendirip kuşaktan kuşağa aktarma olanağı kazanıyordu. Büyük kentlerdeki az sayıda sınai faaliyetler, yabancıların ya da ülkede yaşayan azınlıkların elindeydi. Müslüman Türkler, gerçek anlamda ekonomik faaliyetlerle ancak 2. Meşrutiyetten (1908'den) sonra</p><p>ilgilenmeye başlamışlardı. Hıristiyanlar askere alınmazlar bedel öderlerdi. Böylece yerleşme, iş kurma veya meslek sahibi olma zamanı bulurlardı. Oysa müslümanlar seneler süren askerlik hizmeti veya savaşlar nedeniyle iş sahibi olma şansına sahip değildi. Fırsat bulanlar genellikle bakkallıkla işe başlardı. "Hürriyetin İlanı"nın ilk aylarında özellikle Anadolu ve Rumeli Demiryollarında meydana gelen grevler, Osmanlı Hükümetinin iş uyuşmazlıklarının çözümü, grevler ve sendikalar gibi önemli toplumsal konularda yasal düzenlemeler getirmesine yol açmıştı. Önce Ta'til-i Eşgal Cemiyetleri Hakkında Kanun-ı Muvakkat</p><p>çıkarıldı. Bir yıl sonra (1909) Ta'til-i Eşgal Kanunu yürürlüğe kondu. Bu yasa 1936 yılına kadar uygulandı.</p><p>1913 ve 1915 yıllarına göre düzenlenen fakat sadece büyük kent merkezlerini kapsayan sanayi sayımları sonuçlarına göre bugünkü Türkiye sınırları içinde kalan İmparatorluk parçasında kurulmuş sınai tesislerin dağılımı (faaliyet alanına göre) şöyleydi:</p><p>20 un değirmeni, 2 makarna fabrikası, 1 bira fabrikası, 6 konserve fabrikası, 1 buz imalathanesi, 3 kireç-3 tuğla imalathanesi, 7 kutu imalathanesi, 2 yağ imalathanesi, 2 sabun imalathanesi, 2 porselen imalathanesi, 11 tabakhane, 7 marangoz ve doğrama atölyesi, 7 yünlü dokuma fabrikası, 2 pamuk iplik ve dokuma fabrikası, 30 ham ipek atölyesi, 1 ipekli dokuma fabrikası, 5 çeşitli dokuma fabrikası, 35 matbaa, 8 sigara kâğıdı fabrikası, 5 madeni eşya fabrikası ve 1 kimyasal ürün fabrikası... Biri İstanbul'da diğeri Eskişehir'de olan iki çimento fabrikası... (Türk İktisat Tarihi) Tüm sınai faaliyetlerin İstanbul'da toplanmasını büyük ölçüde SARAY'in ve yüksek memurların İstanbul'da uygun talep yarat-masıyla açıklamak mümkündür. Ayrıca kamunun ihtiyaçlarının karşılanmasının temel hedef alındığını da unutmamalıyız.</p><p>Osmanlı İmparatorluğu imzaladığı uluslararası antlaşmalar ve kapitülasyonlar nedeniyle, Batı Avrupa</p><p>ülkelerinin tarımsal ve sınai ürünlerinin tam bir pazarı halindeydi. Eskiden ülke ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük pay sahibi olan küçük aile işletmeleri ortadan kalkmıştı. Yine de yıkıcı rekabete dayanarak halıcılık, bakırcılık, silah imalatı, saraççılık ve dokumacılık gibi alanlarda ayakta kalmayı başaran küçük işletmeler vardı.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dderya, post: 797916, member: 112565"] Osmanlı ve Sanayi Osmanlı toplumunda temel İslami kurumlardan olan vakıflar bir yandan ailelerin mal varlıklarını kuşaktan kuşağa aktarmalarına olanak vermiş; diğer yandan yerel ve merkezi otoritenin el koyma veya yağmalama girişimlerini de önlemişti. Zira İslam anlayışında vakfedilen mülk her türlü dış saldırılara karşı dokunulmazlık kazanırken, vakfın gelirleri dini amaçlarla kullanılmak üzere güvence altına alınmış oluyordu. Gerçekte vakfeden aile veya kişi dini maske altında servetini koruyup değerlendirip kuşaktan kuşağa aktarma olanağı kazanıyordu. Büyük kentlerdeki az sayıda sınai faaliyetler, yabancıların ya da ülkede yaşayan azınlıkların elindeydi. Müslüman Türkler, gerçek anlamda ekonomik faaliyetlerle ancak 2. Meşrutiyetten (1908'den) sonra ilgilenmeye başlamışlardı. Hıristiyanlar askere alınmazlar bedel öderlerdi. Böylece yerleşme, iş kurma veya meslek sahibi olma zamanı bulurlardı. Oysa müslümanlar seneler süren askerlik hizmeti veya savaşlar nedeniyle iş sahibi olma şansına sahip değildi. Fırsat bulanlar genellikle bakkallıkla işe başlardı. "Hürriyetin İlanı"nın ilk aylarında özellikle Anadolu ve Rumeli Demiryollarında meydana gelen grevler, Osmanlı Hükümetinin iş uyuşmazlıklarının çözümü, grevler ve sendikalar gibi önemli toplumsal konularda yasal düzenlemeler getirmesine yol açmıştı. Önce Ta'til-i Eşgal Cemiyetleri Hakkında Kanun-ı Muvakkat çıkarıldı. Bir yıl sonra (1909) Ta'til-i Eşgal Kanunu yürürlüğe kondu. Bu yasa 1936 yılına kadar uygulandı. 1913 ve 1915 yıllarına göre düzenlenen fakat sadece büyük kent merkezlerini kapsayan sanayi sayımları sonuçlarına göre bugünkü Türkiye sınırları içinde kalan İmparatorluk parçasında kurulmuş sınai tesislerin dağılımı (faaliyet alanına göre) şöyleydi: 20 un değirmeni, 2 makarna fabrikası, 1 bira fabrikası, 6 konserve fabrikası, 1 buz imalathanesi, 3 kireç-3 tuğla imalathanesi, 7 kutu imalathanesi, 2 yağ imalathanesi, 2 sabun imalathanesi, 2 porselen imalathanesi, 11 tabakhane, 7 marangoz ve doğrama atölyesi, 7 yünlü dokuma fabrikası, 2 pamuk iplik ve dokuma fabrikası, 30 ham ipek atölyesi, 1 ipekli dokuma fabrikası, 5 çeşitli dokuma fabrikası, 35 matbaa, 8 sigara kâğıdı fabrikası, 5 madeni eşya fabrikası ve 1 kimyasal ürün fabrikası... Biri İstanbul'da diğeri Eskişehir'de olan iki çimento fabrikası... (Türk İktisat Tarihi) Tüm sınai faaliyetlerin İstanbul'da toplanmasını büyük ölçüde SARAY'in ve yüksek memurların İstanbul'da uygun talep yarat-masıyla açıklamak mümkündür. Ayrıca kamunun ihtiyaçlarının karşılanmasının temel hedef alındığını da unutmamalıyız. Osmanlı İmparatorluğu imzaladığı uluslararası antlaşmalar ve kapitülasyonlar nedeniyle, Batı Avrupa ülkelerinin tarımsal ve sınai ürünlerinin tam bir pazarı halindeydi. Eskiden ülke ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük pay sahibi olan küçük aile işletmeleri ortadan kalkmıştı. Yine de yıkıcı rekabete dayanarak halıcılık, bakırcılık, silah imalatı, saraççılık ve dokumacılık gibi alanlarda ayakta kalmayı başaran küçük işletmeler vardı. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Serbest Alan (Genel Konular)
Güncel Haberler
Ekonomi Haberleri
TÜRKİYE VE OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSAT TARİHİ
Top