Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Türkiye Cumhuriyeti antlaşmaları
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 513884" data-attributes="member: 21093"><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #FF0000"><p style="text-align: center">Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi </p></span></span></u></strong></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: #FF0000"></p><p></span></span></u></strong>Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve Ocak 1951'de yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, avukat Raphael Lemkin tarafından Simele katliamı, Holokost ve Ermeni Kırımına atfedilen soykırım terimini yasal olarak tanımlamaktadır. Sözleşmeye taraf ülkeler, soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmakla yükümlüdürler. Sözleşmeyi şu ana dek onayan ülke sayısı 140'tır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Soykırım tanımı</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Sözleşmenin 2. maddesi, soykırımı şöyle tanımlamaktadır:</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir öbeğin tümünü ya da bir bölümünü yok etme niyetiyle</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> eylemlerinden herhangi birinin işlenmesi</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"> Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Madde 2</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Sözleşmenin 3. maddesi ise cezalandırılacak eylemleri sıralamaktadır.</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> </span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <span style="color: #FF0000"> Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Madde 3</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sözleşmenin temel amacı, Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı sırasında uygulanan soykırım gibi eylemlerin önlenmesidir. Sözleşmenin ilk taslağı politik cinayetleri de içermekteydi ancak SSCB[3] ve birkaç ülke, politik görüşleri ve toplumsal duruşları birbirine yakın öbeklere karşı düzenlenen eylemlerin soykırım suçu kapsamına girmeyeceğini savunmuşlardır. Bu koşul, varılan uzlaşmanın ardından taslaktan çıkarılmıştır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Taraflar</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bahreyn, Bangladeş, Birleşik Devletler, Filipinler, Hindistan, Malezya, Singapur, Vietnam, Yemen ve Yugoslavya; sözleşmeye, soykırım soruşturmalarına kendi ülkelerinin izni olmaksızın konu olmalarını engelleyen bir ek koşul koymuşlardır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><u>İhlaller</u></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Ruanda</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1948 tarihli yasanın uygulandığı ilk durum, Ruanda'nın küçük bir kasabasının eski belediye başkanı olan Jean-Paul Akayesu'nun 2 Eylül 1998'de Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çıkarılması ve soykırımla suçlanmasıdır. Başsavcılığını Pierre-Richard Prosper'ın üstlendiği dava, Jean Kambanda'yı Ruanda geçici hükümetinin başına getirmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Yugoslavya</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal eden ilk ülke Sırbistan olmuştur. Uluslararası Adalet Divanı 26 Şubat 2007 tarihli kararında (Bosna Hersek - Sırbistan ve Karadağ davasında) Sırbistan'ın Bosna savaşı sırasında soykırım eyleminde bulunmadığına hükmetmiş ancak Belgrad'ı 1995 Srebrenitza soykırımına engel olamamakla suçlamıştır. Karar, soykırım suçlularının Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim edilmemiş olduklarına özellikle dikkat çekmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> 1932 Türkiye-İtalya Sözleşmesi</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong></strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1932 Türkiye-İtalya Sözleşmesi (4 Ocak 1932) Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya arasında imzalanan ve Meis adasının yakınındaki birkaç adacıkla birlikte Karaada'nın durumunu düzenleyen bir sözleşmedir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ankara'da imzalanan sözleşmenin altında İtalyan elçisi Pompeo Aloisi ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın imzaları bulunmaktadır. 1921 yılından beri Ege Denizi'ndeki adaların kontrolü İtalya'nın elinde bulunmaktaydı. Ayrıca bu sözleşmeye İtalyan hükümeti Türkiye'nin Karaada üzerindeki egemenliğini tanımaktaydı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> Ankara Antlaşması (1926)</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra Türkiye'nin uğraştığı sorunlardan biri de Irak sınırı ve Musul sorunudur. İngiltere ile Türkiye arasında barışı tehlikeye sokan Musul sorunu zorlukla çözümlenebildi. Musul Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı sırada Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. Yüzyıllarca Türk egemenliğinde kalan ve yüzde doksanı Türk olan Musul daha sonra Misak-ı Millî sınırları içinde de yer aldı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İngiltere, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesine dayanarak, antlaşmanın imzalanmasından birkaç gün sonra Musul'u işgal etti.Milli Mücadelenin zor koşulları içinde TBMM Hükümeti bu bölge ile ilgilenemedi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul'un Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek İngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. İngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaştırıldı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Musul sorununun çözümlenmesi için İngilizlerle ilk kez 1924 yılında İstanbul'da Haliç Konferansı'nda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde İngilizler çok fazla istekte bulunduklarından dolayı anlaşmaya varılamadı. Haliç Konferansı'nın başarısızlıkla sona ermesinden sonra İngilizler isteklerini zorla kabul ettirmek için bazı olayları bahane ederek Türk hükümetine bir ültimatom verdiler. Ültimatomda, istekleri kabul edilmeyecek olursa askeri girişimlerde bulunacaklarını açıklıyorlardı. Türk hükümeti bu ültimatoma verdiği karşılıkta, sınırlarını ve bağımsızlığını korumak için her türlü önlemi alacağını bildirdi. Bu kesin karar karşısında, İngiltere hükümeti herhangi bir harekette bulunmaya cesaret edemedi. Fakat Şeyh Said İsyanı nedeniyle gerekli askerî harekat yapılamadı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Ama burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, İngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüşmeler bir anlaşma ile sona erdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u>Maddeleri:</u></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Musul Irak'a ait olacak.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verilecek.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Hakkari sınırında Türkiye lehine düzeltme yapılacaktı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> Ankara Antlaşması (1963)</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong></strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ankara Antlaşması, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında ortaklık yaratan anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara'da imzalandı. Bu anlaşma Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin hukuki temelini oluşturmaktadır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">3 safhada yapılmasına karar verildi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> hazırlık dönemi</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> geçiş dönemi</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> nihai dönem</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Amaç gümrük birliğinin tamamlanmasıdır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p> <span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> Balkan Antantı</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Balkan Anlaşma Yasası, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan anlaşmadır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1933ten sonra Almanyada Nazi partisinin iktidara gelmesi, İtalyanın Akdenizde ve Balkanlar'da genişleme çabası ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi. 14 Eylül 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Yunanistan Arasında İçten Anlaşma Yasası, 17 Ekim 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaştırma Andlaşması, 27 Kasım 1933 tarihinde Belgrad'da Türkiye - Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Yargısal Çözüm, Hakemlik ve Uzlaştırma Andlaşması imzalandı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Balkanları ele geçirmek isteyen İtalya ve Almanya tehlikesi karşısında dört Balkan devleti Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye 9 Şubat 1934te Atinada Balkan Anlaşma Yasası imzaladılar. Bu Antanta göre; Balkan ülkeleri birbirinin varlığına saygı gösterecekti. Böylece Balkan ülkeleri sınırlarını karşılıklı olarak güvenceye almış oldular.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Arnavutluk İtalya'nın etkisinde olduğu için Bulgaristan ise komşu ülkelerin topraklarında hak iddia ettiği için Balkan Antantına katılmadı. Ancak 31 Temmuz 1938 tarihinde Selanik'te Bulgaristan ile Balkan Antandı arasında iyi komşuluk ve içtenlikle ilişkilerini sürdürmek isteğini dile getiren bir anlaşma imzalanmıştır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">II. Dünya Savaşı'ndan sonra yeni dengelerin kurulması ile Balkan Antantı geçerliliğini kaybetti.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p> <span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><strong><u><span style="font-size: 15px"> Cenevre Antlaşması</span></u></strong></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Cenevre Antlaşması veya Cenevre Deklarasyonu, 25-30 Temmuz 1974 tarihleri arasında Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanları aracılığıyla Kıbrıs Harekâtı ve Kıbrıs Sorunu'na yönelik müzakerelerde bulundukları Cenevre'de imzaladıkları antlaşma.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1974'te, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında siyasi gerilimler meydana gelmekteydi ve Yunanistan'daki askeri cunta desteği ile Kıbrıs'ta enosis'e yönelik milliyetçi Rumların 15 Temmuz 1974'te darbe yapması sonucunda Türkiye, Kıbrıs'a 20 Temmuz 1974'te harekât düzenledi. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararının 5. maddesi gereği 22 Temmuz 1974 tarihinde ateşkes ilan edildi. 25 Temmuz günü İsviçre'nin Cenevre kentinde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanları müzakere amacıyla toplandı. 30 Temmuz günü antlaşmayı imzalayan ülkeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararını dikkate alarak ada üzerindeki düzenin yeniden temin edileceğine ve yeniden 1960 anayasasına göre hareket edileceğine karar kıldılar.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Deklarasyon sonucunda Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden tesisi ve bölge üzerindeki barışın yeniden sağlanması için 8 Ağustos 1974 tarihinde aynı devletler ile Kıbrıslı Rum ve Türkleri'nde temsilcilerin bulunacağı II. Cenevre Konferansı'nın yapılması kararı alındı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> Cenevre Protokolü</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong></strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Bakteriyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İliskin Protokol (daha genel bilinen adıyla Cenevre Protokolü), biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan antlaşmadır. Protokol 17 Haziran 1925'te Cenevre'de imzalandı ve 8 Şubat 1928'de yürürlüğe girdi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Protokol kimyasal ve biyolojik silahların kullanımını yasaklıyordu ancak üretimi, depolanması ya da transferi ile ilgili bir şey söylemiyordu. Sonraki antlaşmalar (1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu ve 1993 Kimyasal Silahlar Konvansiyonu) bu durumları da kapsayacak şekilde oluşturuldu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Birçok ülke ön koşul olarak Cenevre Protokolü'nde taraf olduklarında, kullanmama yükümlülüğünün sadece sözleşmeye taraf olan diğer ülkeler arasında olması ve yasaklanmış silahların kendilerine karşı kullanılması durumunda bu yükümlülklerin ortadan kalkması talebinde bulundu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Tarihi</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Genel olarak bir savaşta ilk kez gaz kullananın Alman Ordusu olduğu düşünülse de bu tür silahları ilk konuşlandıran Fransız Ordusu'dur. Savaşın ilk ayında Ağustos 1914'te Fransızlar, Almanların üstüne gözyaşı bombaları (xsil bromit) attı. Kimyasal silahlar Alman İmparatorluğu tarafından 1915'te Ypres, Belçika'da klor gazı saldığında ilk kez kullanıldı. Versay Antlaşması Almanya'nın kimyasal silah üretmesini ve ithal etmesini yasaklayan önlemler içerir. Benzer antlaşmalarla Birinci Avusturya Cumhuriyeti ve Bulgaristan Krallığı ve Macaristan Krallığı da kimyasal silahlardan men edildi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><u><strong> Haliç Konferansı</strong></u></span></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Haliç Konferansı, 19 Mayıs 1924 tarihinde şu an Kuzey Saha Deniz Komutanlığı olan Bahriye Nezareti binasında, Musul meselesinin ve Türkiye ile Irak arasındaki sınırının çözüme kavuşturulması için Türkiye ile İngiltere arasında yapılan toplantılar silsilesi. Bu konferansta İngiltere Türkiye'den Hakkari'ye kadar uzanan toprakları talep etmiştir</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi Başkanı Fethi Okyar, İngiltere'yi de Sir Percy Cox temsil etmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong><u><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"> Hatay Sorunu</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İskenderun Sancağı, Suriye'den Anadolu'ya ilerleyen Fransızlarca işgal edilmiştir. Böylece, birçok yerde olduğu gibi, Hatayda da bir Millî Mücadele cephesi oluşmuştur. 20 Ekim 1921 de, Fransa ile imzalanan, Ankara Antlaşmasının 7. maddesine göre İskenderun, Suriye sınırları içerisinde kalacak; burada özel bir idare kurulup, Türk kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır,resmi dil Türkçe olacak ve Türk parası geçerli olacaktır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Lozan Antlaşmasında ise Suriye ile Türkiye arasında çizilen sınıra göre Hatay, sınırlarımızın dışında kalmıştır. </span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">1936 yılında Suriyeye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriyeden çekilirken, Sancak üzerindeki yetkilerini Suriyeye terk etmekteydi. Türk Hükümeti durumu kabul etmedi. Cenevredeki Milletler Cemiyeti toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince, 9 Ekim 1936da Fransaya resmî bir nota vererek, Suriyeye yapıldığı gibi, İskenderun Sancağına da bağımsızlık verilmesini istedi .Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini açış konuşmasında: ... Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler diyordu. Fransız büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise: Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz demiştir. 27 Ocak 1937de Cenevrede toplanan Milletler Cemiyeti, Hatayın bağımsızlığını kabul etmiş, ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar vermiştir. Atatürkün Hatayı silâh zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatayda tarafsız bir seçim kabul edilerek, bunun için de bir kısım asker gücünün Hataya girmesine karar verildi. Kurmay Albay, Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri, Hataya girdi. 13 Ağustosta seçimler yapıldı ve Meclis çoğunluğunu Türkler kazandı. Böylece bağımsız Hatay Cumhuriyeti 12 Eylül 1938de kuruldu. Bu Cumhuriyet ise, 30 Haziran 1939da Türkiyeye katılma kararını aldı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 513884, member: 21093"] [COLOR="#0000CD"][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][B][U][SIZE=4][COLOR="#FF0000"][CENTER]Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi [/CENTER][/COLOR][/SIZE][/U][/B] Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve Ocak 1951'de yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, avukat Raphael Lemkin tarafından Simele katliamı, Holokost ve Ermeni Kırımına atfedilen soykırım terimini yasal olarak tanımlamaktadır. Sözleşmeye taraf ülkeler, soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmakla yükümlüdürler. Sözleşmeyi şu ana dek onayan ülke sayısı 140'tır. [COLOR="#FF0000"] Soykırım tanımı[/COLOR] [COLOR="#FF0000"] Sözleşmenin 2. maddesi, soykırımı şöyle tanımlamaktadır:[/COLOR] Ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir öbeğin tümünü ya da bir bölümünü yok etme niyetiyle eylemlerinden herhangi birinin işlenmesi [COLOR="#FF0000"] Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Madde 2 Sözleşmenin 3. maddesi ise cezalandırılacak eylemleri sıralamaktadır.[/COLOR] [COLOR="#FF0000"] Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Madde 3[/COLOR] Sözleşmenin temel amacı, Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı sırasında uygulanan soykırım gibi eylemlerin önlenmesidir. Sözleşmenin ilk taslağı politik cinayetleri de içermekteydi ancak SSCB[3] ve birkaç ülke, politik görüşleri ve toplumsal duruşları birbirine yakın öbeklere karşı düzenlenen eylemlerin soykırım suçu kapsamına girmeyeceğini savunmuşlardır. Bu koşul, varılan uzlaşmanın ardından taslaktan çıkarılmıştır. [COLOR="#FF0000"]Taraflar[/COLOR] Bahreyn, Bangladeş, Birleşik Devletler, Filipinler, Hindistan, Malezya, Singapur, Vietnam, Yemen ve Yugoslavya; sözleşmeye, soykırım soruşturmalarına kendi ülkelerinin izni olmaksızın konu olmalarını engelleyen bir ek koşul koymuşlardır. [COLOR="#FF0000"] [U]İhlaller[/U] Ruanda[/COLOR] 1948 tarihli yasanın uygulandığı ilk durum, Ruanda'nın küçük bir kasabasının eski belediye başkanı olan Jean-Paul Akayesu'nun 2 Eylül 1998'de Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çıkarılması ve soykırımla suçlanmasıdır. Başsavcılığını Pierre-Richard Prosper'ın üstlendiği dava, Jean Kambanda'yı Ruanda geçici hükümetinin başına getirmiştir. [COLOR="#FF0000"]Yugoslavya[/COLOR] Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal eden ilk ülke Sırbistan olmuştur. Uluslararası Adalet Divanı 26 Şubat 2007 tarihli kararında (Bosna Hersek - Sırbistan ve Karadağ davasında) Sırbistan'ın Bosna savaşı sırasında soykırım eyleminde bulunmadığına hükmetmiş ancak Belgrad'ı 1995 Srebrenitza soykırımına engel olamamakla suçlamıştır. Karar, soykırım suçlularının Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim edilmemiş olduklarına özellikle dikkat çekmiştir. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] 1932 Türkiye-İtalya Sözleşmesi [/B][/U][/SIZE][/COLOR] 1932 Türkiye-İtalya Sözleşmesi (4 Ocak 1932) Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya arasında imzalanan ve Meis adasının yakınındaki birkaç adacıkla birlikte Karaada'nın durumunu düzenleyen bir sözleşmedir. Ankara'da imzalanan sözleşmenin altında İtalyan elçisi Pompeo Aloisi ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın imzaları bulunmaktadır. 1921 yılından beri Ege Denizi'ndeki adaların kontrolü İtalya'nın elinde bulunmaktaydı. Ayrıca bu sözleşmeye İtalyan hükümeti Türkiye'nin Karaada üzerindeki egemenliğini tanımaktaydı. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] Ankara Antlaşması (1926)[/B][/U][/SIZE][/COLOR] Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra Türkiye'nin uğraştığı sorunlardan biri de Irak sınırı ve Musul sorunudur. İngiltere ile Türkiye arasında barışı tehlikeye sokan Musul sorunu zorlukla çözümlenebildi. Musul Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı sırada Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. Yüzyıllarca Türk egemenliğinde kalan ve yüzde doksanı Türk olan Musul daha sonra Misak-ı Millî sınırları içinde de yer aldı. İngiltere, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesine dayanarak, antlaşmanın imzalanmasından birkaç gün sonra Musul'u işgal etti.Milli Mücadelenin zor koşulları içinde TBMM Hükümeti bu bölge ile ilgilenemedi. Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul'un Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek İngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. İngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaştırıldı. Musul sorununun çözümlenmesi için İngilizlerle ilk kez 1924 yılında İstanbul'da Haliç Konferansı'nda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde İngilizler çok fazla istekte bulunduklarından dolayı anlaşmaya varılamadı. Haliç Konferansı'nın başarısızlıkla sona ermesinden sonra İngilizler isteklerini zorla kabul ettirmek için bazı olayları bahane ederek Türk hükümetine bir ültimatom verdiler. Ültimatomda, istekleri kabul edilmeyecek olursa askeri girişimlerde bulunacaklarını açıklıyorlardı. Türk hükümeti bu ültimatoma verdiği karşılıkta, sınırlarını ve bağımsızlığını korumak için her türlü önlemi alacağını bildirdi. Bu kesin karar karşısında, İngiltere hükümeti herhangi bir harekette bulunmaya cesaret edemedi. Fakat Şeyh Said İsyanı nedeniyle gerekli askerî harekat yapılamadı. Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Ama burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, İngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüşmeler bir anlaşma ile sona erdi. Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı. [U]Maddeleri:[/U] Musul Irak'a ait olacak. Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verilecek. Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir. Hakkari sınırında Türkiye lehine düzeltme yapılacaktı. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] Ankara Antlaşması (1963) [/B][/U][/SIZE][/COLOR] Ankara Antlaşması, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında ortaklık yaratan anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara'da imzalandı. Bu anlaşma Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin hukuki temelini oluşturmaktadır. 3 safhada yapılmasına karar verildi. hazırlık dönemi geçiş dönemi nihai dönem Amaç gümrük birliğinin tamamlanmasıdır. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] Balkan Antantı[/B][/U][/SIZE][/COLOR] Balkan Anlaşma Yasası, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan anlaşmadır. 1933ten sonra Almanyada Nazi partisinin iktidara gelmesi, İtalyanın Akdenizde ve Balkanlar'da genişleme çabası ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi. 14 Eylül 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Yunanistan Arasında İçten Anlaşma Yasası, 17 Ekim 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaştırma Andlaşması, 27 Kasım 1933 tarihinde Belgrad'da Türkiye - Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Yargısal Çözüm, Hakemlik ve Uzlaştırma Andlaşması imzalandı. Balkanları ele geçirmek isteyen İtalya ve Almanya tehlikesi karşısında dört Balkan devleti Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye 9 Şubat 1934te Atinada Balkan Anlaşma Yasası imzaladılar. Bu Antanta göre; Balkan ülkeleri birbirinin varlığına saygı gösterecekti. Böylece Balkan ülkeleri sınırlarını karşılıklı olarak güvenceye almış oldular. Arnavutluk İtalya'nın etkisinde olduğu için Bulgaristan ise komşu ülkelerin topraklarında hak iddia ettiği için Balkan Antantına katılmadı. Ancak 31 Temmuz 1938 tarihinde Selanik'te Bulgaristan ile Balkan Antandı arasında iyi komşuluk ve içtenlikle ilişkilerini sürdürmek isteğini dile getiren bir anlaşma imzalanmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra yeni dengelerin kurulması ile Balkan Antantı geçerliliğini kaybetti. [COLOR="#FF0000"][B][U][SIZE=4] Cenevre Antlaşması[/SIZE][/U][/B][/COLOR] Cenevre Antlaşması veya Cenevre Deklarasyonu, 25-30 Temmuz 1974 tarihleri arasında Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanları aracılığıyla Kıbrıs Harekâtı ve Kıbrıs Sorunu'na yönelik müzakerelerde bulundukları Cenevre'de imzaladıkları antlaşma. 1974'te, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında siyasi gerilimler meydana gelmekteydi ve Yunanistan'daki askeri cunta desteği ile Kıbrıs'ta enosis'e yönelik milliyetçi Rumların 15 Temmuz 1974'te darbe yapması sonucunda Türkiye, Kıbrıs'a 20 Temmuz 1974'te harekât düzenledi. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararının 5. maddesi gereği 22 Temmuz 1974 tarihinde ateşkes ilan edildi. 25 Temmuz günü İsviçre'nin Cenevre kentinde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanları müzakere amacıyla toplandı. 30 Temmuz günü antlaşmayı imzalayan ülkeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararını dikkate alarak ada üzerindeki düzenin yeniden temin edileceğine ve yeniden 1960 anayasasına göre hareket edileceğine karar kıldılar. Deklarasyon sonucunda Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden tesisi ve bölge üzerindeki barışın yeniden sağlanması için 8 Ağustos 1974 tarihinde aynı devletler ile Kıbrıslı Rum ve Türkleri'nde temsilcilerin bulunacağı II. Cenevre Konferansı'nın yapılması kararı alındı. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] Cenevre Protokolü [/B][/U][/SIZE][/COLOR] Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Bakteriyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına İliskin Protokol (daha genel bilinen adıyla Cenevre Protokolü), biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan antlaşmadır. Protokol 17 Haziran 1925'te Cenevre'de imzalandı ve 8 Şubat 1928'de yürürlüğe girdi. Protokol kimyasal ve biyolojik silahların kullanımını yasaklıyordu ancak üretimi, depolanması ya da transferi ile ilgili bir şey söylemiyordu. Sonraki antlaşmalar (1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu ve 1993 Kimyasal Silahlar Konvansiyonu) bu durumları da kapsayacak şekilde oluşturuldu. Birçok ülke ön koşul olarak Cenevre Protokolü'nde taraf olduklarında, kullanmama yükümlülüğünün sadece sözleşmeye taraf olan diğer ülkeler arasında olması ve yasaklanmış silahların kendilerine karşı kullanılması durumunda bu yükümlülklerin ortadan kalkması talebinde bulundu. [COLOR="#FF0000"]Tarihi[/COLOR] Genel olarak bir savaşta ilk kez gaz kullananın Alman Ordusu olduğu düşünülse de bu tür silahları ilk konuşlandıran Fransız Ordusu'dur. Savaşın ilk ayında Ağustos 1914'te Fransızlar, Almanların üstüne gözyaşı bombaları (xsil bromit) attı. Kimyasal silahlar Alman İmparatorluğu tarafından 1915'te Ypres, Belçika'da klor gazı saldığında ilk kez kullanıldı. Versay Antlaşması Almanya'nın kimyasal silah üretmesini ve ithal etmesini yasaklayan önlemler içerir. Benzer antlaşmalarla Birinci Avusturya Cumhuriyeti ve Bulgaristan Krallığı ve Macaristan Krallığı da kimyasal silahlardan men edildi. [COLOR="#FF0000"][SIZE=4][U][B] Haliç Konferansı[/B][/U][/SIZE][/COLOR] Haliç Konferansı, 19 Mayıs 1924 tarihinde şu an Kuzey Saha Deniz Komutanlığı olan Bahriye Nezareti binasında, Musul meselesinin ve Türkiye ile Irak arasındaki sınırının çözüme kavuşturulması için Türkiye ile İngiltere arasında yapılan toplantılar silsilesi. Bu konferansta İngiltere Türkiye'den Hakkari'ye kadar uzanan toprakları talep etmiştir Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi Başkanı Fethi Okyar, İngiltere'yi de Sir Percy Cox temsil etmiştir. [B][U][COLOR="#FF0000"][SIZE=4] Hatay Sorunu[/SIZE][/COLOR][/U][/B] Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İskenderun Sancağı, Suriye'den Anadolu'ya ilerleyen Fransızlarca işgal edilmiştir. Böylece, birçok yerde olduğu gibi, Hatayda da bir Millî Mücadele cephesi oluşmuştur. 20 Ekim 1921 de, Fransa ile imzalanan, Ankara Antlaşmasının 7. maddesine göre İskenderun, Suriye sınırları içerisinde kalacak; burada özel bir idare kurulup, Türk kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır,resmi dil Türkçe olacak ve Türk parası geçerli olacaktır. Lozan Antlaşmasında ise Suriye ile Türkiye arasında çizilen sınıra göre Hatay, sınırlarımızın dışında kalmıştır. 1936 yılında Suriyeye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriyeden çekilirken, Sancak üzerindeki yetkilerini Suriyeye terk etmekteydi. Türk Hükümeti durumu kabul etmedi. Cenevredeki Milletler Cemiyeti toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince, 9 Ekim 1936da Fransaya resmî bir nota vererek, Suriyeye yapıldığı gibi, İskenderun Sancağına da bağımsızlık verilmesini istedi .Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini açış konuşmasında: ... Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler diyordu. Fransız büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise: Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz demiştir. 27 Ocak 1937de Cenevrede toplanan Milletler Cemiyeti, Hatayın bağımsızlığını kabul etmiş, ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar vermiştir. Atatürkün Hatayı silâh zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatayda tarafsız bir seçim kabul edilerek, bunun için de bir kısım asker gücünün Hataya girmesine karar verildi. Kurmay Albay, Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri, Hataya girdi. 13 Ağustosta seçimler yapıldı ve Meclis çoğunluğunu Türkler kazandı. Böylece bağımsız Hatay Cumhuriyeti 12 Eylül 1938de kuruldu. Bu Cumhuriyet ise, 30 Haziran 1939da Türkiyeye katılma kararını aldı. [/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Türkiye Cumhuriyeti antlaşmaları
Top