Türkçenin Doğru Kullanımı - A dan Z ye

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okumanın Tanımı

Okuma, dil kurallarına uyarak yazılı iletişimleri, sözlü iletişim hâline getirmek, kavramak, kıyaslamalar yapmak, yorumlamak, fikir yürütmek ve yargıya varmaktır. Okuma sırasında, okuyanın zihninde okuduğu sözcükler değil sözcüklerin anlamları belirir. Okuma işlemi sürerken hem okuduğumuzun anlamını kavramaya çalışır, doğru okuyup okumadığımıza dikkat eder hem de okuduklarımızın ne oranda gerçeğe uygun olduğunu araştırırız. Demek ki okurken anlamanın yanı sıra kıyaslama, yorumlama ve yargılama da işin içine girmektedir.

Bütün yazılı işaretler bir ileti (mesaj), bir anlam taşırlar, bunları kavrayamadıktan sonra, iyi okuma tekniğine sahip olmanın pek yararı yoktur.

Özetle okuma, basılı iletileri duyu organları yoluyla algılayıp bunları yorumlama, anlamlandırma amacı ile zihnimizin duyu organlarımızla ortaklaşa yaptığı bir etkinliktir. Okuma işleminde esas amaç, işaretlerden düşüncelere hızla geçmeyi sağlamaktır. Şu hâlde okuma işleminde iki aşama vardır:

a. Duyu organları ile basılı harflerin, sözcüklerin veya sayıların tanınması, birbirinden ayırt edilmesi: Göz Etkinliği.

b. Beyin etkinliği ile bu görüntülerle konuşulan dilin duyma uyarıları arasında çağrışım yapma: Beyin Etkinliği.

Göz etkinliği, okumanın aracı, beyin etkinliği ise amacıdır.

Diğer bir tanımla okuma, bireylerin simgesel (sembolik) bilgilerle karşılıklı iletişim bütünü veya yazılı işaretlerden (sembollerden) anlam çıkarma işlemidir. Okuma işlemini, yazılı işaretlerle gerçekleştirilen iletişim yollarından birisi diye tanımlamıştık. İletişim işlemi ise bir kişinin duygu ve düşüncelerini başkalarına çeşitli araçlarla aktarma işlemi olduğuna göre okuma işleminin gerçekleşmesi için aşağıda sayılan unsurların olması gereklidir:

1. Simgele (semboller) (okunan metindeki harf, sayı, sözcük, sayı ve sözcük kümeleri),

2. Kaynak (haberleşme işleminin kitap, dergi vb. unsurları),

3. Alıcı (kaynak ve sembolleri okuyan kişi).
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Niçin Okuyoruz?

Öğrenim yaşamımızda, uğraşı alanlarımızda ve zevk için okumada, okumanın önemli bir nedeni zihnin yetenek ve gücünü, kuvvetli düşüncelere karşı kullanmak suretiyle geliştirmektir. Sürekli olarak bilinçli ve düzenli bir okuma uygulaması ile değişik düşünceleri yargılamada; bunlar üzerinde kurulmuş mantık ve muhakemeyi tespit etmede yetenek kazanılmış olacaktır. Dünyaya bakışımızı okumayla genişletiriz, bilgilerimizi, doğadaki güzelliklerin inceliğini, düşünce çabukluğunu okumayla artırırız. Kültürlü bir insan olmanın en etkili yolu okumaktır. Bireyleri gerçek anlamda okuyan toplumlar ileri, uygar toplum olurlar. "Bilgi çağı" denilen çağa uyum sağlama şansları artar. Her meslek sahibinin, okuduğu ve işittiği düşünceleri tespit etmek ve değerlendirmek için okumada sürekli uygulama yapması gerekir. Çünkü bilgilerimizin % 80'ini okuyarak elde ediyoruz. İnsan zihni bir izlenim deposudur. Bu depo eğitim, öğretim, okuma, gözlem, düşünme ve hayal kurma ile elde ettiğimiz malzeme ile doludur. "Boş çuval dik durmaz." demiş atalarımız. Bilgi dağarcığı boş, düşünce ve duygu dünyası kısır, hayal ufku dar olan bir insan, bir konu üzerine ne kadar düşünürse düşünsün bir buluş yapamaz.

Kısaca okuma:

a. Düşünceyi besleyen, geliştiren ana kaynaklardan birisidir.
b. Bilgi dağarcığımızı zenginleştirme yollarından birisidir.
c. Anlama gücümüzü geliştirmede yararlıdır.

Her türlü yazıyı aynı amaçla okumadığımız gibi, aynı tür yazıları da değişik zamanlarda farklı amaçlarla okuyabiliriz. Amacımıza göre, okumanın biçimi değişir:

a. Bilgi edinmek ve öğrenmek için okumak.
b. Düşünce ufkumuzu genişletmek için okumak.
c. Genel kültürümüzü artırmak için okumak.
ç. Daha önce öğrenilen bilgileri yinelemek için okumak.
d. Boş zamanlarımızı değerlendirmek ve zevk almak için okumak.
e. İşimizle ilgili veya herhangi bir konuda araştırma, geliştirme çalışmaları yapmak için okumak.
f. Güzel Türkçemizi daha güzel konuşmak için okumak.

Bir de daha önemli olanı, "bilgi çağı" dediğimiz çağa uyum sağlayabilmek için okumamız şarttır. Yukarıda sayılan okuma
amaçlarını üç kümede özetlersek:

1) Günlük yaşantıdan kopmamak için okumak (kültürel ve magazin türü okumalar).
2) Okuma zevkimizi karşılamak için okumak (roman, öykü, tutku alanımıza giren okumalar).
3) Mesleğimizle veya okulumuzla ilgili okumalar (ders kitapları, raporlar, araştırma, geliştirme türü okumalar).
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okumaya Güdüleme

Genç okuyucu, okumanın önemini anladığı için değil daha çok kişiliğine ve zihinsel düzeyine uygun güdüler ve ilgiler nedeniyle okur.

Bu güdü ve ilgilerin kavranması, öğretmenlerin öğrencilere doğru okuma materyalleri sunarak başarılı genç okuyucular yetiştirme görevini hafifletir. Böylece de başarı yalnızca iyi okuma becerisini değil aynı zamanda okuma ilgisini ömür boyu geliştirmeyi de kapsar.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okuyucu Türleri

Okuma güdü ve ilgileri yalnızca çeşitli yaş grupları ile değil belirli okuyucu türlerine göre de değişir. Sınıflandırma, okuma tekniklerine ve eğilimlerine ya da belli bir malzeme türünün tercihine göre yapılır. Bu sonuçlar, okumayı güdüleme ve bu alanda alışkanlık oluşturma açısından önem taşıyan yeni bir araştırma alanı olarak kabul edilebilir.

a. Romantik tip: Büyüleyiciyi tercih eder. Bu tip çoğunlukla başka çocukların çevresi ile ilgili öykülere ve edebî olmayan eserlere duyarlı olan 9 - 11 yaş çocukları arasında özellikle göze çarpar.

b. Gerçekçi tip: Her şeyden önce hayalî kitap adı verilen "Alis Harikalar Ülkesinde", "Don Kişot", benzerlerini reddetmesi ile tanınabilir. Peri masalları ve hayalî macera romanlarını sevmez. Bu tür kişiler özellikle ikinci ve dördüncü okuma aşamasının istisnaları olarak belirginleşir.

c. Entelektüel tip: Nedenleri araştırır. Her şeyin anlatılmasını ister. Öğretici malzemeden çok hoşlanır. Bu öykünün verdiği dersi veya uygulamadaki yararını arar. Bu nedenle edebî olmayan eserleri tercih eder ve daha erken yaşta öğrenmek ister. Her şeyin ötesinde dördüncü ve beşinci okuma döneminde orta düzeydeki okuyucu arasında kendini gösterir.

ç. Estetik tip: Sözcüklerin seslerinden, ritminden ve kafiyesinden, özellikle de şiirden hoşlanır. Şiirleri ezberlemeyi sever. Kitapların "güzel kısımlarını" kopyalar. Çoğu zaman kitapları tekrar okur. Sıklıkla olmasa da her yaş grubunda bulunur.

Bu tipler seyrek olarak "saf" biçimde ortaya çıkarlar. Uygulamada şu veya bu eğitimin egemen olduğu "karışık" tipler yer alır.

Bir araştırma projesi, okuma başarısı ve okuma alışkanlıklarının geliştirilmesinde sırasıyla aşağıdaki etkenlerin rolü olduğunu ortaya koymuştur.

1) Çocuğun gördüğü kitapların sayısı,
2) Dil gelişiminin düzeyi,
3) Zekâsı,
4) Sosyoekonomik durumu.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Güdünün Göstergesi Olarak Başlıca Okuma Tipleri

Okuyucu türleri okuma güdüleri ile yakından ilişkilidir. Egemen olan güdüye veya okuma amacına göre bu tipler:

a. Bilgi verici okuma: Bu yalnızca yetişkinler için geçerlidir. Bilgi verici okumanın başlıca güdüsü yaşama ve dünyaya uyum sağlama ihtiyacıdır.

b. Gerçeklerden kaçış okuması: Bu okumanın esası isteklerin gerçekleştirilmesi ihtiyacıdır. Bu tür okuma özellikle çocuklarda yaygındır.

c. Edebî okuma: Gerçeğin ötesinde bir arayıştır. "İyi okuyucu"yu düşündüğümüzde, okumayı estetik bir deneyim olarak nitelendiren edebî okuyucu aklımıza gelir.

ç. Kavrayıcı okuma: Felsefe ile aynı güdüye sahiptir; bu güdü insanın kendisi, başkaları ve dünya hakkında bilgi edinme ve onları anlama arzusudur. "Kavrayıcı okuma, temelde, büyük ölçüde okuyucunun zihinsel faaliyetlerini, eleştirici açık fikirliliğini ve alma yeteneğini gerektiren soruşturucu okumadır." Bununla birlikte, kavrayıcı okuma yalnızca felsefe ile sınırlı değildir. Bilimsel kaynaklar, dinî materyal ve yakın edebiyat kadar bir gazetedeki bilgi de düşünmeye yol açabilir.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okuma Zevki ve Kişilik

Çok okuyarak deneyim kazanırsak, zihindeki bilgi yapıları
çeşitlenir ve esnekleşir, elimize aldığımız kitabı kolay anlarız. Söylenenleri ve okunanları kolayca yorumlamayı, anlamayı, daha önce edindiğimiz bilgilere dayanarak sağlarız. Okuma ilk başlarda insanı sıksa bile, yavaş yavaş anlamaya çalışırsak isteğimiz artar. Anlama zevki okumanın anahtarıdır. Anladıkça, okudukça okuma deneyimi artar. Sözcük dağarcığı zenginleşir, ufkumuz genişler, dikkatimiz yoğunlaşır. Bilgiler çoğaldıkça, çeşitlendikçe ve yapılandıkça düşünceler de esnekleşir, bildiklerimize dayanarak yeni okunanlardan sonuç çıkarma yeteneğimiz artar. Türkçeyi güzel konuşmak her Türk'ün görevi olmalıdır. Akıcı ve etkili konuşmanın ana unsurlarından birisi de etkili ve iyi okuma sanatını bilmektir. İnsanları, bilgisizliğin ve yanlış inançların pençesinden ancak okuma gücü kurtarır. Okuma; davranışlarımızı, duygu ve düşüncelerimizi geniş ölçüde etkiler. Kişiyi günlük yaşamın boğucu ve renksiz havasından uzaklaştırır. Yeni ufuklara yönlendirir. Kültürlü bir insan olmanın, öğrenmenin, en etkili yolu okumaktır. Okuma, insanlığı yüce ülkülere ulaştırmayı sağlayan bir araçtır. Okuma işlemi ile zihinsel eksikliklerimizi ortadan kaldırma şansımız vardır.

Türlerine göre ayrım yapacak olursak:

- Tarih, insanı bilge kılar.
- Şiir, iç zenginliğimizi artırır.
- Matematik, titizlik kazandırır.
- Doğal bilimler, derinlik kazandırır.
- Mantık, söz söyleme sanatını kavrayışı, ayırımları görme yeteneğini geliştirir.
- Hukuk, bir konuyu aydınlatmada, başka bir konunun delillerinden yararlanmayı öğretir.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okumanın Kuralları ve Okuma ile İlgili Öğütler

Hepimizin kendine göre okuma alışkanlıkları vardır. Ancak iyi bir okuyucu olmak için bu alışkanlıklarımızın gözden geçirilmesi gereklidir. Çağımızda yeni eğitimin temel amaçlarından birisi, gençlere bu sanatı öğretmektir.

André Maurois, gençler için yazılmış en güzel kitaplardan birisi olan "Yaşama Sanatı" adlı o güzel kitabının bir bölümünü okuma sanatına ayırmıştır. Maurois'ya göre genelde üç tip okuyucu vardır. Birinci tip okuyucular, durmadan okuyan, ne bulursa okuyanlardır: "Bunlar okumakta ne düşünce ne gerçekleri ararlar, ancak dünyayı ve ruhlarını maskeleyen o sözcükler dizisinin peşindedirler. Okuduklarının özünden, ana düşüncesinden pek azını akıllarında tutarlar; bilgi kaynakları arasında hiçbir değerlendirme yapmazlar. Onların yaptığı okuma, tamamen edilgendir; sadece yazılara boyun eğerler, okuduklarını yorumlamazlar, akıllarında bunlara yer açmazlar, bunları sindirmezler."

İkinci tip okuyucular, zevk için okuyanlardır. Bu daha aktif bir okumadır. "Bu tür okuma meraklısı romanları, güzel ifadeleri ya kendi duygularının uyanışını ve heyecana gelmesini ya da yaşamda bulamadığı serüvenleri aradığı için yani zevki için okur." İnsan dertlerinin yüzyıllardır aynı kaldığını görmek onu rahatlatır. Bu tür, zevk için okuma, sağlıklı bir okumadır.

Üçüncü tip okuma, iş için okumadır. "Bu, bir kitapta belirli bilgileri, ana hatlarını tasarladığı hâlde zihinde bir yapıyı tamamlayabilmek için gereken ham maddeleri bulmak için okuyan adamın okumasıdır." Bu tip okumaya girişenlerin mutlaka not tutması gerekir.

Maurois'ya göre her çalışma gibi, okumanın da kuralları vardır. Bu kurallar, kışın soğuktan korunmak için giydiğimiz kalın kumaştan yapılmış paltolar gibi canımızı sıkabilir; ancak yararlıdır.

Birinci kural: Birkaç yazarı ve birkaç konuyu eksiksiz bilmek, birçok yazarı ve birçok konuyu üstünkörü bilmekten daha iyidir: "Bir eserin güzellikleri ilk okuyuşta hiçbir zaman tam olarak anlaşılamaz. Gençlikte, tıpkı yaşamda olduğu gibi, kitapların arasında dost aramak için dolaşmalıdır; ama bu dostlar bulunup seçilip benimsenince onlarla baş başa kalmak gerekir. Montaigne, "Saint - Simon'un, Retz'in, Balzac'ın veya Proust'un yakını olmak, bir yaşamı zenginleştirmeye yeter." der.

İkinci kural: Yaşam, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecinden geçmiş olan baş yapıtları, şaheserleri öncelikle okumak; "Şaheserlerin sayısı zaten o kadar çoktur ki hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır. Biz de yüzyılların yaptığı seçime güvenelim. Bir insan yanılabilir, bir kuşak yanılabilir, insanlık yanılmaz." Bu görüşten, sanat kitaplarının seçiminde de bilim kitaplarının seçiminde de yararlanabiliriz.

Üçüncü kural: Size seslenen yazarları bulunuz. Sizin yazarlarınızın kimler olduğunu tanımayı öğreniniz. Sizin yazarlarınızın dostlarınızın yazarlarından farklı olduğunu göreceksiniz. Maurois, bu konuda "Edebiyatta da aşkta olduğu gibi başkalarının seçimi insanı şaşırtır." diyor. Size uygun gelen yazarları bir defa bulduktan sonra, onları kendinize birer düşünce merkezi yapın.

Dördüncü kural: "Fırsat buldukça okumamızı güzel bir konserin, soylu bir törenin saygılı ve sessiz havasına büründürmeliyiz. Bir sayfaya göz atmak, telefona yanıt vermek, sonra, aklı başka yerdeyken kitabı tekrar eline almak, sonra ertesi güne kadar bir yere bırakmak, okumak değildir. Gerçek okuyucu, kendisine uzun, yalnızlık içinde akşamlar hazırlar; çok sevdiği şu yazara, bir kış pazarının öğleden sonrasını ayırır"

Beşinci kural: Kendinizi büyük kitaplara layık hâle getiriniz. "Çünkü, diyor Maurois, onların okunması da tıpkı İspanyol hanları ve aşk gibidir: İnsan ancak kendi getirdiğini bulabilir." Bugün anlamadığımız bir kitabı pekâlâ, yaşam ve okuma tecrübemiz arttıktan sonra anlayabiliriz.

Konuyu yine Maurois'nın şu cümlesiyle bitirelim: "Okuma sanatı, her şeyden önce, yaşamı kitaplarda bulmak ve kitaplar sayesinde onu daha iyi anlamak sanatıdır."

- Sözcükler için değil, düşünceler için okuyun.

- Bir amaç için ve öncelikle ana düşünceyi yakalamak için okuyun.

- Yüksek sesle okumayı, dudak kıpırdatmayı, içten seslendirmeyi ve mırıltıları, geri dönüşleri, ayrıntılarla uğraşmayı bırakın.

- Tüm dikkatinizi anlamak için yoğunlaştırmaya yöneltin.

- Yazının iskeletini ya da düzenlenişini tespit edin, yazarın asıl amacını anlamaya çalışın.

- Alışılmadık ve anlamı kesinlikle bilinmeyen sözcükleri, önce anlamaya çalışın ve sonra sözlükten bulun, sözlük anlamını yazdıktan sonra okuyun. Bu arada yeni öğrendiğiniz sözcüğü, yüksek sesle tekrarlayıp, bir cümlede ve konuşmalarınızda kullanın.

- Çizelge, grafik, resim, istatistik tablosu ve haritaları sakın atlamayın.

- Yazarla uyum ve uyumsuzluğa düştüğünüz noktaları belirleyin.

- Öğrendikleriniz üzerinde düşünün, yorum yapın, konuşun ve onları uygulamaya çalışın.

- Okurken göz sağlığınıza dikkat edin.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Okuma Yanlışları

- Sesli okuma (dudak kıpırdatma, ses tellerini titretme ve içimizden her sözcüğü, hatta her heceyi seslendirme).

- Sözcükleri teker teker okuyarak ilerleme.

- Geri dönüşler yapma, ayrıntılara takılma.

- Edilgen okuma.

- "Hızlı okursam anlayamam." diye şartlanma.

- Göz eğitimsizliği (aktif görme alanından yararlanamama).

- Bilgi ve kültür düzeyi eksikliği.

- Dil bilgisi ve sözcük dağarcığı yetersizliği. - Kendini okuduğu yazıya yeterince verememe.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
İyi Okuma Konusunda Bazı Öneriler

- Göz sağlığınıza dikkat edin. Okuyacağınız yazı ile gözleriniz arasında 30 - 35 cm aralık olsun ve sayfayı kuş bakışı egemen olabileceğiniz bir açı ile tutun.

- Işık gözlerinize değil, doğrudan okuduğunuz yazıya gelsin. Parlak kâğıtlardaki yazıları loş, mat kâğıtlardaki yazıları parlak ışıkta okuyun.

- Sırtüstü yatarak, yüzüstü uzanarak okumayın. Okuma işlemini dinamik bir oturuşla yapın.

- Belleğinizi geliştirmek için bol bol beyin fırtınası yapın.

- Kavrama ve anlama yeteneklerinizi geliştirmek için söz dağarcığınızı, bilgi ve kültür düzeyinizi geliştirin.

- Zihin ve beden olarak son derece uyanık ve dinamik olarak okuyun. Bütün duygularınızla, okunan yazıya yönelin. Asla dalgın biçimde okumayın.

- Elden geldiğince hızlı kavramanın, en iyi kavrama olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

- Okumalarınızda esnek olun. Her yazıyı aynı hızla okumayın, koşullara göre okuma hızınızda, "esnek okuma, görme, görme / duyma ağırlıklı okuma hızları" uygulayın.

- Okuma alıştırmalarınızda, önce kısa ve kolay metinler, sonra zor ve uzun metinlerde uygulamalar yapın.

- Okuma olayının, aynı zamanda düşünmek olduğunu unutmayın.

- Öğrenme ağırlıklı okuma yaparken dinlenme gereksinimi duyar duymaz, okuma hızınızı düşürün; çünkü, bu durumda ilgi azalacak, aklınız işlevini yerine getiremeyecektir. Bu tür yazıları uygun koşullarda, dingin bir kafayla okuyun.

- Ön yargılarınızı atın. Kendi düşüncelerinizi yitirmeksizin, başkalarının düşüncelerine açık olun. Düşüncelerinize ters gelen veya düşüncelerinizi zorlayan metinleri yılmadan, mutlaka bir şeyler öğreneceğim diye okuyun.

- İyi okuyucu etkin olarak okur, ipoteksiz, ön yargısız bir beyinle duruca düşünür.

- Okuyacağınız her türlü yazıyı, önce ön okuma ile okuyun. Ana düşünceyi, yazım biçimini, içeriğini, yazarın yazma amacını alın ve zihni canlı, okuma amacını net bir biçimde belirleyerek ve neyi nerede arayacağınızı bilerek okumaya başlayın.

- Yazıyı içerik ve dil akıcılığı yönünden, size zor veya kolay gelişine göre, esnek okumayla "göz - akıl" uyumunu sağlayarak okuyun.

- Zaman zaman ara verin, okuduklarınızı aklınızdan özetleyin ve tekrar okumaya devam edin. Verilen aralarda, zihninizde kıyaslar ve yorumlar yaparak bilgileri özümlemeye çalışın.

- Önemli yerlerin altını çizin, sayfa kenarlarına notlar alın veya kendi yönteminizle hatırlatmalar çıkarın.

- Önemli yerlerin önce, ayrıntıların sonra geldiğini unutmayın.

- Anlamını bilmediğiniz sözcüklerin, deyimlerin, güçlük çektiğiniz sayı vb. kavramların altını, dikkat çekecek türde çizin; sözlükten, anlamlarını yazacaklarınızı yazın ve okumaya öyle başlayın.

- Her okunanı ezberlemeye kalkmayın.

- Okuma işlemi bittiği zaman, mutlaka yazılanlarla uyum ya da çelişkide olduğunuz yerleri net olarak belirlemeye çalışın. Kısa kısa notlar alın.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Hızlı Okuma

Hızlı Okuma Nedir?


Hızlı ve etkili okuma, geleneksel okuma şeklinin yerine geçen farklı ve çağdaş bir okuma şeklidir.

Hızlı okuma, adından da anlaşılacağı gibi normalden daha kısa süre içinde daha çok şey okumak amacıyla yapılan bir okuma türüdür. Bu yönüyle hızlı okumadan bahsedildiği zaman, dinleyenlerde sürekli kuşkuya yol açmaktadır.

Hâlbuki hızlı okuma bunların tamamen aksine, dikkatin ve anlama gücünün çok yüksek olduğu, zihnin son derece uyanık bulunduğu, büyük disiplin isteyen bir okuma şeklidir. Örnek olarak, okuma hızını bir katına çıkaran bir okuyucunun anlama hızında ortalama % 12'lik bir artış görülmüştür.

2000'li yılların eşiğinde okumanın bir gereksinim olduğu tartışılamaz. Ancak bu hız çağında dakikada 150 - 200 kelime okuyarak da bir yere varmamızın zor olduğunu kabul etmemiz gerekir. Çok kısa bir örnek ile kaybedilen zamana göz atarsak; 300 sayfalık bir kitapta yaklaşık 72.000 kelime vardır. Dakikada 150 sözcük okuyan bir kişi bu kitabı 8 saatte; 500 kelime okuyan kişi 2,5
saatte; 1000 kelime okuyan bir kişi ise 1 saat 12 dakikada okuyabilir.

Unutmamalıyız ki en üstün bilgi alma yolu okumayla yapılmaktadır. Çünkü kişiliğimiz okuduklarımızla oluşmuştur. Bir konferansın, bir plağın, bir radyonun dinleyicisi, bir televizyon veya film seyircisi, konuşmacının (öğretmen, gazete, aktör) saatte ancak 9000 sözcük ritimle verebildiği bilgileri, işitme duyusu aracılığıyla saatte 27.000 sözcük olarak alır.

Bir metni tam okuyan ortalama okuyucuda, 1'e karşı 3 olarak; bir metni "kaymağını alma" yöntemiyle okuyan okuyucuda ise 1'e karşı 18 ve 200 olarak kendisini gösterir.

Kültür alanında da mesleki bilgi alanında da çağımızın insanları olmak istiyorsak, ölünceye dek öğrenci kalmaya mahkûm olduğumuzu kavramalıyız.

Okuma öğrenmeyi yüzme öğrenmekle eş değer tutan uzmanlar "Kötü ve zararlı okuma alışkanlığı edinmek, bir gölde kendi kendine yüzme öğrenmekle aynı şey... Nasıl ki tekniklerini öğrenince yorulmadan kolayca, zevkle yüzüyorsanız, zararlı okuma
alışkanlıklarından kurtulunca aynı sonuca ulaşıyorsunuz." demektedirler.

Hızlı okuma konusunda zihinlere takılan en önemli soru, anlama oranının düşüp düşmeyeceğidir. Uzmanlar buna "Kesinlikle hayır!" cevabını veriyorlar. Tam tersine hızlı okuma alışkanlığını kazananlar anlama yeteneklerini de geliştiriyorlar. Yapılan çalışmalarda ilk anda % 20'lere düşen anlama oranı, beynin yazıları bir fotoğraf makinesi gibi kaydetme alışkanlığı kazanmasıyla % 100'e ulaşıyor. Doğal olarak hızlı okuma gibi okumanın tümünü anlama yeteneği de insanda zamanla gelişiyor.
 
Top