• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katılmanızı bekliyoruz...

Türkçe Demek

cırcırböcee

V.I.P
V.I.P
Türkiye’de birçok şive ve ağız vardır, ama en gelişmişi; en kullanışlısı ve söz varlığı en çok olanı İstanbul Türkçesidir. Bugün, yaşayan dünya Türklerinin de en az yarısı İstanbul Türkçesini anlar ve konuşur... Öteki yarısında da çeşitli yollarla İstanbul Türkçesinin yaygınlaştığını biliyoruz. Sadece Ahmet Yesevi Üniversitesi ve yan etkinlikleri 50.000 kişilik bir alanda İstanbul Türkçesini öğretme çabasındadır.
Çeşitli vakıflar ve ortaklıkların ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın etkinlikleri ile yayınlarını beğensek de; beğenmesek de Türkçe yayın yapan TV’ler de bu anlamda olumlu katkılar sağlıyorlar.
Türkiye’de de birçok kişinin öteki Türk lehçe ve şivelerini anlar ve konuşur durumda olduğunu biliyoruz... Türkler arasında birbirlerinin lehçe ve şivelerini anlayanların oranı ve anlayanların anlama oranı çoğaldıkça “ortak Türkçe alanımız” oluşacaktır. Bugünkü sayısı 200 milyonu aşan Türk Dünyası’nda oluşacak böyle bir alanın Türk’ün yeniden doğuşunda en önemli ortam olacağı açık bir gerçek...

ÜZÜNTÜ VERİCİ
Son derece olumlu bu gerçekliğin yanında; üzüntü verici bir gelişme de var...
Türkiye’de ne yazık ki sömürge olmayan ya da sömürgelikten yeni kurtulmuş olmayan hiçbir ülkede olmayacak bir sapkınlık var: “Yabancı dilde eğitim sapkınlığı.”
Milletimizi oluşturan ana değer olan Türkçemize bundan daha büyük kötülük yapılamazdı... Yapılıyor ve yaygınlaşıyor...
Öğrencilerimizin bilimin ürettiklerini kavramalarını zorlaştıran ve bilim zihniyetinden uzaklaşmalarına yol açan bu uygulama tam anlamıyla bir “milli suçtur.”
Sapıklık sözünü kullanmamak için sapkınlık dediğim bu saçmalıktan bir an önce dönülmelidir.
Türkiye’de İstanbul Türkçesinden başka hiçbir dile hiçbir eğitim kurumunda izin verilmemelidir.
Evet, derhal, hemen, bugünden başlayarak bu uygulama kaldırılmalıdır.
Türk Milliyetçisi için birinci görev, Türkçeyi savunmak ve korumaktır. Yasa yapmak gücünü elde eder etmez, ilk yapılması gereken “Türkçe Temel Yasası”nı çıkarmak olmalıdır. Bu yasa içinde, eğitim konusundan başka işyerlerine yabancı ad koymak işini de içine alarak Türkçenin yozlaştırılmasına karşı bütün önlemler alınmalı ve yasa ödünsüz uygulanmalıdır.
Türkiye sınırları içinde yaşayan yurttaşlar istedikleri dil, lehçe, şive ve ağızdan istedikleri gibi kültür ve sanat etkilikleri yapsınlar…

ANCAK!
Eğitimde, haberleşmede, yazışmalarda, İstanbul Türkçesinin en güzel biçimiyle kullanılmasını sağlamak devlet olmanın gereği ve Türkiye yurttaşı olmanın gerektirdiği bir borçtur.
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insanlar analarından, babalarından öğrendikleri dil, lehçe, şive ve ağız ne olursa olsun, ortak dilimizin İstanbul Türkçesi olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
Milli kültürümüzün en önemli iki temelinden birisi dildir ve bu dil Türkçedir. Türkiye Türkleri için İstanbul Türkçesi...
İstanbul Türkçesi dışındaki dil, lehçe, şive ve ağızlar bizim alt kültür değerlerimizdir. Onlara ne karşı olmak, ne de onların yok olmasını istemek söz konusu değildir. Ama bilinmelidir ki yurttaşlarımızın bireylik başarılarının yolu İstanbul Türkçesini iyi konuşmaktan geçer...
Türkiye’de İstanbul Türkçesinin dışında bir ortak dil oluşturma çabaları ne anlamlı, ne de yararlıdır. Olabilirliliği olmayan boş uğraşlardır.
Önce Türkiye’de İstanbul Türkçesi tam egemen olmalıdır ki; onu dünya Türklüğünün ortak anlaşma Türkçesi yapma amacı anlamlı olsun...
Bu çabalar içinde olanlar da; öteki edebi Türkçelere saygıyla yaklaşmalıdırlar.
Türk Milliyetçilerinin hiç unutmamaları gereken bir gerçek vardır: Türk demek, Türkçe demektir.



N. Kemal Zeybek
 
Geri
Top