Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Genel Türk Tarihi
Türk Tarihindeki Önemli Savaşlar ve Seferler
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="wien06" data-source="post: 196580" data-attributes="member: 4383"><p style="text-align: center"><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px">Rodos'un Fethi</span></span></strong></p><p></p><p><strong>Kanunî Sultan Süleyman Hanın, Rodos şövalyelerinin elindeki Rodos ada ve şehrini, 29 Aralık 1522’de ele geçirmesi. </strong></p><p></p><p>Anadolu’nun güneybatısında bulunan Rodos Adası, ilk olarak 672'de, Emevîler zamanında, Bizanslılardan alındı. Ada, 680’de tekrar Bizanslılara geçti. Daha sonra Akka’dan kovulan Hospitalier şövalyeleri, buraya yerleştiler (1291). Hıristiyanların en kuvvetli ileri karakolu oldu. Anadolu ve Mısır’a yönelik Haçlı seferlerinde üs olarak kullanıldı. Fethi için, birçok seferler düzenlendiyse de muvaffak olunamadı. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında fethe yaklaşıldı ise de, yine muvaffak olunamadı (1480). Cem Sultan’ın, Rodos şövalyelerinin eline geçmesi, onları daha da azgınlaştırdı. Bayezid Han'dan sonra tahta geçen Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır’ı fethetmesiyle, Rodos’un önemi daha da arttı. Anadolu’dan Mısır’a giden deniz yollarının emniyetinin tam olarak temin edilmesi, artık katî bir zaruret hâlini almıştı. Yavuz Selim Han, bu maksatla hazırlıklara girişilmesini emretti. Ömrünün vefa etmemesi yüzünden, Rodos’un fethi, oğlu Kanunî Sultan Süleyman Hana kaldı. </p><p></p><p>Kanunî, Belgrad’ı fethettikten sonra, Avrupalıların kendi içişleriyle uğraşmalarından da istifade ederek, Rodos’u fethetmeye karar verdi. </p><p></p><p>Kanunî’nin bu niyetini öğrenen şövalyelerin başı Vilye dö Lil Adam, hazırlık yaparak, şövalyeleri topladı ve yiyecek stoku yaptı. </p><p></p><p>Seferin serdarlığına İkinci Vezir Mustafa Paşa tayin edildi. 300 harp ve 400 nakliye gemisinden meydana gelen donanmanın sevk ve idaresi ise, Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişen meşhur amiral Kurdoğlu Muslihiddin Reis’e verildi. 4 Haziran 1522’de, İstanbul’dan donanmayla harekete geçen Mustafa Paşa, 24 Haziran’da Rodos’a geldi. Kanunî Sultan Süleyman ise, 16 Haziran’da kapıkulu ve eyalet askerleriyle birlikte, İstanbul’dan kara yoluyla harekete geçti. </p><p></p><p>Mustafa Paşa, Rodos’a gelince, gemi kaptanlarıyla ve Kurdoğlu Muslihiddin Reis’le görüşerek, adanın yardımına gelmesi muhtemel Avrupa gemilerine karşı, limanın icap eden yerlerine muhafaza gemileri koyduktan sonra, Öküzburnu mevkiinden karaya asker çıkardı. Rodos şehrinin etrafına metrisler kazılıp, getirilen büyük muhasara topları yerleştirildi. </p><p></p><p>Kanunî, Kütahya yoluyla Marmaris’e, oradan da gemilerle Rodos’a çıktı (28 Temmuz). Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine, Ağustosun birinci günü kale dövülmeye başlandı. </p><p></p><p>Bütün Ağustos ayı, karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım açmakla geçti. Açılan top ateşiyle, kalede mühim tahribat yapılmasına rağmen, bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından kapatılıyordu. Türk lağımcılarının, devamlı, Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar, Avrupa’nın en meşhur mühendisi olup, şövalyelere yardıma gelen Gariele Martinengo’nun mukabil lağımlarıyla karşılaşıyor ve yer altında korkunç boğuşmalar oluyordu. </p><p></p><p>Bu sırada, 4 Eylül günü, İleki Adasının da Kara Mahmud Reis tarafından zaptı haberi geldi. Kahraman Reis, kendisi de ön saflarda çarpışırken şehit olmuş, fakat ada ele geçirilmişti. 6 Eylülde ise, Rodos’un kuzeybatısında bulunan İncirli Adası teslim oldu. </p><p></p><p>Mısır Beylerbeyliğine tayin edilen Mustafa Paşanın yerine, Ahmed Paşa serdar oldu. </p><p></p><p>Bu günlerde Rodos Kalesinin İngiliz Burcunun güney kısmı, başarılı bir Türk lağımı ile havaya uçuruldu. Şövalyelerin topçu generaliyle Üstad-ı âzamın (Rodos şövalyelerinin başı) alemdarı da ölüler arasındaydı. Eylülün 12’sinde yapılan bir hücumda, bu burca beş zafer bayrağı dikildi. 24 Eylülde yapılan umumî hücumda Yeniçeri Ağası Bâli Ağa, İspanyol Burcuna girip, Türk bayrağını, burcun tepesine diktiyse de netice alınamadı. </p><p></p><p>10 Aralığa kadar, şiddetli top atışları, lağımlar ve sık sık tekrarlanan umumî hücumlarla, kale iyice yıpratıldı. 18 Aralıkta yapılan bir umumî hücumda şövalyeler, şehir içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kaldılar ve artık mukavemet etmenin imkânsızlığını da anladıklarından, kaleyi teslim etmeyi kabul ettiler (20 Aralık 1522). </p><p></p><p>Teslim şartları arasında; şövalyelerin eşya ve top dışındaki silahlarını alıp, on gün içinde Rodos’tan ayrılmaları; bu günler zarfında şehirdeki istihkâmların 4000 yeniçeri tarafından emniyete alınması ve asıl kuvvetlerin iki kilometre mesafede beklemesi yer alıyordu. Kalenin boşaltma işlemlerinden sonra şövalyeler, Üstâd-ı âzam gemilerine binip gittiler. Rodos Kalesiyle beraber Oniki Adanın tamamı ve şövalyelere ait olan Bodrum da Osmanlı Devletine bırakılmıştı. Osmanlı Devletine, 20 000’den fazla şehide mâl olan bu fetihten sonra, Kanunî Sultan Süleyman Han, 29 Aralıkta şehre girip kaleyi gezdi. 2 Ocak Cuma günü ise, camiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazını kıldı. Nâmına okunan hutbeyi dinledi. Aynı gün, adadan ayrılıp Marmaris’e geçti. </p><p></p><p>3 Ocak günü Aydın, Midilli, Karasi, Menteşe, Saruhan sancakbeylerine, Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşanın nezaretinde Rodos’taki inşaat, imar ve iskân işleri bitinceye kadar adada kalmalarını emredip, İstanbul’a döndü. Rodos’a derhal Türk göçmenleri yerleştirilmeye başlandı. Ada bir sancak yapılıp, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletine bağlandı. Sancakbeyi olarak Mehmed Bey tayin edildi. Bundan sonra birçok cami, imaret, mektep, medrese ve yol yapılıp ada imar edildi. </p><p></p><p></p><p style="text-align: center"><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Cerbe Deniz Savaşı</span></span></strong></p><p></p><p><strong>1560’ta vuku bulan ve Haçlı donanmasının hezimetiyle sonuçlanan, deniz savaşı. </strong></p><p></p><p>Preveze yenilgisinin izlerini silmek isteyen Avrupalılar, Türkleri, Batı Akdeniz’den çıkarabilmek için, Turgut Reis'i Cerbe’de vurup askerini imha etmek gayesindeydiler. Ancak bu sayede Tunus ve Trablus, İspanya’nın eline geçerdi. Türklerin burayı yeniden ele geçirmeleri ise, yılları alırdı. </p><p></p><p>Mehdiye Kalesinin yıkılmasından sonra Turgut Paşanın elindeki en müstahkem kale, Cerbe Kalesiydi. Turgut Paşa, bilhassa son yıllarda burasını iyice tahkim etmişti. Cerbe Adası, Trablus’la Tunus’un arasında bulunduğundan, buradan her iki ülkenin de kontrolü kolay oluyordu. Bunun içindir ki, Haçlılar'ın ilk saldırı noktası, Cerbe Adası idi. Cerbe’de yenilen Türklerin, Trablus’u savunmaları zor olacaktı. Cerbe’de, bin kişilik bir Türk kuvveti vardı. Turgut Paşa’nın esas kuvvetleri Trablus’ta bulunuyordu ve bunların güçlü Haçlı donanmasına bir şey yapamayacakları meydandaydı. </p><p></p><p>Nitekim Haçlıların, Osmanlılar'a karşı hazırlanmış ve kesin bir zafer kazanmayı aklına koymuş olan iki yüz parçadan mürekkep müttefik donanması, ihtiyat olduğundan epey zamandır sefere çıkmayan Jan Andrea Doria kumandasında Cerbe önüne geldi. Turgut Paşa, bu muazzam kuvvete karşı koyamayacağını anlayarak Trablus’a çekilirken, acele olarak Mora sancakbeyi vasıtasıyla durumu İstanbul’a bildirdi. </p><p></p><p>Cerbe’yi almaya muvaffak olan İspanyol ve müttefikleri, Osmanlı donanmasına karşı acele orayı tahkim ettiler. Buna karşı Piyâle Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması Cerbe Adası önüne geldi ve işte burada tarihte meşhur Cerbe Muharebesi yapıldı. </p><p></p><p>Haçlı donanmasının başında, başkumandan Andrea Doria bulunuyordu. Donanma iki yüz gemiden müteşekkil olup, buna 30 bin asker yüklenmişti. 22 yıldan beri, Preveze’den sonra, Hıristiyan âlemi böyle bir armadayı bir arada görmemişti. </p><p></p><p>Kaptan-ı Deryâ Piyâle Paşa komutasındaki Türk donanmasında ise Uluç Ali Reis, Seydi Ali Reis ve Turgut Paşa (Reis) gibi tecrübeli kaptanlar bulunuyordu. Donanma, 120 parçadan müteşekkildi. Bu tecrübeli deniz serdarları, yaptıkları harp dîvânında, düşmanı imha için, Preveze’de kullanılan taktiği uygulamaya karar verdiler. </p><p></p><p>Piyâle Paşa ve tecrübeli komutanları, Haçlı armadasını, 14 Mayıs 1560 sabahı, pek az bir zayiatla, birkaç saatte perişan ettiler. Düşman askerinin 20 bini imha edildi. Bu muharebe, Andrea Doria’nın Preveze’de Barbaros’tan yediği silleden sonra, müttefiklere vurulmuş ağır bir darbe oldu. Müttefik kuvvetlerin 60 büyük gemisi batırıldı. Büyükamiral Andrea Doria, yaralı ve perişan bir halde, alelade bir kayıkla, hayatını zor kurtardı. </p><p></p><p>Zaferi müteakip muhasara edilen Cerbe Kalesi, kısa sürede tekrar fethedildi. Kaledeki İspanyol Generali Alvaro bir gemiye atlayarak kaçmışsa da, Turgut Paşa tarafından takip edilerek esir alındı. Adanın idaresi, Turgut Paşaya verildi. </p><p></p><p>Cerbe’de Türk zayiatı, Preveze’de olduğu gibi, hayrete değer derecede az olmuştur. Ancak birkaç küçük Türk gemisi batmış ve şehitlerin sayısı bini bulmamıştır.</p><p></p><p></p><p style="text-align: center"><strong><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Estergon'un Fethi</span></span></strong></p><p></p><p><strong>10 Ağustos 1543’te, Macar Krallığının en önemli şehrinin, Osmanlılar tarafından zaptı.</strong> </p><p></p><p>Estergon şehri, Budin’in 45 km kuzeybatısında, Tuna kıyısında Vaç dirseğinin kuzeyinde yer almaktadır. Onuncu yüzyılın sonlarında Hıristiyanlığı benimseyen Macar Krallığının başkenti oldu (996). Dördüncü Kral Bela, 12. yüzyılın ortalarında, başkenti Budin’e taşıdı ise de, şehir, dînî merkez olma hüviyetini devam ettirdi. Taç giyme merasimleri yine burada yapıldı. Estergon’u ilk fetheden Osmanlı hükümdarı, Kanunî Sultan Süleyman'dır. Budin’i fethettikten sonra, 1529’da, Viyana’yı kuşatmak üzere Avrupa’ya hareket eden padişah, Semendire Sancakbeyi Yahya Paşazâde Mehmed Beye, öncü birlikleriyle ilerlemesini söyledi. Mehmed Bey ve emrindeki kuvvetler, yolları üzerindeki Estergon Kalesini kuşattılar. Kale müdafîleri karşılarında Osmanlı askerini görünce, silah atmaksızın kaleyi teslim ettilerse de, bu hal kısa sürdü ve 1531’de elimizden çıktı. </p><p></p><p>Estergon’un kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi, Kanunî Sultan Süleyman Hanın, 1543’te Avrupa’ya yaptığı Estergon Sefer-i Hümayûnu adıyla meşhur onuncu seferinde gerçekleşti. </p><p></p><p>Kanunî Sultan Süleyman Han, Estergon’un fethi için, muhteşem ordusu ile 1543 yılı Nisan ayının sonlarında, Edirne’den yola çıktı ve Temmuz sonlarında Estergon’a geldi. 29 Temmuz’da kaleyi muhasara etti. Avusturyalılar, Budin’i kaybettikten sonra Estergon’a önem vermişler, büyük ölçüde tahkim etmişlerdi. Sultan, bu pek muhkem olan kaleye fetihten önce, bir elçi heyeti gönderip, onları İslam'a davet etti. Teklifi reddedilince cizye vermelerini, yoksa kan döküleceğini bildirdi. Bu teklifin de reddedilmesi üzerine, muhasara başladı. 6 Ağustostan sonra daha da şiddetlendi. On iki günlük bir kuşatmadan sonra düşman emân dileyerek 10 Ağustos 1543’te teslim oldu. Camiye çevrilen büyük kilisede ilk Cuma namazını kılan Sultan, kaleyi yeniden tahkim ettirdi. Estergon’u sancakbeyliği hâline getirerek, Budin Beylerbeyliğine bağladı. Bundan sonraki tarihlerde Estergon, serhat kalelerimizin en mühimlerinden olmuştur. 140 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Estergon şehri, 1683 Avusturya Savaşı sırasında kesin olarak kaybedildi.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="wien06, post: 196580, member: 4383"] [CENTER][B][COLOR="Red"][SIZE=4]Rodos'un Fethi[/SIZE][/COLOR][/B][/CENTER] [B]Kanunî Sultan Süleyman Hanın, Rodos şövalyelerinin elindeki Rodos ada ve şehrini, 29 Aralık 1522’de ele geçirmesi. [/B] Anadolu’nun güneybatısında bulunan Rodos Adası, ilk olarak 672'de, Emevîler zamanında, Bizanslılardan alındı. Ada, 680’de tekrar Bizanslılara geçti. Daha sonra Akka’dan kovulan Hospitalier şövalyeleri, buraya yerleştiler (1291). Hıristiyanların en kuvvetli ileri karakolu oldu. Anadolu ve Mısır’a yönelik Haçlı seferlerinde üs olarak kullanıldı. Fethi için, birçok seferler düzenlendiyse de muvaffak olunamadı. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında fethe yaklaşıldı ise de, yine muvaffak olunamadı (1480). Cem Sultan’ın, Rodos şövalyelerinin eline geçmesi, onları daha da azgınlaştırdı. Bayezid Han'dan sonra tahta geçen Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır’ı fethetmesiyle, Rodos’un önemi daha da arttı. Anadolu’dan Mısır’a giden deniz yollarının emniyetinin tam olarak temin edilmesi, artık katî bir zaruret hâlini almıştı. Yavuz Selim Han, bu maksatla hazırlıklara girişilmesini emretti. Ömrünün vefa etmemesi yüzünden, Rodos’un fethi, oğlu Kanunî Sultan Süleyman Hana kaldı. Kanunî, Belgrad’ı fethettikten sonra, Avrupalıların kendi içişleriyle uğraşmalarından da istifade ederek, Rodos’u fethetmeye karar verdi. Kanunî’nin bu niyetini öğrenen şövalyelerin başı Vilye dö Lil Adam, hazırlık yaparak, şövalyeleri topladı ve yiyecek stoku yaptı. Seferin serdarlığına İkinci Vezir Mustafa Paşa tayin edildi. 300 harp ve 400 nakliye gemisinden meydana gelen donanmanın sevk ve idaresi ise, Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişen meşhur amiral Kurdoğlu Muslihiddin Reis’e verildi. 4 Haziran 1522’de, İstanbul’dan donanmayla harekete geçen Mustafa Paşa, 24 Haziran’da Rodos’a geldi. Kanunî Sultan Süleyman ise, 16 Haziran’da kapıkulu ve eyalet askerleriyle birlikte, İstanbul’dan kara yoluyla harekete geçti. Mustafa Paşa, Rodos’a gelince, gemi kaptanlarıyla ve Kurdoğlu Muslihiddin Reis’le görüşerek, adanın yardımına gelmesi muhtemel Avrupa gemilerine karşı, limanın icap eden yerlerine muhafaza gemileri koyduktan sonra, Öküzburnu mevkiinden karaya asker çıkardı. Rodos şehrinin etrafına metrisler kazılıp, getirilen büyük muhasara topları yerleştirildi. Kanunî, Kütahya yoluyla Marmaris’e, oradan da gemilerle Rodos’a çıktı (28 Temmuz). Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine, Ağustosun birinci günü kale dövülmeye başlandı. Bütün Ağustos ayı, karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım açmakla geçti. Açılan top ateşiyle, kalede mühim tahribat yapılmasına rağmen, bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından kapatılıyordu. Türk lağımcılarının, devamlı, Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar, Avrupa’nın en meşhur mühendisi olup, şövalyelere yardıma gelen Gariele Martinengo’nun mukabil lağımlarıyla karşılaşıyor ve yer altında korkunç boğuşmalar oluyordu. Bu sırada, 4 Eylül günü, İleki Adasının da Kara Mahmud Reis tarafından zaptı haberi geldi. Kahraman Reis, kendisi de ön saflarda çarpışırken şehit olmuş, fakat ada ele geçirilmişti. 6 Eylülde ise, Rodos’un kuzeybatısında bulunan İncirli Adası teslim oldu. Mısır Beylerbeyliğine tayin edilen Mustafa Paşanın yerine, Ahmed Paşa serdar oldu. Bu günlerde Rodos Kalesinin İngiliz Burcunun güney kısmı, başarılı bir Türk lağımı ile havaya uçuruldu. Şövalyelerin topçu generaliyle Üstad-ı âzamın (Rodos şövalyelerinin başı) alemdarı da ölüler arasındaydı. Eylülün 12’sinde yapılan bir hücumda, bu burca beş zafer bayrağı dikildi. 24 Eylülde yapılan umumî hücumda Yeniçeri Ağası Bâli Ağa, İspanyol Burcuna girip, Türk bayrağını, burcun tepesine diktiyse de netice alınamadı. 10 Aralığa kadar, şiddetli top atışları, lağımlar ve sık sık tekrarlanan umumî hücumlarla, kale iyice yıpratıldı. 18 Aralıkta yapılan bir umumî hücumda şövalyeler, şehir içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kaldılar ve artık mukavemet etmenin imkânsızlığını da anladıklarından, kaleyi teslim etmeyi kabul ettiler (20 Aralık 1522). Teslim şartları arasında; şövalyelerin eşya ve top dışındaki silahlarını alıp, on gün içinde Rodos’tan ayrılmaları; bu günler zarfında şehirdeki istihkâmların 4000 yeniçeri tarafından emniyete alınması ve asıl kuvvetlerin iki kilometre mesafede beklemesi yer alıyordu. Kalenin boşaltma işlemlerinden sonra şövalyeler, Üstâd-ı âzam gemilerine binip gittiler. Rodos Kalesiyle beraber Oniki Adanın tamamı ve şövalyelere ait olan Bodrum da Osmanlı Devletine bırakılmıştı. Osmanlı Devletine, 20 000’den fazla şehide mâl olan bu fetihten sonra, Kanunî Sultan Süleyman Han, 29 Aralıkta şehre girip kaleyi gezdi. 2 Ocak Cuma günü ise, camiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazını kıldı. Nâmına okunan hutbeyi dinledi. Aynı gün, adadan ayrılıp Marmaris’e geçti. 3 Ocak günü Aydın, Midilli, Karasi, Menteşe, Saruhan sancakbeylerine, Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşanın nezaretinde Rodos’taki inşaat, imar ve iskân işleri bitinceye kadar adada kalmalarını emredip, İstanbul’a döndü. Rodos’a derhal Türk göçmenleri yerleştirilmeye başlandı. Ada bir sancak yapılıp, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd eyaletine bağlandı. Sancakbeyi olarak Mehmed Bey tayin edildi. Bundan sonra birçok cami, imaret, mektep, medrese ve yol yapılıp ada imar edildi. [CENTER][B][COLOR="red"][SIZE=4]Cerbe Deniz Savaşı[/SIZE][/COLOR][/B][/CENTER] [B]1560’ta vuku bulan ve Haçlı donanmasının hezimetiyle sonuçlanan, deniz savaşı. [/B] Preveze yenilgisinin izlerini silmek isteyen Avrupalılar, Türkleri, Batı Akdeniz’den çıkarabilmek için, Turgut Reis'i Cerbe’de vurup askerini imha etmek gayesindeydiler. Ancak bu sayede Tunus ve Trablus, İspanya’nın eline geçerdi. Türklerin burayı yeniden ele geçirmeleri ise, yılları alırdı. Mehdiye Kalesinin yıkılmasından sonra Turgut Paşanın elindeki en müstahkem kale, Cerbe Kalesiydi. Turgut Paşa, bilhassa son yıllarda burasını iyice tahkim etmişti. Cerbe Adası, Trablus’la Tunus’un arasında bulunduğundan, buradan her iki ülkenin de kontrolü kolay oluyordu. Bunun içindir ki, Haçlılar'ın ilk saldırı noktası, Cerbe Adası idi. Cerbe’de yenilen Türklerin, Trablus’u savunmaları zor olacaktı. Cerbe’de, bin kişilik bir Türk kuvveti vardı. Turgut Paşa’nın esas kuvvetleri Trablus’ta bulunuyordu ve bunların güçlü Haçlı donanmasına bir şey yapamayacakları meydandaydı. Nitekim Haçlıların, Osmanlılar'a karşı hazırlanmış ve kesin bir zafer kazanmayı aklına koymuş olan iki yüz parçadan mürekkep müttefik donanması, ihtiyat olduğundan epey zamandır sefere çıkmayan Jan Andrea Doria kumandasında Cerbe önüne geldi. Turgut Paşa, bu muazzam kuvvete karşı koyamayacağını anlayarak Trablus’a çekilirken, acele olarak Mora sancakbeyi vasıtasıyla durumu İstanbul’a bildirdi. Cerbe’yi almaya muvaffak olan İspanyol ve müttefikleri, Osmanlı donanmasına karşı acele orayı tahkim ettiler. Buna karşı Piyâle Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması Cerbe Adası önüne geldi ve işte burada tarihte meşhur Cerbe Muharebesi yapıldı. Haçlı donanmasının başında, başkumandan Andrea Doria bulunuyordu. Donanma iki yüz gemiden müteşekkil olup, buna 30 bin asker yüklenmişti. 22 yıldan beri, Preveze’den sonra, Hıristiyan âlemi böyle bir armadayı bir arada görmemişti. Kaptan-ı Deryâ Piyâle Paşa komutasındaki Türk donanmasında ise Uluç Ali Reis, Seydi Ali Reis ve Turgut Paşa (Reis) gibi tecrübeli kaptanlar bulunuyordu. Donanma, 120 parçadan müteşekkildi. Bu tecrübeli deniz serdarları, yaptıkları harp dîvânında, düşmanı imha için, Preveze’de kullanılan taktiği uygulamaya karar verdiler. Piyâle Paşa ve tecrübeli komutanları, Haçlı armadasını, 14 Mayıs 1560 sabahı, pek az bir zayiatla, birkaç saatte perişan ettiler. Düşman askerinin 20 bini imha edildi. Bu muharebe, Andrea Doria’nın Preveze’de Barbaros’tan yediği silleden sonra, müttefiklere vurulmuş ağır bir darbe oldu. Müttefik kuvvetlerin 60 büyük gemisi batırıldı. Büyükamiral Andrea Doria, yaralı ve perişan bir halde, alelade bir kayıkla, hayatını zor kurtardı. Zaferi müteakip muhasara edilen Cerbe Kalesi, kısa sürede tekrar fethedildi. Kaledeki İspanyol Generali Alvaro bir gemiye atlayarak kaçmışsa da, Turgut Paşa tarafından takip edilerek esir alındı. Adanın idaresi, Turgut Paşaya verildi. Cerbe’de Türk zayiatı, Preveze’de olduğu gibi, hayrete değer derecede az olmuştur. Ancak birkaç küçük Türk gemisi batmış ve şehitlerin sayısı bini bulmamıştır. [CENTER][B][COLOR="red"][SIZE=4]Estergon'un Fethi[/SIZE][/COLOR][/B][/CENTER] [B]10 Ağustos 1543’te, Macar Krallığının en önemli şehrinin, Osmanlılar tarafından zaptı.[/B] Estergon şehri, Budin’in 45 km kuzeybatısında, Tuna kıyısında Vaç dirseğinin kuzeyinde yer almaktadır. Onuncu yüzyılın sonlarında Hıristiyanlığı benimseyen Macar Krallığının başkenti oldu (996). Dördüncü Kral Bela, 12. yüzyılın ortalarında, başkenti Budin’e taşıdı ise de, şehir, dînî merkez olma hüviyetini devam ettirdi. Taç giyme merasimleri yine burada yapıldı. Estergon’u ilk fetheden Osmanlı hükümdarı, Kanunî Sultan Süleyman'dır. Budin’i fethettikten sonra, 1529’da, Viyana’yı kuşatmak üzere Avrupa’ya hareket eden padişah, Semendire Sancakbeyi Yahya Paşazâde Mehmed Beye, öncü birlikleriyle ilerlemesini söyledi. Mehmed Bey ve emrindeki kuvvetler, yolları üzerindeki Estergon Kalesini kuşattılar. Kale müdafîleri karşılarında Osmanlı askerini görünce, silah atmaksızın kaleyi teslim ettilerse de, bu hal kısa sürdü ve 1531’de elimizden çıktı. Estergon’un kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi, Kanunî Sultan Süleyman Hanın, 1543’te Avrupa’ya yaptığı Estergon Sefer-i Hümayûnu adıyla meşhur onuncu seferinde gerçekleşti. Kanunî Sultan Süleyman Han, Estergon’un fethi için, muhteşem ordusu ile 1543 yılı Nisan ayının sonlarında, Edirne’den yola çıktı ve Temmuz sonlarında Estergon’a geldi. 29 Temmuz’da kaleyi muhasara etti. Avusturyalılar, Budin’i kaybettikten sonra Estergon’a önem vermişler, büyük ölçüde tahkim etmişlerdi. Sultan, bu pek muhkem olan kaleye fetihten önce, bir elçi heyeti gönderip, onları İslam'a davet etti. Teklifi reddedilince cizye vermelerini, yoksa kan döküleceğini bildirdi. Bu teklifin de reddedilmesi üzerine, muhasara başladı. 6 Ağustostan sonra daha da şiddetlendi. On iki günlük bir kuşatmadan sonra düşman emân dileyerek 10 Ağustos 1543’te teslim oldu. Camiye çevrilen büyük kilisede ilk Cuma namazını kılan Sultan, kaleyi yeniden tahkim ettirdi. Estergon’u sancakbeyliği hâline getirerek, Budin Beylerbeyliğine bağladı. Bundan sonraki tarihlerde Estergon, serhat kalelerimizin en mühimlerinden olmuştur. 140 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Estergon şehri, 1683 Avusturya Savaşı sırasında kesin olarak kaybedildi. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
En iyi yönetim şekli?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Genel Türk Tarihi
Türk Tarihindeki Önemli Savaşlar ve Seferler
Top