Sovyetler Birliğinin Dağılması

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Sovyetler Birliğinin Dağılması


1991 yılı dünya tarihi için yeni bir dönüm noktası teşkil etti. Çünkü bu tarihten itibaren Avrupa ve Asya'nın siyasi haritası yeniden değişti. 1917'de temelleri atılan ve 1922'de kurulan Sovyetler Birliği ortadan kalktı ve yerini, geleceği henüz belli olmayan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)'na bıraktı.

Sovyetler Birliği'nin çöküşü, Avrasya'nın merkezinde jeopolitik bir boşluk yarattı. Yakın çağın bu güçlü İmparatorluğu'nun içine düştüğü durum Batı Avrupa ve Uzak Asya uçları arasında kalan bölgede yeni sıkıntıları ve belirsizlikleri de beraberinde getirdi. Bölgenin yakın geleceği tıpkı yakın geçmişi gibi tartışma konularına sahne oldu. Doğu Bloku'nda meydana gelen bu boşluk, Batı Avrupa ülkeleri üzerindeki tehdidi kaldırırken, uzun dönemde ciddi ve yeni politik gelişmelerin olabileceği endişesini de muhafaza etmektedir. Sovyetler Birliği'nin ve Warşova Paktı'nın çöküşünü daha iyi anlayabilmek için olayların gelişmesini kısaca belirtmek gerekir. Gelişmeler özetle şöyle olmuştur:

Stalin 5 Mart 1953'de ölünce yerine oldukça uzun bir mücadele sonunda ve 1957 yılında Nikita Kruşçev tek başına Sovyet iktidarını ele geçirmeyi başardı. Kruşçev döneminde Doğu-Batı ilişkileri çok sert ve tehlikeli boyutlara ulaştı. 1958'de başlayan Mao, Kruşçev mücadelesi, 1958'de Kruşçev'in bir saray darbesiyle iktidardan düşürülmesi ile sonuçlandı. Kruşçev'in yerine 18 yıl iktidarda kalacak olan Leonid Brejnev geçti. Brejnev döneminin en önemli olayı ise, l Ağustos 1975'de 35 ülkenin imzaladığı Helsinki Nihai Senedi veya diğer adıyla Helsinki Deklarasyonu oldu.

Sosyalist Blok'un temellerini sarsan Helsinki Nihai Senedi; Mart 1985'de iktidara gelen Gorbaçov'un ortaya attığı Glasnost (Açıklık) ve Perestrokya (Siyasi sistemin, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması) fikir ve uygulamaları ile bütünleşince dağılma kaçınılmaz oldu. Çünkü, Doğu-Batı ilişkilerine bir yumuşama ve yakınlık getirilmek istenen Helsinki Nihai Senedi'nin yürürlüğe girmesi, Doğu Avrupa'daki tüm Sovyet uydusu ülkelerinde aydınları ve milliyetçileri harekete geçirdi. İnsan hakları ve hürriyet hareketleri şeklinde başlayan gelişmeler zamanla Moskova'nın hegemonyasına karşı bağımsızlık mücadelesine dönüştü. Ancak, bunlar patlama şeklinde değil, yavaş yavaş gelişen bir seyir takip etti.

Kısacası, Gorbaçov iktidara geldiğinde Sovyet komünizminin yapısını değiştirmeye karar vermişti. Bu değişme veya yeniden yapılanma iki koldan olacaktı. Bunlardan; Birincisi: Siyasal iktidarın veya devlet yapısının de-ğiştirilmesiydi. Bunun için hedef, komünist iktidarın varlığına son verilerek halkın egemenliğinin hakim kılınması idi. İkinci hedef ise; ekonomik yapıda radikal değişikliklerin gerçekleştirilmesiydi. Bu suretle Sovyet Sistemi'ni güçlendirmeyi düşünen Gorbaçov, Amerika ile rekabet düzeyine ulaşacağını umuyordu. Bu iki ana hedefin yanında silahsızlanma gayretlerini de gözardı etmedi. Bir bakıma Sovyetler Birliği'ni kurtarmak için her yolu denedi. Ancak, tüm çabalar tarih içindeki ömrünü tamamlamış olan Sovyetler Birliği'nin dağılmasını önlemeye yetmedi.

Gorbaçov iktidarının dördüncü yılı tanımlandığında, Sovyetler Birliği'nin siyasal yapısında çözülmeler başlamış bulunuyordu. Bu çözülmeler, 1991 yılı sonunda dağılmaya dönüştü. (581) "Glasnost " ve " Perestrokya" ilkelerinin 1987 yılından itibaren uygulanmaya konulmasından hemen sonra Baltık ülkeleri başta olmak üzere bağımsızlık ilanları başladı.

Baltık ülkeleri 23 Ağustos 1939'da Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması ile Sovyet Rusya'ya terkedilmişti. Bu ülkelerden Litvanya Parlamentosu 11 Mart 1990'da; Letonya Parlamentosu 4 "Mayıs 1990'da; Estonya Parlamentosu'da 8 Mayıs 1990'da ülkelerinin bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ancak, bağımsızlık ilanları Sov-yetler'in dağılmasını istemeyen Gorbaçov başta olmak üzere Rus yöneticileri tarafından tepki ile karşılandı. Mücadele 21 Ağustos 1991'de Gorbaçov'u devirmek için girişilen darbe gününe kadar devam etti. Bu ülkeler aynı gün bir kere daha bağımsızlık ilanında bulundular.

Bu arada 23 Ağustos 1990'da da Ermenistan, Sovyetler Birliği içinde kalmakla birlikte, bağımsızlığını ilan etti. Gorbaçov, ülkede gerginliğin giderek artması üzerine 16 Mart 1991'de bir halk oylaması yaptırdı. Oylamada; halkın, " Eşit egemenlik ilkesi içerisinde bir federasyon" isteyip istemediği soruldu. Üç Baltık ülkesi ile Gürcistan, Ermenistan ve Moldova'nın boykot ettiği halk oylamasına katılan diğer 8 ülkeden evet oyu çıktı. 11 Haziran 1991'de, Rusya Federasyonu Cumhuriyeti, Rusya Anayasası'nın Birlik Anayasası'ndan üstün olduğu iddiası ile egemenliğini ilan etti. Boris Yeltsin Rusya Federasyonu Başkanı seçildi.

Radikal Komünistler 16 Ağustos 1991'de Gorbaçov'u karşı bir hükümet darbesi yaptılar. Gorbaçov, Kırım'da oturmak zorunda bırakıldı. Ancak Boris Yeltsin karşı bir hareketle Gorbaçov'un Moskova'ya gelmesini ve görevine devem etmesini sağladı. 19 Ağustos 1991'de Kremlin Sarayı'nda 1917'den önceki Rus bayrağı çekildi. Gorbaçov gelişmeler üzerine Komünist Parti Genel Sekreterliğini bıraktı ve 24 Ağustos 1991'den itibaren sadece Devlet Başkanlığı görevini üstlendi. Gelişmeleri, yeni bağımsızlık ilanları takip etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasındaki en büyük gelişme Ukrayna'nın bir halk oylaması ile 24 Ağustos 1991'de bağımsızlığını açıklaması oldu. 25 Ağustos 1991'de de Beyaz Rusya'nın bağımsızlık ilanı, birliğin tamamen dağılmasına sebebiyet verdi. 29 Ağustos 1991'de, Sovyet Komünist Partisi Yüksek Sovyet kararı ile resmen kaldırıldı. Bu karardan sonra Türk Cumhuriyetleri'nden Azerbaycan 30 Ağustos 1991'de; Özbekistan ve Kırgızistan 31 Ağustos 1991'de; Türkmenistan 27 Ekim 1991'de; Kazakistan 16 Aralık 1991'de bağımsızlıkla ilgili halk oylamaları yapıldı ve oylama sonunda ilgili ülke ve halklarının büyük çoğunluğu bağımsızlıklarını istediler.
 
Top