Sosyal Medyamı Kontrol Merkezi *
- Konuyu açan _KbraS_
- Açılış tarihi
Geçmiş doğum günün kutlu olsun canim . Sevdiklerinle geçireceğin nice yılların olur inşallah
Geç olsun güç olmasın
Doğum günün kutlu olsun nice mutlu senelere
teşekkürler kızlar
......
Kankim gelin oluyor sıra da bana geliyor (mu ???)
......
Ay bende bir heyecan bir heyecan ki sorma. Sanki kendi düğünümmüş gibi stres yaptım.
Hastanedeki çalışma arkadaşım, en yakınım, minnoş böceğim, sol böbreğim bu hafta sonu evleniyor.
Ekipçe toplaşıp onun mekanına, Eskişehir'e gideceğiz.
En son 5 sene önce falan öğrenciyken gitmiştim oraya.
Hala bıraktığım gibi mi acaba?
Orada; tam Anadolu Üniversitesi'nin önünde sevgilimin beni aldattığını öğrenmistim.
Sonra ona bi tokat atmıştım. Tokatın şiddetinden elim acımıştı.
Orayla ilgili güzel anılarım yok anlayacağın ama güzel bir memleket orasına sözüm yok.
Her neyse bugün aradı arkadaşım erken gel, kuaföre gidicez diye..
Şu kuaför olayını da hiç sevmiyorum he, hiç bir kadın kuaförden güzel çıkmıyor bence, mutasyona uğramış gibi çıkıyor.
Hele düğün saçı dedikleri şey tam bir facia.
Maşalı kaskatı saçlar, o iğrenç mavi far, pavyonda sahneye çıkacakmış gibi olan simler...
Bir de gelin topuzu klişesi var tabi, kuş yuvası gibi konduruyorlar onu tam tepeye.
Onu yaptıran her kadın istisnasız kocakafalı duruyor.
Eğer bir gün evlenirsem saçlarımı kesinlikle topuz yaptırmıcam.
Düğünde nedime olduğumu söylememe gerek yok herhalde.
Bir nedimenin bir numaralı görevi kankisinin her dakika popişinin dibinde olmak ve düğün bitene kadar pistten inmemektir.
Pist demişken oyun havalarında bu aralar erik dalı gevrektir türküsü modaymis.
Hastanede bütün gün Youtube'da video izliyorum, oyunu öğreneyim diye.
Hatta 2 gündür odamızın kapısını kapatıp, bizim kizlarla kareografi çalışıyoruz.
Hala senkron bozukluğumuz var gerçi ama, neyse.
Toparlicaz onu da.
Altın da bu ara epey yükseldi, şimdi bişey takmasak olmaz.
Takı töreninde takı taktiktan sonra hemen şipşak foto çekiyorlar ya hani, o zaman çaktırmadan gelinin elindeki burma bilezikleri tutucam.
Yıllar sonra düğün fotoğraflarına bakarken oha gelinin arkadaşına bak lan burma takmış desinler
Öptüm seni.
Kankim gelin oluyor sıra da bana geliyor (mu ???)
......
Ay bende bir heyecan bir heyecan ki sorma. Sanki kendi düğünümmüş gibi stres yaptım.
Hastanedeki çalışma arkadaşım, en yakınım, minnoş böceğim, sol böbreğim bu hafta sonu evleniyor.
Ekipçe toplaşıp onun mekanına, Eskişehir'e gideceğiz.
En son 5 sene önce falan öğrenciyken gitmiştim oraya.
Hala bıraktığım gibi mi acaba?
Orada; tam Anadolu Üniversitesi'nin önünde sevgilimin beni aldattığını öğrenmistim.
Sonra ona bi tokat atmıştım. Tokatın şiddetinden elim acımıştı.
Orayla ilgili güzel anılarım yok anlayacağın ama güzel bir memleket orasına sözüm yok.
Her neyse bugün aradı arkadaşım erken gel, kuaföre gidicez diye..
Şu kuaför olayını da hiç sevmiyorum he, hiç bir kadın kuaförden güzel çıkmıyor bence, mutasyona uğramış gibi çıkıyor.
Hele düğün saçı dedikleri şey tam bir facia.
Maşalı kaskatı saçlar, o iğrenç mavi far, pavyonda sahneye çıkacakmış gibi olan simler...
Bir de gelin topuzu klişesi var tabi, kuş yuvası gibi konduruyorlar onu tam tepeye.
Onu yaptıran her kadın istisnasız kocakafalı duruyor.
Eğer bir gün evlenirsem saçlarımı kesinlikle topuz yaptırmıcam.
Düğünde nedime olduğumu söylememe gerek yok herhalde.
Bir nedimenin bir numaralı görevi kankisinin her dakika popişinin dibinde olmak ve düğün bitene kadar pistten inmemektir.
Pist demişken oyun havalarında bu aralar erik dalı gevrektir türküsü modaymis.
Hastanede bütün gün Youtube'da video izliyorum, oyunu öğreneyim diye.
Hatta 2 gündür odamızın kapısını kapatıp, bizim kizlarla kareografi çalışıyoruz.
Hala senkron bozukluğumuz var gerçi ama, neyse.
Toparlicaz onu da.
Altın da bu ara epey yükseldi, şimdi bişey takmasak olmaz.
Takı töreninde takı taktiktan sonra hemen şipşak foto çekiyorlar ya hani, o zaman çaktırmadan gelinin elindeki burma bilezikleri tutucam.
Yıllar sonra düğün fotoğraflarına bakarken oha gelinin arkadaşına bak lan burma takmış desinler
Öptüm seni.
Son düzenleme:
......
Adına inat; şarap misali eskidikçe güzelleşen tek şehir; ''Eskişehir''
......
Şu an bu yazıyı sana tek gözüm kapalı yazıyorum, Saat 3'e geliyor ve ben hala ayılamadım..
Öyle yorulmuşum ki; üstümden tır geçmiş sanki.. Ayaklarım zonkluyor.
Ya size de oluyor mu bilmiyorum ama; benim bi yerim ağrıdığı zaman sanki kalbim orda atıyormuş gibi hissediyorum.
Bir önceki yazımda Eskisehir'e gideceğimden bahsetmiştim. Dün oradaydım.
Düğün öncesi erken gidelim de gezeriz falan diye sabah karga bokunu yemeden yola çıktık arkadaşlarla.
Ben öğrenciyken çok sık gitmiştim oraya, 'yolu ben biliyorum yea sizi götürürüm' diye atladım hemen.
Kafilenin basını çektim ama ay lanet gelsin, idare etmek ne zormuş.
Önce Espark'a gittik gezelim diye. Bi baktım heryerde acaip indirim var.
Girmişken alışveriş yaptık, hiç yoktan 150 tl zarardayım.
Sonra çıktık ordan çarşıya gidelim diye ama yollar öyle değişmiş ki.. Kafam karıştı, yolu uzattık.
Git Allah git; ebesinin nikahına kadar.
Güneşte inadına en tepede hava nası sıcak.
Adana'da güneşe ateş eden adamı o an anladım, bence çok haklı.
Bulduk sonunda Adalar'ı gezdik.. Bence Eskisehir'in en güzel yeri <3
Sonra karnımız acıktı, oranın çiğböreği meshurmus oturduk bir yere.
önce ''bunu mu yicez ya cidden yağlı yağlı' dedim ama sonra farkettim 4 tane yemişim
Sonra taksiye bindik Sazova'ya geçtik, taksici bizi azıcık kazıkladı galiba ya.
30 tl ne abi, sen eskisehirsin yani kendine gel
Sazova cidden muazzam bir yer, Masal şatosu ve Nuh'un gemisi.. Hele o yapay gölü.
Çok çok çok güzel
Orada da oyalandık biraz, sonra merkeze döndük.
Düğün saati yaklaşmış koştur koştur bir kuaför bulduk orda.
Bayan kuaföründe erkek çalışınca ben geriliyorum ya ne bileyim.
Çocuk aldı evirdi çevirdi saçımı kafasına göre bişiler yaptı.
Bir de bi makyaj yaptılar ki Allahım hayatım boyunca yaptığım makyajları toplasan bu kadar yoktur.
Gözümü bi açtım resmen bez bebekteki joker olmuşum.
''Sil şu gözümdekinin yarısını 35 yasında dul gibi gözüküyorum'' diye makyajı yeniden yaptırdım.
Gelmişken kıyafetimizi burda giyelim dedik ama tabi büyük bir sorunumuz oldu tam da o an.
Tüm gün gezmekten ayaklarımız şişmiş, toynak gibi olmuş.
13 cm topuklu ayakkabı olmadı tabi, çok sıktı.
İnat ettim giydim ama bu sefer de yürüyemiyorum. Halimiz resmen trajikomik.
Sonra salona gectik, nasıl da güzel olmuş üzümlü kurabiyem..
Gelinlik nasıl yakışmış, bir içim su olmuş.
Salonda da bi sürü yakısıklı cocuk var ama topuklularla öyle saçma sapan yürüyorum (aslında yürüyemiyorum) ki hepsi beni muhtemelen beni sakat sanmışlardır.
Kısmet defterim açılamadan sonsuza dek kapandı anlayacağın
Düğünde oynarken ayakkabıları falan çıkardım, battı balık yan gider hesabı.
Saat 12 gibi de salondan ayrılıp Bursa'ya döndük.
Saat 2.30 gibi evdeydik, hemen uyudum zaten.
Benim günüm böyleydi işte..
Günün hatırası olarak sana bir resim atayım, bu da burda bi dursun işte.
Adına inat; şarap misali eskidikçe güzelleşen tek şehir; ''Eskişehir''
......
Şu an bu yazıyı sana tek gözüm kapalı yazıyorum, Saat 3'e geliyor ve ben hala ayılamadım..
Öyle yorulmuşum ki; üstümden tır geçmiş sanki.. Ayaklarım zonkluyor.
Ya size de oluyor mu bilmiyorum ama; benim bi yerim ağrıdığı zaman sanki kalbim orda atıyormuş gibi hissediyorum.
Bir önceki yazımda Eskisehir'e gideceğimden bahsetmiştim. Dün oradaydım.
Düğün öncesi erken gidelim de gezeriz falan diye sabah karga bokunu yemeden yola çıktık arkadaşlarla.
Ben öğrenciyken çok sık gitmiştim oraya, 'yolu ben biliyorum yea sizi götürürüm' diye atladım hemen.
Kafilenin basını çektim ama ay lanet gelsin, idare etmek ne zormuş.
Önce Espark'a gittik gezelim diye. Bi baktım heryerde acaip indirim var.
Girmişken alışveriş yaptık, hiç yoktan 150 tl zarardayım.
Sonra çıktık ordan çarşıya gidelim diye ama yollar öyle değişmiş ki.. Kafam karıştı, yolu uzattık.
Git Allah git; ebesinin nikahına kadar.
Güneşte inadına en tepede hava nası sıcak.
Adana'da güneşe ateş eden adamı o an anladım, bence çok haklı.
Bulduk sonunda Adalar'ı gezdik.. Bence Eskisehir'in en güzel yeri <3
Sonra karnımız acıktı, oranın çiğböreği meshurmus oturduk bir yere.
önce ''bunu mu yicez ya cidden yağlı yağlı' dedim ama sonra farkettim 4 tane yemişim
Sonra taksiye bindik Sazova'ya geçtik, taksici bizi azıcık kazıkladı galiba ya.
30 tl ne abi, sen eskisehirsin yani kendine gel
Sazova cidden muazzam bir yer, Masal şatosu ve Nuh'un gemisi.. Hele o yapay gölü.
Çok çok çok güzel
Orada da oyalandık biraz, sonra merkeze döndük.
Düğün saati yaklaşmış koştur koştur bir kuaför bulduk orda.
Bayan kuaföründe erkek çalışınca ben geriliyorum ya ne bileyim.
Çocuk aldı evirdi çevirdi saçımı kafasına göre bişiler yaptı.
Bir de bi makyaj yaptılar ki Allahım hayatım boyunca yaptığım makyajları toplasan bu kadar yoktur.
Gözümü bi açtım resmen bez bebekteki joker olmuşum.
''Sil şu gözümdekinin yarısını 35 yasında dul gibi gözüküyorum'' diye makyajı yeniden yaptırdım.
Gelmişken kıyafetimizi burda giyelim dedik ama tabi büyük bir sorunumuz oldu tam da o an.
Tüm gün gezmekten ayaklarımız şişmiş, toynak gibi olmuş.
13 cm topuklu ayakkabı olmadı tabi, çok sıktı.
İnat ettim giydim ama bu sefer de yürüyemiyorum. Halimiz resmen trajikomik.
Sonra salona gectik, nasıl da güzel olmuş üzümlü kurabiyem..
Gelinlik nasıl yakışmış, bir içim su olmuş.
Salonda da bi sürü yakısıklı cocuk var ama topuklularla öyle saçma sapan yürüyorum (aslında yürüyemiyorum) ki hepsi beni muhtemelen beni sakat sanmışlardır.
Kısmet defterim açılamadan sonsuza dek kapandı anlayacağın
Düğünde oynarken ayakkabıları falan çıkardım, battı balık yan gider hesabı.
Saat 12 gibi de salondan ayrılıp Bursa'ya döndük.
Saat 2.30 gibi evdeydik, hemen uyudum zaten.
Benim günüm böyleydi işte..
Günün hatırası olarak sana bir resim atayım, bu da burda bi dursun işte.
......
Alın verin ekonomiye can verin
.......
Kötü bir huyum var.
Eşyalarıma çok fazla değer veriyorum, hiçbir şeyi atamıyorum.
''Bi gün lazım olur yea kalsın, giyilir.'' diye diye yeminle çöp ev olmuşum.
Kıyafetlerimin bazıları ortaokuldan, bazıları sene 1945'ten.
Bazılarını ne zaman almışım hiç hatırlamıyorum.
Arada canım sıkılıyor deniyorum onları, kilo alıp almadığımı göreyim diye.
Geçen gün bazanın altını toplayayım dedim, Abartmıyorum, En az 3 senedir bir kere bile giymediğim kazak duruyor hala.
Hayır bi de bi yer kaplıyo ki sorma. Sanki çok kıyafetim varmış gibi geliyor.
Sonra bi yere gitmeye kalkıyorum, elle tutulan birsey yok.
Çorumlu gibi dolabın karsısında yarım saat oturuyorum.
Yok dedim ya böyle olmayacak, bunların bazılarını elden çıkartmak gerek.
Nette reklamlarda falan görüyorum, ikinci el kıyafet sitelerinden birine kaydoldum.
Yükledim ürünleri, anaa baya baya satılıyor biliyor musunuz?
''Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar'' diyenler bok yemiş bence
Baya talep var, ben bu kadar vintage takılan, 2. el'ci insan olduğunu düşünmemiştim.
Yaklaşık 40 ürünüm satıldı kısa sürede.
Dolabımda yer açıldı, mutluyum açıkçası.
Valla tavsiyemdir kızlar, fazlalıkları elinizden çıkarın.
Alın verin ekonomiye can verin
.......
Kötü bir huyum var.
Eşyalarıma çok fazla değer veriyorum, hiçbir şeyi atamıyorum.
''Bi gün lazım olur yea kalsın, giyilir.'' diye diye yeminle çöp ev olmuşum.
Kıyafetlerimin bazıları ortaokuldan, bazıları sene 1945'ten.
Bazılarını ne zaman almışım hiç hatırlamıyorum.
Arada canım sıkılıyor deniyorum onları, kilo alıp almadığımı göreyim diye.
Geçen gün bazanın altını toplayayım dedim, Abartmıyorum, En az 3 senedir bir kere bile giymediğim kazak duruyor hala.
Hayır bi de bi yer kaplıyo ki sorma. Sanki çok kıyafetim varmış gibi geliyor.
Sonra bi yere gitmeye kalkıyorum, elle tutulan birsey yok.
Çorumlu gibi dolabın karsısında yarım saat oturuyorum.
Yok dedim ya böyle olmayacak, bunların bazılarını elden çıkartmak gerek.
Nette reklamlarda falan görüyorum, ikinci el kıyafet sitelerinden birine kaydoldum.
Yükledim ürünleri, anaa baya baya satılıyor biliyor musunuz?
''Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar'' diyenler bok yemiş bence
Baya talep var, ben bu kadar vintage takılan, 2. el'ci insan olduğunu düşünmemiştim.
Yaklaşık 40 ürünüm satıldı kısa sürede.
Dolabımda yer açıldı, mutluyum açıkçası.
Valla tavsiyemdir kızlar, fazlalıkları elinizden çıkarın.
