Sistem Dosyaları Gittikçe Neden Fazla Alan Kaplıyor?

Windows 95’li ve Windows XP’li kişisel bilgisayarımızın olduğu dönemde, sistem dosyalarının kapladıkları alan 1 GB seviyelerindeydi. Devir değişti, cihazlar ufaldı fakat sistem dosyaları büyüdü.

Kullandığımız neredeyse bütün elektronik cihazların artık bir işlemcisi, veri depolama birimi ve amacına uygun farklı donanımları var. Hatta çoğu zaman söz konusu daha fazla dosya depolamaksa gidip ekstra hafıza birimleri satın alıyoruz. Eskiden parsel parsel arazilerde dev binaların içinde yerleştirilen kütüphaneler, serçe parmak tırnağımız kadar yere sığmaya başladı.

Kullandığımız bilgisayarların çalışması ve işlevsel olmaları adına komutlarımıza cevap veren yazılımlar olan işletim sistemleri, o cihazın bütün elektronik donanımını gerektiği şekillerde kullanan basit birer yazılımdı. Windows XP’nin popüler olduğu yıllarda, sabit depolama birimimizde kurcalayamadığımız bazı dosyalar bulunuyordu. İşte bu dosyalar, işletim sisteminin çekirdek yazılımlarıydı.

c70a340e3a3b01357d572e514de4fd4184158cd6.jpg


Bilgisayarlarımız ufaldı, akıllı telefonlar bile artık işlemcileri ve depolama kapasiteleriyle onlara kafa tutar hale geldiler. Geçen zamanda ufalmayan en önemli şey de işletim sistemlerine ait dosyaların kapladıkları alan oldu. 2000’li yılların başında 1 GB yer kaplayan ve koskoca bilgisayarı çalıştıran yazılımlar, cebimizdeki minik telefonları çalıştıran yazılımlardan 10’da biri daha ufaktı. Peki bu fark neden oluştu? Gelin 3 başlık altında inceleyelim.

1) Devrelerin küçülmesiyle onlara daha çok görev yükledik:
Eskiden bilgisayarlarımızı günün belirli zamanlarında, belirli işler üzerine kullanıyorduk. Dolayısıyla çekirdek yazılımların gerçekleştirmelerini beklediğimiz komutlar sınırlıydı. Bugünün uygulamalarına kıyasla daha basit işlemler, daha basit yazılımlarla çözüme kavuşuyordu.


Beklentilerimiz artmaya başladıkça, bu cihazların daha çok işlem yapabilmesini istedik. Fotoğraflarımızı çeksin, mesajlarımızı ve e-postalarımızı göndersin, film izletsin ve müzik dinletsin, aramalarımıza cevap versin, oyun oynayalım, sosyal medyada dolaşalım, haritada yolumuzu bulalım… Derken, her bir fonksiyon için daha geniş kodlar gerekti. Bu kodlar üreticiler tarafından yazıldı ve çekirdek yazılımların bir parçası olarak yerlerini aldılar. Her bir kod satırının yer kapladığını düşünürsek, milyarlarca kod satırına ekleme yaptıkça boyutların artmasına şaşmamak gerek.

2) Üreticiler tarafından fabrikada yüklenen, çoğu gereksiz olan uygulamalar:
Kaçımız telefonlarımızı açar açmaz gördüğümüz uygulamaların hepsini kullanıyor? Mesela bir dönem Samsung cihazlarının içinde ChatOn, S Health, S Travel, S Voice, S Voice Drive, Samsung Apps, Video Hub, Game Hub gibi çoğuna ıvır zıvır diyebileceğimiz onlarca uygulama geliyordu. Üstelik bu uygulamaları silemiyoruz. Her biri Android’in Samsung tarafından özelleştirilen çekirdek yazılımının önemli, bir parçası durumunda.

762060770d26ca9814d3cafdf7a9c8d29829bde8.jpg


Aynı şey Apple’ın iOS işletim sistemi için de geçerli. iOS’un içinde gelen gömülü ve kullanılmayan pek çok uygulama var.

İşletim sisteminin çekirdek yazılımına gelen güncellemeler de yeni hizmetleri ve uygulamaları mevcut yazılımın üzerine işlediği için hafızamızda şişen bir çekirdek yazılımı görmek şaşırtmıyor.

3) Stabil bir işletim sistemi yerine göze hitap eden tasarımlar:
Görsellik, dijital dünyanın en uğraştırıcı taraflarından birisi haline geldi. Sadece dışına ve üzerindeki logosuna bakarak satın aldığımız cihazların iç tasarımı da bizim için çok önemli.

Örneğin, eskiden sadece Windows tarafından üretilen işletim sistemlerini ele alalım. Dell de satın alsanız, Toshiba da satın alsanız, Windows hemen hemen yine aynı Windows’tu. Artık durum öyle değil. Özellikle Android işletim sistemine sahip cihazların üreticileri, kendi markalarını temsil eden arayüz tasarımları geliştiriyorlar. Ham bir arayüzü sadece Google’ın kendi ürettiği Nexus ve Pixel gibi cihazlarda ve Android One serisi cihazlarda görüyoruz. Huawei, Samsung, Xiaomi gibi üreticilerin arayüzleri göze hitap edebilir ve basit görünebilir. Ancak bu görsel kalite için fazlasıyla koda, yani dosyaya ihtiyaç var.

183cd2003970d35f219a5846a440d492e5d8ac46.jpg


iOS yazılımlarını başka üreticilere satmayan Apple’ın gözünden bakacak olursak gene aynı durumla karşılaşıyoruz. Her ne kadar iPhone’lara özel bir işletim sistemi olsa da iOS, her güncellemeyle çok daha detaylı bir görsel kalite ve animasyonlu geçişler sunuyor. Eski bir iPhone modeline gelen yeni sürüm iOS yazılımı, cihazın donmasına neden bile oluyor.

Eğer hafıza sorunları yaşıyor ve depolama birimleriyle sıkıntınızı çözemiyorsanız, bulut sistemlerini kullanmanızı öneriyoruz. Google Drive, Yandex.Disk gibi bağımsız bulut seçeneklerinin yanı sıra iCloud gibi firmaya özel çözümler de var. İnternet hızınız ve limitiniz sizi endişelendirmesin, 5G teknolojisi yolda. Belki ilerleyen yıllarda işletim sistemlerini bile yaygın olarak bulut sistemleri üzerinden kullanacağız.
 
Top