Sinüzit İle ilgili bilinmeyenler

Sinüzit


Yeniden hepinize iyi bir haftasonu diliyorum. Sanırım mevsim hastalıkları itibari ile bu hafta gelen soruların büyük çoğunluğu sinüzit ile ilgiliydi.



Sinüsler kemik içinde bulunan boşluklardır. Burnun yan taraflarında (maksiler), üst tarafında (frontal), arka ve yan üst taraflarında (etmoid ve sfenoid) olmak üzere 4 grup halinde bulunurlar.



Sinüslerin, sesin resonansının sağlanması, solunum havasının nemlenmesi, ısıtılması, zararlı partiküllerin tutulması ve baş ağırlığının azaltılması gibi görevleri vardır.



Bütün sinüsler birer delik aracılığı ile burun boşluğu içine açılırlar. Bu sayede hava akımları sağlanır ve iç yüzlerini kaplayan mukoza tabakasının salgısı burun içine oradan da boğaz ve mideye dökülür.



Burun ve sinüslerde her zaman bakteri ve virüs bulunur ancak sağlıklı hava ve kan dolaşımı olan bir sinüste her zaman iltihap olmaz. Eğer sinüsün normal çalışmasına engel olacak bir durum varsa bu durumda sinüs iltihabı (sinüzit) gelişir. İşte sinüslerin iç yüzeyini örten mukozanın iltihabına sinüzit diyoruz.



Sinüzit en çok nezle, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyon hastalıkları sonrası gelişir. Çünkü bu durumlarda sinüslerin burun içine açılan delikleri ödem nedeniyle kapanır. Sinüslerin hem havalanması bozulur hem de sinüs salgıları burun içine boşalamaz. Bu durumda sinüs içerisinde kolayca iltihap gelişir.



Solunum yolu enfeksiyon hastalıklarından başka sinüzit oluşumunu kolaylaştıran durumlar: Sinüs mukozasında ödeme yol açan alerji, burunda kemik eğriliği, yabancı cisim varlığı, geniz eti varlığı ve büyümesi…



Sinüzit genel olarak şikayetlerin sıklığına göre akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Akut sinüzit yeni oluşan sinüzit anlamına gelir. Uygun tedavi edilirse tamamen iyileşir. Ancak kronik sinüzitte sinüslerde sürekli bir iltihap söz konusudur ve tedavisi daha zordur.



Akut ve kronik sinüzitin belirtileri de farklılık gösterir ve beklenenin tersine akut sinüzitte şikayetler daha şiddetlidir. Hastaları en çok rahatsız eden tipik bulgu ağrıdır. Bu iltihaplanan sinüse göre baş ağrısı, yüz ağrısı, göz çevresinde ağrı… şeklinde olur. Ağrı basın öne doğru eğilmesi ve hareketle artar. Ağrının dışında burun tıkanıklığı, burun akıntısı, koku duyusunda azalma, geniz akıntısı, öksürük, çene ve dişlerde ağrı, ağız kokusu, göz kapakları ve yüzde şişme sinüzitte görülen diğer bulgulardır.




Kronik sinüzitte ağrı daha seyrektir, hastaları en çok rahatsız eden sürekli geniz akıntısı ve buna bağlı öksürük ile boğaz ağrısıdır. Şikayetler daha uzun süreli olmasına rağmen daha hafiftir. Burun tıkanıklığı, ağız kokusu, yüzde dolgunluk hissi de kronik sinüzitlilerin bulgularındandır.

İçerdikleri vitaminlerin çokluğu, lif yoğunluğu ve bol sıvı miktarı ile sebze meyveleri sofranızdan eksik etmeyin.

Sinüzite Yaklaşım ve Öneriler

Sinüzit doğru antibiyotik ve semptomatik tedavi sağlayan ilaçlar ile beraber ve gerektiğinde ameliyatla tedavi edildiğinde ciddi sorunlara yol açmayan bir hastalıktır.


Ancak her iltihabi hastalıkta olduğu gibi sinüzitte de yayılım dikkatli olunması gereken bir durumdur. Bunlardan en önemlileri iltihabın göz çukuru içine yayılması ve görmenin tehlikeye girmesi; beyine yayılarak abse oluşması; sinüs içinde abse oluşması ve en tehlikelisi kemik iltihabı… Bütün bu komplikasyonlara yaklaşım daha farklıdır ve cerrahi müdahale gerekebilir. Sinüzitten korunmak için birkaç öneri:


· Özellikle ıslak saçla soğukta kalmayın,

· Rahatsız edici rüzgarda kalmamaya dikkat edin,

· Yaşadığınız ortamın nem ve ısısını dengeli tutun,

· Sigara içmeyin ve hatta dumanında dahi kalmayın,

· Alerjiye yol açabilecek toz, duman gibi irritan maddelerden uzak durun,

· Antibiyotik tedavilerinizi yarım bırakmayın,
· Bilinçsiz ve çok sık antibiyotik kullanmayın,


Sinüzit tedavisini kısaca özetleyecek olursak; Doktor kontrolünde verilecek antibiyotik tedavisi, dekonjestan (tıkanıklığı gidermek için) tablet ya da spreyler, ağrı kesiciler ve alerjiye karşı antihistaminikler akut sinüzitteki tedavi yaklaşımıdır.



Kronik sinüzitlerde yine önce ilaç tedavisi uygulanır. Ancak sık tekrarlayan ataklar olduğu durumlarda sebebe yönelik ameliyatlar gerekli olabilmektedir.


Sağlıklı günler dilerim.



Patates


Önemli bir karbonhidrat kaynağı olan patates, antioksidan içeriği olarak da çok zengindir.

Amerikan Tarım Dairesi'ne göre en yararlı 100 besin arasında 17. sırada yer almaktadır.

Akciğer kanseri, diyabet ve kalp krizine karşı koruyucu etkilerinin olduğu savunulmaktadır.

Şeker hastalarının dikkatli tüketeceği besinlerden birini olduğunu belirtmek gerekir.

Ayrıca sağlıklı olanı patates kızartması değil; haşlaması ve fırında pişirilmiş olanıdır. Çiğ sebze meyve

Tüm çiğ sebze ve meyveler ülserli hastalarda mide ağrısına sebep olur mu diye çok sayıda soru geldi;

Hayır, sadece kabuğuyla birlikte sindirimi zor olan, çok asit salgılayan meyve ve sebzeler ağrıya yol açabilir.

Tüm uzmanlar tarafından mideniz sağlam değilse, ülser yaranız iyileşene kadar sebze ve meyveleri kabuksuz yemeniz tavsiye ediliyor.

Ama hemen her zaman nelerin dokunduğunu en iyi bilen kişi hastanın kendisidir

Dr.Tijen AKARCAN
 
Top