11. Sınıf Servet-i Fünun Edebiyatı’nın Genel Özellikleri

OBir

MEB
Özel üye
1896 yılında Recaizade Mahmut Ekrem’in teşviki ve Tevfik Fikret’in o döneme kadar bilim ve teknik alanlarında yayınlarıyla tanınmış Servet-i Fünun dergisinin başına geçmesi ve bu dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmesiyle bu edebî dönem başlamıştır. Tanzimat edebiyatındaki gazetenin fonksiyonunu üstlenen dergiler, o dönemde edebî tartışmaların da merkezinde olmuştur. Bunun için bir dergi etrafında toplanma gereği duyan Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret’i Servet-i Fünun dergisinin başına geçmesi için ikna etmiş ve Tevfik Fikret de bu dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmiştir.

Servet-i Fünun dergisi, dönemin yenilikçi yazarlarının fikirlerini açık bir şekilde söylediği bir kürsü olmuş ve yayın hayatına 1901 yılına kadar aralıksız devam etmiştir. Bu yılda derginin yazarlarından Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” makalesi üzerine dergi Fransız İhtilalı’nın fikirlerini yaymak ve Fransa ve Osmanlı arasında olumsuz benzerlikler kurmak gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmış ve dergi kapatılmıştır. Sonraları tekrar yayın hayatına dönse de eski başarı yakalanamamış ve topluluk dağılmıştır.

Servet-i Fünun dönemi edebiyatının genel özellikleri şunlardır:
  • ‘Sanat için sanat’ ilkesine bağlıdırlar.
  • Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler.
  • Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir.
  • Onlar ‘her şey şiirin konusu olabilir’ görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
  • Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
  • ‘Sanatkârâne üslup’ ve yeni bir ‘vokabüler’ (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.
  • ‘Kafiye kulak içindir’ görüşünü benimserler.
  • Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır.
  • Batı’dan aldıkları ’sone’ ve ‘terza-rima’
  • Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (serbest müstezat)
  • Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler
  • Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları nedeniyle) sosyal konulardan uzak dururlar.
  • Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar.
  • Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir.
  • Roman tekniği sağlamdır.
  • Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul’un çeşitli kesimlerinden alınmalıdır.
  • Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir.
  • Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir.
  • Her bakımdan Avrupalılaşmak gerektiğine inanmışlar ve Batının ilim, sanat ve edebiyatından yararlanmaya çalışmışlardır.
  • Dîvan edebiyatı büyük ölçüde zaafa uğratılmış, en ufak bir hamle yapamayacak hale getirilmiştir.
  • Ortaya koyulan edebî ürünlerin ağırlık noktasını aşk, tabiat, merhamet, sanatkârın kendi günlük yaşayışı ve yakın çevresi gibi ferdî konular ve psikolojik tahliller teşkil eder.
  • Şiir, hikâye, roman, edebi tenkit, makale ve mensur şiire çok önem verilerek bu türlerde Batılı örneklere ulaşılmış; tiyatro, mizah ve edebiyat tarihi gibi türler sönük kalmıştır.
  • Bu dönem şairleri, Dîvan edebiyatı nazım şekillerinin pek çoğuna yer vermediler. Verdiklerinde ise çok büyük değişiklik yaptılar. Ayrıca Fransız şiirinden aldıkları sone-terza-rima gibi Batı edebiyatını klasik nazım şekillerini kullandılar.
  • Hece vezni önemsenmemiş, bu vezinle sadece çocuk şiirleri yazılmıştır. Aruza önem verilmiştir. Nazım, nesre yaklaştırılmıştır. Göze göre kafiye değil, kulağa göre kafiye anlayışı benimsenmiştir.
  • En kusurlu yönleri, dil ve üsluptur. “Sanat, sanat içindir” anlayışı ile hareket ettikleri için, konuşma dilinden uzaklaşarak, anlaşılamayan bir dil ile süslü, yapmacık bir söyleyişe yöneldiler.
 

OBir

MEB
Özel üye
Servet-i Fünun Edebiyatı’nın Sanatçıları


TEVFİK FİKRET (1867 – 1915)
  • Önceleri sanat için sanat, sonraları toplum için sanat anlayışını savunmuş ve buna uygun eserler vermiştir.
  • Toplumsal ve siyasal ortamı Han-ı Yağma, 95’e Doğru, Balıkçılar, Haluk’un Bayramı, Hasta Çocuk, Tarih-i Kadim, Millet Şarkısı, Promete, Nesrin, Sis gibi şiirleriyle eleştirmiştir.
  • Karamsarlığı ve iç dünyasındaki çalkantıları şiirlerinde öne çıkmıştır.
  • Serbest müstezatı şiirlerinde başarıyla kullanmıştır.
  • Aruzla Türkçeyi, şiirle düz yazıyı başarıyla kaynaştırmayı bilmiştir.
  • Beyit ve mısra bütünlüğünü kırmış, anlamı birkaç dizeye yaymıştır.
  • Nazmı nesre başarıyla yaklaştırmış, manzum hikâyeler yazmıştır.
  • Şiirlerinde noktalama işaretlerine, biçimsel mükemmelliğe, tasvire önem vermiştir.
  • “Yağmur” şiirinde olduğu gibi şiirin içeriğine uygun aruz kalıplarını seçip kullanmıştır.
  • Şiirlerinde parnasizmden etkilenmiştir.
Eserleri:

Şiir: Rübab-ı Şikeste, Rübabın Cevabı, Haluk’un Defteri, Şermin (Hece ölçüsüyle yazdığı çocuk şiirleri)


CENAP ŞAHABETTİN (1870 – 1935)
  • “Sanat için sanat” anlayışına uygun eserler vermiştir.
  • Parnasizmin ilk örneklerini vermiştir.
  • Şiirlerinde müziğe önem vermiş ve sembolizmin öncüsü olmuştur.
  • Arapça ve Farsça sözcüklerle, özgün imgelerle yüklü ağır bir dili vardır.
  • Şiirlerinin konusunu daha çok “doğa”dan almıştır. Elhan-ı Şita adlı şiiriyle tanınır.
  • Cenap Şahabettin, şiirlerini Evrak-ı Leyal adı altında toplamak istemişse de bu gerçekleşmemiştir.
  • Günümüzde onun bu isteğine uygun olarak şiirleri Evrak-ı Leyal başlığı altında bir araya getirilmiştir.
Eserleri:

Şiir: Evrak-ı Leyal
Düz yazıları: Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh (makaleler, düz yazılar)
Gezi: Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları
Özdeyiş: Tiryaki Sözler
Tiyatro: Yalan, Körebe, Küçük Beyler


HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1866 – 1945)
  • Türk edebiyatında Batı tarzında eser veren ilk büyük romancıdır.
  • Servet-i Fünun döneminin en güçlü yazarıdır.
  • Fransız realist ve natüralist yazarlardan etkilenmiştir.
  • Eserlerinde geniş tasvirlere ve psikolojik tahlillere yer vermiştir.
  • Hikâyelerinde Maupassant tarzı hâkimdir.
  • Romanlarında İstanbul’daki eğitimli ve zengin kesimi konu almış, hikâyelerinde ise halkın arasına girmeye çalışmıştır.
  • Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamaları kullandığı ağır bir dili vardır. (Sağlığında eserlerini yine kendisi sadeleştirmiştir.)
  • Mai ve Siyah’ta Ahmet Cemil tipinden hareketle Servet-i Fünun kuşağının ideallerini, beklentilerini, hayal kırıklıklarını anlatmıştır.
  • Aşk-ı Memnu’da bir Türk aile yapısını ayrıntılı olarak incelemiş ve alafranga özentisini eleştirmiştir.
  • Türk edebiyatında “mensur şiir”in ilk örneklerini vermiştir.
Eserleri:

Roman: Sefile, Nemide, Bir Ölünün Hatıra Defteri, Ferdi ve Şürekâsı, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar
Hikâye: Bir Şi’r-i Hayal, Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Hepsinden Acı, Aşka Dair, Onu Beklerken, İhtiyar Dost, Kadın Pençesi, İzmir Hikâyeleri. (Ali’nin Arabası adlı hikâyesinde Anadolu’ya yönelir.)
Oyun: Kâbus, Füruzan, Fare
Anı: Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye
Deneme: Sanata Dair
Mensur şiir: Mensur Şiirler, Mezardan Sesler


HÜSEYİN CAHİT YALÇIN (1874 – 1957)
  • Roman ve hikâyeci olarak ün kazanmış; sonraları siyasi yazarlığa geçmiştir.
  • Roman ve hikâyelerinde şairane ve süslü bir üslup kullanmıştır.
  • Fıkra, anı, eleştiri, mensur şiir türlerinde de eserler yazmıştır.
  • Eski-yeni tartışmalarında yeni edebiyatın başta gelen savunucularından olmuştur.
  • “Edebiyat ve Hukuk” makalesinden dolayı Servet-i Fünun dergisi kapatılmıştır.
Eserleri:

Hikâye: Hayat-ı Muhayyel
Roman: Hayal içinde
Eleştiri: Kavgalarım
Anı: Edebi Hatıralar (Edebiyat Anıları), Siyasal Anılar


MEHMET RAUF (1875 – 1931)

  • İlk psikolojik romanımız olan Eylül’ün yazarıdır.
  • Kahramanların iç konuşmalarına ilk kez Mehmet Rauf yer vermiştir.
Eserleri:

Roman: Eylül, Ferda-yı Garam, Genç Kız Kalbi
Hikâye: Son Emel, Bir Aşkın Tarihi, Üç Hikâye
Mensur Şiir: Siyah İnciler


AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU (1860 – 1927)
  • Servet-i Fünun dergisinde sanatlı, ağır bir dille yazdığı hikâyelerle Servet-i Fünun topluluğu içinde yer almıştır.
  • Hikâyeleri Maupassant tarzına (olay hikâyeciliği) uygundur.
  • Türkçülük ve Yeni Lisan akımını benimsedikten, Türk Yurdu, Türk Derneği dergilerine geçtikten sonra milli konularda sade bir dille hikâyeler yazmıştır.
Eserleri:

Hikâye: Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar
Roman: Gönül Hanım


SÜLEYMAN NAZİF (1870 – 1927)
  • İlk şiirlerinde Namık Kemal başta olmak üzere Tanzimat şairlerinden etkilenmiştir.
  • Makale, şiir, mensur şiir, mektup gibi türlerde eserler vermiştir.
  • Nesirlerinde ahenk kaygısıyla yabancı sözcük ve tamlamalardan yararlanmıştır.
Eserleri:

Şiir: Gizli Figanlar, Firak-ı Irak, Malta Geceleri (nazım nesir karışık)
Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Süleyman Nazif Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri


SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNİN DİĞER SANATÇILARI

CELAL SAHİR EROZAN (1883-1935)

  • Servetifünun Topluluğunun en genç üyesidir.
  • Şiirlerinin başlıca teması “kadın”dır. Şiirlerinin bu değişmez ve sürekli konusu yüzünden zaman zaman eleştirilmiştir.
Eserleri

Şiir: Beyaz Gölgeler, Siyah Kitap


FAİK ALİ OZANSOY (1876-1950)
  • Süleyman Nazif’in küçük kardeşidir.
  • Abdülhak Hamit’i taklit etmiş, edebiyatımızda “İkinci Hamit” olarak anılmıştır.
  • I.Dünya Savaşı’nda bireysellikten sıyrılarak şiirlerinde yurt sevgisini işlemiştir.
Eserleri

Şiir: Fani Teselliler, Temasil, Elhan-ı Vatan
Oyun: Payitahtın Kapısında, Nedim ve Lale Devri
Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Faik Ali Ozansoy Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri


HÜSEYİN SUAT YALÇIN (1867-1950)
  • “Gave-i Zalim”, “Dahhak-ı Zalim” takma isimleriyle siyasi ve sosyal hicivler yazmıştır.
  • Nükteli, esprili bir dil yapısı vardır.
  • Lirizme varan şiirlerinde özellikle aşk ve kadın temalarını işler.
  • Ulusal konulara içtenlikle yer verir.
Eserleri

Şiir: Lane-i Melal, Gave Destanı
Tiyatro: Kirli Çamaşırlar, Ahrette Bir Gün, Deva-yı Aşk, Kayseri Gülleri, Şehbal yahut İstibdatın Son Perdesi, Yamalar


HÜSEYİN SİRET ÖZSEVER (1872-1959)
  • Servetifünun şairlerinin en lirik olanıdır.
  • Bireysel duyguları, aşk, doğa, kadın, aile temalarını kendine özgü sade bir dille, aruzun yanında heceyi de kullanarak yansıtır.
  • “Ömer Senih” imzalı yazılar da onundur.
Eserleri

Şiir: Leyal-i Girizan, Bağbozumu, Kıvılcımlı Kül, Kargalar (manzum yergiler)
Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Hüseyin Siret Özsever Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri


ALİ EKREM BOLAYIR (1867-1937)
  • Kemal’in oğludur.
  • Türk-Yunan savaşını işleyen “Vasiyet” adlı şiiri büyük yankı uyandırmıştır.
  • Şiirlerinde toplumsal konulara yönelmiş, aruzun yanında hece ölçüsünü de kullanmıştır.
Eserleri

Şiir: Zilal-i İlham, Vicdan Alevleri, Ordunun Defteri (nazım-nesir), Kaside-i Askeriye
Oyun: Baria, Sultan Selim
İnceleme: Edebi Meslekler, Namık Kemal


AHMET ŞUAYB (1876-1910)

  • Servetifünun Döneminde edebi eleştiri üzerine yoğunlaşmış, çoğunlukla eleştiri türünde eser vermiştir.
Eserleri

Eleştiri: Hayat ve Kitaplar, Esmar-ı Matbuat


AHMET İHSAN TOKGÖZ (1867-1947)
  • Servet-i Fünun dergisinin sahibi ve yazarıdır.
  • Sanatçının en önemli özelliği ise yaptığı çevirilerdir.
  • Çevirileriyle Jules Vernes’i Türk toplumuna ilk olarak tanıtan kişidir.
Eserleri

Anı: Avrupa’da Neler Gördüm, Matbuat Hatıralarım
Roman: Haver, Ülfet, Haraşo


SAFVETİ ZİYA (1875-1929)
  • Yapıtlarında daha çok bulunduğu dönemi ve etrafındaki insanları konu edinmiştir.
  • Sosyete yaşamını anlattığı “Salon Köşelerinde” adlı romanıyla tanınmıştır.
Eserleri

Roman: Salon Köşelerinde
Öykü: Kadın Ruhu, Çehreler
Oyun: Haralambos Cankiyadis


SAFVET NEZİHİ (1871-1939)
  • Romantik bir duyarlılıkla aşk temasını işlemiştir.
  • Romanlarıyla tanınır.
  • “Zavallı Necdet” en çok okunan romanıdır.
Eserleri

Roman: Zavallı Necdet, Kadın Kalbi, Teehhül Âleminde, Kumar Beliyyesi (çeviri), Müessib
Oyun: İzah ve İstizah
 
Top