Senin düşündüğün kişi ben değilim, Beni düşünen kişi sen ol.

Suskun

V.I.P
V.I.P
Senin düşündüğün kişi ben değilim, Beni düşünen kişi sen ol.

Ortak dertlerimizden birisi de hoşumuza gitmeyen yönlerimizin, çevremizdeki insanlar tarafından öncelikle farkedilmesi ve hep bu yönde olaylar yaşamamızdır. Herhangi bir şeye karşı fobimiz varsa ve buna aşırı tepki gösteriyorsak , duyarsız insanlara şaka malzemesi olabilir ve hep bu yönümüzle hatırlanırız. Peki aslında biz nasıl birisi olduğumuzu, nelere karşı daha istekli ve yetenekli olduğumuzu vurgulayacak girişimlerde bulunsak, bu duyarsız insanları biraz olsun yıldıramaz mıyız? En azından bizlere daha çok saygı duyulmasını sağlayarak , bizlere destek olmasını sağlayamaz mıyız. Cevabınız Evet ise yazının devamını okumaya davetlimsiniz.

İlerleyen zamanla birlikte , mesleklerimizin dışındaki farklı alanlarda da başarılı olabileceğimize inanmaya başlıyoruz. Boynuz kulağı geçer misali , kara kara ne yapsam ne etsem diye düşüne duralım, bizden daha genç insanların girişimcilik örnekleri ve ortaya koydukları çalışmalar parmak ısırtan cinsten örneklerle dolup taşmaya başladı bile. Bir çoğumuz yeni nesli sadece nereye gittiği belli olmayan , markacı gençlik ve tüketim toplumu olarak nitelendirse de, bardağın dolu kısmını gören kişiler , kastettiğim genç nüfusumuzun ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve verilen bilgiyi ne kadar çabuk kavrayarak işleyebildiğini biliyorlardır. Peki etrafımızda sadece her gördüğüne yerli yersiz eleştiri / argo laflar ederek kendince kahve ağzı muhabbetinden ileri gidemeyenlerle çevrili bir çevremi kuracağız yoksa yaptıklarımızın gerçekten takdir edileceği , ilerlememizde eleştirileri ve açık sözlülüğü ile bizleri yeri geldiği zaman yerecek yeri geldiği zaman da örnek gösterecek kişilerlemi birlikte olacağız. Cümlemin biraz uzun olduğunun farkındayım, öyle icap etti diyelim!

Eğer gerçekten istiyorsak uğraştığımız hobilerimizi daha ileri seviyeye götürerek profesyonelleşebiliriz. Bildiğiniz gibi başarı kaygısı taşımadan yapılan her işin belirli bir kaymak dönemi vardır. Örneğin ; Balık tutmaya gittiğinizi düşünelim. Gayet acemice bir şekilde avlanıyorsunuz. Etrafınızda tonla balıkçı var ve hepside gayet iyi donanımlı şekilde gelmişler, saatlerce oltalarını çekip çekip atmaktalar. Siz oraya gelip onların gözleri önünde birkaç güzel balık tuttuğıunuzda , tabiki bu acemi şansı olacaktır. Sizde bunun farkındasınızdır. Bence balıkçılıkta en güzel kavram sabırdır. Sizin tuttuğunuz balıkları gören balıkçılar bilirler ki ; bunlar ileride tutmak için bekleyeceğiniz uzun saatlerin şimdiden peşin ödemesidir. Emeklerinizin sizi ulaştıracağı sonuç da buna benzer. Çabalarsınız çabalarsınız eliniz boş dönersiniz. Ya da sizi anlamayan kimseler arasında sürekli bir savunma pozisyonu içinde kalıp enerjinizi yanlış yerlere harcarsınız.

Yorulup pes etmek kolay gibi gelse de bunu yapmamak emeğinizin gerçekten değer göreceği bir çevreye açılmak gerekir. Nasıl diye sorarsınız günümüz iletişim çağı elbette. İstemediğiniz kadar dernek, istemediğiniz kadar sivil toplum kuruluşu , aynı başlık altında toplanabilmek için birbirini beklemektedir. Bu adımı atabilmek gerçekten çok önemli. Aynı işi yapan farklı insanlardan başlangıçta çekinmek elbette ki doğaldır. Çünkü başarı kaygısı taşımadan başladığımız bu uğraşlarımız birdenbire ruletin içindeki dönen top misali çarptığı noktadan bir başkaya sürüklenecek gibi gelir. Ama bu durum korktuğumuz gibi değil. Sizi anlamak için sizden farklı olmayan insanların bir araya geldiği ve iyiki yapmışım diyeceğiniz bir sıcak yuva olacaktır. Seçim burada size kalmış.

Hedeflerimizi belirlemek kadar bu hedeflerin sonuçlarını yaşıyormuş gibi olmamızı birçok yazımda vurguluyorum. Tekrar bu noktaya değinecek olursam, çevrenizdeki insanların artık sizi nasıl birisi olarak görmesini istiyorsanız , siz bu şekilde davranmaya başlayın ve onları şekillendirme sürecini başlatmış olacaksınız. Neler yapacağınızdan değil, neleri yaptığınızdan ve sonuçlarından bahsetmeye başlayın. Eğer bir ticaret işine girecekseniz ; şunu nasıl yaparım bunu nasıl yaparım diye kara kara düşünüp etrafın negatif düşünce bulutlarını kendinize çekeceğinize, işinizi kurmak için attığınız adımları anlatın ve göreceksiniz ki sizin yaydığınız pozitif enerji etrafınızdaki kişilerden de size doğru yönde adımları atabilmeniz için öneriler kervanı şeklinde gelecektir. Dün kimdiniz ? Bugün kimsiniz ? Farkı anlayabiliyor musunuz?

Medyada yer alan oldukça popüler bir insanı ele alalım. Verdiği eserler ve çalışmalar ile büyük bir hayran kitlesine sahip ise, hayatın içinde sürekli onu gözleyen insanlar ve pozitif şekilde onu destekleyen insanlar olacaktır. Bu kişide kendi yaşantısına bunu yansıtarak kendini daha çok odaklayabilecektir. Sizlerde eğer kabiliyetli olduğunuz yönleri ve çalışmalarınızı doğru şekilde ifade ederek , bundan sonra çevrenizdekilerin sizi nasıl değerlendireceklerini belirlemek istiyorsanız bu konuda kendinize gücen duyarak hemen ilk adımı atın. Bu yazıyı okuduğunuzda dahi bu kararı alarak, en yakınınıza , iş arkadaşınıza, ailenizden birisine ne yapmayı istediğinizi sonuçları ile birlikte ifade edin. Bundan sonra kendinize bir hedef belirleyebilirseniz , ortaya koyacağınız sermaye şimdiden çevrenizdeki insanları şekillendirebilmeniz ve onların desteğini alabilmeniz olacaktır.

Şimdiye kadar , size alakasız sorular sorarak, bilmediğinizde ise burun kıvırarak giden ve moralinizi bozan tüm insanları düşünün. Herşeyi bilmek zorunda değilsiniz ama insanlar sizin ataklığınızı, enerjikliğinizi hiç alakasız sorularla baltalayarak bu yönde bile amaçlarınıza ulaşmanızda bilerek yada bilmeyerek köstek olabiliyorlar. Kendimizi neler yapabildiğimizle ilgili doğru ifade edersek, bizi meşgul eden kişilere de böylelikle biraz olsun mesafe koyabileceğiz. Bir atasözümüzle tamamlayalım bu yazımızı da. “ Olduğun gibi görün yada göründüğün gibi Ol.” Ya insanların sizi gördükleri gibi olmaya devam etmek zorunda bırakılacaksınız. Yada kendinizi dinleyecek ve insanların sizi nasıl görmesini istediğinizi kendiniz belirleyeceksiniz.

Hep nasıl nasıl nasıl şeklinde sorular kulağımda çınlıyor. En basit olarak, işinizde kariyer yapmak istiyorsanız, işyerinizin mesai saatleri içinde iş arkadaşlarınızla benzer deneyimlerle ilerlemek yerine haftasonlarınızda konunuzla ilgili seminerlere katılın. Yabancı dilinizi ilerleterek konunuzdaki yayınları anlayabilecek düzeyde yeni bilgiler ediniz. Hem bu sayede firmanızın ürün ve hizmetlerini yurtdışına pazarlama adımlarında etkin rol oynayabilirsiniz. Çalıştığınız firma ile ilgili verimliliği arttırabilecek konularda aklınıza gelen çözümleri işvereninize sunabilirsiniz. Genellikle çalışanların işverenleri tarafından önemsenmediğini düşünsenizde aslında bunu ileride kendi işiniz için bir pratik yapmak anlamında düşünün. Bugün başkası için düşünebilen yarın kendisi için kimbilir neler yapmaz. Sanırım bu makale için yeteri kadar açıklayıcı olmuşumdur. Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler.
Yazan : Turgay GEZİCİ
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
İnsan.
Sevdiği Kişiye Yıllar Sonra Baktığında
"KEŞKE"
Değilde
"İYİ Ki"Diye Bilmeli..
 
Top