Sehit Kocaya Mektup(Mutlaka Okuyun)

iLk_NuR

Üstat
Sevgilim ;

Ölüm denen o yoğun, kör karanlığın kederini, kahredici yalnızlığını ancak ben gibi ayrılıklara mahkum edilenler bilir.

Sen kahpe kurşunlarıyla son nefesini verdiğin gün ben de dilimi mühürledim. Baban "vatan sağ olsun, bir evladım daha var, o da feda olsun" diye ağlarken, 7 aylık oğlunu "emanetin" diye kalan son gücümle sıkı sıkı sarmıştım da nedense ayaklarım beni taşımıyordu. iki yanımdan koluma girmişlerdi, o an kalabalık bana çok gelmişti.. Kim bilir kaç kişilerdi.. Kasaba halkının yarısı arkamızdan geliyordu.. En önde giden sen! üstüne örtülmüş al bayrağımdan gözlerime kızıl miller çekiliyordu. Son kez telefonda duyduğum sesin beynimde yankılanıyordu. "hepinizi çok özledim." "özledim." "özledim."

Susmuştum..
Oğlan büyüdü artık, her geçen gün biraz daha sana benziyor. Resimlerden tanıdığı sana özenerek saçlarını sen gibi tarıyor. O güldüğünde sanki sen gelip oturuyorsun karşıma. İçim ılık ılık kanıyor ama ne o gün ne ondan sonra, her sabah uyandığım ıslak yastığımı saymazsak, hiç ağlamadım.. Kavlimiz vardı unutmadım, "neden" diye hiç sormadım, bir kahpe kurşunla yıkılmadım, rabbim verdi sabrını ne boyun büktüm, ne senden vazgeçtim..

Her gelen kara haberde, hangi şehrin şehidiyse oranın valisi, kaymakamı, esnafı, askerler, tanıyanlar, yakınlar. Şimdiye değin ağıtlarla, bayraklarla uğurladıklarımız kadar olmasa bile yine de kalabalıklar. Televizyon ekranından geçiyorum, ben de yürüyorum onlarla. Birkez daha. Birkez daha.

Sevgilim,
Sen de oralardan görebildin mi bilmem, bu günlerde buralarda zamansız bir kırlangıç fırtınası var. Hangi televizyonu açsam, bir kahramandan söz ediliyor. Gazeteciymiş.. Ürkek bir güvercin gibiymiş.. İnsanlar gözyaşları arasında onun ne kadar mert, ne kadar vatansever olduğunu anlatıyor. Gündüz gözü şehrin tam ortasında vuruvermiş zalimler. Gördüm adamcağızın nasıl yattığını o soğuk taştan kaldırımda. Üzerine gazete örtmüşler. Ayakkabısı da yırtıkmış. İçim acıdı.

Sahi sevgilim, operasyona gittiğiniz dağda, gecenin ayazında o karların arasında vurulduğunda karnın tok muydu? Üşümüş müydü ellerin, esen deli rüzgar yaşartmış mıydı gözlerini? Bölücü hainlerle çatışırken, sağınızda solunuzda bombalar patlarken ne geçmişti aklından en son? Bunları bilememek koyuyor insana, yine de mayınlara verdiğimiz şehitlerimizi düşününce şükrediyorum.. Hiç değilse sen parçalanmadın, vatan toprağında bütünsün, vedalaşırken kaskatı elini tutabilmiş, uzun uzun yüzüne bakabilmiş, mühürlediğim dudaklarımla solgun, soğuk alnından öpebilmiştim.

Diyorlar ki öldürülen gazetecinin adı hrant dink'miş, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde Türklüğe hakaretten yargılanmış.. Kibarlık olsun, Türkleri incitmesin diye ermeni soykırımı oldu demiyormuş da, Türkiye Ermenilere karşı suç işlemiştir bu suçu kabul etsin, iki devlet aralarında anlaşsın, gereken yapılsın diye yazıyormuş, söylüyormuş. Ermenistan da Türkiye'den toprak istiyormuş. Sen gibi şehit olanların canıyla kazanılan vatanın birazını "bize verin" diyormuş.



Günlerdir televizyonlarda bu gazeteci var sevgilim. Günlerdir kırlangıç fırtınası dinmiyor. Hükümetten birileri önermiş, hrant dink Türk Bayrağına sarılsın demişler. Köşe yazarları da "şehide ağıt" yazmışlar. Bize vatan uğruna ölenlerin şehit olduğu öğretilmişti.. Bayrak, vatan uğruna, vatana hizmet ederken can verene sarılır bilirdik.

Cenaze törenini canlı yayınla verdiler. Hem de dünyanın her köşesinde. Ben de senin ve sen gibilerin cenazesini kalabalık sanırdım. Bütün yurt bizle ağlıyor, terörü lanetliyor bilirdim. Yurdun dört bir yanından çoluk çocuk, yaşlı, genç demeden koşturup gelenleri görmeliydin. Mahşer yeri gibiydi ortalık.. Hepsinin ellerindeki pankartlarda "hepimiz ermeniyiz" yazıyordu. Ne çok ermeni varmış, şaşırdım! sadece onlar mı? Türkiye'yi düşman belleyenler de davetle gelmiş. Geliş paralarını da devlet ödemiş. Bu defa geçemedim ekrandan.. Yürüyemedim onlarla.. Burada cenaze böyle törenle defnedilirken, ermenistanda da "soykırım anıtı" önünde tören yapmışlar... Acaba orada da "Hepimiz Türk'üz" diyenler oldu mu?

Hani son konuşmamızda susmuştum.. İçimdeki korkuları göstermemek için boğazım düğümlenmiş, sesim çıkmamıştı. Şimdi söylüyorum. "ben de seni ben de seni. Bilemezsin ne çok özledim sevgilim"

Artık dilimdeki mührü çözüyorum, içimde biriktirdiğim feryadı salıyorum, gittiği yere gitsin kırlangıç fırtınasıyla. Böldürmemek için her biriniz siper ederek bedenlerinizi feda olmuştunuz vatana. Sizler kara toprağa bizlerse diri diri boşluğa gömülürken arkanızda yurdun dört bir yanından gelen "ermeniler" yürümemişti.. Hiçbir yabancı televizyon acılarımızı dünyaya göstermemişti.. Karalara bürünen hayatıma, babasız büyüttüğüm evladıma karşın, yurdun dört bir yanında "hepimiz ermeniyiz" diye haykıranlara da helal ettim hakkımı !!!!!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Arkadaslar sizlere bu konuda Hrant Dink'in cenaze töreninden etkilenen bir sehit esinin şehit kocasina yazdığı mektubu sunuyorum. Sizlerden beş dakika zaman ayırarak bu mektubu sonuna kadar okumanızı rica ediyorum.
Cünkü bu sehit esi, ülkesinin birliği ve dirliği için HAYAT ARKADASINI BU VATAN ICIN SEHIT verdi

Sevgilim…

Ölüm denen o yoğun, kör karanlığın kederini,
kahredici yalnızlığını ancak ben gibi
ayrılıklara mahkûm edilenler bilir…

Sen kahpe kurşunlarıyla son nefesini verdiğin gün
ben de dilimi mühürledim… Baban "Vatan sağ olsun,
bir evladım daha var, o da feda olsun" diye
ağlarken, 7 aylık oğlunu "emanetin" diye kalan son
gücümle sıkı sıkı sarmıştım da nedense
ayaklarım beni taşımıyordu. İki yanımdan koluma
girmişlerdi, o an kalabalık bana çok gelmişti.
Kim bilir kaç kişilerdi. Kasaba halkının yarısı
arkamızdan geliyordu. En
önde giden sen! Üstüne örtülmüş al
bayrağımdan gözlerime kızıl miller
çekiliyordu… Son kez telefonda duyduğum sesin
beynimde yankılanıyordu. "Hepinizi çok özledim…"
Özledim…" "Özledim…"

Susmuştum…
Oğlan büyüdü artık, her geçen gün biraz daha
sana benziyor… Resimlerden tanıdığı sana
özenerek saçlarını sen gibi tarıyor… O
güldüğünde sanki sen gelip oturuyorsun
karşıma… İçim ılık ılık kanıyor ama ne o
gün ne ondan sonra, her sabah uyandığım ıslak
yastığımı saymazsak, hiç ağlamadım. Kavlimiz
vardı unutmadım, "neden" diye hiç
sormadım, bir kahpe kurşunla yıkılmadım, rabbim
verdi sabrını ne boyun büktüm, ne senden
vazgeçtim.
Her gelen kara haberde, hangi şehrin şehidiyse
oranın valisi, kaymakamı, esnafı, askerler,
tanıyanlar, yakınlar… Şimdiye değin ağıtlarla,
bayraklarla uğurladıklarımız kadar olmasa bile
yine de kalabalıklar… Televizyon ekranından
geçiyorum, ben de yürüyorum
onlarla… Bir kez daha… Bir kez daha… Bir…

Sevgilim,

Sen de oralardan görebildin mi bilmem, bu günlerde
buralarda zamansız bir kırlangıç fırtınası
var… Hangi televizyonu açsam, bir kahramandan söz
ediliyor… Gazeteciymiş. Ürkek bir güvercin
gibiymiş. İnsanlar
gözyaşları arasında onun ne kadar mert, ne kadar
vatansever olduğunu anlatıyor… Gündüz gözü
şehrin tam ortasında vuruvermiş zalimler…
Gördüm adamcağızın nasıl yattığını o soğuk
taştan kaldırımda… Üzerine gazete
örtmüşler… Ayakkabısı da yırtıkmış…
İçim acıdı…


Sahi sevgilim, operasyona gittiğiniz dağda, gecenin
ayazında o karların arasında vurulduğunda karnın
tok muydu? Üşümüş müydü ellerin, esen deli
rüzgâr yaşartmış mıydı gözlerini? Bölücü
hainlerle çatışırken, sağınızda solunuzda
bombalar patlarken ne geçmişti aklından en son?
Bunları bilememek koyuyor insana, yine de mayınlara
verdiğimiz şehitlerimizi düşününce
şükrediyorum. Hiç değilse sen parçalanmadın,
vatan toprağında bütünsün, vedalaşırken
kaskatı elini tutabilmiş, uzun uzun yüzüne
bakabilmiş, mühürlediğim dudaklarımla solgun,
soğuk alnından öpebilmiştim…

Diyorlar ki öldürülen gazetecinin adı Hrant
Dink'miş, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde
Türklüğe hakaretten yargılanmış. Kibarlık
olsun, Türkleri incitmesin diye Ermeni soykırımı
oldu demiyormuş da, Türkiye Ermenilere karşı suç
işlemiştir bu suçu kabul etsin, iki devlet
aralarında anlaşsın, gereken yapılsın diye
yazıyormuş, söylüyormuş… Ermenistan da
Türkiye'den toprak istiyormuş… Sen gibi
şehit olanların canıyla kazanılan vatanın
birazını "bize verin" diyormuş…

Günlerdir televizyonlarda bu gazeteci var sevgilim…
Günlerdir kırlangıç fırtınası dinmiyor…
Hükümetten birileri önermiş, Hrant Dink Türk
bayrağına sarılsın demişler… Köşe yazarları
da "Şehide ağıt" yazmışlar… Bize vatan uğruna
ölenlerin şehit olduğu öğretilmişti. Bayrak,
vatan uğruna, vatana hizmet ederken can verene
sarılır bilirdik…

Cenaze törenini canlı yayınla verdiler… Hem de
Dünyanın her köşesinde… Ben de senin ve sen
gibilerin cenazesini kalabalık sanırdım… Bütün
yurt bizle ağlıyor, terörü lanetliyor bilirdim…
Yurdun dört bir yanından çoluk çocuk, yaşlı,
genç demeden koşturup gelenleri görmeliydin…
Mahşer yeri gibiydi ortalık. Hepsinin ellerindeki
pankartlarda "Hepimiz Ermeniyiz" yazıyordu… Ne çok
Ermeni varmış, şaşırdım! Sadece onlar mı?
Türkiye'yi düşman belleyenler de davetle gelmiş…
Geliş paralarını da devlet ödemiş… Bu defa
geçemedim ekrandan. Yürüyemedim onlarla. Burada
cenaze böyle törenle
defnedilirken, Ermenistan’da da "Soykırım Anıtı"
önünde tören yapmışlar... Acaba orada da "Hepimiz
Türk’üz" diyenler oldu mu?


Hani son konuşmamızda susmuştum. İçimdeki
korkuları göstermemek için boğazım
düğümlenmiş, sesim çıkmamıştı… Şimdi
söylüyorum… "Ben de seni
ben de seni… BİLEMEZSİN NE ÇOK ÖZLEDİM
SEVGİLİM"

Artık dilimdeki mührü çözüyorum, içimde
biriktirdiğim feryadı salıyorum, gittiği yere
gitsin kırlangıç fırtınasıyla… Böldürmemek
için her biriniz siper ederek bedenlerinizi feda
olmuştunuz vatana. Sizler kara toprağa bizlerse diri
diri boşluğa gömülürken arkanızda yurdun dört
bir yanından gelen "Ermeniler" yürümemişti.
Hiçbir yabancı televizyon acılarımızı dünyaya
göstermemişti. Karalara bürünen hayatıma,
babasız büyüttüğüm evladıma karşın, yurdun
dört bir yanında "hepimiz Ermeni’yiz" diye
haykıranlara da helal ettim hakkımı…

Arkadaslar bu konuyu acmamin sebebi gecenlerde H.Dinkin ölüm yildönümüydü ve ayni cenaze töreninde oldugu gibi yine tv neredeyse haber bültenlerinin yarisini bu konuya ayirmislar ve neredeyse H.Dinki bir kahraman ilan etmeye calismislardir.
 

Sevgi.2

Aktif
Bu yazıyı çok geç farkettiğim için üzgünüm.Çok güzel bir paylaşım.Duygular ne de güzel ifade edilmiş açıkça.Yazanın yüreğine sağlık.Allah gözü kör,kulağı sağır,aklında sorun olanlara acil şifalar nasip etsin de bu vatan felaha ersin inşallah.
 

jeriko

Özel Üye
Özel üye
.......
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
.......
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
.......

Bu mektubu gözleri dolmadan okuyanın Türklüğünden şüphe ederim!!!!
 

dağcı

Üstat
ben hiç bir Türkün ermeni olduğuna inanmıyoum bence ermeniyiz iyenler gerçekten Türk görünüp aslı ermeni olan kişiilerdir ama ölüm yıldönümü de anılması benide şok etti ben ermeyim diyenler bir kez bu kardeşimin yazısını okusunlar eğer dink öldürüldüyse bu Türklerin suçu değildir tahminim sadece siyasettir ve neden kahraman gibi gösteriliyor anlamış değilim kardeşim (şehit eşi) dediği gibi cephede mi şehit düşmşte şaşalı törenler yapılıyo neler oluyo bize benliğimizimi unutuyoruz anlamış değilim eskiden bir şehit duyduğumuzda ayağa kalkardı bu millet isyan ederdi ama artık 5-10 şehite bile vah yazık deyip geçiyoruz harbiden ya ne oluyor bize çok üzgünüm artık benliğimizi yitiriyormuyuz
sğl hocam paylaşım :S
 
Top