Saklambaçtan Hengâmeye

Kesiyorum kâğıtlarımla
Dokunaklı bir körlüğün prangalarından
Kurtulma arzusundan kopmuş
Yüzlerce korkuluğun harflerini
Telgraflar ulaşmadan
Savaş naralarına kavuşulamayan zamanlarda
Suyu dinlemek
Titrek tellerin rüzgârlarını
Kurşuna dizmek demekti
Saklambaçtan hengâmeye
Çakılan her çivinin paslı çeperini
Parmak aralarımda taşıyorum eski adetler gibi
Dönüp dünyanın dönüşüne
Bir röveşata vuracakken
Ayağımı kıran o batıl hevesin
Kurumları boşalıyor iki hecede yenlerimden
Ellerim ve gözlerim ve dudaklarımla
Boğuluyorum.
Ve boğuluyorum
Yellerin karıncaları sürüklediği
Kurak ovalarda
Artık ölümlü bir titreyişle hayatıma
Delirtici noktayı koyuyorum.
Yapışkan kuruluklardan kaçan kuşlar kadar
Özgürlüğü hak etmediğimi
Kim söyleyebilir?​
 
Top