Rönesans Felsefesi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
RÖNESANS FELSEFESİ

Jean Bodin

mylS9.jpg
Jean Bodin, 1530-1596 yılları arasında yaşamış Fransız iktisatçısı ve politik filozofu. Başlıca eserleri; Methodus ad Facilem Historiarium Cognitonem Tarihi Kolay Kavramanın Yöntemi; Six Livres de la Republique Cumhuriyet Üzerine altı kitabı vardır.

Bodin Reformasyon sırasında yaşamıştır ve dolayısıyla dini ve sivil ihtilafların arkaplanda yaşandığı bir dönemde eserlerini kaleme almış, düşüncelerini geliştirmiştir. Bu dönemde Fransa’da devletin desteklediği Katolik Kilisesi ile Kalvinist Huguenot’lar arasında büyük bir ihtilaf mevcuttur.

Her ne kadar eserleri siyaset felsefesi ve siyaset bilimi açısından önemli olsa da, eserlere tepki oldukça karışıktır; bazı yazarlar eserleri ve Bodin’in düşüncelerini överken, bazıları da düşüncelerini ve örneğin metodolojisini eleştirmişlerdir.

Devlet Üzerine Altı Kitap veya özgün ismiyle Les Six livres de la Republique, Bodin’in başyapıtıdır. 1576′da kaleme aldığı eser insanların karakterlerinin gelişiminde iklimin önemi ve etkisi gibi çeşitli sosyolojik ve antropolojik fikirlerin yanı sıra, egemenlik üzerine de önemli fikirler barındırmaktaydı.

Bodin, felsefesi egemenlik kavramı üzerinde yoğunlaşan bir siyaset filozofu olmakla birlikte, öncelikle tarih alanındaki görüşleri ve araştırmalarıyla ün kazanmıştır. Daha doğrusu, o politikanın doğasıyla ilgili olarak kuşatıcı bir empirik resme ulaşabilmek için, tarihsel karşılaştırmaları kullanılmış ve bu bağlamda eskilerin öteye beriye, şuraya buraya dağılmış yasalarını bir araya getirip bir sentez yapmamızı sağlayan şeyin tarih olduğunu söylemiştir. Ona göre, tarih en iyi politik rehberdir ve evrensel hukuğun en iyisi, tarihin bağrında saklıdır.

Bir mutlakiyetçilik teorisyeni olup Hobbes’u birçok bakımdan önceleyen Bodin, devletin kiliseden bağımsızlaşması sürecine de önemli katkılar yapmıştır. Egemenlik kavramını ayrıntılı olarak inceleyen Bodin, egemenliğin sürekli olması ve iktidarı hayat boyu kullanan hükümdarların vicdanına bağlı bulunması gerektiğini düşünmüştür. Ona göre, üç tür yönetim türü vardır; demokrasi, aristokrasi ve monarşi. Bodin bunlardan en iyisinin monarşi olduğunu söyler. Daha doğrusu, Bodin için ideal devlet, genelin iyiliği için aristokratik ve demokratik yönetim yapılarını kullanan monarşik devlettir.

Doğaya ve doğanın yasalarına en uygun olan rejim monarşidir. Monarka yardım etmek üzere, en yetenekli kimselerin en iyi bir biçimde seçilebilmesini yalnızca monarşi sağlar. Başlıca amaç adalet düzeninin kurulmasıysa eğer; soylulara sıradan insanları gerçek bir toplumsal birlik içinde bir araya getirmeyi mümkün kılan biricik rejim, Bodin’e göre, yine monarşidir. Bodin’in isteği, özlediği mutlak monarşi, keyfi bir yönetim tarzı değildir, çünkü onda vergileri kabul ya da reddeden bir parlamento, korporasyonlar kurullar ve hükümdarla uyruklar arasında bir dizi ara kuruluş vardır.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Francis Bacon

JcKaf.jpg
1561 – 1626 yılları arasında yaşamış olan Bacon, bilimin öenmini ve insanlığın refahı yönünden vaadettiği olanakları ilk kavrayan düşünürlerden birisidir. Onun asıl ilgisi bilimi anlamak, bilgi edinmenin doğru ve etkili yolunu kesin bir biçimde bulup ortaya çıkarmaktır. Ona göre, doğanın gizemlerini çözmek ve kanunlarını keşfetmek insanlığın refahı ve insanlığın ilerlemesi için gereklidir.

Bacon'a göre bugüne kadar insanın doğa karşısında çaresiz ve zavallı bir duruma düşmesinin nedeni, ne insan aklının yetersizliği ne de doğanın anlaşılamayacak kadar karmaşık olmasıdır. Neden, yalnızca yanlış bir yöntemin kullanılmasıdır.

Böylece yöntemin gerekliliğini ve önemini belirledikten sonra Bacon, bunun nasıl oluşturulabileceği üzerinde düşünmeye başlar. Bunun için de öncelikle insanların yanlışa neden ve nasıl düştüklerinin gerekçelerini belirlemeye yönelmektedir.

Bacon'a göre, insanların yanlışa düşmelerinin nedenleri vardır. Bu nedenler;

1. Üniversitelerde öğretimin bozulmuş olması, ona göre, bunun temelinde yatan neden skolastik düşüncenin egemen olmasıdır. Bu düşünce insanların ilgilerini doğaya değil, birkaç otoritenin kitabına yöneltmelerini istemekte, başka bir deyişle doğanın bilgisini elde etmek yerine, bu eski kitaplardaki bilgilere güvenmelerini öngörümektedir. Kullanılan yöntem ise Aristoteles mantığıdır.

Gerçekten de o dönemde Aristoteles'in mutlak otoritesi egemendi ve özellikle fizik, matematik öğretileri hiçbir eleştiriye yer verilmeksizin olduğu gibi kabul edilmekteydi.


Bilim adamları ilgilendikleri problemleri, gözlem ve deneye giderek değil, Aristoteles'e başvurarak çözmeye çalışıyorlardı. İşte Bacon bu koşullar altında doğaya ilişkin doğru ve güvenilir bilgi edinmenin olanaksız olduğunu belirtir. Ona göre, bu zamana kadar uygulanmakta olan Aristoteles mantığının bilinenleri tartışmakta fevkalade yararı olmasına karşın, doğaya ilişkin yeni bilgi elde etmekte hiçbir yararı yoktur. bu nedenledir ki Bacon, Aristoteles'in mantık kitabı olan Organon (Araç)'a karşılık, yeni bir mantık olan tümevarımsal mantığı konu alan Yeni Organon'u yazmıştır.

2. İnsan Aklı: Bacon'a göre, insanların yanılmalarının nedenlerinden birisi de kendi aklıdır. Çünkü insan aklı çabuk karar vermeye ve genellemeye düşkündür. Bir konu üzerinde biraz durunca yorulur, gereken sabrı göstermez ve yanlışa düşebilir. Öyleyse doğru bilgi nasıl elde edilecektir? bunun için iki şey gereklidir; önyargılardan sıyrılmak ve sağlam bir yöntem uygulamak.

Bacon'a göre, doğaya ilişkin doğru bilgi elde etmek için algılarımızı kullanırız. Ancak algılarımızı, tıpkı hayalleri bozan aynalar gibi, doğayı olduğu biçimiyle yansıtmaz. Çünkü insanlarda idoller, yani önyargılar vardır. Eğer doğaya ilişkin doğru ve güvenilir bilgi edinmek isteniyorsa, insanın bu idollerden kurtulması gerekir. Ancak bu, tek başına yeterli değildir. Nasıl ki el, bir alet olmaksızın çok az şey yapma gücüne sahipse, tıpkı bunun gibi akıl da araçsız, yani yöntemsiz kullanıldığında güçsüz kalır. Oysa yöntem onu güçlü kılar. bu yöntem ise, algılardan genel kavramlara, kanunlara ulaşma yoludur.

Böylece Bacon'un, bilimin amacını bu kanunları bulmak olarak gördüğü anlaşılmaktadır. O, bu kanunları elde edebilmek için bazı levhalar oluşturmayı önerir. Örneğin; ısının kanununun bulunması;

1. Varlar Levhası: Bu levhada ısının algılandığı nesneler, hiçbir seçme yapılmaksızın sıralanır. Örneğin; güneş, alev, canlı vb. gibi.

2. Yoklar Levhası: Burada söz konusu olan, ısının algılanmadığı şeyleri sıralamak değil, ısı algısının beklenip de algılanmadığı şeylerin sıralanmasıdır. Örneğin; bir gök cismi olan Ay'da ısının algılanması gibi.

3. Karşılaştırma ve Derecelendirme Levhası: Burada söz konusu edilen, sıcaklık veren bir varlığın hangi durumlarda sıcaklığının arttığının saptanmasıdır.

Önceki üç levhaya dayanılarak nelerin sıcaklık kanunu olamayacağı belirlenir ve bunlar dışarı atılır. Bacon, bütün bu çalışmalar sonucunda ısının kanununun kendine özgü bir hareket olduğu sonucuna ulaşır. Örneğin; canlılar sıcaktır ve hareket edecek olurlarsa ısıları daha da artar. Aynı şekilde alev hareket halindedir ve ısı verir. Ateş söndürülürse alevin hareketi de durdurulmuş olur ve ısı biter. O halde ısının kaynağı harekettir.

Görüldüğü üzere Bacon'un bu yöntemi başarısızdır. Buna dayanılarak kanun yapılmaz. Çünkü modern bilimin doğuş yüzyılında hala Aristotelesçi anlamda form düşünmekte ve bilimin ne olduğu sorusuna açık bir yanıt vermektedir.

ayrac.gif


Bacon Sözleri

“İnsan ruhunun sağlıklı kalabilmesi için en gerekli şey bir dostun candan uyarmalarıdır.”

“Az Felsefe İnsanı TanrıTanımazlığa,Derdinlemesine Felsefe De Tanrıya Ya Götürür.”

“Gerçek dostu olmamak yalnızlığın en kötüsüdür.”

“İnsan,her zaman kahraman olamaz,ama her zaman insan olabilir.”
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Kopernik

umgyk.jpg
Tam adıyla Nicolaus Copernicus 1473 – 1543 yıllarında yaşamış bir gökbilimcidir. 19 Şubat 1473 yılında Torun'da (Polonya) doğan Kopernik temel eğitimini tamamladıktan sonra 1492 yılında Krakov'daki okula devam ederek matematik ve astronomi konularında uzmanlaştı. 1494 yılında evine dönen Kopernik, başpsikopos olan amcasının tesiriyle dini eğitim için İtalya'ya gitti. Orada gökbilimci Domenico Noworra ile beraber çalıştı. 1497′de memleketine dönüp, kilisede görev aldı fakat bu uzun sürmedi, 1501′de hukuk fakültesine devam etmekteyken, tıp fakültesine başlamak için tekrar İtalya'ya geri döndü. Burada çalışmalarına devam etti. Daha sonra amansız bir hastalığa yakalandı ve tedavi olmaya başladı.

Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndükleri kuralını açıklamıştır. Heliosentrik teori bugün Kopernik teorisi olarak da adlandırılır. Yeni astronominin kurucusu kabul edilen Kopernik, ileri sürdüğü fikirleri ancak ömrünün sonlarında açıklayabilmiştir. Sebepleri ise kendisinin bunların doğru olduğuna yeterince emin olmaması ve din adamı olması sebebiyle kiliseden çekinmesidir. O dönemin hristiyan din adamlarına göreyse İsa Mesih güneşe sabit durması için emir vermişti ve güneş de sabit durmaktaydı. Yine genel inanca göre dünya düz tepsi gibiydi. Aksini düşünenler ise cehennemlikti. O dönemde, kiliseye karşı çıkan insanların ateşte yakılmasına hükmedilirdi.


Hayatının sonlarına doğru sağlık problemleri yaşayan Kopernik'in bu din adamlarından korkusu kalmamıştı ve artık fikirlerini rahatla açıklayabilir, yazdığı kitabını ortaya çıkarabilirdi. Papa'ya kitabını göndererek şu mektubu yazdı; “Aziz peder, kitapta yazılanları okuyanların hemen reddedeceklerini biliyorum. Ben hayatım boyunca tüm çevremin düşüncelerini aldırmayan, fikirlerini savunan biri olmamışımdır. etrafın tepkisinden, başladğım hususlardan vazgeçmeye niyetlendiğim olmuştur. Fakat çekingenliği üzerimden atarak çalışmalara devam etti. Yazdıklarımı tenkit edenler olursa onlara aldırmayacağım ve saçma kabul edeceğim.

Kopernik yazdığı en önemli eserinde “De revolutionibus orbium coelestium” heliosentrik teorisini detaylarıyla anlattı. 1540′ta bütün fikirlerini içine alan kitabın basılması için müsaade çıktı. Astronom, doktor ve papaz olan Kopernik, yunanlı astronom Batlamyus'un yanlış olan teorisini dünyaya anlatarak bilime büyük hizmette bulundu. 24 Mayıs 1543 yılında Frombork'ta vefat etti.
 
Düzenleyen yönetici:

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Niccolo Machiavelli

8yUHB.jpg
Niccolo di Bernardo dei Machiavelli, Makyavel olarak da bilinmektedir. 3 Mayıs 1469′da doğup, 21 Haziran 1527′de vefat eden Machiavelli, tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı düşünür, devlet adamı, askeri stratejist, şair, oyun yazarıdır. İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerindendir. En ünlü eseri Prens'te, politik yazının tarihinde ilk kez iktidarın alınışı ve korunması gibi bir sorunu dinsel ya da ahlaki kaygıları dikkate almaksızın kendinde bir amaç olarak incelemiştir.

Tüm hayatı boyunca İtalya'nın birliği ideali için mücadele verdi. Fikirleri politik yazında olduğu gibi yaygın düşünüşte de giderek büsbütün olumsuz ve ilkesiz bir politik hırsın anlatımı olarak görüldü. Makyavelizm terimi bir düşünce sisteminden çok amaç için her yol mübahtır görüşüyle politikacının tutumunu anlatan suçlayıcı bir sıfat haline geldi. Yine de Diderot, rousseau, Fichte ve Hegel'e göre Machiavelli'nin gayesi, yani İtalya'nın bir devlet mertebesine çıkarılması, bu yazarın eserinde tiranlığın haklı gösterilmesinden ve muhteris bir despot için imal edilmiş altın yıldızlı bir aynadan başka bir şey görmeyen bütün görme özürlülerce anlaşılamadan kalmıştır.


Hegel, O'nun yöntemini şöyle özetler; ‘Kangren olmuş uzuvlar lavanta suyuyla iyileştirilemez.' İtalyan komünist filozof Antonio Gramsci ise O'nu erken gelmiş Jakoben olarak tanımlar. Machiavelli, İtalyan halk dilini birleştirici bir ulusal temel olarak neredeyse yeniden yaratan Dante'nin eseriyle, Romalı sanatsal ve politik ideallerine büyük hayranlık besledi.

Diğer yandan kendisinden yaklaşık üç yüz yıl önce Arap kökenli İbn Zafer Adil Prens isimli eseriyle ona öncülük etmiştir. İki eser arasında muazzam paralellikler bulunmaktadır. Ayrıca, mezar taşına “Hiçbir övgü bu adın büyüklüğüne erişemez.” yazdırmıştır.
 
Düzenleyen yönetici:
Top