• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu yarışma düzenlendi. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada katilmanizi bekliyoruz...

Peygamberimizin Akrabalarına İyiliği.

ahbeabi

Uzman
Peygamberimiz herkese iyilik yapar, yardım ederdi. Fakat akrabalarına daha fazla ikram ve ihsanda bulunmaya çalışırdı. Akrabaya iyiliğin "sılâ-i rahm" adıyla farz kılınması da daha çok önem verilmesine sebep oluyordu.

Peygamberimizin baba tarafından pekçok akrabası vardı. Amcası, halası, onların çocukları ve torunları bulunmaktaydı. Ayrıca süt annesi, süt babası ve süt kardeşleri de vardı. Onları da aynı şekilde akraba olarak görüyordu.

Peygamberimiz küçük yaşlarda dedesinin ve uzun müddet de amcası Ebû Talib'in himayesinde yetişmişti. Amcasının kendisine büyük iyiliği vardı. Henüz peygamberlik gelmeden önce Ebû Talib büyük bir maddî sıkıntıya düşmüştü. Zaten müthiş bir kıtlık hüküm sürüyordu. Ona yardımda bulunmak ve biraz olsun desteklemek için kalabalık nüfusunun ağırlığını hafifletmek istedi. Amcasının o zamanlar çocuk yaşta bulunan oğlu Hz. Ali'yi kendi yanına aldı. Ona evladı gibi baktı, büyüttü, yetiştirdi, daha sonra da en çok sevdiği kızı Hz. Fatıma'yı onunla evlendirdi.

Peygamberimiz amcaları Hz. Abbas'la, Hz. Hamza'yı çok severdi. Bilhassa Hz. Hamza Mekke'de bulunduğu zamanlarda kendisine büyük yardımda bulunmuştu. Müşriklerin çeşitli hücumlarından onun sayesinde kurtulmuştu. Hz. Hamza Uhud'da şehit düşünce, Peygamberimiz çok üzüldü, kendini tutamadı, gözlerinden yaşlar boşandı.

Peygamberimiz diğer amcası Hz. Abbas'a ayrı bir sevgi duyardı. Onun hatırı için can düşmanı ve müşriklerin ileri gelenlerinden Ebû Süfyan'ı kabul etmiş, eman vermiş. Hz. Ömer'in öldürmeye davranması üzerine ona engel olmuştu.

Hz. Abbas'ın oğlu Abdullah çok küçük yaştaydı. Peygamberimiz onun yetişmesi için ayrı bir özen gösterdi. Daha sonra Abdullah ibni Abbas, Sahabîlerin ilimde en önde gelenlerinin arasına girdi.

Peygamberimiz akrabalarının hiçbirisini diğerinden üstün tutmaz, farklı davranmaz, sık sık gider, hepsini ziyaret eder, hal ve hatırlarını sorar, ikramda bulunur, ihtiyaçlarını temin ederdi.

Yakınuzak bütün akrabalarını gözetir, haklarını korurdu. Bir seferinde "Falan adamın çocukları benim dostum değil, ancak onlarla akrabalık bağlarım vardır. Bu akrabalığı ziyaret suyu ile yaşatmak, tazelemek azmindeyim" buyurmuştu.

Peygamberimiz süt annesine, süt babasına ve süt kardeşine de iyilik ve ihsanda bulunurdu.

Huneyn savaşından sonra ele geçen esirler arasında Peygamberimizin süt kardeşi Şeyma da vardı.

Sahabîler Şeyma'yı Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Peygamberimiz hırkasını çıkardı, süt kardeşinin altına serdi, oturmasına söyledi.

Bir anda çocukluk günleri zihninde canlandı. Gözleri doldu.

Daha sonra Şeyma'ya "İstersen yanımda sevimli birisi olarak kalabilirsin. İstersen faydalanacağın bazı mallar vererek kavim ve ailenin yanına göndereyim" teklifinde bulundu.

Şeyma, ailesine dönmeyi tercih etti. O sırada Müslüman olan Şeyma'ya Peygamberimiz, Cir'ane'ye gidip beklemesini söyledi. Taif dönüşünde ise ona ve aile halkından hayâtta kalanlara deve, keçi, koyun verdi.

Bir rivayete göre, Peygamberimiz Cir'ane'ye vardığı zaman süt babası, süt annesi ve süt kardeşiyle ayrı ayrı görüşüp hepsine ikramda bulundu.

Peygamberimiz Ebû Leheb'in azad ettiği cariyesi Süveybe'den de süt emmişti. Zaman zaman ona da yardımda bulunur, yiyecek ve giyecek gönderirdi. Öldüğü zaman akrabasından kimsenin kalıp kalmadığım sordu. Hiç kimsenin olmadığını söylediler.

Yakın akrabalarla ilişkiyi sürdürmek, onlara iyilik ve yardımda bulunmak, varsa ihtiyaçlarını karşılamak, görüp gözetmek, ziyaret etmek, zaman zaman hal ve hatırlarını sormak, mektup, telefon ve benzeri yollarla arayıp sormak hem İslâmî bir görev, hem de insanî bir görevdir. İnsanî bir görevdir; çünkü bir gün gelir aranmak, sorulmak istersiniz, ilgi alâka beklersiniz; ama böyle bir alışkanlığınız yoksa kimsenin aklına gelmezsiniz.

Akrabalarla ilişki kurmanın insan hayâtına getirdiği güzellikleri Efendimiz şöyle ifade buyururlar:

"Akraba ve yakınlarınızı tanıyın. Çünkü sılâ-i rahim (yakınlarla olan ilişkiyi sürdürmek) yakınlar arasında sevgi doğurur, rızkı çoğaltır ve ömrün uzamasına sebep olur."

Yakınlarla ilgilenmek güzel bir ölçünün da habercisidir. Herkes en iyi, en hayırlı, en güzel, en faydalı insan olmak ister. İşte bunun işareti...

Adamın biri Peygamberimize geldi ve sordu:

"Yâ Resulallah, insanların en hayırlısı kimdir?"

"Rabbinden en çok korkan.

"Yakınlarına en çok ilgi gösteren.

"İyiliklere en çok teşvik eden, kötülüklerden en çok sakındırandır."

Akrabaya iyilik yapmak aynı zamanda bir ibadet, Allah'ın razı olacağı bir kulluk görevi, aynı zamanda birinci derecede imanın bir alâmeti, mü'min olmanın bir gereğidir.

Peygamberimizin bu konudaki sözleri çok yerindedir:

"Kim Allah'a ve âhiret gününe iman etmişse sılâ-i rahim etsin (yakınları ile ilgilensin)."

Peygamber Efendimiz akrabalarla ilgilenmeyi çok tavsiye eder, bu konunun üzerinde çok dururdu. Sahabîler de Peygamberimizden aldıkları bu tavsiyeyi birer emir ve direktif olarak kabul ederler, bu konudaki ihmallerini telafi yoluna giderlerdi:

Abdullah bin Ebî Evfâ anlatıyor:

"Peygamber Efendimizin huzurunda idik. Şöyle buyurdular:

"Akrabaları ile alâkalarını kesenler, aramızda bulunmasınlar."

"Bunun üzerine teyzesi ile aralarında ufak bir kırgınlık geçmiş olan bir genç aramızdan kalkarak doğru teyzesine gitti, onunla görüşüp barıştılar. Sonra tekrar meclisimize geldi.

"Peygamber Efendimiz tekrar şöyle buyurdu: "Aralarında akrabası ile ilgisini kesen kimselerin bulunduğu topluma Allah'ın rahmeti inmez."

Akrabanızla ilgi kurarsınız, gider gelirsiniz, ararsınız sorarsınız, iyilik ve ikramda bulunursunuz, ama bazılarından hiç karşılık görmezsiniz. Bir süre tek taraflı yürür ve sonunda usanır, siz de ilgiyi kesme yoluna gidersiniz. Bu doğru bir hareket mi? Cevabı Efendimizden alalım.

Bir zat gelir, Peygamberimize sorar:

"Yâ Resulallah, benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, fakat onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar bana kötülük ederler. Ben onlara yumuşak davranırım, onlar bana kaba ve sert davranırlar."

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular:

"Eğer dediğin gibi isen onlara kızgın kül yediriyor gibisin. Yani (senin yaptığın iyiliğe karşı) onların kötülüğü kendi aleyhlerinedir. Sen böyle davrandığın sürece Allah Teâlâ sana yardımcı olur ve seni onlardan korur."
 
Geri
Top