Parasız Yatılı Kardeşine Kapıyı Yarım Açan Abla

tanım: kardeşini ağlata ağlata demir ranzalara geri gönderen abladır.

bir akşam üzeriydi,köyden yola çıktık ford marka seyfi doğanay melodili minibüsle. yol boyu ağladı anam. yol boyu sustu babam. yırtık bir bavulla girdik yeni evime!

odayı görünce babam, annemi sokmadı içeriye. öyle ya, 16 kişilik odayı da görse nasıl geri dönerdi kadın.

son kez beraberce çıktık dışarı. "derdetme" dedi babam, "ben de yatılı okudum, yemekler de güzelmiş"

"ağlama hanım, ablası da burada, hafta sonları gider, hem 4-5 saatlik yol, köye de gelir"

annem ağladığına göre kötü bir şey oluyordu, hissettim. yeni odamın penceresinden ağlayarak uğurladım ben de. mapusa yeni düşen günahsız gibi "ben suçsuzum" demek geldi içimden, alışırsın diyenlere...

bir gün, iki gün, üç gün... babam neyse de annem yok. annem yok lan! ilkokul yeni bitmiş ve annem yok...

derken ilk hafta sonu geldi. birileri bir listeye adını yazdırıyor:

çiçek: abi ne listesi bu?
x abi: evci listesi, haftasonu gideceksen buraya adını yazman lazım.
çiçek: sağol abi. beni de ablamlar almaya gelir kesin. yazıyim mi adımı?
x abi: yaz o zaman...

akşama kadar annenin son kez giderken göründüğü pencereden, başka birilerinin gelişi beklenir. nafile...

"bu gün cuma işten filan fırsat bulamadılar demek ki, yarın erkenden gelirler"

ertesi gün, bir yumurta, üç zeytin, bir dilim peynirlik kahvaltı ve ardından aynı pencerede bekleyiş... nafile...

ve annenin giderkenki silüeti hatırlanınca 2 kat aşağı düşüp cürmü kadar kar eriten göz yaşları.

ikinci hafta da geçer.

evci listesine yine yanaşılır, yine isim yazılır, gideceği yer kısmınada ablası. yine nafile.

üçüncü hafta nafile.

dördüncü hafta:

"bu seferkesin gelirler ki, kardeşiyim ne de olsa, ya da gelip beni bulamıyolar, yine yaziyim adımı en iyisi"

nafile...

cumartesi sabah kahvaltısında elinde listeyle aşçı yanaşır:

aşçı: çıkmayacaksan niye adını yazıyorsun, ona göre yemek hazırlıyoruz. bir daha çıkmadan adını yazarsan müdür yardımcısına söylerim.
çiçek: tamam amca.

bir sonraki haftasonu köye gideyim diyorum ama, cepte para yok. o para olsa bile dönüş parası sıkıntı. ya köydekilerde de yoksa... cuma gecesi çiçek telefonn diye adım bağırılınca, kesin ablam diyerek deli gibi koşulur:

anne: evladım nasılsın?
çiçek: anne. an.. hüngür
anne: nooldu yavrum ağlama bak (o da başlar ağlamaya)
çiçek: anne. nasılsın. ben iyiyim. hüngür. (etraftaki kaşar yatılılar gülmektedir)
anne: evladım ağlamasana. sana kaymaklı ekmek yaptım gönderdim, köyün minibüsü yazıhaneye bırakacak git ordan al.
çiçek: tamam anne.
anne: ablan gelmedi mi hiç?
çiçek: yok anne.
anne: ben onunla konuşurum gelir tamam mı yavrum?
çiçek: tamam anne. istemiyosa gelmesin ama. ben yıkıyorum çamaşırlarımı deterjan aldım.
anne: yavrum gelir. ben konuşurum. kurban olurum sana. hüngür. paran var mı yemekler nasıl?
çiçek: (param bitti, yemekleri de yiyemiyorum) param var anne, yemekler de çok güzel, hüngür.
anne: iyi geceler yavrum, derslerine çalış emi!
çiçek: tamam anne, zaten tek dersimiz ingilizce, başka ders yok, o da iyi
anne: iyi geceler.
çiçek: iyi geceler anne, hüngür.

bu konuşmayı takip eden hafta sonu "annem arayınca kesin gelir" deyip bir daha yazıyorum adımı evci listesine. gideceği yer: ablası. ablası lan ablası. dıdısının dıdısı değil...

cuma akşamı yine gelen giden yok ama. yemekhanede aşçı görecek korkusuyla kuytuda bir yere oturulur, tam da tabldot'u dökerken aşçıya yakalanılır:

aşçı: bak yine aynı şeyi yapmışsın, yarın seni müdür yardımcısına söyliycem
çiçek: abi yarın gidiyom vallaha gidiyom. bugün işi çıkmış da eniştemin
aşçı: iki aydır mı çıkıyo işi, çıkmayacaksan yazma adını, bi daha uyarmam

cumartesi sabah kalkılır ama aşçı korkusundan kahvaltıya inilemez, öğleden sonra belletmen çağırır:

belletmen: oğlum sen oyun mu oynuyosun, bu listeleri biz müdüre gönderiyoruz. çıkacaksan çık.
çiçek: bu akşam çıkıyorum hocam. ablamgile gidicem.

çıkıyorum dedik de nereye çıkacağız gelen giden yok. okul bahçesinde akşam 7'ye kadar bekle de bekle. 8-9-10, kapısı da kapandı yurdun. eee. sabahla şimdi gecenin ayazında. allahtan gocik kalın. dur şu belletmenin odasına yakın bir yerde oturayım da belki görüp, içeri alır... nafile...

"hele sabah olsun da ablamgile gidiyim, adreslerini biliyorum"
"sabah olsa da gitmem. zaten evciler pazar dönüyo, ben de gittim geldim derim"
"ne gidicem, gitmiyom, annem de aramıştır, beni sevmiyo demek ki"

titreyerek sabah edilir ama boğaz da şişmiştir, şifa da kapılmıştır.

sabah namazına kalkan selman pencereden seslenir:

selman: çiçek, gelsene oğlum
çiçek: kapı açıldı mı ki?
selman: gel açtırırım.

kapı açılır, sıcak yatağa uzanılır, ama ateş basmıştır...

selman: sen dışarda mı kaldın?
çiçek: yok ablamgildeydim
selman: olum herkes dalga geçiyo, ablan var mı burada hakkaten?
çiçek: var işte dün gece ordaydım, sabah erkenden bıraktılar buraya, kapı da kapalıydı bekledim. (titreyerek)
selman: senin ateşin var
çiçek: üşüyorum ama ben
selman: tamam işte, ateşin olduğu için. bayağı ateşin var senin.
çiçek: beni ablamgile götürsene, çok hastayım
selman: tamam
çiçek: ama benim bir kişilik dolmuş param var.
selman: tamam lan, bende para var.

titreye titreye dolmuşa binilir, evlerinin önünde inilir, selmana "sen dön" denir. kapı çalınır. çalınan kapı yarım açılır:

abla: çiçek, sen misin?
sçiçek: benim abla
abla: hasaaan,(eniştenin adı) çiçek gelmiş, bi beş lira getirsene.

para verip, bay bay denileceği anlaşılınca koşarak apartmandan çıkılır.

boğaz damağa yapışmış halde, cepte para olmadığından 6-7 km yürünerek yurda dönülür.

selman: nooldu niye geldin?
çiçek: (ateşten titreyerek) ya ya ya rın rın rın o o o kul kul kul var var di di ye ye
selman: olum bak, burada tek başınasın, akraba filan unut. zaten sahip çıkanımız olsaydı burda değil ordaydık. burda kal ve alışmaya bak bir an önce.
çiçek: ta ta mam mam mam. ben ama çok has has ta ta yım.
selman: kalk doktora gidiyoruz.

doktora gidilir, ağır soğuk algınlığı, 10 gün istirahat. selman köyün minibüsüne bindirip, raporumla okula döner. ben köyüme giderim.

anam ağlayarak sarılır bitkin halimi görünce. anam ağlar, ben titrerim. anam ağlar. ben ağlarım. anam ağlar.

ağlarsa anam ağlar,gerisi yalan ağlar.

hala aynı anasını satıyım.
 

arz-ı hal

şşşşştttttttt
Özel üye
Bir de bunların teyze modeli vardır...çiçek harikasın,o kadar gerçek ki anlattıkların:(ustalığını konuşturmuşsun.
 
Top