Özbekistan

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
ÖZBEKİSTAN


BAYRAĞI

PRTJW.png



ARMASI

TruzF.png



HARİTASI

8Vn2q.png




Resmi İsmi: Özbekistan Cumhuriyeti

İngilizce İsmi: Uzbekistan

Kendi Dilindeki İsmi: Uzbekiston Respublikasi

Başkenti: Taşkent

Nüfus: 27,372,000

Yüzölçümü: 448,000 km2

Para Birimi: 1 som = 100 tiyin

Dili: Özbekçe, Rusça

Dini: Sünni İslam





Târihi

Özbek halkının târihinin ilk dönemlerine âit bilgi yoktur. Özbeklere bu ad, ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyâseddîn Muhammed Özbek tarafından verildi. Tîmûr Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler, Ebü'l-Hayr'ın idaresinde toplanarak, 1428'de onu kendilerine han îlân ettiler. Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hâkimiyetleri altına aldılar.CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak'ı başşehir yaptılar. Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifâde eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bâzı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar. Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi.

Ebü'l-Hayr'ın vefâtından sonra Özbekler, Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Hana yenilerek dağıldılar. Ebü'l-Hayr'ın oğlu Şah Budak, Yunus Han tarafından öldürüldü. Dağılan Özbekler Şah Budak'ın oğlu Muhammed Şeybek'in (Şeybânî) etrafında toplandılar. Bu târihten îtibâren Şeybânîler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılındaTîmûroğulları Devletindeki iç karışıklıktan istifâde ederek Buhara'yı zabtedip, Tîmûr Hânedanına son verdiler. Harezm ve Hive'yi ele geçiren Özbekler, Çağatay Hükümdârı Bâbür'ü mağlup ettiler. Belh, Herat ve Taşkent'i zapteden Özbekler, Orta Asya'nın en güçlü devleti hâline geldiler.

Özbekler bir ara Safevîlere karşı yenildiler ve bâzı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512'de buraları geri aldılar. Özbek hâkimiyeti 16. yüzyıl boyunca Mâverâünnehr'de devam etti. 1598'de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesinden altı ay sonra oğlu Abdülmü'min de kendisine bağlı taraftarlarca öldürülünce, Özbekler ülkesinin hâkimiyeti,Şeybânîlere akrabâ olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti.

Özbekler on altıncı asır boyunca İran'dakiŞiî-Safevîlerle devamlı olarak savaştılar. Ehl-i sünnet olanOsmanlılar ve Hindistan'daki Bâbürlülerle iyi münâsebetler kurmaya çalıştılar. 17 ve 18. yüzyılın ortalarına kadar Astırhanlar Hanlığının hâkimiyeti altında kaldılar. 1740'ta Nâdir Şah tarafından Astırhanlar Hanlığı yıkıldı.

Nâdir Şahın vefâtından sonra, hâkimiyet Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülâlesine geçti. Bu sülâle hâkimiyetlerini 1860'a kadar devam ettirdi. 1860'tan îtibâren Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himâyesinde yarı bağımsız olarak devâm eden Buhârâ Hanlığının hâkimiyetinde kalan Özbekler, Rusların çeşitli baskıları altında yaşadılar.

Bugün Özbekistan'ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19. asırda Hive, Buhara ve Hokand hanlıklarının idâresi altında bulunuyordu. 1917 Sovyet Devrimi ardından, bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların hemen hiç söz sâhibi olmadığı bir geçici hükümet kuruldu. Aralık 1917'de Hokand'da bir millî kongre toplayan Müslümanların Mustafa Çokayev başkanlığında kurdukları hükûmet 1918'de gönderilen Rus askerleri tarafından devrildi. Darbeden sonra yeni yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş hareketi başladı. Harezm ve Buhara Sovyet Halk Cumhûriyetlerinin kurulması Basmacı Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu. Türkistan Komisyonunun 1922'de başlattığı reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti.

1924'te Orta Asya ve Kazakistan'da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhûriyetleri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan arasında paylaştırıldı.

Sovyetler Birliğinde 1989'da başlayan yenileşme hareketleri neticesinde, Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını îlân etti. Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna bağlandı.


Fizikî Yapı

Düz ve kurak batı kesimi Özbekistan topraklarının büyük kısmını meydana getirir. Kuzeybatıda yer alan alüvyonlu Turan Ovası, güneyde Kızılkum Çölü ile birleşir. Batıda yer alan Üstyurt Yaylası hafif dalgalı düz bir yüzeye sâhiptir. Bölgenin en büyük özelliği alçak sıradağlar ve tuzlu bataklıklar, düdenler ve mağaralarla kaplı kapalı havzalardır. Ceyhun Deltası alüvyonlu topraklarla kaplıdır. Kızılkum Çölünün büyük bölümü ülke toprakları içinde kalır. Özbekistan'ın doğusu ise dağlıktır. Tanrı Dağlarının batı kesimlerini meydana getiren dağ silsileleri bölgeyi engebelendirir. Bunlar Ugam, Pskem, Çatkal ve Kuramin sıradağlarıdır. Orta Asya'nın en büyük vâdisi olan Fergana bu bölgededir.

En önemli gölü Aral Gölüdür. Amuderya (Ceyhun) ve Siriderya (Seyhun) nehirleri dışında irili ufaklı 600 akarsu vardır.


İklimi

Özbekistan'da çok kurak kara iklimi hüküm sürer. Senelik ortalama yağış miktarı 200 mm'dir. Yazlar uzun, kışlar ise kısadır. Yazın sıcaklık sık olarak 40°C'nin üzerine çıkar. Kışın ara sıra don görülür.


Tabiî Kaynaklar

Madenler: Özbekistan yeraltı zenginlikleri yönünden önemli bir ülkedir. Gazlı, Carkak, Mubarak'ta doğalgaz, Fergana Vâdisi ve Aşağı Surhan-Derya'da petrol, Angran'da kömür, Almalık ve Kaytaş'ta bakır, çinko, kurşun, molibden ve Muruntau'da bol miktarda altın yatakları vardır. Nuratav'dan çıkarılan Gazgan mermeri güzelliği ve dayınıklılığı ile meşhurdur.

Bitki Örtüsü ve Hayvanlar: Ülke topraklarının % 12 gibi çok az kısmı ormanlarla kaplıdır. Batı kesimindeki düzlükler, havzalar ve dağ eteklerinde otsu bitkiler, tepelerde ise odunsu ve çalımsı bitkiler vardır.

Özbekistan'da genelde çölde yaşayan yabânî hayvanlar çoğunluktadır. Dağlarda kurt, ayı, tilki, ceylan, antilop, çok sayıda kuş yaşar.


Nüfus ve Sosyal Hayat

21 milyona varan Özbekistan nüfûsunu 60 kadar farklı etnik grup meydana getirir. Nüfûsun % 71,4'ünü Özbekler, % 10.8'ini Ruslar, % 4'ünü Kazaklar, % 3,9'unu Tacikler, % 9.9'unu diğer etnik gruplar meydana getirir. Şehirleşme hızlı olmasına rağmen, Özbeklerin dörtte üçü kırsal kesimde oturur. Orta Asya'nın en büyük yerleşim merkezi olan Taşkent'te en çok yaşayan etnik grup Ruslardır. Özbekistan'ın en önemli şehirleri Semerkand, Buhara, Hive ve Hokand'dır.

Özbekistan'da eğitim ve kültür Rusya'nın etkisi olmasına rağmen büyük gelişme göstermiştir. Taşkent Üniversitesi 1920'de kurulmuştur. Günümüzde üniversite sayısı 46'ya ulaşmıştır. Orta öğretimin mecburi olduğu Özbekistan'da okuma-yazma oranı % 100'e yakındır. Özbekistan üniversiteleri büyük ilim merkezleridir.

Ruslar, Özbekistan'ı ele geçirdikten sonra Türklerdeki millî şuuru ve dîne olan bağlılığı ortadan kaldırmak için bütün her şeylerini seferber ettiler. Bunun için baskının dışında kullanılan en yaygın metod Ruslaştırma metoduydu. Ruslaştırma metodu ise önce Rus dilini çok yaygın hâle getirmek şeklinde yürütüldü. Fakat bunlara rağmen Müslüman Türkler inançlarını ve millî duygularını kaybetmediler.Özbekistan'ın bağımsızlığını îlân etmesinden sonra dînî yasaklar kaldırıldı ve birçok câmi, mescit ve medrese açıldı ve dînî faaliyetler belirgin bir şekilde arttı.

Özbekistan'ın Semekand ve Buhara şehirleri târih boyunca ilim ve kültür merkezi olmuştur. Bunun tesirleri günümüzde hâlâ devam etmektedir. Bu şehirlerde; Birûnî, Uluğ Bey, Kâdızâde-i Rûmî, Ali Şir Nevâî, Gıyâseddîn Cemşid Kâşî eş-Şirâzî, Ubeydullah-ı Ahrâr, Necmeddîn-i Kübrâ gibi âlim ve ilim adamları yetişmiştir.


Ekonomi


Özbekistan ekonomisi sanâyi ve tarıma dayalıdır. Dünyânın üçüncü pamuk üreticisidir. İpekböcekçiliği yaygın olarak yapılır. Üzümleri meşhurdur. İklimi ve bitki örtüsü sığır ve koyun besiciliğine elverişlidir. Bölgede en çok Karakul koyunları beslenir.

Özbekistan Orta Asya'nın en önemli makina ve ağır donanım üreticisidir. Çıkarılan doğal gaz boru hattı ile komşu cumhûriyetlerine de gönderilir. En önemli hafif sanâyi ürünleri pamuklu ve ipekli kumaştır. Aral Gölü kıyısında bulunan Muynak'ta havyar, kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış balık üretilir.

Özbekistan yeraltı kaynakları bakımından çok zengindir. Navoi eyâletinde bulunan zengin tabiî gaz, altın ve uranyım yatakları, bölgenin hızla gelişmesine sebep olmuştur. Bölgede çimento fabrikası, büyük kimyâ sanâyii ve elektrik santrali kurulmuştur. Zarafşan'daki Muruntau'da bulunan altın mâdeninden senede 80 tona yakın altın çıkarılmakta olup, bu miktar dünyâdaki en büyük altın ocaklarının üretiminden fazladır. Çıkarılan mâdenler eyâlet merkezi Navoi'de işlenmektedir.

Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, Türkiye ile sıkı diplomatik ilişkilere girmiştir. İki ülke arasında ekonomi, ticâret, kredi, turizm ve kültür anlaşmaları imzâlanmıştır.


Ulaşım

Özbekistan'da ulaşım başlıca Taşkent, Semerkand, Buhara, Çarçay ve Fergana arasındaki 3000 km'lik demiryolu, 21.500 km'lik şose ve Amuderyâ üzerinde 1200 km'lik su yolu ile sağlanmaktadır. Birçok şehrinde havaalanı vardır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Özbek Mutfak Kültürü Üzerine Notlar


Kökeni Orta Asya Türk mutfak kültürüne dayanan Özbek millî mutfağında diğer Türk boylarında olduğu gibi sayısız yemek çeşidine rastlanmaktadır.

Tür ve sayıda görülen bu zenginlik köken yanında, komşu kültürlerle karşılıklı etkileşim ve doğal imkânlarla izah edilebilir.

Orta Asya Türk mutfak geleneğinde Özbek milli mutfağı haklı bir üne sahiptir.

Özbek beslenme sistemi ve mutfak geleneğini belirleyen unsurlar arasında halkın hayat tarzı, gelenek ve görenekler, insanların ortak karakterleri, yiyecek pişirme teknikleri, yörenin iklim şartları ve diğer ekolojik unsurların büyük payı vardır.

Özbek sofrasında meyveler önemli yer tutar. Ülkede bol miktarda yetiştirilen üzüm, kayısı, şeftali, armut, kavun, karpuz, ceviz, erik, kiraz, ayva, incir, taze olarak tüketilmesi yanında; kurutma, reçel-marmelât olarak da sofralara getirilir. Son zamanlarda bazı yörelerde limon, portakal, mandalina ve hurma da yetiştirilmeye başlanmıştır.

Ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayalı Özbekler, süt ve sütün türevlerinden yapılan besin maddelerine büyük önem verirler. Ülkede en çok koyun ve keçi ile sığır, bazı yörelerde at ve deve de yetiştirilir. Bunların sütlerinden kımız ve şubat yapılarak tüketilir.

Sütten yapılan ekşimik, çökelek, katık, sızma, kaymak vb. zevkle tüketilen yiyeceklerdir.

Gelişen teknolojiye paralel olarak hayvani yağların yanında ayçiçeği ve pamuktan elde edilen bitkisel yağlar da kullanılır olmuştur. Son zamanlarda bunlara kayısı çekirdeği ve üzüm çekirdeği yağları da katılmıştır.

İslâmiyet’in yasakladığı domuz, et ve yağ olarak bu mutfakta yer almaz. Ancak, ülkede yaşayan gayri Müslimler tarafından kullanılır.
Özbek yemekleri çok doyurucu ve yüksek kalorilidir. Yemeklerde çok miktarda soğan vardır. Mantı ve yemeğe girecek kıymada ince kıyılmış soğan kullanılır. Eğer soğan yemeğe çiğden konacaksa bol soğuk sudan geçirilir, üzerine sirke gezdirilir.

Sos ve garnitür geleneksel Özbek mutfağında yok denecek kadar azdır. Esas yemekler ya kızartılır, ya da kendi suyunda pişirilir.

Özbek Türklerinde her yemek çayla başlar, çayla biter. Yemek öncesi, geleneksel tatlı yiyecekler ikram edilir. Karamela türü şekerler, Balkanlar dâhil, Kıbrıs Türklerinde de görülen reçel çeşitleri, fırında pişirilmiş tatlı yiyecekler vb. kışın da olsa kavun ve karpuz misafire mutlaka ikram edilir. Kıraç topraklarda yetiştirilen, çöl kavunu adıyla anılan çok tatlı kavunlardan yapılan kurutmalar tatlı niyetine yenir.

Yemeğin son kısmında geleneksel pilav çeşitlerinden birisi ya da mantı mutlaka ikram edilir. Pilavın bu mutfakta özel bir yeri bulunmaktadır. Onlarca çeşidi olan pilavın her yörede ayrı ve kendine özgü yapılış şekli vardır. Semerkand, Buhara, Fergana yöresi pilavları malzeme ve pişirme tekniği yönünden farklıdır.

Özbek mutfağında yemek pişirme teknikleri de gelişmiştir. Tandırda/pişen ekmek ve hamur işleri ile yemeklerin çok lezzetli olduğu bilinmektedir.

Ayrıca yüksek ateşte buharla pişirmek için geliştirilen alüminyum ya da paslanmaz çelik tencereler yemeklerin lezzet ve beslenme değerlerine olumlu katkılarda bulunmaktadır.

Sırlı toprak kaplarda yapılan yemeklerin lezzetli olacağına inanılır.

Çay için özel yapılmış çaydanlık ile büyükçe kulpsuz piyale adı verilen seramik kaplar kullanılır.

Özbek mutfağında yemek pişirilmeden önce kuru soğan, havuç, kemikler ayrı ayrı pişirilir ya da kaynatılır. Kızartmalarda bitkisel yağlar kullanılır. Sıcak geçen yaz aylarında bile hayvanî yağlar tercih edilir.

Et genelde kemikli pişirilir. Kemik suyunda şifa olduğuna inanılır. Buhara yöresinde eti yağda kızartıp soğanla servis yapmak âdettendir.

Dünyada saf, kendi içine kapanmış çok az mutfak mevcuttur. Hemen bütün beslenme sistemlerinde komşu kültürlerle bir alışverişin, etkileşimin olduğu görülür. Özbek mutfağındaki zenginliği tarih boyu çeşitli milletlerle yapılan temaslara, savaş ve göç olgusuyla karşılaştıkları olumlu kültür unsurlarını bünyelerine uydurma yeteneğine bağlayabiliriz.

Tarihi İpek yolu, İran’la olan ilişkiler ve son yıllarda siyasi bakımdan SSCB ile birlikte geçen 70 yıl Özbek mutfağındaki değişme, gelişme, belki de yozlaşmanın başlıca dinamikleri olmuştur.
Özbek milli yemeklerinde Orta Asya’daki diğer Türk asıllı toplulukların mutfağına nazaran daha çok baharat kullanılır. Anason, çörek otu, safran, taze ve toz biber, karabiber, maydanoz, dereotu, Orta Asya nanesi, kungut tohumu, en çok da rey- han vb. otlar ülke genelinde yerel ve ticari mutfakta yaygın olarak tüketilmektedir. Son zamanlarda bu baharatlı ve aromalı bitkilere karanfil, hardal, tarçın, kişniş ve defneyaprağının da ilave edildiğini görmekteyiz.

Özellikle Fergana ve Taşkent çevresinde oturan Özbekler acı ve keskin baharatlı yemeklerden hoşlanırlar. Kırmızı ve karabiber, çörek otu vb. acı ve aromalı baharatlar yemeklerin ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve tüketilir.

Doğada kendiliğinden yetişen bazı bitkiler Özbek halk tababetinde ilaç olarak kullanıldığı gibi koruyucu halk hekimliğinde şifalı ot niyetinde de tüketilmektedir. Bu ot ve yumruların kültüre edilmiş sebze ve meyvelerle birlikte yemeklerde kullanıldığı da bilinmektedir.

Özbek mutfağında et ve sütün türevleriyle, etin sebze ile karışımından meydana gelen zenginlik ve hayvanî yağların sıkça kullanılması geçmişteki “Bozkır tarzı beslenme” biçiminin göstergesi sayılmaktadır.

Bütün kültürlerde paralellikleri görüldüğü gibi önceleri vahşi hayvanları ehlileştirip, bir bakıma onları kültüre edip yemeklerinde kullanıyorlar. Bunlar içerisinde en çok yedikleri koyun, sığır ve tavuk oluyor. Bazı yörelerde at eti de yaygın olarak tüketilmektedir.

Çok çeşitli hayvanî besinlerle, tarıma dayalı kaynakların fazlalığı Özbek mutfağının zenginleşmesini sağlamıştır. Buğday, arpa, pirinç, maş, havuç, kabak yemeklerde etle birlikte pişirilerek değişik yemek adları olarak karşımıza çıkar.

Önceleri yalnız belirli yerlerde, özel olarak yetiştirilen patates, domates, salatalık, turp vb. bitkiler son zamanlarda ülkenin tarıma elverişli bütün yörelerinde yetiştirilmeye başlamıştır.

Özbek Yemeklerinden Örnekler​

Maş Horda

İçindekiler:
Parça et 500 Gr
Kuyruk yağı 100 Gr.
Maş 1 Su Bardağı
Maş 1.1/2 Su Bardağı
Kuru soğan 2 Orta Boy
Havuç 1 Orta Boy
Domates 3 Orta Boy
Patates 1 Orta Boy
Tuz Yeteri Kadar

Üzeri için:
Yoğurt 1 Su Bardağı
Reyhan 1 Tatlı Kaşığı

Yapılışı:

1. Kuyruk yağı küçük küçük doğranır, bir tencereye konur, kuşbaşı doğranmış et, ince doğranmış soğan, iri küp şeklinde doğranmış havuç, patates ve domates ilave edilir, kavrulur, su katılır.
2. Başka bir tencereye maş ve su konur, ortası biraz yarılıncaya kadar pişirilir.
3. Etli su kaynadığında pirinç, pirincin pişmesine yakın pişmiş maş ile tuz ilave edilir, karıştırılır.
4. Çorba olarak kâselerde servis yapılır. Üzerine yoğurt ve reyhan dökülür.

Not:

1. Eğer kabakla pişirilirse Maş Kabak olur. Bu takdirde kabuğu alınmamış kabaklar büyük dilimler şeklinde konur. Kabuğun içinden kaşıkla oyularak yenir.
2. Eğer az su konursa Maş Kiçiri olur. Bu takdirde 500 Gr. pirinç konur.
3. Eğer pirinç yerine uğra (erişte) konulursa Maş Uğra olur. Bu takdirde ince doğrarmış erişte konur.
4. Maş: Bir çeşit börülce. (Phaseolus Aureus) Ülkemizde Gaziantep yöresinde yetiştirilmektedir.


Narın

İçindekiler:

Hamuru:
Un 1 Kg.
Su Aldığı kadar
At eti 2 Kg.
Kuru soğan 4 Orta Boy
Havuç 2 Büyük Boy
Domates 3- 4 Orta Boy
Tuz Yeteri kadar
Çiçek yağı 500 Gr.
Karabiber 1 Tatlı Kaşığı

Yapılışı:

1. Etler büyük parçalara bölünür. Bir tencereye konur, üzerini örtecek kadar su ilave edilir. Kaynamaya bırakılır, üzerinden köpükler alınır, atılır.
2. Soğan ince doğranır, hazırlanan ete ilave edilir.
3. Havuçlar kazınır, yıkanır, daire şeklinde doğranır, ete ilave edilir.
4. Kısık ateşte 3- 4 saat pişirilir. Et piştikten sonra Sudan çıkarılır, bir tabağa konur, tuz dökülür, soğutulur. (Etin muntazam kesilecek şekilde pişirilmesi gerekir)
5. Un, su ve tuz ile sert bir hamur tutulur, oklavayla açılır, 20x20 cm. boyutlarında kesilir.
6. Ayrı bir tencerede tuzlu su kaynatılır. Hamurlar kaynayan suda pişirilir.
7. Pişirilen hamurlar soğuk sudan geçirilir. Bir masa üzerine yayılır, ters yüz edilerek biraz kurutulur.
8. Hamurlar kuruduktan sonra, bir tarafına kızdırılmış çiçek yağı sürülür. Diğeri üzerine konur ve bu iş sırayla devam eder.
9. Yağlı soğuk hamurlar önce 2 cm. arayla bantlar şeklinde kesilir, sonra bu bantlar üst üste konur, erişte genişliğinde kesilir.
10. Soğutulmuş ve tuzlanmış et ince ince doğranır.
11. İnce doğranmış et ve hamur karıştırılır. Üzerine doğranmış soğan, karabiber ilave edilir, servis yapılır ya da sulu olarak içilir.

Samsa

İçindekiler

Malzemeler:
Kuzu Eti 800 Gr
Kuzu ya da Dana İç Yağı 250 Gr.
Kuru Soğan 4-5 Orta Boy
Yumurta 4 Adet
Margarin 400 Gr.
Un 700Gr.
Karabiber 1 Çay Kaşığı
Kimyon 1 Çay Kaşığı
Tuz Yeteri Kadar

Yapılışı:

1. Yumurtalar kırılır, 2 yumurta sarısı üzeri için ayrılır. İçine biraz tuzlu su ve un konur, yumuşak bir hamur hazırlanır. 15- 20 dakika dinlendirilir.
2. Hamur büyük yufka şeklinde açılır, üzerine bolca eritilmiş margarin sürülür, yufka ince rulo yapılır. Sonra 1.5- 2 cm. kesilir, küçük parçalar avuç içiyle bastırılır ve oklavayla bu parçalar tekrar yuvarlak açılır.
3. İçin hazırlanması: Kuzu eti ve kuzu ya da dana yağı küp şeklinde kesilir, ince doğranmış soğan katılır, kimyon, karabiber ve tuz konur, iyice karıştırılır.
4. Açılan hamurlara hazırlanan iç konur ve kenarlar yukarıya doğru büzülerek kapatılır.
5. Yağlanmış tepsiye ters çevrilerek konur, üzerine yumurta sarısı sürülür, fırında pişirilir.

Not:

1. Etli iç yerine arzu edildiğinde ıspanak da konur.


Ayvalı Pilav

İçindekiler:
Kuzu ya da Dana Eti
750 Gr.
Pirinç 900 Gr.
Kuru soğan 4-5 Büyük Boy
Sıvı yağ 300 Gr.
Ayva 2-3 Orta Boy
Havuç 900 Gr.
Kimyon 1 Tatlı Kaşığı
Tuz Yeteri Kadar

Yapılışı:

1. Tencereye yağ konur, kızdırılır, önce içine kuşbaşı kesilmiş et, sonra halka şeklinde doğranmış soğan, daha sonra kibrit çöpü şeklinde doğranmış havuç konur ve kavrulur. Su ve tuz ilave edilir.
2. Ayvalar yıkanır, soyulur, ikiye bölünür, çekirdekleri alınır ve tencereye konur.
3. Ayvalar 20 dakika kaynadıktan sonra çıkarılır, yıkanmış pirinç suya atılır, suyun pirincin iki parmak üstünde olması gerekir. 15- 20 dakika kaynatılır. Çıkardığımız ayvalar tekrar pirincin üstüne konur, 30 dakika demlendirilir.
4. Büyük servis tabağına alınır, et ve ayvalar pilavın üstüne konarak, yanında salatalarla servis yapılır.


Çalap Salatası

İçindekiler:
Salatalık 2 Orta Boy
Kırmızı turp 1 Bağ
Taze soğan 6 Adet
Dereotu ½ Demet
Taze reyhan ½ Demet
Karabiber 1 Çay Kaşığı
Tuz Yeteri kadar
Yoğurt 1 Kg.

Yapılışı:

1. Yıkanmış ve soyulmuş, çok küçük doğranmış salatalık ve küçük turplar ile ince doğranmış soğanlar tuzla karıştırılır.
2. Yoğurt biraz çarpılır ve salatalıklarla karıştırılır.
3. İnce kıyılmış dereotu ve reyhan, karabiber yoğurtlu karışıma ilave edilir ve tekrar karıştırılır.
4. Arzu edenler buz katarak servis yapabilirler.

Not:

1. Kuru reyhan da kullanılabilir.


Sümelek

İçindekiler:
Buğday 1 Kg.
Sıvı yağ 150 Gr.
Un 3 Kg.

Yapılışı:

1. Buğday çukur bir kaba konur, üzerine bolca su ilave edilerek 1 gün bekletilir. Buğdaylar şişirilir.
2. Buğdaylar bir tahtaya yayılır, 2 gün bekletilir. Her gün sabah, öğle, akşam olmak üzere 3 kez sulanır.
3. 2 günden sonra, buğdaylar tahta üzerinde ters yüz edilerek karıştırılir. Ve gene düzgün şekilde tahta üzerine yayılır. Bazı yerlerinden hava alması için delik açılır. Bir hafta müddetle aynı işlem tekrarlanır.
4. Bir hafta sonunda buğday yeşerip büyür. Büyüdükten sonra, buğdaylar kıyma makinesi ya da mutfak robotundan geçirilir.
5. Parçalanan buğdaylara bolca su katılır, bir tencereye bezle süzülür. Tekrar buğday tortusuna su katılır, tekrar bezle başka bir tencereye süzülür. Kalan tortuya su katılır. Bezle başka bir tencereye süzülür. Böylece bu işlem 3 kez ve 3 ayrı tencerede yapılmış olur.
6. 3 ayrı tenceredeki sulara ayrı ayrı un konup iyice karıştırılır. Sulu bir hamur elde edilir.
7. Büyük bir tencereye yağ konur, üzerine 3 tenceredeki unlu su katılır.
8. Önce hızlı ateşte çikolata rengi alıncaya kadar hızlı hızlı karıştırılır, Sonra kısık ateşte 24- 26 saat pişirilir.
9. Dibine yapışmaması için ceviz ya da birkaç yuvarlak taş konur. Çok kaynadığından cevizin yağı da karışır.
10. Piştikten sonra 2- 3 saat demlendirilir.

Not:

1. Sümelek, Nevruz törenlerinin en önemli ikramıdır.


Nar Şerbeti

İçindekiler:
Nar suyu 1 Litre
Toz şeker 1.1/2 Su Bardağı
Su 2 Su Bardağı
Vanilya Arzu edildiği kadar

Yapılışı:

1. Şeker bir tencereye konur, su ilave edilir, kaynatılır, hazırlanan nar suyu katılır.
2. Arzu edilen miktarda vanilya konur.
3. Soğuk olarak servis yapılır.[/SIZE]
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Özbek Hanlığı'nın Kuruluşu
Cengiz Han'ın torunlarından Batu Han tarafından kurulan Altın Orda Devleti'nın (1227-1502) başına 9. han olarak, 1313 tarihinde Özbek Han geçmişti. Özbek Han, ilk günlerden başlayarak kararlı ve sert bir siyaset gütmüş, Kutlug Timur Noyan'ın nasihatleri sayesinde kısa bir zamanda birçok rakip ve düşmanlarından kurtulmuştu. Özbek Han Tuna taraflarında Nogay'ın şahadetinden sonra çoğalan Bizans ve Slavların nüfuzunu kırarak tekrar Müslüman Türklerin baskısını arttırmaya başladı.
1319'da Tuna'yı geçerek Edirne'ye kadar geldiler. Özbek Han'ın orduları 1314 de, Bulgar Kralı Sventoslav'ın ölümünden sonra, Kral George Terter'e Bizansa karşı yardım bahanesiyle Trakya'ya, 1330'da Terter'in Sırplarla olan savaşında ona yardımcı olmak gayesiyle Köstendil'e kadar ilerlemişti. Bu arada bazı hükümetlerle evlilik yoluyla da bağlar kurarak durumunu güçlendirmeye çalışmıştır. Mesela 1320'de kızı Tulun Bige'yi Kahire'ye zevce olarak göndermiş, bu arada Bizans'tan da kızlar almıştır.
Özbek Han 1335 yılında Azerbaycan seferine çıktı. Bu sırada Bağdat Hatun tarafından zehirlenen Ebu Said ölmüş ve İlhanlı Moğol hâkimiyeti de çökmeye yüz tutmuştu. 14. yüzyıl Acem tarihçisi ve coğrafyacısı Hamdullah Kazvini, Azerbaycan'a yapılan seferden söz ederken Özbek Han'ın askerlerine, “Özbekler” dendiğini kaydeder. İbn Batuta, Özbek Han'dan bahsederken; "geniş bir ülkesi, kuvvetli bir ordusu olan şanlı, şöhretli ve devletli bir sultan olup, Tanrı'nın düşmanlarından biri olan Bizans İmparatoru ile savaşa, cihat ve gaza etmeye vazifeli bulunmaktadır. Ülkesi gerçekten pek geniş ve büyük şehirlerle donanmıştır. Kefe, Kırım, Macar, Azak, Sogdak, Harezm ile taht kenti Saray bunların en meşhurları olarak sayılabilir" demektedir.[kaynak belirtilmeli] Gerçekten Özbek Han, İdil kıyısındaki Saray kentini çok geliştirmiş ve büyütmüştür. Bu şehre yeni camilerin yapılmasını sağlamıştır. Sadece İdil kıyısında değil, Kırım'da da yeni binalar yaptırmıştır. Onun zamanında bütün Deşt-i Kıpçak boylarında Türkçe konuşulduğu da bilinmektedir.

Bağımsız Özbekistan Devleti
Özbekistan, 20 Haziran 1990'da egemenliğini, 1 Eylül 1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir. 29 Aralık 1991 tarihinde düzenlenen referandumla bağımsızlık ilanı onaylanmıştır. Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra gelişmiş ülkelerle özellikle ekonomik anlamda ilişkiler kurmuştur. Özbekistan zengin yeraltı kaynaklarını dış ülkelere satma imkânı bulmuştur. Özbekistan çok eskiye dayanan köklü devlet geleneği sayesinde bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Orta Asya'nın güçlü devleti hâline gelmiştir ve günümüzde de Orta Asya liderliği konusunda Kazakistan ile rekabet hâlindedir. Bağımsızlığından günümüze değin devlet başkanlığını İslam Kerimov yönetmektedir.


Coğrafya

Bir Türk devletidir. Bağımsız Özbekistan'ın 447.400 km2'lik bir yüz ölçümü bulunmaktadır. Özbekistan; Kazakistan, Tacikistan, Afganistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'a komşudur. Başkenti Taşkent'tir. 2009 yılında nüfusu (tahminî) 27.488.000'dir.

Önemli Nehirler
Sirderya (Seyhun) ve Amuderya (Ceyhun) en önemli nehirlerdir. Ayrıca, Surhanderya, Karaderya, Zerefşan, Kaşkaderya ve Narin deryaları da bulunmaktadır. En büyük gölü Aral'dır. Aral Gölü ayrıca, Sovyet dönemindeki yanlış tarım politikaları sonucunda bugün Özbekistan için büyük bir çevre felaketi doğurmuştur.

Demografik Yapı
Diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi iklimi, yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve karasal iklimdir.
Özbekistan'da etnik dağılımında Özbekler %80, Ruslar %5.5, Tacikler %5'lik orana sahiptir.Nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman'dır (Sünni). Ülkede %3.5 oranında Ortodoks nüfus yaşamaktadır.

Siyasi ve Ekonomik Yapı
Ülkede hâlen Halk Demokratik Partisi, Liberal Demokrat Partisi, Adalet Sosyal Demokrat Partisi ve Millî Tikleniş Partisi bulunmaktadır. İlk parlamento seçimleri 1994'te yapılmıştır. Yönetim biçimi cumhuriyettir.
Özbekistan Cumhuriyeti AGİT, BM ve diğer uluslararası kuruluşlara üyedir. Devlet tekelinde olan, bir Özbekistan Devlet Televizyonu ve yayın kuruluşu yanında 3 tane de özel televizyon kuruluşu vardır. Bunlar; 31.Kanal, 29.Kanal ve Merkez TV 'dir. Özbekistan da 2 adet devlet, 2 adette özel olmak üzere toplam 4 adet banka bulunmaktadır.
 
Top