Osmanlıda yapılan Birleşik K. ve Fransa Antlaşmaları

Suskun

V.I.P
V.I.P
osmanli.gif

Birleşik K. ve Fransa Antlaşmaları

El-Ariş (1800)
Paris (1802)
Kale-i Sultaniye (1809)
Baltalimanı (1838)
Londra (1841)
Paris (1856)

osmanli.gif

El-Ariş Sözleşmesi

24 Ocak 1800 tarihinde Fransa ve Osmanlı Devleti arasında imzalanmış sözleşme. Fransa'nın Mısır Seferi çerçevesinde imzalanmış, Büyük Britanya'nın karşı çıkması nedeniyle uygulamaya konamamıştır.

Fransa'nın Mısır Seferi, 1798 yılı Ağustos ayında başlamıştı. Fransa, Büyük Britanya karşısında deniz muharebesinde yenik düşmesine rağmen karada ilerlemesine devam edebilmiş, Filistin'de ilerledikten sonra Akkâ kalesi kuşatmasının Osmanlı savunmasınca kırılmasından sonra Mısır'a geri dönmüş ve 1 Ağustos 1799'da Mısır'da Osmanlı ordusuna karşı bir muharebesi kazanmıştı.

Fransa kuvvetlerine komuta eden General Napolyon Bonapart, Fransa'da meydana gelen siyasi bunalımı haber alarak Ağustos 1799'da Fransa'ya döndü. Bonapart'ın yerine geçen General Jean-Baptiste Kléber başkanlığındaki Fransız heyeti 1799 sonunda Osmanlı yetkilileriyle görüşmelere başladı. Taraflar arasında 24 Ocak 1799 tarihinde El-Ariş adlı liman kentinde bir sözleşme imzalandı. Fransa bu sözleşmenin hükümlerine göre, 1798 yılında işgal etmiş olduğu Mısır'ı boşaltacaktı. Sözleşme uyarınca Fransa ordusu mensuplarının ülkelerine dönmeleri için Büyük Britanya tarafından pasaport ve geçiş belgeleri verilmesi gerekiyordu. Bu durumda, bu dönemde Osmanlı Devleti'nin müttefiki konumunda olan İngiltere sözleşmeye taraf oluyordu. Başlangıçta Büyük Britanya'nın da desteklediği bu sözleşme, Şubat 1800'de Britanya donanması amirali George Elphinstone Keith'in sözleşmeyi imzalamayı reddetmesi nedeniyle yürürlüğe girmedi.

Fransa birliklerinin Mısır'dan geri çekilmesini düzenleyen yeni bir sözleşme 27 Haziran 1801 tarihinde imzalanacaktır. 9 Ekim 1801'de imzalanan Paris Barış Senedi ile Fransa ve Osmanlı Devleti arasındaki barışın şartları ortaya konacak, nihai barış ise 25 Haziran 1802'de Paris Antlaşması ile gerçekleşecektir.





osmanli.gif

Paris Antlaşması

25 Haziran 1802'de Paris'te, Fransa ile Osmanlı Devleti arasında imzalan bir barış antlaşmasıdır. Napolyon'un Mısır Seferi'nin 1798 yılında başlamasından itibaren bozulan ikili ilişkileri barış ilkeleri temelinde yeniden düzenleme amacı taşır.

İki devlet arasındaki barış görüşmeleri 1801 yılında başlamış, 9 Ekim 1801'de imzalanan Paris Barış Senedi ile barışın hazırlık ilkeleri kabul edilmişti. 1802'de imzalanan anlaşma, nihai barış antlaşması niteliğindedir. Fransa tarafından Napolyon Bonapart yönetiminin dışişleri bakanı Charles Maurice de Talleyrand-Périgord, Osmanlı tarafından ise Seyyid Mehmet Sait Galip Efendi antlaşmayı imzalamıştır.

On maddeden oluşan bu antlaşmanın ilk maddesi iki devlet arasında barışın tesis edildiğini belirtmekteydi. İkinci maddesi ise Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde daha önceden sahip olduğu bütün kapitülasyon haklarının aynen devam edeceğini bildirmekteydi. Aynı maddede Osmanlı Devleti Fransa gemilerine Karadeniz'de serbest dolaşım hakkı tanıyordu. Üçüncü maddede Fransa'nın Mısır Seferi öncesinde sahip olduğu ticari hakların geçerli olduğu vurgulanıyordu. Dördüncü maddede Osmanlı Devleti, Fransa ve İngiltere arasında 25 Mart 1802'de hazırlanmış olan Amiens Antlaşması'nı tanıyor ve sözkonusu antlaşmanın Osmanlı Devleti'yle bağlantılı olan maddelerini kabul ediyordu (III. Selim daha önce 13 Mayıs 1802'de tek taraflı olarak Amiens Antlaşması'nı tanıdığını açıklamıştı.

Paris Antlaşması'nın 5. maddesiyle Osmanlı Devleti ve Fransa birbirlerinin toprak bütünlüklerini karşılıklı olarak garanti ediyorlardı. Altıncı ve sekizinci maddelerle el konulan mallar ve savaş esirlerinin durumu düzenleniyordu. Yedinci madde gümrük kurallarının eski kapitülasyonlara göre yeniden düzenlenmesini öngörüyordu. Dokuzuncu maddeyle Osmanlı Devleti Fransa lehine en çok gözetilen ulus kaydı düşüyordu (bu statü ikinci maddede de belirtilmişti). Onuncu madde, antlaşmanın onanması ve yürürlüğe girmesine ilişkindi.





osmanli.gif

Kale-i Sultaniye Antlaşması (Çanakkale Antlaşması)
1807-1809 Osmanlı-Büyük Britanya Savaşı'nın sonucu olarak 5 Ocak 1809 tarihinde, Osmanlı Devleti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı arasında imzalanmış bir antlaşmadır. Antlaşmaya Osmanlı tarafını temsilen nişancı Mehmet Emin Vahat Efendi, Birleşik Krallık tarafını temsilen Robert Adair imza koymuştur.

On iki maddeden oluşan bu antlaşmaya göre Büyük Britanya'nın işgal etmiş olduğu Osmanlı toprakları Osmanlı Devleti'ne geri verilecekti. Osmanlı topraklarında bulunan Britanyalı tüccarların savaş sırasında Osmanlı Devleti tarafından el konulmuş olan malları sahiplerine iade edilecekti.

Antlaşmanın 4. maddesi, Eylül 1675'te Büyük Britanya ile Osmanlı arasında imzalanmış olan ve daha önceki Britanya imtiyaz ve kapitülasyonlarının bir özeti niteliğinde olan antlaşmanın geçerli olduğunu bildiriyordu. Buna ek olarak, 5. maddede, Birleşik Krallık'ın da kendi sınırları içinde ticaret yapacak olan Osmanlı gemilerine ve tüccarlarına elverişli koşullar sağlayacağı belirtiliyordu. Altıncı maddede, Osmanlı Devleti'nin belirlemiş olduğu gümrük haddinie Britanyalı tüccarların kabul edileceği bildiriliyordu.

Yedinci, sekizinci ve dokuzuncu maddeler, diplomatik temsil konusunda düzenlemeler getiriyordu. Elçilere karşılıklı olarak saygı gösterilecek, Osmanlı Devleti kendi tebasının haklarını korumak için Malta dahil olmak üzere Birleşik Krallık yönetimindeki topraklarda şehbender (konsolos) görevlendirebilecekti. Büyük Britanya'nın Osmanlı topraklarındaki diplomatik temsilciliklerinde tercüman görevlendirilmesi, Osmanlı Devleti tarafından verilecek beratlarla mümkün olacaktı. Tüccar ve zanaatkârlara tercüman beratı verilmeyecekti. Osmanlı Devleti tebasından kişiler Birleşik Krallık konsolosu olarak görevlendirilemeyecekti. Onuncu maddede, Osmanlı tebasından kişilerin Büyük Britanya himayesine alınamayacağı belirtiliyordu. Antlaşmanın en önemli maddesi olan on birinci maddeyle, savaş gemilerinin Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçmelerinin önceki dönemlerde her zaman yasak olmuş olduğu hatırlatılıyor, bu eski kurala tüm devletlerin barış döneminde de uyması isteniyordu. Büyük Britanya tarafı, bu kurala uyacağını belirtiyordu. Son maddede antlaşmanın yürürlüğe giriş süreci düzenlenmişti.

Ayrıca bu antlaşmanın bazı gizli maddelerinde Birleşik Krallık'ın Osmanlı Devleti'ne Fransa'ya karşı bir savaş halinde destek vereceği hükümleri bulunmaktaydı.





osmanli.gif

Baltalimanı Ticaret Konvansiyonu

16 Ağustos 1838 Osmanlı Devleti'nin Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ile İstanbul'un Baltalimanı semtinde imzaladığı ticaret antlaşmasıdır.

Osmanlı Devleti 1826'dan beri kendi ihtiyaç duyduğu yerli hammaddelerin yabancı tüccarlar tarafından yurtdışına çıkarılmasını önleyen yed-i vahid (tekel) sistemini uygulamaya koymuştu. Bu sistem Büyük Britanya'nın çıkarlarına uygun düşmüyordu ve İngilizler kendilerine Osmanlı topraklarında ayrıcalıklar verilmesi için Osmanlı Devleti'ne baskı yapıyorlardı.

Osmanlı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak, Büyük Britanya'ya ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir ticaret konvansiyonunu Baltalimanı'nda devlete olan yalıda imzaladı. Konvansiyon 8 Ekim 1838'de Kraliçe Viktorya, bir ay sonra da Sultan II. Mahmut tarafından onaylandı.

Bu antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:


1. Tekel sistemi kaldırıldı. Britanyalılara diledikleri miktarda hammaddeyi satın alma imkânı verildi.

2. İç ticarete Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra Britanyalıların de katılması öngörüldü.

3. Britanya vatandaşları Osmanlı ürünlerini Osmanlı tebâsından tâcirlerle aynı vergi koşulları altında satın alma hakkına sahip oldular.

4. Britanyalılarla olan transit ticaretten alınan vergi resmi kaldırıldı.

5. Büyük Britanya gemileriyle gelen Britanya malları için bir defa gümrük ödendikten sonra, mallar alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti.

Yukarıda sıralanan maddelerin sonuncusu, Britanya vatandaşları Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödeyecekleri anlamına geliyordu. Örnegin Selanik'ten İstanbul'a mal gönderen Müslüman yerli tüccar devlete transit gümrük vergisi ödediği halde Britanyalı tüccar bu vergiden muaf olmuş ve Müslüman tüccarların bir başka Osmanlı şehrine mal göndermesine, ticaret yapmasına yüksek vergilerden dolayı fiilen imkân kalmamıştı.

1838-1841 yıllarında buna benzer antlaşmalar Fransa, İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Portekiz'le de imzalandı. Bu antlaşmalar kapitülasyon sistemini sağlamlaştırdı, Osmanlı sanayine büyük bir darbe vurdu. Osmanlı Devleti'nin diğer devletlere borçlanmasına yol açtı ve mali çöküntüsünü hızlandırdı.




osmanli.gif

1841 Boğazlar Sözleşmesi
Avusturya, Fransa Krallığı, Birleşik Krallık, Prusya, Rusya İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti'nin 13 Temmuz 1841'de Londra'da imzaladığı uluslararası sözleşme.

Mısır isyanı sonunda Osmanlı Devleti'nin tam bir çöküntü içine düştüğü ortaya çıkınca Boğazlar meselesi önemli bir konu olarak ön plana çıktı. Çünkü, Akdeniz'in doğu kapısı durumunda olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, devletlerarası ilişkiler ve dengeler açısından hayati önemi haizdi. Aslında, bu safhada boğazlar, Birleşik Krallık veya Rusya'nın kontroluna girebilirdi. Fakat, bu güçler karşı karşıya gelmemek için ve dengelerin muhafazası maksadıyla bu türden uygulamaya teşebbüs etmediler.

1841 tarihine kadar Boğazların Statüsü

(a) 1535 kapitülasyonlarıyla Fransız bayrağı taşıyan ticaret gemilerine tüm Türk limanlarına girip çıkmak müsaadesi verildi. Bu müsaadeler zaman zaman diğer devletlere de tanındı.

(b) 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması Rus ticaret gemilerine Boğazlardan serbestçe geçebilmek hakkını tanıdı.

(c) 1798 ve 1805'de Rusya ile yapılan ittifak antlaşmalarında Rus savaş gemilerinin Boğazlardan geçeceğine dair hükümler konuldu. 1806'da iki devlet arasında çıkan savaş bu antlaşma hükümlerini geçersiz kıldı.

(d) 1809'da Birleşik Krallık ile imzalanan Kale-i Sultaniye Antlaşması'nda Boğazların tüm devletlerin savaş gemilerine kapalı tutulması prensibi kabul edildi.

(e) 1829'da Edirne Antlaşması'na, Boğazların bütün devletlerin ticaret gemilerine açık tutulacağı hükmü kondu. (Md: 7)

(f) 1833 tarihli Hünkar İskelesi Antlaşmasının gizli maddesinde, Osmanlı Devleti'nin Çanakkale Boğazını Rusya lehine kapatacağına, yani hiçbir yabancı savaş gemisinin hiçbir sebep ve bahane ile Çanakkale'den giriş yapmasına müsaade etmeyeceği hususuna yer verildi.

Bundan da anlaşılıyor ki, Osmanlı Devleti bu dönemlerde Boğazlar Statüsünün sorumluluğunu Avrupa büyük devletleri ile paylaşma durumuna girmiştir.

Mısır meselesinden sonra ise, Boğazlar, Rusya'nın kontrolünden alınmış ve tekrar Avrupa büyük devletlerin taahhüdü altına verilmiştir.


osmanli.gif

1841 Boğazlar Sözleşmesi
Bu antlaşma ile Boğazların barış zamanında savaş gemilerine kapalılığı uluslararası yükümlülük altına alınmıştır. Boğazların kapalılığı kavramı yalnız barış zamanı ile sınırlıdır. Osmanlı Devleti savaşa girdiği takdirde Boğazlan istediği gibi tasarruf edebilecektir. Yani, dilediği devletin savaş gemilerine açabilecektir. Nitekim, bu prensip Kırım Savaşanda uygulanacak, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Karadeniz'e geçmelerine izin verilecektir.

Sonuç olarak; 1841 yılında Osmanlı Devleti üzerindeki Rus nüfuzu ve baskısı gerilemiş; Fransa'nın Mısır üzerindeki etkinliği ortadan kalkmış; Hünkar İskelesi Antlaşması hükümleri sona ermiş; İngiltere ise en kazançlı ülke durumuna gelmiştir.



osmanli.gif

Paris Antlaşması
30 Mart 1856 tarihinde Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı Devleti, Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

Maddeleri

Tamamı 31 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı :

Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir.
Osmanlı Devleti Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır.
Osmanlı Devleti ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir.
Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir.
Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir.
Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır.
Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır.
Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Boğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır.
Sırbistan'ın daha önce Osmanlı Devletlinden almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı Devleti izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunamayacaktır.

Sonuçları


Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir.
Osmanlı Devleti açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı Devleti, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkânı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı.
Birleşik Krallık, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu.
Fransa'da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu.
Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı.
Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı Devleti konusunu ileri bir döneme erteledi.

Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı
 
Top