Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Müzik
Osmanlıda Müzikle Tedavi
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="KıRMıZı" data-source="post: 257033" data-attributes="member: 7618"><p>Kâinatta her şey titreşir. Dalga hareketlerini ortaya çıkaran titreşimlerinin her biri, ses dalgaları olarak bilinir. Ses dalgalarının ritmik desenleri, musikiyi ortaya çıkarır. Bu açıdan varlıkların aktiviteleri sırasında çıkardığı ses titreşimleri, birer musikidir. Musiki sadece insana has değildir. Her varlık, musikisiyle birlikte yaratılır. Düşük frekanslı ses dalgaları ihtiva eden kuş, su ve rüzgâr, uyku esnasındaki insanın beyin dalgalarına yakın dalgalar ürettiğinden insanı dinlendirici tesirlere sahiptir. Duyguları incelten ve gönlü yumuşatan müzik türleri, asırlardan beri tedavide kullanılmaktadır. Günümüzde araştırmacılar, beden ve zihin hastalıklarının tedavisinde müziğin kullanılması konusunda hemfikirdir. Bu konuda yapılan birçok araştırma, doktor ve müzisyenlerin; depresyondan kansere, yüksek tansiyondan kronik ağrılara, disleksiden akıl hastalıklarına, migrenden uyuşturucu madde bağımlılığına kadar geniş bir sahada tedavi gayesiyle müziği kullandıklarını göstermektedir.</p><p></p><p>Yüzyıllar boyu insanlar, hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri kullanmışlar ve çare aramışlardır. Müzik-terapi de en eski tedavi yöntemlerinden biri olup pek çok eski çağ medeniyetlerinde kullanılmıştır. İlkel kabilelerin yaşayışlarında ruhi varlıklar önemli rol oynamış, hekimler çeşitli bitki, ilaç, müzik ve dansı kullanarak hastalarını iyileştirmeye çalışmışlardır. Birçok toplumda hasta insan sağlığına kavuşmak için kendisini bazı güçlere sahip olduğu düşünülen sihirbaza, rahibe teslim etmiştir. Hastalıkların kötü ruh veya cin adı verilen varlıklar tarafından meydana getirildiğine inanılmıştır. Tedavi törenlerinde müzik, dans, ritim ve şarkılar başlıca rol oynamış, hastanın kötü varlık ve ruhlardan kurtarılması tedavinin temelini teşkil etmiştir. Ses, müzik de bu gizli varlıklarla haberleşmek için bir araç olarak görülmüş, ilaç, su ve otlar ise hastanın vücuduna girmiş olan bu kötü varlıklarla mücadele için kullanılmıştır. Bunların ancak sihirbaz – doktor tarafından danslar, şarkılar ve tütsülerle kullanıldığı zaman etkili olabileceğine inanılmıştır. Monoton bir ritm ile birlikte varlığın tepkisine göre hızlı, yavaş, yumuşak veya sert melodi ikna edici sözlerle övülü şarkı ile müziğe refakat, müzikle tedavinin temelini teşkil etmiştir.</p><p></p><p><strong>Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Fârâbî’ye göre şöyle sınıflandırılmıştır:</strong></p><p>1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir.</p><p>2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir.</p><p>3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.</p><p>4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir.</p><p>5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.</p><p>6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.</p><p>7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.</p><p>8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.</p><p>9. Saba makamı: İnsana cesaret,kuvvet verir.</p><p>10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.</p><p>11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir.</p><p>12. Hicaz makamı: İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir.</p><p></p><p><strong>Fârâbî Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir:</strong></p><p>1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili</p><p>2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili</p><p>3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili</p><p>4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili</p><p>5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili</p><p>6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili</p><p>7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili</p><p>8. Irak makamı: akşam üstü etkili</p><p>9. Isfahan makamı: gün batarken etkili</p><p>10. Neva makamı: akşam vakti etkili</p><p>11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili</p><p>12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir.</p><p></p><p><strong>Günümüz:</strong></p><p>1977′de Amerika müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etmiştir. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden bu yana etkin olarak kullanılmaktadır. Türkiye, müzikle tedavinin öneminin henüz farkında değildir. Oysa Fârâbî, Razi, İbn-i Sina ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi Türk alimleri bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmışlardı. Batı dünyası da 20. yüzyılın ortalarında keşfettiği müzikle tedavi ya da terapiyi, alternatif tedavi yöntemi değil, geleneksel tıbba uygun ve kuralları kendine has bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerin terapisinde müzikten yararlanılır ilk olarak. Ardından, 1947’de ABD’nin Michigan Devlet Hastanesi’nde müzik tedavi programına alınır. Böylece bu konuda araştırmalar hızlanır. Depresyon, şizofreni, zeka geriliği, alkol ve madde bağımlığı ile mücadelede müzik tedavi yöntemine başvurulur. Yeni teknik ve pratik uygulama biçimleri geliştirilir. Amerikan Müzikterapi Birliği 1997’de bir tanımlama yaparak son noktayı koyar: “Müzikterapi, bazı bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.”</p><p></p><p>Bugün Batı’da hastane, klinik, gündüz bakımevi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde 5 binden fazla uzman, müzik terapisi uygulamaktadır. Şüphesiz, bunda etkili olan temel faktör son yıllarda müzik ve beyin araştırmalarında elde edilen verilerdir. Müziğin, özellikle serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin, testosteron gibi psikiyatrik hastalıkların oluşumunda etkili hormonlara; kan basıncı, solunum ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinmektedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="KıRMıZı, post: 257033, member: 7618"] Kâinatta her şey titreşir. Dalga hareketlerini ortaya çıkaran titreşimlerinin her biri, ses dalgaları olarak bilinir. Ses dalgalarının ritmik desenleri, musikiyi ortaya çıkarır. Bu açıdan varlıkların aktiviteleri sırasında çıkardığı ses titreşimleri, birer musikidir. Musiki sadece insana has değildir. Her varlık, musikisiyle birlikte yaratılır. Düşük frekanslı ses dalgaları ihtiva eden kuş, su ve rüzgâr, uyku esnasındaki insanın beyin dalgalarına yakın dalgalar ürettiğinden insanı dinlendirici tesirlere sahiptir. Duyguları incelten ve gönlü yumuşatan müzik türleri, asırlardan beri tedavide kullanılmaktadır. Günümüzde araştırmacılar, beden ve zihin hastalıklarının tedavisinde müziğin kullanılması konusunda hemfikirdir. Bu konuda yapılan birçok araştırma, doktor ve müzisyenlerin; depresyondan kansere, yüksek tansiyondan kronik ağrılara, disleksiden akıl hastalıklarına, migrenden uyuşturucu madde bağımlılığına kadar geniş bir sahada tedavi gayesiyle müziği kullandıklarını göstermektedir. Yüzyıllar boyu insanlar, hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri kullanmışlar ve çare aramışlardır. Müzik-terapi de en eski tedavi yöntemlerinden biri olup pek çok eski çağ medeniyetlerinde kullanılmıştır. İlkel kabilelerin yaşayışlarında ruhi varlıklar önemli rol oynamış, hekimler çeşitli bitki, ilaç, müzik ve dansı kullanarak hastalarını iyileştirmeye çalışmışlardır. Birçok toplumda hasta insan sağlığına kavuşmak için kendisini bazı güçlere sahip olduğu düşünülen sihirbaza, rahibe teslim etmiştir. Hastalıkların kötü ruh veya cin adı verilen varlıklar tarafından meydana getirildiğine inanılmıştır. Tedavi törenlerinde müzik, dans, ritim ve şarkılar başlıca rol oynamış, hastanın kötü varlık ve ruhlardan kurtarılması tedavinin temelini teşkil etmiştir. Ses, müzik de bu gizli varlıklarla haberleşmek için bir araç olarak görülmüş, ilaç, su ve otlar ise hastanın vücuduna girmiş olan bu kötü varlıklarla mücadele için kullanılmıştır. Bunların ancak sihirbaz – doktor tarafından danslar, şarkılar ve tütsülerle kullanıldığı zaman etkili olabileceğine inanılmıştır. Monoton bir ritm ile birlikte varlığın tepkisine göre hızlı, yavaş, yumuşak veya sert melodi ikna edici sözlerle övülü şarkı ile müziğe refakat, müzikle tedavinin temelini teşkil etmiştir. [B]Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Fârâbî’ye göre şöyle sınıflandırılmıştır:[/B] 1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir. 2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir. 3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir. 4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir. 5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir. 6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir. 7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir. 8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir. 9. Saba makamı: İnsana cesaret,kuvvet verir. 10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir. 11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir. 12. Hicaz makamı: İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir. [B]Fârâbî Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde göstermiştir:[/B] 1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili 2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili 3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili 4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili 5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili 6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili 7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili 8. Irak makamı: akşam üstü etkili 9. Isfahan makamı: gün batarken etkili 10. Neva makamı: akşam vakti etkili 11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili 12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir. [B]Günümüz:[/B] 1977′de Amerika müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etmiştir. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden bu yana etkin olarak kullanılmaktadır. Türkiye, müzikle tedavinin öneminin henüz farkında değildir. Oysa Fârâbî, Razi, İbn-i Sina ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi Türk alimleri bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmışlardı. Batı dünyası da 20. yüzyılın ortalarında keşfettiği müzikle tedavi ya da terapiyi, alternatif tedavi yöntemi değil, geleneksel tıbba uygun ve kuralları kendine has bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerin terapisinde müzikten yararlanılır ilk olarak. Ardından, 1947’de ABD’nin Michigan Devlet Hastanesi’nde müzik tedavi programına alınır. Böylece bu konuda araştırmalar hızlanır. Depresyon, şizofreni, zeka geriliği, alkol ve madde bağımlığı ile mücadelede müzik tedavi yöntemine başvurulur. Yeni teknik ve pratik uygulama biçimleri geliştirilir. Amerikan Müzikterapi Birliği 1997’de bir tanımlama yaparak son noktayı koyar: “Müzikterapi, bazı bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.” Bugün Batı’da hastane, klinik, gündüz bakımevi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde 5 binden fazla uzman, müzik terapisi uygulamaktadır. Şüphesiz, bunda etkili olan temel faktör son yıllarda müzik ve beyin araştırmalarında elde edilen verilerdir. Müziğin, özellikle serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin, testosteron gibi psikiyatrik hastalıkların oluşumunda etkili hormonlara; kan basıncı, solunum ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinmektedir. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Müzik
Osmanlıda Müzikle Tedavi
Top