Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Osmanlı Tarihi
Osmanlı'da Misafir Ağırlama Nasıldı
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Süper_Tarihçi" data-source="post: 1088254" data-attributes="member: 125457"><p>Ecdadımız misafir ağırlamaya çok itina gösterirdi. O zamanlar imkânlar kıttı; evde musluktan akan su yoktu, elektrik yoktu, yemek pişirmek için gaz yoktu, buzdolabı yoktu, çamaşır makinesi yoktu, elektrikli fırın yoktu, her şey insan emeği ile yapılırdı. Bütün bunlara rağmen misafir ağırlamaktan büyük bir zevk alınırdı. O dönemde motorlu taşıtlar olmadığı, ya da pek yaygın bulunmadığı için yolculuklar at ve merkep gibi vasıtalarla yapılırdı. Onun için misafirin atı veya merkebi de olurdu. Bunların bakımı, yiyecek ve içeceklerini temin etmek de hane sahibinin görevi idi. Küçük şehirlerde yolcuların kalması için otel ve benzeri şeyler de olmazdı, bu, ayıp kabul edilirdi. Adeta misafir dört gözle beklenir, en güzel şekilde ağırlanırdı.</p><p> </p><p><strong> HİKAYE DEĞİL GERÇEK</strong></p><p> </p><p> Bunun en güzel örneklerini İbn-i Battuta’nın “Seyahatnamesi”nde görüyoruz. 1304-1369 yılları arasında yaşayan ve bir çok ülkeyi, bu arada Anadolu’yu da karış karış gezmiş olan İbn Battuta Türklerin misafirperverliklerini öve öve bitiremez. Onun Anadolu’yu gezdiği zamanlar Selçuklu egemenliğinin son dönemleriyle Osmanlıların yükselişi yılları idi. Anadolu’da çok sayıda beylikler vardı, ayrıca Ahilik teşkilatı da yaygındı. İbn Battuta seyahati esnasında bütün beyler ve Ahi babaları tarafından nasıl misafir edilip ağırlandığını övgüyle anlatır.</p><p> </p><p> Mesela Bolu’da Ahilerden birinin zaviyesine gittiklerini belirterek devamla şöyle der: “Ahi bizlere yemek ve çeşitli meyveler getirdi. Nadirattan olan birkaç kötü huylu insanların haricinde, yeniden Türk konukseverliğiyle karşılaşmıştık. Cenab-ı Hak cömert ve hamiyet sahibi olan, yabancılara şefkat ve merhameti esirgemeyen, misafirlerine iyilikle muamele ederek muhabbet gösteren şu taifeyi daima hayırla mükâfatlandırsın. Allah bütün Ahilerden razı olsun. Bilinmelidir ki onlardan her hangi birinin zâviyesine adım atan bir yabancı, en sevdiği yakınının yanına gelmiş gibi mutlu, huzurlu ve güvende olur.”</p><p> </p><p> Evet bütün bu anlatılanlar, hikaye değil, gerçek. Millet olarak ne güzel hasletlere sahipmişiz. Şair boşuna dememiş:</p><p> </p><p> Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz,</p><p> Gelmişiz dünyaya milliyet nedir, öğretmişiz.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Süper_Tarihçi, post: 1088254, member: 125457"] Ecdadımız misafir ağırlamaya çok itina gösterirdi. O zamanlar imkânlar kıttı; evde musluktan akan su yoktu, elektrik yoktu, yemek pişirmek için gaz yoktu, buzdolabı yoktu, çamaşır makinesi yoktu, elektrikli fırın yoktu, her şey insan emeği ile yapılırdı. Bütün bunlara rağmen misafir ağırlamaktan büyük bir zevk alınırdı. O dönemde motorlu taşıtlar olmadığı, ya da pek yaygın bulunmadığı için yolculuklar at ve merkep gibi vasıtalarla yapılırdı. Onun için misafirin atı veya merkebi de olurdu. Bunların bakımı, yiyecek ve içeceklerini temin etmek de hane sahibinin görevi idi. Küçük şehirlerde yolcuların kalması için otel ve benzeri şeyler de olmazdı, bu, ayıp kabul edilirdi. Adeta misafir dört gözle beklenir, en güzel şekilde ağırlanırdı. [B] HİKAYE DEĞİL GERÇEK[/B] Bunun en güzel örneklerini İbn-i Battuta’nın “Seyahatnamesi”nde görüyoruz. 1304-1369 yılları arasında yaşayan ve bir çok ülkeyi, bu arada Anadolu’yu da karış karış gezmiş olan İbn Battuta Türklerin misafirperverliklerini öve öve bitiremez. Onun Anadolu’yu gezdiği zamanlar Selçuklu egemenliğinin son dönemleriyle Osmanlıların yükselişi yılları idi. Anadolu’da çok sayıda beylikler vardı, ayrıca Ahilik teşkilatı da yaygındı. İbn Battuta seyahati esnasında bütün beyler ve Ahi babaları tarafından nasıl misafir edilip ağırlandığını övgüyle anlatır. Mesela Bolu’da Ahilerden birinin zaviyesine gittiklerini belirterek devamla şöyle der: “Ahi bizlere yemek ve çeşitli meyveler getirdi. Nadirattan olan birkaç kötü huylu insanların haricinde, yeniden Türk konukseverliğiyle karşılaşmıştık. Cenab-ı Hak cömert ve hamiyet sahibi olan, yabancılara şefkat ve merhameti esirgemeyen, misafirlerine iyilikle muamele ederek muhabbet gösteren şu taifeyi daima hayırla mükâfatlandırsın. Allah bütün Ahilerden razı olsun. Bilinmelidir ki onlardan her hangi birinin zâviyesine adım atan bir yabancı, en sevdiği yakınının yanına gelmiş gibi mutlu, huzurlu ve güvende olur.” Evet bütün bu anlatılanlar, hikaye değil, gerçek. Millet olarak ne güzel hasletlere sahipmişiz. Şair boşuna dememiş: Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, Gelmişiz dünyaya milliyet nedir, öğretmişiz. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Tarih
Osmanlı Tarihi
Osmanlı'da Misafir Ağırlama Nasıldı
Top