Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Osmanlı Tarihi
Osmanlıda Kadılık Müessesesi
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="dderya" data-source="post: 740427" data-attributes="member: 112565"><p>3- KADILARIN VAZİFE ve SELAHİYETLERİ</p><p></p><p>Kadılık Müessesesi İslâm devlet ve düzeninde en önemli müesseselerden biridir. İslâmî hüviyet arzeden bir cemiyetin işlerlik gösterebilmesi, onun İslâm hukukuna uygun bir yaşayış içerisine girmesiyle mümkün olabilir. Bu bakımdan kadıların statü ve vazifeleri son derece ehemmiyetlidir.</p><p></p><p>Osmanlı adlî teşkilâtının temel taşı olan kadılar bulundukları yerlerin hem hakimi, hem belediye başkanı, hem emniyet amiri, bazen mülkî ve hem halkın her konuda müracaat edebileceği sosyal güvenlik makamıydı. Noterlik vazifesini ifa eder, vergilerin toplanıp orduya ulaştırılmasına nezaret eder, bölgesinde asayiş amirliği yapar, bir kısım eşkiyanın yakalanıp merkeze gönderilmesi vazifesine bakar, loncaları denetlerdi. Ticarî mallara narh koymak ve kalitelerini kontrol ettirmek, böylece muhtemel hileleri, ihtikâr ve istifçiliği önlemek de vazifeleri arasında idi.</p><p></p><p>Görüldüğü gibi günümüz hâkimlerinden kat kat fazla vazifeleri olan kadılar bu mesuliyetlerini şahsî istisnalar bir tarafa bırakılırsa son dönemlere kadar aksatmadan ifa etmeye çalışmışlardır.</p><p></p><p>Bunu sayıları 2000’i bulan Şer’iye Sicillerden anlayabiliriz.</p><p></p><p>Osmanlı adalet teşkilâtında kadıların son derece ehemmiyetli vazifeler ifa ettiklerini yukarıda kısaca söylemeye çalışmıştık. Bu kadar ehemmiyetli vazifeler ifâ eden ve selâhiyetleri bulunan kadılarda olması gereken bazı vasıflar vardı. Şimdi bunları vermeye çalışacağız.</p><p></p><p>A- Kadılıkta Aranan Şartlar:</p><p></p><p>1- Kadı'nın tam ehliyetli olması yani akıl-baliğ olması şarttır.</p><p></p><p>2- Kadı'nın Müslüman olması şarttır. Zira kadılık şer'î hükümleri icra eder.</p><p></p><p>3- Kadıların, Hanefî fıkhı dışında içtihad melekesine sahip olmaları, erkek olmaları, fasık, günahkâr olmaması şartları da vardır. Herhalde bundan da kadıların güçlü iradeye sahip olmaları gerektiği anlaşılır. Zira nefsini terbiye ve ıslah edememiş kimse adaleti hakkıyla yerine getiremez.</p><p></p><p>4- Kadı'nın, medresenin yüksek derecelerinden mezun olması gerekir. 1893'ten sonra Medresetü'l-Kuzât'tan mezun olma şartı getirilmiştir.10</p><p></p><p>B) Kadıların Uyması Gereken Temel Esaslar: </p><p></p><p>— Kadı, taraflar arasında dil, ırk farkı gözetmeksizin adalet ve hakkaniyetle karar vermelidir. Böylece kadı taraflardan birinin Müslüman, diğerinin gayr-i müslim olmasında veya biri avam, biri fakir, biri zengin olsun fark etmez, kararları adalete uygun olarak verirdi. Biz bunun en güzel misalini devrin sultanı Fatih'in, diğerinin bir Rum mimar olan Sinan-ı Atikle mu-hakemesinde görüyoruz. Kadı Hızır Çelebi, Fatih'in elinin kesilmesine karar verir. Bu meselede ne kadı karar verirken tedirginlik geçirir, ne de Fatih kadıya kızıp azleder. Hatta kadıyı görevinden azletmek şöyle dursun karara dahi itiraz etmez. Elinin kesilmesi için kolunu uzatır. İşte bu misal dahi Osmanlı devletinin dolayısı ile İslâm adaletinin hakkaniyetini gözler önüne serer. (Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği, s. 245, MEB.)</p><p></p><p>Osmanlı adlî teşkilâtında zulüm yapacak olan kadıyı, halkın Divân-ı Hümâyûn’a şikayet etme hakkı vardır.</p><p></p><p>—Kadı, her iki taraftan hiçbirinin hediyesini kabul etmemelidir. Taraflardan hiçbirinin davet ve ziyafetine gitmemelidir.</p><p></p><p>—Kadı, vazife ve selâhiyet sınırlarına dikkat etmelidir. İhtiyaç duyulduğunda ise ehliyetli şahıslardan hukukî mütalâa ve fetva istemeli onlara danışmalıdır.</p><p></p><p>—Kadıların en önemli vazifelerinden birisi de davayı sürüncemede bırakmamasıdır. Zira en büyük adaletsizlik hemen tevzi edilmeyen adalettir.</p><p></p><p>İşte Osmanlı adalet sisteminin günümüzdeki adalet sisteminden üstün taraflarından birisi de çok süratli işlemesiydi. Bu konuda JOHSSON’un "2 veya 3 celse nadirdir. Genellikle davalar bir celsede hükme bağlanır" kaydını da eklemek gerekir. Ayrıca Sir P. PIRCOUT da bu konuda "Avrupa'da olduğu gibi, hükmü geciktirecek oyunlardan hiçbiri tatbik edilemezdi" demiştir. En zor davalar dahi adalet mekanizmasının işlerliği karşısında bir saat içerisinde hükme bağlanırdı. Hukukî olsun cezaya müteallik olsun dünyanın hiçbir yerinde davalar bu kadar kısa sürede halledilemezdi.12 Dava sayısı kalabalık olan İstanbul gibi yerlerde "Gece Naibleri" vardı. Bunlar davalara kadı namına ru'yet edip bitiriyorlardı.</p><p></p><p>Osmanlı adlî teşkilâtında kadıların yardımcıları ise; Naibler, Muhzırlar, Çavuşlar, Subaşılar, Müşavirler, Katipler, Müftü ve İmamlar, Kassamlardı.</p><p></p><p>NETİCE:</p><p></p><p>Görüldüğü üzere kaynağını İslâm adaletinden alan Osmanlı adalet sistemindeki kadılar, eşsiz bir adalet anlayışına sahip ve teşkilâtlı, hürriyetperver bir sistemdi. Değer ölçüsünün ibresinde kaymaların çokça görüldüğü, adaletin tatbiki hususunda ifrad ve tefridlerin olduğu, pek çok zulüm ve haksızlıkların, anarşik ha-diselerin görüldüğü özellikle adaletin sarsıldığı, kayırmaların olduğu zamanımızda ferdlere Emn-u Eman ve Selâmet veren Osmanlı adaletine ne kadar muhtacız.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dderya, post: 740427, member: 112565"] 3- KADILARIN VAZİFE ve SELAHİYETLERİ Kadılık Müessesesi İslâm devlet ve düzeninde en önemli müesseselerden biridir. İslâmî hüviyet arzeden bir cemiyetin işlerlik gösterebilmesi, onun İslâm hukukuna uygun bir yaşayış içerisine girmesiyle mümkün olabilir. Bu bakımdan kadıların statü ve vazifeleri son derece ehemmiyetlidir. Osmanlı adlî teşkilâtının temel taşı olan kadılar bulundukları yerlerin hem hakimi, hem belediye başkanı, hem emniyet amiri, bazen mülkî ve hem halkın her konuda müracaat edebileceği sosyal güvenlik makamıydı. Noterlik vazifesini ifa eder, vergilerin toplanıp orduya ulaştırılmasına nezaret eder, bölgesinde asayiş amirliği yapar, bir kısım eşkiyanın yakalanıp merkeze gönderilmesi vazifesine bakar, loncaları denetlerdi. Ticarî mallara narh koymak ve kalitelerini kontrol ettirmek, böylece muhtemel hileleri, ihtikâr ve istifçiliği önlemek de vazifeleri arasında idi. Görüldüğü gibi günümüz hâkimlerinden kat kat fazla vazifeleri olan kadılar bu mesuliyetlerini şahsî istisnalar bir tarafa bırakılırsa son dönemlere kadar aksatmadan ifa etmeye çalışmışlardır. Bunu sayıları 2000’i bulan Şer’iye Sicillerden anlayabiliriz. Osmanlı adalet teşkilâtında kadıların son derece ehemmiyetli vazifeler ifa ettiklerini yukarıda kısaca söylemeye çalışmıştık. Bu kadar ehemmiyetli vazifeler ifâ eden ve selâhiyetleri bulunan kadılarda olması gereken bazı vasıflar vardı. Şimdi bunları vermeye çalışacağız. A- Kadılıkta Aranan Şartlar: 1- Kadı'nın tam ehliyetli olması yani akıl-baliğ olması şarttır. 2- Kadı'nın Müslüman olması şarttır. Zira kadılık şer'î hükümleri icra eder. 3- Kadıların, Hanefî fıkhı dışında içtihad melekesine sahip olmaları, erkek olmaları, fasık, günahkâr olmaması şartları da vardır. Herhalde bundan da kadıların güçlü iradeye sahip olmaları gerektiği anlaşılır. Zira nefsini terbiye ve ıslah edememiş kimse adaleti hakkıyla yerine getiremez. 4- Kadı'nın, medresenin yüksek derecelerinden mezun olması gerekir. 1893'ten sonra Medresetü'l-Kuzât'tan mezun olma şartı getirilmiştir.10 B) Kadıların Uyması Gereken Temel Esaslar: — Kadı, taraflar arasında dil, ırk farkı gözetmeksizin adalet ve hakkaniyetle karar vermelidir. Böylece kadı taraflardan birinin Müslüman, diğerinin gayr-i müslim olmasında veya biri avam, biri fakir, biri zengin olsun fark etmez, kararları adalete uygun olarak verirdi. Biz bunun en güzel misalini devrin sultanı Fatih'in, diğerinin bir Rum mimar olan Sinan-ı Atikle mu-hakemesinde görüyoruz. Kadı Hızır Çelebi, Fatih'in elinin kesilmesine karar verir. Bu meselede ne kadı karar verirken tedirginlik geçirir, ne de Fatih kadıya kızıp azleder. Hatta kadıyı görevinden azletmek şöyle dursun karara dahi itiraz etmez. Elinin kesilmesi için kolunu uzatır. İşte bu misal dahi Osmanlı devletinin dolayısı ile İslâm adaletinin hakkaniyetini gözler önüne serer. (Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği, s. 245, MEB.) Osmanlı adlî teşkilâtında zulüm yapacak olan kadıyı, halkın Divân-ı Hümâyûn’a şikayet etme hakkı vardır. —Kadı, her iki taraftan hiçbirinin hediyesini kabul etmemelidir. Taraflardan hiçbirinin davet ve ziyafetine gitmemelidir. —Kadı, vazife ve selâhiyet sınırlarına dikkat etmelidir. İhtiyaç duyulduğunda ise ehliyetli şahıslardan hukukî mütalâa ve fetva istemeli onlara danışmalıdır. —Kadıların en önemli vazifelerinden birisi de davayı sürüncemede bırakmamasıdır. Zira en büyük adaletsizlik hemen tevzi edilmeyen adalettir. İşte Osmanlı adalet sisteminin günümüzdeki adalet sisteminden üstün taraflarından birisi de çok süratli işlemesiydi. Bu konuda JOHSSON’un "2 veya 3 celse nadirdir. Genellikle davalar bir celsede hükme bağlanır" kaydını da eklemek gerekir. Ayrıca Sir P. PIRCOUT da bu konuda "Avrupa'da olduğu gibi, hükmü geciktirecek oyunlardan hiçbiri tatbik edilemezdi" demiştir. En zor davalar dahi adalet mekanizmasının işlerliği karşısında bir saat içerisinde hükme bağlanırdı. Hukukî olsun cezaya müteallik olsun dünyanın hiçbir yerinde davalar bu kadar kısa sürede halledilemezdi.12 Dava sayısı kalabalık olan İstanbul gibi yerlerde "Gece Naibleri" vardı. Bunlar davalara kadı namına ru'yet edip bitiriyorlardı. Osmanlı adlî teşkilâtında kadıların yardımcıları ise; Naibler, Muhzırlar, Çavuşlar, Subaşılar, Müşavirler, Katipler, Müftü ve İmamlar, Kassamlardı. NETİCE: Görüldüğü üzere kaynağını İslâm adaletinden alan Osmanlı adalet sistemindeki kadılar, eşsiz bir adalet anlayışına sahip ve teşkilâtlı, hürriyetperver bir sistemdi. Değer ölçüsünün ibresinde kaymaların çokça görüldüğü, adaletin tatbiki hususunda ifrad ve tefridlerin olduğu, pek çok zulüm ve haksızlıkların, anarşik ha-diselerin görüldüğü özellikle adaletin sarsıldığı, kayırmaların olduğu zamanımızda ferdlere Emn-u Eman ve Selâmet veren Osmanlı adaletine ne kadar muhtacız. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Osmanlı Tarihi
Osmanlıda Kadılık Müessesesi
Top