Okullarda Atatürk'ü Anlatmak...

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Öğretmen olarak, Atatürk'ün çizdiği hedeflere ulaşma yolundaki çalışmaları, öğrencilerimizin Atatürk hakkında doğru ve gerçekçi bilgilere, Atatürkçülük konularına sahip olmalarını sağlamak en önemli görevlerimizden biridir. Bunu gerçekleştirmek için de öncelikle bizler Atatürkçülük ile ilgili konuları, Atatürk ilke ve inkılâplarını nedenleriyle birlikte bilmeliyiz. Atatürk'ün izinde yürüdüğümüzü göstermeliyiz. Çünkü bilgi sahibi olmadığımız ya da inanmadığımız bir şeyi öğrencilerimize aktaramayız, onları ikna edemeyiz. Böyle olunca da sadece öğrencilerimize ezbere,
Atatürk'ü Anlatmak
anlamını bilmedikleri kavramları öğretmekten öteye gitmemiz mümkün olmaz. Bu durumda da hedeflerimiz arasında öncelikli olarak yer alan ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma amacımızı gerçekleştiremeyiz.

Burada "Atatürkçülük nedir?" sorusu aklımıza gelebilir.

Türk milletinin bugün ve gelecekte de tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet hakimiyetine bağlanması, aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünü çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarması amaçları ile Atatürk tarafından belirtilen gerçekçi fikirler ve ilkelere "Atatürkçülük" denir. Atatürkçülüğün önemi ise birey ve millet olarak benimsenmesi, mevcut ve gelecekte karşılaşılabilecek saptırıcı, tutucu olaylara karşı korunması Türk devletinin parlak geleceğinin güvencesidir. Atatürk yeni Türk devletinin dayandığı esasları "Tam bağımsızlık " ve "Kayıtsız şartsız milli hakimiyet " olarak açıklamıştır.

Tam bağımsızlıkla ifade edilen her yönden bağımsızlıktır (Siyasi, mali, iktisadi, kültürel...). Kayıtsız şartsız milli hakimiyet ise anayasanın tespit ettiği, değiştirilmesi mümkün olmayan gerçeklerdir (Türk halkı için bir tek temsilci, yasama ve yürütme yetkilerine sahip olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümetidir.)

Atatürkçülük unsurlarının çeşitli kaynakları vardır. Bunlar; milli iradeye dayanma, tam bağımsızlığa sahip olma, ilmin ve aklın rehberliği altında sürekli çağdaşlaşma (Her çağın ilim ve teknolojisinin gerektirdiği yeniliklerin rehberliğinde çağdaşlaşmayı sürdürmesi) ve gerçekçilik (Atatürkçülüğün kapsadığı fikir ve ilkelerin gerçeklere ve kesin değerlendirmelere dayanması) şeklinde sıralayabiliriz.

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin çağdaş uygarlık seviyesinin üstünde yer almasını istemiştir. Bugünün ve geleceğin kuşaklarına bu amacı gösterirken takip edilecek yöntemi şu şekilde belirtmiştir:

Yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde de temelli bir inkılap yapmış olan Türk milletinin amacını kısa sürede gerçekleştirmesi için fikir ve hareketi beraber yürütmesini zorunlu görmüştür. bununla birlikte yolumuzu çizen unsurları da içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve tarihin çeşitli facia ve ıstıraplarından çıkardığımız sonuçlar olarak ifadem etmiştir.

Bununla birlikte öğretmenlerin bilmesi gereken konulardan biri de Atatürk ilke ve inkılaplarıdır. Öncelikle şunu bilmek gerekir. Atatürk'ün uyguladığı bu ilke ve inkılaplar taklit değildir, yabancı baskısı yoktur. Zaman içinde Türk milletinin ihtiyaç ve eğilimlerinden oluşmuş, birbirini bütünleyici bir nitelik kazanmıştır. Atatürk, Türk istiklalini kurtardıktan sonra bir daha felaketlere ve tehlikelere düşmememizi sağlayacak bir devlet sistemi kurmuş ve devletin dayanıp uygulayacağı ilkeleri belirlemiştir. Devletin politikasını oluşturan, devletin görevlerini belirleyen Atatürk ilkeleri; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık , Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılıktır. Bu ilkeleri birer cümle ile açıklayacak olursak:

Cumhuriyetçilik; Atatürk inkılabında ana ilke ve esas değerdir. Cumhuriyet, milli hakimiyet ülküsünü ve milletin irade ve hakimiyetini en güvenilir biçim de uygulayan en iyi tarzda teminat altına alan bir yönetimdir. Atatürkçülüğe göre, cumhuriyet yönetimi hükümet ile millet arasıda ayrılık bırakmamıştır.

Milliyetçilik; Atatürk tarafından "Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişimi yolunda milletlerarası temas ve münasebetlerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla dengeli bir şekilde birlikte, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini saklı tutmaktır" şeklinde açıklanmaktadır.

Halkçılık; "Halkın halk tarafından halk için idaresi" anlamına gelen ileri batılı gerçek bir demokrasinin gerçekleşip yerleşmesi amacına yönelmiştir.

Devletçilik; ülke için geniş yararlar sağlayacak büyük ölçüde kuruluş, sermaye ve araçlara ihtiyaç gösteren işlerin; özellikle büyük sanayi ve tarımın, istenilen ve aynı zamanda gerek alan ve oranlarda devlet tarafından teşkilatlandırılıp işletilmesidir.

Laiklik; geniş anlamda düşünce hürriyetine devletin tarafsız bir davranış içinde olarak saygı göstermesidir. Dar anlamda ise devletin her çeşit dini inanç, ayin ve kuruluşlar karşısında tarafsız kalması ve çeşitli dinlere bağlı olanlar arasında bir ayrım yapmaması.

İnkılapçılık; bir yandan Atatürk ilkelerinin korunmasını esas alan, bir yandanda bu esaslara dayanılarak yeni hamlelerle Türk toplumunun aydın ve ileri yönde gelişim ve geleceğini sağlayacak dinamik bir toplum yaşayış ilkesi olarak benimsenmiştir.

Görüldüğü gibi öğretmenin öncelikle kısaca belirtilen bu konular hakkında bilgi sahibi olması, bu bilgileri içselleştirmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde öğrencilere benimsetebilir, sevdire biliriz. Bununla birlikte bu konuları öğreteceğimiz öğrencilerin gelişim özelliklerini, seviyelerini de göz önünde bulundurmalıyız.

Bebeklikten yaşlılığa doğru ilerleyen yaşam sürecinde çeşitli özelliklere sahip dönemlerde geçilir. Öğrencilerin bu özelliklerini dikkate alarak bir takım konuları vermemiz gerekir. Sınıf öğretmenliğini temel aldığımızda 7-11 yaşları arasındaki çocuklar kendilerine karşı tutumlar oluşturma, yaşıtlarıyla iyi geçinme, okuma-yazma, aritmetik ile ilgili bilgileri geliştirme, yetişkinleri model alma, vicdan ve değerler sistemi geliştirme, kişisel bağımsızlığını kazanmaya başlama gibi gelişimsel ödevleri yerine getirirler. Bilişsel açıdan ise 7-12 yaş çocukları somut işlemler döneminde yer alırlar. Bu nedenle ben merkezli konuşma ve düşünce azalır, çocuğun işlemleri muhakeme edişi mantıklı bir hal alır. Sınıflama, sıralama ve karşılaştırma işlemleri için şemalar geliştire bilirler. Soyut düşünce tam olarak gelişmemiş olduğu için tümüyle kuramsal olarak verilen problemlerde başarısız olabilirler. Adalet ve özgürlük gibi kavramları konuşmada kullanırlar ancak içeriklerini kavramada sorun yaşarlar.

Eğitim-öğretim ortamında bu özellikleri mutlaka dikkate almalıyız. Atatürkçülükle ilgili olarak verilen kavramlar daha çok soyut kavramlardır. Bu kavramları somutlaştırmaya çalışmalıyız. Örneğin, demokrasiden bahsederken yalnızca tanımı yapılıp geçilmemelidir. Sınıf başkanı seçimi bu konunun kavratılmasında en ideal örnek olabileceği gibi, sınıf ortamı meclis haline getirilerek milletvekili, seçim... canlandırmaları yapılabilir.

Bilindiği üzere ilköğretimde Atatürkçülükle ilgili pek çok konu yer almaktadır. Atatürk'ün hayatı, annesi babası, öğretim hayatı... Öğrencilerimize tabii ki bunları öğretmeliyiz ancak bunlarla sınırlandırmamalıyız. Atatürk'ün fikirleri düşünceleri de öğretilmeli, öğrencilerin onu anlamaları sağlanmalıdır. Bunun için Atatürk'ün fikirlerini öncelikle öğrencilerin anlayabilecekleri şekilde ifade etmemiz gerekir. Örneğin, Atatürk'ün karanlıktan aydınlığa nasıl ulaşılacağını açıklayan "Nutuk" adı verilen kitap o zamanın dili ile (Arapça, Farsça sözcükler ) yazıldığı için çocuklar (hatta bizler) tarafından çok güç anlaşılır veya anlaşılmaz. Bunu çocukların anlayacağı bir şekilde yazarak en azından bir fikir edinmeleri sağlanabilir. Bu konu ile ilgili olarak T.C. Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi tarafından 1997'de yayınlanan "Çocuklar İçin Nutuk" kitabını öğrencilerimize okutabiliriz. Basit, anlaşılır ve kısa cümlelerle yazılmış olan kitabı öğrenciler hem daha kolay anlar hem de okumaktan zevk alırlar.Bunu okuyan öğrenciler büyüdüklerinde asıl Nutuk kitabını sözlük yardımıyla daha bilinçli okuyarak kolayca anlayabilirler.

Bunun dışında gözlemleyerek öğrenmelerini sağlamak amacıyla Atatürk Evi'ne gezi düzenlenebilir. Atatürk'ün anılarının yer aldığı kitaplar okutulabilir. O dönemle ilgili çeşitli resimleri yorumlamaları sağlanabilir. filmler izletilebilir. Tiyatro imkanı varsa Atatürk ile ilgili bir konuyu anlatan, yaşanan önemli bir olayı anlatan tiyatroya götürülebilir. Fotoğraf sergileri düzenlenir ya da gidilir. Şiirlere, anılara, canlandırmalara yer verilebilir. Kısacası çocukların Atatürk'ü her yönü ile tanımaları sağlanmalıdır.

Burada öğretmenlere büyük görev düşmektedir. Çünkü toplumumuzun uyanık ve aydın bir üyesi sıfatı ile öğretmenin davranışları, eylemleri ulusumuzun kaderinde daima etkisini gösterecektir. Bu nedenle öğretmenlerin sağlam bilgi ve deneyimlere dayanan çeşitli anlayış, değer ve beceriler geliştirmeleri zorunludur.

Ferda Yalçın
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Okullarda Atatürk'ü Anlatmak...

Eskiden oldugu gibi yine gündeme gelmelii
 
Top