• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katılmanızı bekliyoruz...

'O' An

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Filistin'de son 6 yıldan beri bir defada en fazla sivilin öldüğü olaymış... Beit Hanoun kentinde İsrail saldırısında tank mermisinin vurduğu, çoğu çocuk ve kadın 18 kişinin öldüğü yer burası... Şarapnel izlerinin yeraldığı duvardaki badanaya düşen ışık, masumiyetin, masumların ölümünü anlatmak gayretinde sanki... Duvardaki beyazlık umutsuz bir sargı bezi gibi duruyor. Oradaki çocuklar ölen çocukların ve kare içindeki sağdan sola hüznün boşluklarını dolduruyor. Hem ayrıca adeta duvar bile böylesine bir hoyratlığın şaşkınlığını barındırıyor.

Afganistan'da bir çocuk akranlarıyla uçurtma uçurduktan sonra gün batarken eve dönüyor. Fotoğrafı çeken meslektaşımız Rodrigo Abd, 'o' anla gönderdiği alt yazıda yakın geçmişe dikkat çekiyor. Çocukları duadan ve dinden uzaklaştırır diye Afganistan'da Taliban rejimi döneminde uçurtmanın yasak olduğunu hatırlatıyor... Çocuğun sırtındakinin duruşuna ve haline bakılırsa, galiba uçurtmalar o döneme hala dargın...​

İspanya Malaga'daki Limonero Nehri aşırı yağışlar yüzünden taştı. Fotoğrafa bakarken aklınıza ilk gelen ''Arabada kimse var mı?'' sorusuysa eğer, haklısınız... Uzaktan anlaşılamamış. Kurtarma timlerinden bir itfaiye eri de içerde birinin var olup olmadığını kontrol için aracın yanına kadar gitmiş... Var mıymış? Yok muymuş? Epey araştırdık. Reuters bu ayrıntıyı vermemiş.​

Borneo'da gerek arazi açmak için gerekse kereste için yaşam alanlarından sürülen orangutanlardan biri ''Kurtarıldıktan'' sonra geçici barınağı kafesin içinden hem soruyor, hem yalvarıyor hem de hüzünle ayıplıyor. Zaten bu alemde kendilerine ne kadar yer kaldıysa buna koşut bir açıklıktan mesajlarını iletiyor. Yine de o kadarcık alan güçlü bakışların aktarılmasına yetiyor.​

Savaşın unutulmaz fotoğraflarından biri. 2003 dünya basın fotoğrafları birincisi. 31 Mart günü Necef’te çekildi. Iraklı savaş esiri, 4 yaşındaki oğlunu teselli ediyor. Fotoğraf, esir babanın kafasına geçirilen çuvalın içinden aşağıya dökülüp konuşuyor. Babanın o koşullarda vücut dili adeta “Geçecek oğlum, geçecek, merak etme” diyor...​
 
Düzenleyen yönetici:
Yakınlarını, evlerini depremde kaybeden İranlı kadınlar objektife yansıyor. Ve fotoğraftaki bu sessiz ‘o’ an, ''çaresiz kaldık yardım edin'' mesajı gönderiyor.​

Ellerin de bir sorunu, duyguyu anlatabileceğini gösteren bu ‘o’ an Hindistan'dan... Hükümetin gıda yardımının dağıtıldığı ‘o’ anda eller, ''muhtacız'' diyor…​

Irak’tan çekilen bu ‘o’ anda, camları kırılan arabasını süren bir adam görülüyor. Kaza yaptığı düşünülen bu adam aslında Bağdat'ta düzenlenen intihar saldırısından kurtulmuş. Yüzündeki ifade de yaşadığı şoktan kaynaklanıyor.​

Irak’tan bir veda anı. Vedalar her zaman zordur, hep hüzünlüdür. Fotoğraftaki Iraklı kadın da Hac görevini yerine getirmek üzere Mekke'ye doğru yola çıkıyor. Tabii kendi isteğiyle bu yolculuğa çıkıyor ama cama uzanan eline, yüzündeki ifadeye bakılırsa ailesini bırakmak ona yine de zor geliyor. ‘O’ anda yağan yağmursa galiba bu vedayı daha da hüzünlü hale getiriyor.

Kolombiya’da sahilde yürüyen küçük çocuğun yüzünde kocaman bir gülümseme var. Üstelik yürüdüğü sahilde ayaklarının altında yüzlerce yengeç olmasına rağmen... Bu gülümsemeye bakılırsa o, ya bu durumun farkında değil ya da farkında olsa da bu durum pek umurunda değil...​

Geride bir genç adamın fotoğrafı, önde de içinde biriken acı nedeniyle derinleşen yüz çizgileri ve sulu gözlerinde giderek solmakta olan umudunun son ışığıyla bir anne... Fotoğraf Kosova'da çekildi... Arnavut anne, 4 yıl önce Sırplar tarafından kaçırılan oğlundan ne olursa olsun bir haber almak için Priştina'daki Birleşmiş Milletler karargahının önünde yanıt bekliyor. Yanıt geliyor ve Birleşmiş Milletler Temsilcisi ''Söz, araştıracağız'' diyor. Annenin yanıt aldığı anda da Reuters fotoğrafçısı Hazir Reka deklanşöre basıyor ve bu ‘o’ an ortaya çıkıyor.

Çocukları çok severdi... 17 Ekim 1922 yılında Bursa'da kendini karşılayan çocuklara şöyle seslenmişti: ''Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler, hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz...'' Her gördüğü yerde çocukları sever, onlarla konuşur, hediyeler veririrdi. Bu fotoğraf da ‘o’ anlardan birinde çekilmiş. İçten bir dokunuş...

Afganistan'da Amerikan Ordusu'ndan bir asker, kamasıyla bir kayalığın üstüne birşeyler çiziyor. NBC'nin verdiği bilgiye göre asker, arkadaşlarının öldürdüğü teröristlerin resmini yapıyor. Miamili asker Jorge Avino, topçu taburundaki arkadaşlarının öldürdüğü her düşman için buraya bir resim ekliyor. Yani her ceset için bir çentik. Alta ''Terörizmle Savaş'', üsteyse ''Ceset Sayısı'' başlıklarını atmayı da ihmal etmemiş.

İçinde iki küçük süs balığı bulunan bir kavanoz ve onları dikkatli gözlerle izleyen bir kedi... Fotoğrafçı tam da o meraklı anda deklanşöre basılınca bu ‘o’ an ortaya çıkmış. Bu kedi balıkları o kadar merak etmiş ki, neredeyse kavanozun içine düşmüş. Patileri, kulakları ve kuyruğu dışarıda, ama gözleri ve aklı kavanozdaki balıklarda...​

Onların hep gülmesi gerek, böyle hüzünlü durmayı hakemiyorlar. Hele hele bir mağarada yaşamayı hiçbir çocuk hak etmez, ama o Afganistan'da bir mağarada yaşamak zorunda bırakılmış. Taliban kabusunun yıktığı o meşhur dev Buda heykellerinin yakınındaki mağaralar bu küçük kız çocuğu ve daha nicelerinin evi olmuş. Ve bu fotoğrafta bir anlık boynu bükük mutluluk öylece donup kalmış.​
 
Düzenleyen yönetici:
Geri
Top