Müzikteki matematiksel gizemi keşfederek yazıya dökmenin ilk temeli Pisagor tarafından atılmıştır. Biz kendisini okul sıralarından o meşhur dik üçgen teoremi ile hatırlarız ama Pisagor günümüzde ulaştığımız bilim seviyesinin babasıdır. O kendi devrine kadar gelişmiş bütün çalışmaları bir disiplin altında toplamış, geometri, aritmetik, astronomi, coğrafya, müzik ve tabiat bilgisi olarak ayrı ayrı bilim dalları yaratmıştır. Pisagor bilimi, bilim için düşünüyor, bilimin uygulamaları onu ilgilendirmiyordu. Bu nedenle bilgi seven anlamındaki filozof sözcüğünü ilk olarak o kullanmıştır. Pisagor tüm evrenin sayılar ve aralarındaki ilişkilere göre kurulduğuna inanıyordu.
Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının, demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri incelemiş ve kayıtlar almış.
Batı müziği 9. yüzyılın başına kadar notalamadan habersizdi. Eserler kulak yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor, bu arada değişime uğruyor, zamanla unutulabiliyordu. 9. yüzyılın ikinci yarısında ilk notalama sistemi ortaya çıktı.
Arezzolu Guidonun (Gui dArezzo) notalama sisteminin seslerin yüksekliğini kesin olarak belirtmeye başlamasıyla büyük bir ilerleme kaydedildi. 11. yüzyılda notaların üzerine dizildiği beş çizgiden oluşan portenin kullanılmasıyla notaların yüksekliği (do, re, mi,.) ve süresi (birlik, ikilik, dörtlük.) kesin biçimde belirlenebilir hale geldi.
Aslında müziğin dört parametresi vardır: Yükseklik, süre, şiddet ve tını. Bunlardan ilk ikisi zamanla genel kabul gören bir takım işaretler sayesinde kağıt üzerine dökülebilmiş, şiddet ve tını ise notanın yanında ek kelimelerle belirtilmişler ve kısmen de yoruma açık bırakılmışlardır.
Çeşitli sesleri belirtmek ve bunların birbirlerine karışmasını önlemek için sesleri temsil eden notalara özel isimler verildi. Do, re, mi, fa, sol, la, si. İngilizce'de ve Almancada ise notalar harflerle gösterildi(C=do, D=re, E=mi, F=fa, G=sol, A=la, B=si-ing.-, H=si-alm.-).
Nota isimlerinden do nun önceki ismi ut idi. Sesli harfle başlayan bu isim, notaları sırayla söylerken tutukluk yaptırdığından 12. yüzyılda do olarak değiştirildi. Almanya ve bazı ülkelerde ut hala kullanılır.
Si hariç diğer notaların isim babası Gui dArezzodur. Arezzo bu adları Aziz lohannes Battista ilahesindeki mısraların birinci hecelerinden alarak takmıştır. Yedinci notanın adı uzun zaman B olarak kalmış, sonradan 13. yüzyılda Sanete lohannes kelimelerinin baş harflerinden meydana gelen si adını almıştır.
Notalamanın keşfi ve gelişimi müzik pratiğine olağanüstü bir gelişme ortamı yaratmıştır. Notalama, icracıyı ezberden kurtararak hem müzik parçalarının uzamasına hem de çeşitli dönemlere ve ülkelere ait notalanmış eserlerin katılmasıyla repertuarın zenginleşmesine ve çeşitlenmesine imkan vermiştir. Nota sayesinde bir müzisyen bilmediği bir müzik parçasını icra edebilmek için tek başına yeterli bir hale gelmiştir.
Do Re Mi Fa Sol La Si Do
C D E F G A B C
Notaların Dizek Üzerindeki Yerleri
Ses değiştirici işaretler dizeğin başına, anahtardan hemen sonra yazıldıklarında şarkı boyunca ait oldukları sesi etkilerler. Aşağıdaki şarkıda bütün FA notaları DİYEZ alarak çalınır veya söylenir.
Bununla birlikte herhangi bir FA notasının NATÜREL olarak çalınması veya söylenmesi istenirse sadece o notanın önüne NATÜREL işareti konulur ve sadece o ölçü içinde geçerli olur, bir sonraki ölçüden itibaren FA, DİYEZ almaya devam eder.
Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının, demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri incelemiş ve kayıtlar almış.
Batı müziği 9. yüzyılın başına kadar notalamadan habersizdi. Eserler kulak yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor, bu arada değişime uğruyor, zamanla unutulabiliyordu. 9. yüzyılın ikinci yarısında ilk notalama sistemi ortaya çıktı.
Arezzolu Guidonun (Gui dArezzo) notalama sisteminin seslerin yüksekliğini kesin olarak belirtmeye başlamasıyla büyük bir ilerleme kaydedildi. 11. yüzyılda notaların üzerine dizildiği beş çizgiden oluşan portenin kullanılmasıyla notaların yüksekliği (do, re, mi,.) ve süresi (birlik, ikilik, dörtlük.) kesin biçimde belirlenebilir hale geldi.
Aslında müziğin dört parametresi vardır: Yükseklik, süre, şiddet ve tını. Bunlardan ilk ikisi zamanla genel kabul gören bir takım işaretler sayesinde kağıt üzerine dökülebilmiş, şiddet ve tını ise notanın yanında ek kelimelerle belirtilmişler ve kısmen de yoruma açık bırakılmışlardır.
Çeşitli sesleri belirtmek ve bunların birbirlerine karışmasını önlemek için sesleri temsil eden notalara özel isimler verildi. Do, re, mi, fa, sol, la, si. İngilizce'de ve Almancada ise notalar harflerle gösterildi(C=do, D=re, E=mi, F=fa, G=sol, A=la, B=si-ing.-, H=si-alm.-).
Nota isimlerinden do nun önceki ismi ut idi. Sesli harfle başlayan bu isim, notaları sırayla söylerken tutukluk yaptırdığından 12. yüzyılda do olarak değiştirildi. Almanya ve bazı ülkelerde ut hala kullanılır.
Si hariç diğer notaların isim babası Gui dArezzodur. Arezzo bu adları Aziz lohannes Battista ilahesindeki mısraların birinci hecelerinden alarak takmıştır. Yedinci notanın adı uzun zaman B olarak kalmış, sonradan 13. yüzyılda Sanete lohannes kelimelerinin baş harflerinden meydana gelen si adını almıştır.
Notalamanın keşfi ve gelişimi müzik pratiğine olağanüstü bir gelişme ortamı yaratmıştır. Notalama, icracıyı ezberden kurtararak hem müzik parçalarının uzamasına hem de çeşitli dönemlere ve ülkelere ait notalanmış eserlerin katılmasıyla repertuarın zenginleşmesine ve çeşitlenmesine imkan vermiştir. Nota sayesinde bir müzisyen bilmediği bir müzik parçasını icra edebilmek için tek başına yeterli bir hale gelmiştir.
Orte Nedir?
Notaların üzerine yazıldığı eşit aralıklı beş çizgi ve dört aralıktan oluşan şekle porte (dizek) denir. Çizgiler aşağıdan yukarıya doğru sayılır. 16. yüzyılda İtalyan rahip Guido d Arrezo, nota okumayı kolaylaştırmak amacıyla renkli porte çizgilerini, ayrıca bir ilahinin her bir satırının ilk hecelerinden oluşan nota isimlerini müziğe kazandırmıştır.Nota Nedir?
Seslerin yüksekliklerini (incelik ve kalınlıklarını) ve sürelerini gösteren işarete denir. Porte üzerinde her bir nota farklı yerlere (çizgi üzerine veya aralığa) ve farklı biçimlerde yazılır. Her bir nota harflerle de gösterilir.Do Re Mi Fa Sol La Si Do
C D E F G A B C
Notaların Dizek Üzerindeki Yerleri
Sol Anahtarı Nedir?
Portenin 2. çizgisinden başlayıp bu çizgiye adını veren ve ince sesleri göstermeye yarayan anahtardır.Fa Anahtarı Nedir?
Portenin 3. ve 4. çizgilerinden başlamak üzere iki türü vardır. Kalın sesleri göstermek için kullanılır. Anahtarın iki noktası arasından geçen çizgi FA sesine aittir. Diğer notalar buna göre isimlendirilir. Piyanoda sol el eşlikleri ile kontrbas ve viyolonsel partisyonları Fa Anahtarında yazılır.Do Anahtarı Nedir?
Portenin 1., 2., 3. ve 4. çizgilerinden başlayarak yazılmak üzere dört türü vardır. Anahtarın ortasındaki birleşim yerindeki çizgiye DO notası yazılır. Diğer notalar buna göre adlandırılırlar.NOTA SÜRELERİ
Porte üzerine yazılan notaların sürelerini şekillerine bakarak anlayabiliriz. Örneğin birlik LA notasını flütle çalacaksak, LA sesini 1-2-3-4 şeklinde sayarak ve kesintisiz olarak 4 vuruş süresince çalarızSUS İŞARETLERİ
Müzik yazısını oluşturan sesler, sesli ve sessiz süreler olarak ayrılır. Sesli süreler değişik zamanları içeren notalar, sessiz süreler de o zamanlar kadar değeri olan sus işaretleridir. Yedi nota biçimine karşılık yedi susma biçimi vardır.SES DEĞİŞTİRİCİ İŞARETLER
Sesleri inceltmek ya da kalınlaştırmak için ses değiştirici işaretler kullanılır. Bu işaretler notanın önüne, çizgilere ve boşluklara yazılır.Ses değiştirici işaretler dizeğin başına, anahtardan hemen sonra yazıldıklarında şarkı boyunca ait oldukları sesi etkilerler. Aşağıdaki şarkıda bütün FA notaları DİYEZ alarak çalınır veya söylenir.
Bununla birlikte herhangi bir FA notasının NATÜREL olarak çalınması veya söylenmesi istenirse sadece o notanın önüne NATÜREL işareti konulur ve sadece o ölçü içinde geçerli olur, bir sonraki ölçüden itibaren FA, DİYEZ almaya devam eder.