Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Safir

Özel Üye
Özel üye
Erkan Mumcu anlatıyor:
"Hayatımın en enteresan hikayelerinden bir tanesidir. Üniversite birinci sınıf öğrencisiydim. Eniştemin evinde kalıyorum. 12 Eylül'ün en ateşli zamanları. Apartmanda da Perran Kutman'ın babası Rıdvan Amca oturuyor. En beyefendi insanlardan bir tanesiydi. Rıdvan Amca müziğe merakımı bildiği için beni Aşık Daimi'yle tanıştırdı. Bir gün karşıdaki mobilya atölyesinin kepenklerine bir pankart asıldı. "Kazım'ın intikamını alacak" gibi bir şeydi. Jandarmalar gelip, sokağı kapattılar. Pankartı alıp götürdüler. Sonraki bir akşam rahmetli Aşık Daimi, Rıdvan Amca, eniştem ve ben Fatih'te bir lokantaya gittik. Orada kafa çekecekler. Lokantaya Arif Sağ geldi, Aşık Daimi'ye hürmet gösterdi. Birden Daimi'nin "ne ağlarsın benim zülfi siyahım, bu da gelir bu da geçer ağlama" türküsü çalınmaya başladı. Masada buz gibi bir hava esti. Herkes sustu. O gün pankarta adı yazılan Kazım, Daimi'nin oğluymuş ve çatışmada öldürülmüş.

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.
Göklere Erişti Figânım Ahım,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Bir Gülün Çevresi Dikendir Hardır,
Bülbül Har Elinde Ah İle Zardır.
Ne Olsa Da Kışın Sonu Bahardır,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Daimi'yem Her Can Ermez Bu Sırra,
Gerçek Aşık Olan Erer O Nûra.
Yusuf Sabır İle Vardı Mısır'a,
Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Yöre : Erzincan
 

jeriko

Özel Üye
Özel üye
Ooo müthiş bir hikaye.Ben genellikle türkü hikayerinin yeri ve zamanı pek belli olmaz diye bilirdim.Genellikle Köyün birinde yada Bir delikanlı,veya Köyün güzel kızı vs. diye hikayeler başlar ve devam eder.Açıkcası sorulsa bu Türkününde öyle bir hikayesinin olduğunu düşünürdüm.Ama hikayesi çok tazeymiş.Artık bu türküyüde farklı bir açıdan dinlerim.Teşekkürler bu güzel paylaşım için.
 
Top