Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="yesim434" data-source="post: 1020568" data-attributes="member: 41"><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Yılmaz Özdil, Hürriyet gazetesindeki köşesinde bugün 19 Mayıs başlıklı bir yazı kaleme aldı. Özdil, Bandırma Vapuru'nun deniz yolculuğunda geçirdiği serüvenini anlattı. Bandırma Vapuru'nun yolculuğu sırasında nasıl badireler atlattığını yazan Özdil, ulusalcılara da mesajını iletti.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>İşte Özdil'in o yazısı...</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>19 Mayıs</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>İlk badireyi henüz Boğaz'dan Karadeniz'e çıkarken atlattı...</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Bandırma vapuru yolcuları.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Hayırdır inşallah dedi, süvari İsmail Hakkı, bu deniz feneri de neyin nesi?</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Senelerdir aynı rotayı kullanmasına rağmen, ilk kez görüyordu bu deniz fenerini... Bizi yolumuzdan saptırmak için koymuş olmasınlar dedi, serdümen Basri... Dürbünle baktılar. Hakikaten öyle. Deniz fenerine uysalar, daha kafadan Poyrazköy'de karaya oturacaklardı.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>DAMAT FERİT'İN OYUNUNA GELMEDİLER</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Kanmadılar Damat Ferit'in diktirdiği çakma deniz fenerine, engin ufuklara açıldılar. Az gittiler. O da ne? Olmaması gereken yerde, al sana bi deniz feneri daha, Kefken'de... Normalde üç saniyede bir, üç defa çakıp, altı saniye susması gerekirken, kalecilerin gözüne tutulan lazer gibi, devamlı yanıyor, bu tarafa gel, bu tarafa gel diye bağırıyordu adeta... Bunu buraya dikse dikse, İngiliz muhipleri dikmiştir, biz yolumuzdan şaşmayalım dedi, çarkçıbaşı Süleyman... İyi ki de öyle dedi. Dinleselerdi sahte deniz fenerini, harss diye kayalıklara bindireceklerdi.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Ereğli'ye yaklaşırlarken, kömürümüz azaldı dedi, ateşçi Hamdi, yanaşalım da, fulleyelim bari. Yanaşalım yanaşmasına da, burda olması gereken deniz feneri nerde birader dedi, ikinci kaptan Tahsin... Bi filika indirdiler. Meğer, Bandırma kör olsun, henüz Ereğli'ye gelmedik herhalde diye aranırken, denizin ortasında duba gibi kalsınlar diye... Ampul'ü sökülmüştü deniz fenerinin! Yurtsever balıkçıların istihbaratına göre, Amerikan mandacılarının işiydi. Hamsi takalarıyla omuzlayıp omuzlayıp yüklediler kömürü ambara, vira... Ver elini Amasra.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>"ULAN BU KADAR DA ADİLİK OLMAZ"</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Buyrun burdan yakın... Kıyıda, sağ taraflarında kalması gereken deniz feneri, teee derinlerde, sol taraflarındaydı. Ulan bu kadar da adilik olmaz dedi, lostromo Hasan, Anadolu'ya paralel gidelim derken, Rusya'ya doğru sürüklenelim diye, yerini değiştirmişler deniz fenerinin be.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>İnebolu sahili, aynı şark kurnazı numara... Ters manyel veren deniz feneri, gene ters yerdeydi. Kaçak kalkan avcıları gibi batırılalım diye umut ediyorlar galiba dedi, kamarot Halit... Tayfa Mehmet'in uzattığı cigaradan bi nefes çekip üfledi, tabip yüzbaşı Behçet, gülümsedi.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Ve, Sinop... İlk adım'a son kulaç'tı. Hayret! Deniz feneri yerli yerindeydi. İkinci yaver Muzaffer, bu saatten sonra, değil deniz feneri, Sinoplu Diyojen'in lambasını görsem, gene inanmam, gölge etmesinler başka ihsan istemem diyordu ki... Deniz fenerinden ateş açıldı iyi mi! Son çare, İngiliz torpidosunun namlusuna deniz feneri süsü vermişlerdi. Gel gör ki, ıskaladılar. Çekti belindeki revolveri erkân-ı harp binbaşısı Hüsrev, bastı tetiğe, bunu Hasan Tahsin'den kaparo kabul edin, öbür taksitleri Samsun'da öderiz diye haykırdı.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em>Velhasılıkelam.</em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em><u>Siz siz olun...</u></em></strong></span></p><p> <span style="font-size: 18px"><strong><em><u>Varmak için menzile, aldanmayın deniz fenerlerine, Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde</u>.</em></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="yesim434, post: 1020568, member: 41"] [SIZE=5][B][I]Yılmaz Özdil, Hürriyet gazetesindeki köşesinde bugün 19 Mayıs başlıklı bir yazı kaleme aldı. Özdil, Bandırma Vapuru'nun deniz yolculuğunda geçirdiği serüvenini anlattı. Bandırma Vapuru'nun yolculuğu sırasında nasıl badireler atlattığını yazan Özdil, ulusalcılara da mesajını iletti. İşte Özdil'in o yazısı... 19 Mayıs İlk badireyi henüz Boğaz'dan Karadeniz'e çıkarken atlattı... Bandırma vapuru yolcuları. Hayırdır inşallah dedi, süvari İsmail Hakkı, bu deniz feneri de neyin nesi? Senelerdir aynı rotayı kullanmasına rağmen, ilk kez görüyordu bu deniz fenerini... Bizi yolumuzdan saptırmak için koymuş olmasınlar dedi, serdümen Basri... Dürbünle baktılar. Hakikaten öyle. Deniz fenerine uysalar, daha kafadan Poyrazköy'de karaya oturacaklardı. DAMAT FERİT'İN OYUNUNA GELMEDİLER Kanmadılar Damat Ferit'in diktirdiği çakma deniz fenerine, engin ufuklara açıldılar. Az gittiler. O da ne? Olmaması gereken yerde, al sana bi deniz feneri daha, Kefken'de... Normalde üç saniyede bir, üç defa çakıp, altı saniye susması gerekirken, kalecilerin gözüne tutulan lazer gibi, devamlı yanıyor, bu tarafa gel, bu tarafa gel diye bağırıyordu adeta... Bunu buraya dikse dikse, İngiliz muhipleri dikmiştir, biz yolumuzdan şaşmayalım dedi, çarkçıbaşı Süleyman... İyi ki de öyle dedi. Dinleselerdi sahte deniz fenerini, harss diye kayalıklara bindireceklerdi. Ereğli'ye yaklaşırlarken, kömürümüz azaldı dedi, ateşçi Hamdi, yanaşalım da, fulleyelim bari. Yanaşalım yanaşmasına da, burda olması gereken deniz feneri nerde birader dedi, ikinci kaptan Tahsin... Bi filika indirdiler. Meğer, Bandırma kör olsun, henüz Ereğli'ye gelmedik herhalde diye aranırken, denizin ortasında duba gibi kalsınlar diye... Ampul'ü sökülmüştü deniz fenerinin! Yurtsever balıkçıların istihbaratına göre, Amerikan mandacılarının işiydi. Hamsi takalarıyla omuzlayıp omuzlayıp yüklediler kömürü ambara, vira... Ver elini Amasra. "ULAN BU KADAR DA ADİLİK OLMAZ" Buyrun burdan yakın... Kıyıda, sağ taraflarında kalması gereken deniz feneri, teee derinlerde, sol taraflarındaydı. Ulan bu kadar da adilik olmaz dedi, lostromo Hasan, Anadolu'ya paralel gidelim derken, Rusya'ya doğru sürüklenelim diye, yerini değiştirmişler deniz fenerinin be. İnebolu sahili, aynı şark kurnazı numara... Ters manyel veren deniz feneri, gene ters yerdeydi. Kaçak kalkan avcıları gibi batırılalım diye umut ediyorlar galiba dedi, kamarot Halit... Tayfa Mehmet'in uzattığı cigaradan bi nefes çekip üfledi, tabip yüzbaşı Behçet, gülümsedi. Ve, Sinop... İlk adım'a son kulaç'tı. Hayret! Deniz feneri yerli yerindeydi. İkinci yaver Muzaffer, bu saatten sonra, değil deniz feneri, Sinoplu Diyojen'in lambasını görsem, gene inanmam, gölge etmesinler başka ihsan istemem diyordu ki... Deniz fenerinden ateş açıldı iyi mi! Son çare, İngiliz torpidosunun namlusuna deniz feneri süsü vermişlerdi. Gel gör ki, ıskaladılar. Çekti belindeki revolveri erkân-ı harp binbaşısı Hüsrev, bastı tetiğe, bunu Hasan Tahsin'den kaparo kabul edin, öbür taksitleri Samsun'da öderiz diye haykırdı. Velhasılıkelam. [U]Siz siz olun... Varmak için menzile, aldanmayın deniz fenerlerine, Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde[/U].[/I][/B][/SIZE] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hayatından Kesitler
Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin
Top