Metalik Olmayan Bazı Önemli Mineraller

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
METALİK OLMAYAN BAZI ÖNEMLİ MİNERALLER
Metalik veya demirli olmayan mineraller, taş ve topraktan sağlanan malzemeler çoğunlukla kimya ve inşaat sektöründe kullanılmaktadır; aynca bazı mineral maddeler de gübre sanayiinde önemli ham madde kaynağını oluşturmaktadır.

Tuz

Yeryüzünde çeşitli tuzlar ve bazlar bulunmaktadır. Kimya sanayiinde ise bunlar kimyasal yollardan üretilmekte ve çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Burada bahsedilen tuz, sodyum klorür olan sofra tuzu (NaG)dur. Sofra tuzu, insan ve hayvanlar için hayatî bir maddedir. Bu nedenle ilk insanlar, tuz bulunan sahalara yerleşmişler, tuz kaynaklarını takip etmişlerdir. Tuz bir taraftan yiyeceklerde diğer taraftan yiyeceklerin muhafaza edilmesinde kullanılmaktadır. Tuz o kadar önemli hayati bir maddedir ki, Roma'da askerlere para karşılığı olarak tuz verilmiştir. İngilizcede maaş sözcüğü olan "salary", tuz anlamına gelen 'salt'dan türetilmiştir. Hâlen bazı yerlerde alış verişte para yerine tuz kullanılmaktadır. Meselâ Afrika'da Sudan'ın bazı bölgelerinde ve güneydeki ormanlık alanlarda yaşayan yerliler para yerine tuz almaktadır veya tuz para yerine geçmektedir.
Yine sofra tuzu kimya sanayiinde de kullanılmaktadır. Bol miktarda tuz kullanılarak birçok kimyasal ürünler soda külü (karbonatlar) ve soda kostiği üretilmektedir.
Tuz, iki şekilde elde edilmektedir. Bunlardan biri kaya tuzudur. Bu tuz yatakları, özellikle sıcak ve kurak iklim şartları altında çözünür hâlde kapalı göllere taşman tuzların suyun buharlaşarak çökelmesi sonucu oluşmuştur. Bu sahalardaki tuzlar âdeta maden yataklarında olduğu gibi işletilmekte ve elde edilen tuzlu çökeller rafine edilerek kullanılmaktadır. Çöllerdeki kapalı havzalarda günümüzde tuz oluşumu devam etmektedir. Yüksek sahalardan gelen tuzlu suların, kapalı ortamlarda buharlaşmasıyla her yıl önemli ölçüde tuz birikimi olmaktadır. Örneğin Tunus'da Chot (Şot) ismi verilen kapalı depresyonlarda bol miktarda tuz birikmekte, bu tuzlar rafine edilerek kullanılmaya hazır hâle getirilmektedir. Bu şekilde oluşmuş tuz yatakları; Çin, ABD, Polonya, Almanya ve diğer birçok ülkede bulunmaktadır (Şekil 5.9). Diğer bir tuz üretimi ise deniz suyundan sağlanmaktadır. Tavalara alınan deniz suyunun buharlaşması ile tuz birikmesi meydana gelmektedir.

Türkiye, tuz yatakları yönünden çok zengin olan bir ülkedir. T uz; göl ve deniz suyu ile tuzlusu kaynaklarından elde edilmektedir. Ülkemizde Eosen, Oligosen ve Miyosen jeolojik devirlerinde oluşmuş zengin tuz yatak!an bulunmaktadır. Bu yataklar; İç Anadolu'da Çankırı'dan başlayarak Çorum, Yozgat, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars üzerinden İran'a bağlanan büyük bir evaporit kuşağında yer almaktadır. Halihazırda buradaki yataklardan Çankırı, Yozgat (Sekili), Mevşehir (Tuzköy), Kırşehir (Tepesidelik), Kars (Kağızman ve Tuzluçadır)'ta üretim yapılmaktadır. Türkiye’nin en önemli göl tuzu yatağını ise Tuz Gölü oluşturmaktadır. Nitekim göl yüzeyinin 1200 km^'lik bölümünde tuz kabuğu oluşmaktadır. Tuz tabakası kalınlığı 8 cm alındığında, gölde bulunan tuz rezervinin 210 milyon ton olduğu ortaya çıkmaktadır. Tuz Gölü, ayrıca potasyum, magnezyum, sodyum sülfat ve lityum da içermektedir. Diğer bir tuz kaynağımızı kaynak tuzları oluşturmaktadır. Gerçekten ülkemizde 70 kadar tuzlusu kaynağı bulunmaktadır; bunların başlıcaları Çorum, Sivas, Erzincan, Erzurum, Muş ve Siirt dolaylarındadır. Bu kaynakların çoğunda üretim yapılmaktadır. Deniz suyunun buharlaşması ile tuz üretimi ülkemizde önemli ölçüde İzmir Çamaltı Tuzlası'ndan sağlanmaktadır.

Diğer Tuzlar
Trona (tabiî soda): Günümüzde çok çeşitli kullanım alanı bulunan sodanın eski çağlardan beri bilindiği ve özellikle cam ve sabun yapımında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Soda, başta cam sanayii olmak üzere; ziraat, boya, emaye, gıda, deri, parfümeri, tekstil, kimya, sabun ve deterjan sanayiinde, su ve metal arıtımında giderek artan miktarda kullanılmaktadır Trona cevheri; çoğunlukla volkanik arazilerdeki sodyumlu feldspatlarda bulunmaktadır. Buralardan kaynağını alan suların karasai çökelme havzalarında buharlaşması sırasında çökelmesiyle oluşmaktadır. Doğal sodanın oluşumu için çökelme ortamının kapalı, suyun sığ, havzaya gelen suların sodyumca zengin, havanın kurak ve sıcak, oldukça sakin, ortamın organik maddeler yönünden zengin olması gerekmektedir. Bileşimi Na2CO3.NaHCO3.2H2O şeklindedir. Isıtıldığında Na2C03 (soda külü) şekline dönüşür ve bu esnada su ve karbondioksit açığa çıkar.
Dünyada en büyük trona yatağı. Wyomıng'de Green River Havzası (ABD)’nda büyük bir sahada bulunmakta olup, rezervi 114 milyar tondur. Ayrıca Afrika'da Kenya, Tanzanya, Etyopya, Cad, Nijerya, Brezilya, Venezuela, Bolivya, Meksika ile Kanada ve Çin’de yer almaktadır.
Ülkemizde Osmanlı Devleti zamanında Van Gölü ve çevresinden elde edilen sodanın, Rusya ve İstanbul'da satıldığı kaydedilmektedir. 1975'te Mersin Soda A.Ş. sentetik yolla üretime geçerek ülkemiz ihtiyacını karşılar duruma gelmiştir. Ülkemizde sodaya Beypazarı kömür yatağında rastlanılmıştır; buradaki sodanın görünür rezervi 200 milyon tondur. Üretime geçtiğimiz takdirde ihraç imkânları da olacaktır.

Bor mineralleri:


Boraksit, kolomanit, pandermit, kremanit, doğal borik asit, askarit, doğal boraks gibi çeşitli şekillerde, bileşiklerde bulunan bor; Mısır ve Mezopotamya'da bazı hastalıkların tedavisi ve ölülerin mumyaîan- masında, M.Ö. 800'lü yıllarda Çinliler tarafından porselenin cilâlanmasında, Himalayalarda kıymetli metallerin ergitilmesînde kullanılmıştır. Modem boraks sanayii ise 13. yüzyılda boraksın Tibet'ten Avrupa'ya getirilmesi İle başlar. Borik asitin Tuscany (İtalya) sıcaksu kaynaklarında bulunmasından sonra 1852'de endüstriyel anlamda boraks madenciliği Şili'de başlamıştır. Türkiye'de ilk bor yatakları Batı Anadolu’da 13. ve 14. yüzyıllarda bulunmuş ve Balıkesir- Susurluk'ta işletilmiştir.
Genellikle Neojen volkano-sedimanter havzalarındaki bor tuzlarının 200'e yakın kullanım alanı bulunmaktadır. Bunların başında savaş ve uzay sanayii gelmektedir. Nitekim bor ürünleri uzay araçlarında yakıt olarak kuüantfdrğı gibi, diğer araçlarda da yakıtların yanmasını daha etkili hâle getirmektedir. Bor bileşiklerinin düşük özgül ağırlığı ve çok dayanıklı olması nedeniyle bu bileşiklerden elde edilen liflerle desteklenmiş plastik ve metallerin bazı sanayi kollarında kullanımları hızla artmaktadır, üçak kanatlan, pervane, asma köprü ve benzeri yapılarda bor liflerinden yararlanılır. Seramiklerin üzerini cilâlamada, sabun ve deterjan yapımında beyazlatıcı o ¡arak, tarımda (gübre, bitki ve böcek ilâçları yapımı) kullanılır.
Dünya bor üretiminde Türkiye ve ABD ilk sıradadır. Türkiye'nin maden ihracatında da önemli bir kalemdir. Ayrıca Rusya Federasyonu, Çin, Şült Arjantin ve Peru'da bor tuzu yatakları vardır. Dünyada en zengin bor mineralleri ülkemizdedir; Eskişehir-Kırka, Seyittgazi, Bigadiç, Emet Nec/er» havzalarındaki toplam rezervimiz 2 milyar tonun üzerindedir.

Kil, Kum, Çakıl ve Taşlar

Kil, kum, çakıl ve taşların işlenmesi ve bunların kullanılması ile taşa* toprağa dayalı bir sanayi doğmuştur. Gerek tarihî dönemlerde gerekse günümüzde taneli tortul veya kırıntılı çökeller olarak adlandırılan bu tortul kütleler, çanak, çömlek, fayans, tuğla, kiremit, bina taşlan gibi inşaat mermeri ile mutfak ve süs eşyalarının yapımında bol miktarda kullanılmaktadır.

Kil:
Kîl, bitki üretimini gerçekleştiren fotosentez olayı kadar önemi» bir maddedir. Çünkü kil, bir taraftan köklerin besin maddesi almasında iyon alış-verişini gerçekleştirmekte, diğer yandan çok önemli bir yapt malzemesini oluşturmaktadır. Nitekim bünyesine su aldığında çoğu kez şişen, kuruduğunda çatlayan alüminyum ve silisden ibaret olan bu madde, çimento, tuğla, kiremit ve porselen yapımında önemli ölçüde kullanılır Porselen sanayiinde kullanılan kaolin kilinin yaprakcıklan arasındaki mesafe o kadar küçüktür ki, su iyonları bu yaprakcıklar arasına girememekte ve dolayısıyla da kilde şişme olmamaktadır. Bu özelliğinden dolayı bu killerden çok kaliteli olan porselen eşya yapılır. Diğer yandan başta kimya laborstu- varlannda ve ayrıca binalarda mutfak ve lavabolarda ve hatta yer döşemesinde kullanılan çeşitli porselen ve fayansların bileşiminde de kil bulunur.

Kum ve çakıllar:
Yol, köprü, baraj, hava limanları, çeşitli binalar gibi temel inşaatların yapılmasında bol miktarda kum ve çakıl kullanılır. Farklı jeolojik devirlerde oluşan ve pekişmemiş bir hâlde bulunan kum ve çakıllar, akarsuların taşkın ovalarında, yamaç eteklerinde, delta ve buzul depoları (moren)nda bulunur. Bu malzemelerin yıkanmış olanları yani bünyesinde toprak ve çamur bulunmayanları inşaat için elverişlidir. Bilhassa silisli kumlar ve çakıllar, çok dayanıklı olduklarından ve sularla kimyasal olarak çözünmeye uğramadıklarından inşaat malzemesi olarak tercih edilmektedir. Bunun yanında volkan cürufları ile volkan kumları, hatta tüfler önemli birer inşaat malzemesidir. Bu malzemelerle biriket ve buna benzer çeşitli yapı malzemeleri yapılmakta ve inşaatın çok ucuza mal olması sağlanmaktadır. Örneğin son yıllarda volkan kumları ve diğer silisli kumlarla yapılan "gaz beton blokları" hafif olması ve sudan etkilenmemesi nedeni ile duvar yapımında son derece elverişlidir. Ayrıca silisli kumlar ve tüfler, seralarda bitkilerin köklendirilmesinde, izolasyon maddesi olarak da kullanılmaktadır.

Taşlar:

Çeşitli bileşimde olan taşlar değişik inşaat malzemesi ve ham madde olarak kullanılır. Örneğin mermer, bazalt, kireçtaşı ve granit duvar yapımında, yine mermer ve traverten bina duvar kaplamasında tercih edilir. Kireçtaşları hem duvarların yapımında hem de (magnezyum oranı yüksek doiomitik kireçtaşları öğütülerek çimento imali ve kırılarak yolların yapılmasında kullanılır. Volkan kaya gruplarında bulunan ve çok hafif olan perlit ve pomza, biriket ve izolasyon maddesi yapımında aranan taşlar arasındadır. Polijenik çakıllardan ibaret ve renkli olan konglomera, breş ve pudingler ise sütun yapımında tercih edilir.
Kireçtaşı, traverten ve mermerler kolay işlendiği ve bol bulunduğu için, diğer taş malzemelere üstünlük sağlamaktadır. Meselâ İstanbul'daki tüm
camiler, Rumeli yakasında yaygın olan Miyosen dönemine alt maktra fosilli yumuşak kireçtaşlarından yapılmıştır. Mermerler İse çoğunlukla Marmara Adası'ndaki mermer yataklarından sağlanmıştır.
Taşların İnşaat yapımında ana malzeme olarak kullanılmasına tarihi dönemlerden itibaren başlanmış ve bu nedenle sayısız denecek kadar çok taş ocakları işletilmiştir: kaliteli mermerler, denizyolu ile başka öfkelere nakledilmiştir. Türkiye mermer yatakları yönünden çok zengindir.

Kükürt

Kükürt (sülfür) eskiden ilâç ve kibrit yapımında kullanılmaktaydı. Günümüzde ise çoğunlukla kimya ve kâğıt sanayiinde tüketlmektedir. Başka bir anlatımla kükürt, kimya sanayii için Önemli bir ham maddedir, örneğin kükürtle yapılan sülfürik asit modern kimya işletmelerinde kullanılan bir ana girdidir. Ayrıca, gübre, çeşitli ilâç, patlayıcı madde yapımında, kauçuğun işlenmesi (vulkanizasyon)nde ve ağaçların çûrikneye karşı korunmasında (emprenye işlemi) kullanılmaktadır.
. 1912 yılına gelinceye kadar İtalya'nın Sicilya adasındaki kükürt ocaklan Dünya kükürt üretiminin büyük bir bölümünü sağlamakta idi. Ancak son yıllarda başta ABD olmak üzere, Polonya, Irak, Çin, Meksika ve Japonya'da kükürt üretilmeye başlanmıştır, ülkemizde ise Keçiborlu (İsparta) ana kükürt üretim ;sahamız idi. Diğer taraftan kükürt bir miktar kükürtlü madenlerin ergitilmesi sırasında da elde edilmektedir. Ayrıca kükürt, kükürtlü su kaynaklarından sağlanan suyun buharlaştırılması ile de üretilmektedir.

Mineral gübreler

Bitki besin maddeleri bakımından yeterli olmayan topraklara bilindiği gibi gübre verilmektedir. Bu gübreler ise çiftlik veya hayvan gübresi, yeşil gübre ve mineral gübrelerdir. Bazı mineral gübreler, doğrudan kabuk tabakasından, diğerleri ise kimyasal ve çözünme ürünlerinden temin edilmektedir. Belli başlı mineral gübreleri, nitrojen (azot), potasyum ve fosforlu gübrelerdir. Bu gübreler ayrı olarak hazırlandığı gibi karışık olarak da yap»lnr\aktadır. Karışık gübrelere kalsiyum ve diğer bitki besin maddeleri katılmaktadır.

Nitratlar:

Nitratlı gübreleri azot ihtiva etmektedir. Doğal nitratlar, önemli ölçüde Şili’nin kuzeyindeki Atakama Çölü'nden sağlanmakta idi. Burada playa yani tuzlu bataklıkların üst kısmındaki sert kabuk tabakasında bulunan nitrat, rafine edildikten sonra gemilere yüklenerek Avrupa ve ABD’ye gönderilmekte idi. 1912 yılına gelinceye kadar Şili, nitrat İhracatı yapan tek ülke halindeydi. Bu madde hem gübre yapımında hem de patlayıcı maddelerin imalinde kullanılmıştır. Nitrata olan aşırı ihtiyaç, kimyasal yollardan nitrat üretimini gündeme getirmiştir. Almanya ve özellikle Norveç, kimyasal yollardan nitrat üretmeye başlamıştır. Günümüzde sentetik ve by-product (yan ürün) nitratlar dünya pazarlarında hâkim
durumdadır. Son yıllarda Rusya Federasyonu, Çin, ABD başta olmak üzere Hindistan, Mısır, Kanada, Almanya, Romanya, Endonezya, Fransa ve Hollanda gibi birçok ülkede nitrat üretilmektedir.

Potas:

Potas ihtiva eden potasyum bileşikleri fabrika artıkları, deniz yosunları ve mineral depolardan sağlanmaktadır. Belli başlı potaslı mineral depolar arz kabuğunda ve çöllerdeki tuzlu göl çökellerinde bulunmaktadır. Potas üreten başlıca ülkeler; ABD (Kaliforniya çölündeki tuzlu göl depolan), Rusya, Kanada, Almanya, Ürdün, Fransa ve İsrail'dir.

Fosfat:

Sular vasıtasıyla çözünür hâlde taşınan fosfatlı maddelerin özellikle denizel ortamlarda çökelmesi ile meydana gelir. Arz kabuğundaki primer fosfat minerali apatit (CaOCPC^CC^^ÎF.CI.OHVtir. Bu mineralin bünyesindeki F.Cl, OH ve CO3 iyonlarının değişimi ile florapatît, klora patit, hidroksil apatit ve karbonat apatit elde edilir.

Fosfatlar, eksojen ve endojen olmak Özere İkiye ayrılır: Eksojen fosfatlar, tortullaşma alanlarında Özellikle deniz kenarlarındaki ılık sularda çökeiir; buralardaki kireçtaşı İle kumtaşlarının bünyesinde bulunur. Ayrıca dolomit, çört, diyatomit, tuzlu yataklar ve kumtaşı çökelleri içerisinde çeşitti yumrular ve kabuklar hâlinde bulunur. Endojen yataklar ise magma tik taşların bünyesinde yer alır. Magmatik kayalarda fosfat mevcuttur. Ayrıca fosfat, bol miktarda bir yan ürün olarak demir-çelik üreten yüksek fırınların cüruflarından elde edilir.
Fosfat, kimyasal gübre üretiminde kullanılan temel bir maddedir. Nitekim dünya fosfat üretiminin % 85-90'ı gübre, % 10-15'i yem, gıda, deterjan, alaşım metalürjisi, kâğıt, kibrit yapımı ve su arıtmasında kullanılır.
Dünyada fosfat üreten ülkelerin başında Kanada (% 35) gelir. Bu ülkeyi, Almanya (% 14), Belarus, Rusya, İsrail, Ürdün, Fransa, İspanya ve Birleşik Krallık izler. Ayrıca Fas, Tunus, Brezilya. Togo, Güney Afrika, Senegal, Suriye, Mısır, Cezayir'de de potas yatakları vardır. Türkiye'de Mardin Mazıdağı'nda bulunan fosfat yatakları 70,5 milyon ton işlenilebilir rezerve sahiptir. Ülkemizde potansiyel rezerv ise 434 milyon ton dolayında tahmin edilmektedir. Güneydoğu Anadolu Projesi içinde sulu tarımın yapılmasıyla, kimyasal gübre ihtiyacımız da gittikçe artacaktır. Fosfatlı gübre İle gübre ham maddesi ithali için Ödediğimiz milyonlarca dolar döviz de dikkate alındığında, fosfat yataklarımızın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

İbrahim Atalay'ın Genel Beşeri ve Ekonomik Coğrafya kitabından..

metalik omayan mineraller nelerdir
tuz nerelerden sağlanır
fosfatın kullanım alanları nelerdir
kil, kum ve çakıl taşları nasıl işlenir
bor minerali hakkında bilgi
kükürt nedir
nitrat nedir
nitrat nasıl elde edilir
mineral gübreler nelerdir
mineral gübreler hakkında bilgi
 

Top