• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katılmanızı bekliyoruz...

Mesleğinizi ve İşinizi Seçerken

MESLEĞİNİZİ VE İŞİNİZİ SEÇERKEN Kendinize soracağınız birkaç soru...

Hayatınızı nasıl yaşamak istiyorsunuz?

Kendinize bu soruyu sorduğunuzda, düşlerinizi, gelecek tasarılarınızı özlemlerinizi, gerçekleştirmek istediğiniz ideallerinizi, isteklerinizi sıralayın. Bunu yaparken sizi sınırlayan engellerden, önyargılarınızdan ve düşünce kalıplarından bağımsızlaşmaya çalışın. Hayal gücünüz ve yaratıcılığınızın peşine takılın. Nasıl bir yaşamınız olmalı ya da olmalıydı? Bugün bir şekilde ifade ettiğiniz bu sorunun yanıtı dün ile benzeşmeyebilir. Yarın yeni koşullar ve yeni uyaranlar karşısında değişebilir. Ama değişmediğini ve değişmeyeceğini düşündüğünüz birkaç şeyi aklınızda tutun. Çünkü bunlar kendinizi keşfetmeye yarayacak, sizi yansıtan özellikleriniz olabilir. Hatta mesleğinizle sizin aranızdaki ilişkinin temellerini oluşturabilir. Bugün ya da gelecekteki mesleğinizle aranızdaki sağlıklı ilişki, ideallerin tartışılması, gözden geçirilmesi ve yeniden yaratılması ile ilgilidir.

İşiniz ve mesleğinizin yaşamınızdaki yeri ne?

"Kendinizi ifade edebildiğiniz, içinde bulunduğunuz duruma göre tanımladığınız ve karşılaştırabildiğiniz, toplumla, dünyayla, kendinizle ilişkiniz demektir", işiniz ve mesleğiniz... İnsan için işin önemi, insandan insana, hatta insanın değişik yaş devrelerinde, değişik değer yargılarıyla farklılık gösterir. Kimine göre kendini sosyal bir bütün olarak görür, kimliğini işinde kazanır insan, kimine göre yaşamak için gereken parayı kazanacak bir araçtır." İnsan ile gerçeklik arasındaki en güçlü bağ, iştir" der, Freud. Aynı deneyimleri paylaşma olanağı yaratması, bireye hedef ve sebep duygusu sağlaması, bireye statü ve aidiyet imkanı vermesi, etkinliğe yöneltmesi ve birçok yaklaşım daha sayabiliriz. İnsan için bütün boyutları ile iş, hayatının büyük bir kısmını kaplar. Ve ideallerimizi gerçekleştirmek için kullanabileceğimiz en iyi araçtır. Bireysel olduğu kadar toplumsal gelişmenin dinamiğini de oluşturacak, bir toplumun nasıl yaşamak istediğine karar vermesini ve yaşamının kalitesini yükseltmesini sağlayacak en önemli unsurdur. Mesleksiz ve hedefsiz bir toplum gelişemez.

Toplumun ve bireyin sahip olduğu potansiyel enerjiyi nasıl kullanabiliriz?

Hakkında pek az şey bildiğimiz, yeterince tanımadığımız bir şeyi nasıl kullanabiliriz? Tanımamıza yardımcı olacak ekonomik, sosyal, siyasal koşulların ve araçların yetersiz kaldığını düşündüğümüz bu müthiş potansiyelin, eksik ve yanlış kullanılması nelere mal oluyor? Mutsuz yakınıcılardan, küskün, güvencesiz insanlardan oluşan bir topluma... İşini ayaklarını sürüyerek yapanlar, mecburen öğrenciler, tesadüfen meslek sahipleri, gözü kapalı memur otomatlığı içinde heyecansız umutsuz insanlar topluluğu yaratılmasına... Kurumlarda bilgi ve işgücünün boş yere harcanmasına... Bireyin ve toplumun kendi geleceğini oluşturmada başarısızlığına... Kısaca kalitesiz bir yaşam tarzına... İşe kendimizi tanımakla başlayabiliriz. Yaşamla ve mesleğimizle ilişkimizin niteliğini değiştirebilir, meslek anlayışımızı geliştirip derinleştirebiliriz. Kişilik, yetenek ve ilgi alanlarımız ile meslek seçimimiz arasındaki köprüyü doğru kurabiliriz. Kişiliğimize ve potansiyelimize uygun , doğru işi doğru mesleği seçmeliyiz. "Bunu biliyoruz", diyeceksiniz.

Mesleğimizi seçebilecek özgürlüğe sahip miyiz?

Evet, seçmek bir özgürlük sorunudur. Özgürlük ise bir bilinç ve bilgi sorunu. Ufkumuz, umutlarımız, düşlerimiz ve bildiklerimiz kadar özgürüz. Özgürlük sınırlarımızı genişletmekse elimizde. Her yeni kazanılmış bilgi, her öğrenme süreci, geliştirebildiğimiz her yeni beceri, yeni bir alan, yeni bir seçenek demektir. Bunu yaparken içinde bulunduğumuz en dar toplumsal gerçeklerden, ülke gerçeklerine ve dünyada yeniden yapılanan ekonomik, siyasal gerçeklere duyarlı olmak, yerimizi doğru saptamak, gidenin ve gelmekte olanın farkında olmak zorundayız.
 
Geri
Top