• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Marquis De Sade Kimdir?

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Tüm çıplaklığıyla ve sapkınlığıyla yaşadığı hayatı, bazen gerçek bazen hayal üzerine kurduğu hikayeler ya da oyunlarla bizlere aktarmıştır.


Asıl adı Donatien Alphonse François le Marquis de Sade olan Sadizm’in babası ünlü yazar; Sigmund Freud’un psikanalizde ana konusu olan cinsellik ve şiddet dürtüsünün incelemesinde öncü olarak görülür. Öncelikle tanrı ve din olgularına kökten karşı çıkan ve bunu başta aristokrat takım dahil olmak üzere tüm insanlığın çirkinliklerini ört bas edebilmek adına kullandıkları tezine dayandıran Sade, 74 yıllık hayatı boyunca onlarca kez tutuklanmış, gözaltına alınmış ve akıl hastanesine kapatılmıştır. Suçlarının neredeyse tamamı cinsel sapkınlığı ve bu alanda yazdığı yazılar ile birebir ilintilidir. Onlarca belki de yüzlerce öykü, roman ve makalenin hemen hepsini tutukluluk döneminde yazmış ve hem ciddi bir siyasi kariyerin temellerini atmış hem de sınır tanımaz bir biçimde yaşadığı cinsel hayatından çeşitli esinlenmeler ve kesitler sunmuştur. Fakat ne yazık ki bu eserlerin pek çoğu, düzensiz hayatı boyunca geçirdiği yolculuklar ve taşınmalar esnasında kaybolmuş ya da yok edilmiştir. 1766 yılında kendi tiyatrosunu inşa ettirmesiyle başlayan ve 1803 yılında Paris Charenton Akıl Hastanesi macerasında da devam eden süreçte sahnelediği 20 kadar oyunu bulunmaktadır.

Önemli eserleri arasında İngilizce'ye çevrilmemiş olan yolculuk maceralarını anlatan Voyage d'Italie (İtalya Yolculuğu) adlı romanı, Les 120 Journées de Sodome (Sodom’un 120 Günü) adlı romanı (1975 yılında Pasolini tarafından kitaptan filme uyarlanmıştır) ve Justine ou les Malheurs de la vertu adlı romanı (1969 yılında Jeasus Franco tarafından kitaptan filme uyarlanmıştır) bulunmaktadır.

Eserleri her ne kadar günümüzde sert bir dille pornografik bir tanımlamaya maruz kalsa da, yaşamış olduğu dönemin şartlarına göre oldukça özgürlükçü ve öncü bir tutum sergilemiş ve 21. yüzyılda git gide daha çok kıymeti bilinmeye başlayan öncü bir sürrealist haline gelmiştir.

Yaşamış olduğu dönemin baskın skolastik etkisi altında özgürce dile getirebildiği “dini görüşlerini” çok kısa bir kesitle inceleyelim:



TANRIYA KARŞI SÖYLEV

Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; tanrı denen acayip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.

Ey yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi tıraşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin! Onların size bir Tanrı sunmalarındaki müthiş çıkarı ve bu tür yalanların sizin mallarınız ve ruhlarınız üzerinde onlara sağladığı itibarı düşünün! Yüreğinizde bir ibadet ihtiyacı duyuyorsanız, tutkularınızın somut nesnelerine yönelin: gerçek bir şey sizi en azından bu doğal saygı içinde tatmin edecektir. Ama tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapmış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu! İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: Etkileri bu kadar bulaşıcı olan bir bitkiyi tamamen kökünden söküp atın!

Tanrıları devirerek, aşıralım gök gürültülerini onların ve yıkalım bu ışıltılı şimşekle ürkütücü bir dünyada hoşumuza gitmeyen her şeyi!

Marquis de Sade



Marquis de Sade, Charles Bukowski’den günümüzdeki yazarlara kadar birçok kişiye ilham kaynağı olmuştur. Özellikle Bukowski’nin kadınlarla olan çoğunlukla “çarpık” ilişkilerini aktarma biçiminde, Sade’den gelen ciddi esinlenmeler bulunmaktadır. 18. - 19. ve 20. Yüzyıl arasındaki gerek karakteristik, gerek toplumsal farklılıklar dolayısıyla yer altı edebiyatının ancak bu iki ismi arasında gerçek bir geçişten bahsedilebilir: Marquis de Sade ve Charles Bukowski.
 
Top