• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Macaristan

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
MACARİSTAN


BAYRAĞI

xHAeE.png




ARMASI

GST1j.png



HARİTASI

uXn5y.gif





Resmi İsmi: Macaristan Cumhuriyeti

İngilizce İsmi: Hungary

Kendi Dilindeki İsmi: Magyar Köztársaság

Başkenti: Budapeşte

Nüfus: 10,043,000

Yüzölçümü: 93,030 km2

Para Birimi: 1 florin = 100 fillér

Dili: Macarca

Dini: Katolik Hristiyanlık, Protestan Hristiyanlık




Tarihi

Eski kaynaklarda Macaristan’dan Panonya diye bahsedilmektedir. Macaristan’ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafî yer îtibâriyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilâların, akınların mecbûri geçiş yolu olmuştur. M.Ö. üçüncü asırda Keltler’in, sonra Daklar’ın istilâ ettiği Panonya, M.Ö. 1. asrın sonlarında Romalıların hâkimiyetine girmiş ve bu hâkimiyet M.S. 4. asıra kadar sürmüştü. Panonya 4. asırda Attila idâresindeki Hunların, 6. asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilâsına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular. İki yüz elli yıl Orta Avrupa’ya hâkim oldular. Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769’da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular.

1869 yılında Urallar’ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında yerleşmiş olup, Hazar Türklerinin bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek, Karpatlar ve Tuna havzasını işgâl ettiler. Macarlar’ın aslî unsurunu meydana getiren Arpatların güneye ve batıya yaptıkları akınlar, Germen İmparatoru Birinci Otto tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata geçtiler. Moğol istilâsına kadar Macaristan’da istikrarlı bir devre başlamış oldu. Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar, Prens Geza zamanında Hunlar ve Avarlar gibi Hıristiyanlığı kabul ettiler. Türklüklerini tedricen kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan’da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları kullanılmaktadır. Meselâ, tyuk, (tavuk), birska (bıçak), szakall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı) teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır) gibi daha pekçok kelime, Macarların Türk asıllı olduklarını bâriz bir şekilde göstermektedir.

Moğol istilâsından sonra Arpat Hânedanının yerine, yabancı soydan gelen Anju Hanedânı geçti. 1787’den îtibâren Macaristan’da idâreyi ele alan Sigismund ile berâber bâzı fâsılalar olmasına rağmen Macar Halkı, Alman asıllı krallarca idâre edildi. Macarlar, Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için 1396’da 130.000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler. Niğbolu önlerinde Yıldırım Bâyezîd Han (1389-1402) karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar. Ancak bundan sonra, devamlı sûrette, bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı fütûhatını engellemeye çalıştılar. 1526’da Mohaç’ta tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi ve Orta Macaristan fethedildi. Macaristan Osmanlı hâkimiyeti altına girmişse de bu hâkimiyet tam olarak kurulmayıp, Transilvanya ve Karpatlar bölgesi Osmanlı tâbiiyetinde kalmak üzere Prens Zapolya’ya verildi. Kuzey ve kuzeybatı Macaristan Avusturya’da kaldı. Zapolya’nın ölümüyle halefi ve vârisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince, Osmanlılar Avusturya’ya fırsat vermeden buraya yerleşmek için, Macaristan’ın tamâmı Osmanlı eyâleti hâline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine bağlandı.

Macaristan 1699’daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Osmanlıların Macaristan’daki hâkimiyet devirleri, bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesîleler ile bunun ifâde edildiği tam bir huzur, sükûn, adâlet ve îmâr devri oldu. Burada görev yapan Osmanlı paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları başta hamamlar olmak üzere pekçok eserler büyük bir yekûn teşkil etmekte olup, Macaristan’ın Avusturya idâresine düştüğü zaman yapılan tahribâta rağmen bâzıları günümüze kadar gelebilmiştir. O devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa’da, Macaristan başta olmak üzere, Osmanlı toprakları Protestanların sığınak yeri oldu. Osmanlı-Macar münâsebetleri sosyal ve iktisâdî, her alanda gelişti ve Macaristan’da Osmanlı kıyâfetleri giymek moda oldu. 1604’teki Osmanlı-Avusturya savaşında Macarlar Osmanlıların yanında yer aldılar ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız ancak, Osmanlı Devletine tâbi olmak üzereMacarlara verildi.

Macaristan 1689’da Avusturya’nın eline geçtikten sonra da bağımsızlık hareketleriOsmanlılarca desteklendi. 1682-1684’te İmre Thököly’nin, 1703-1711’de Ferenc Rakoczi’nin bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar ile berâber Osmanlı Devletine sığındılar. Thököly İzmit’te, Rakoczi Tekirdağ’da ölene kadar misafir muâmelesi gördüler. 150 yıl sonra Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti, Tekirdağ’a yerleştirilen mültecilere verilen arâziyi satın almak için kendilerine müracaat eden Türk köylülerine hayran kaldılar. Rakoczi’nin arkadaşı Kelemen Mikos’un yazdığı ve mültecilerin hayâtını anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri bugün Macar târihi ve edebiyatının kaynak kitapları arasında sayılmaktadır.

Ferenc Rakoczi’nin başarısız teşebbüsünden sonra Macaristan Avusturya’nın yarı kolonisi hâline geldi ve bugüne kadar, Osmanlı hâkimiyetindeki hürriyetini, iki dünyâ savaşı arasındaki devir hâriç bir daha göremedi. 1785’te Almanca resmî dil olarak kabul edilip, Avusturya ile Macaristan arasında gümrük birliği îlân edildi. 1848’de Lajos Kossuth’un bağımsızlık hareketi (Bkz. Kossuth, Lajos) Rusya’nın yardımıyla bastırıldıktan sonra büyük bir baskı rejimi başladı, ancak 1876’da Macaristan,Avusturya sınırları içinde federatif bir devlet hâline gelebildi. Böylece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili bir monarşi kuruldu. Avusturya, 1914’te Birinci Dünyâ Harbine girince Macaristan da katılmak mecbûriyetinde kaldı. Ancak Avusturya’nın teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhûriyet îlân olundu. 1919’da bastırılan Bela-Kun idâresindeki komünist ayaklanmasından sonra Amiral Horty 1 Mart 1920’de kral naipliğine getirildi. Macaristan, 1920’de yapılan Trianon Antlaşması ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun beşte birini kaybetti.

İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası’na yaklaştı ve Antikomintem pakta katıldı. 1941’de Almanya ile berâber Rusya’ya karşı İkinci Dünyâ Savaşına girdi. Ancak 1944’te Almanya ile arası açılınca Hitler Macaristan’ı işgâl ettirdi. Amiral Horty’nin Macaristan’da yirmi dört yıllık idâresi sona erip, yerine Szalas getirildi.

Szalas’ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan muhâlefet, komünistlerin güçlenmesine ve Rusların Macaristan’ı işgâline yol açtı. 4 Şubat’ta cumhûriyet îlân edildi ve aynı sene mâdenler, ağır sanâyi tesisleri, bankalar devletleştirildi. Üç milyon hektar arâzi, sâhiplerinden zorla alındı. Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası başlatıldı. Ancak başgösteren tepkiler sonucu 1953’te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri İmre Nagy’ı başa getirerek yumuşama politikası tâkip etmeye başladılar. İmre Nagy’ın reformlarına tahammül edemeyip, 1955’te görevden alınınca Macaristan’da muhâlefet çok büyük oldu. 1956’da tekrar hükûmetin başına getirilen İmre Nagy, Macarların Sovyet işgal güçleri aleyhine “artık yoldaş değiliz” diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında Macaristan’ın Varşova Paktından çekilip, tarafsız kaldığını, 2 Kasım 1956’da Birleşmiş Milletlere, 3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri Andropov’a bildirdi. “Eskunzuk, eskunzuk hogy tovabb nem leszunk!” (Yemin ediyoruz, artık köle olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet mücâdelesi, 4 Kasım’da Budapeşte’ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı. Binlerce Macar, komünizmden kurtulmak için seyirci durumda kalan Batı’ya ilticâ ettiler. İmre Nagy de yakalanarak 1958’de îdâm edildi. 1989’da komünist parti feshedildi. 1990 seçimleri çok partili oldu ve merkez sağ partiler iktidâra geçtiler.


Fizikî Yapı

Ülkenin tamâmı oldukça alçak olup, en yüksek tepeler 900 ilâ 1000 metreyi aşmamaktadır. Macaristan, dört tabiî bölgeye ayrılır. Büyük faylar, volkanik akıntılar ve sıcak su kaynaklarıyla bölünen batıdan kuzeydoğuya doğru 400 km boyunca uzanan Macar Sırtı denilen bölge, bunlardan birincisini teşkil eder. Bu dağlık bölge, üçe ayrılabilen ova bölgeleri karşısında duvar gibi durmaktadır. Bu ova bölgeleri; Tuna ötesi (Transtuna) bölgesi, Tuna Tisza nehirleri arasındaki bölge ve Tisza ötesi bölgesi (Trantisza)dir. Tuna’nın batısındaki bölgelerden meydana gelen Transtuna, Avusturya sınırındaki Alplerin son yamaçlarını, Mecsek tepelerini, Kisalföld ve Mezaföld ovalarını ihtivâ eder. Tuna ve Tizsa nehirleri arasındaki bölgenin kuzeyindeki topraklar kumlu, güneyindekiler ise kaygandır. Tisza Nehrinin doğusunda yâni Trantisza bölgesinde Büyük Ova bulunur.

Ülkeden geçen iki büyük nehir vardır. Bunlardan birincisi olan Tuna Nehri, 2850 m uzunluğunda olup, uzunluğu îtibâriyle Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun nehridir. Macaristan’ı baştanbaşa ikiye bölen Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden önce sekiz ülkeden geçer. Macaristan büyük bir nehir olan Tuna sâyesinde zümrüt gibi güzel tabiî zenginliklere sâhiptir. Budapeşte,Tuna’nın iki yakasında kuruludur. İkinci büyük nehir Tisza ise, 968 km uzunluğunda olup, Ukrayna’da Karpatlardan doğar, Yugoslavya’daki Karlofça yakınlarında Tuna ile birleşir. Macaristan’ın güneyinde, kuzeydoğudan güneybatıya 90 km boyunda genişliği 10 ilâ 15 km olan ve Macar Denizi denilen Orta Avrupa’nın en büyük gölü Balaton bulunur. Avusturya-Macaristan sınırında ise derinliği az, buna karşılık 200 km2lik bir yüzölçüme sâhip olan Neusiedle Gölü yer alır. Bu gölün büyük kısmı Avusturya’ya âittir.


İklim

Avrupa’daki merkezî durumu sebebiyle denizden uzak olan Macaristan’da kara iklimi hüküm sürer. Yıllık yağış ortalaması 700 mm civârındadır. Yağış farkları batıdan doğuya gidildikçe azalır. Özellikle Büyük Ovanın bâzı kısımları, kuraklık sebebiyle sıkıntı çeker. Bu toprakların değerlendirilmesi sulamaya bağlıdır. Sıcaklık en soğuk ay olan ocakta -1°C ile 3°C arasında, en sıcak olan temmuzda ise 19°C ile 23°C arasında değişir.


Tabiî Kaynaklar

Macaristan hammade ve enerji kaynakları bakımından fakirdir. Mâdenlerinin en önemlisi Vertes Dağlarından çıkarılan boksittir. Boksit üretiminde Avrupa’da ikincidir. Pek az mâden kömürü Pécs yakınlarında, linyit Dorag’da ve Tatabanya’da, Tuna ötesinde ve Slavokya sınırında işletilmektedir. Romanya sınırında önemli ölçüde tabiî gaz, Balaton Gölünün batısında petrol çıkarılmaktadır. Nisbeten az miktarda manganez ve uranyum yatakları da vardır.

Macaristan sıcak su kaynakları bakımından oldukça zengin olup, bunlardan bir kısmı tıbbî değer taşımaktadır. Özellikle Budapeşte veBudin, dünyânın en güzel kaplıcalarına sâhiptir. Böyle 100’ü aşkın sıcak su kaynağı Budin içinde ve civârında mevcuttur.

Tuna ötesi topraklarının ve dağlarının bitki örtüsü yaprakları dökülen ormanlardan (meşe, kayın, ıhlamur, kestâne) meydana gelmiştir. Fakat bunlar bozkır şartlarının hüküm sürdüğü Büyük Ova yakınlarındaki arâzide âniden kaybolur. Önceleri Macaristan’da başka yerde bulunmayan bâzı balıklar, büyük av hayvanları ve çok sayıda göçmen kuşlar bulunuyordu. Günümüzde bunların çoğunun nesli tükenmektedir. Fakat hâlâ bâzı enteresan kuşlara (meselâ siyah leylek) ve memeli hayvanlara (vaşak, kurt gibi) dağlarda ve Büyük Ovanın uzak köşelerinde rastlanmaktadır.


Nüfus ve Sosyal Hayat

10.600.000 nüfûsa sâhip Macaristan, nüfus dağılımı bakımından üç büyük târihi ve ekonomik bölgeye ayrılır. Tuna ötesi(Transtuna), Büyük Ova ve Kuzey yüksek arâzisi nüfusun yaklaşık % 48’i Büyük Ovada, % 38’i Tuna ötesinde, % 14’ü de kuzey yüksek arâzisinde yaşamaktadır. Macar halkının % 45’i şehirlerde, % 55’i köylerde yaşar. Kilometrekare başına nüfus yoğunluğu 93 kişidir. En büyük şehri, sanâyi ve kültür merkezi Budapeşte olup, nüfusu 2.115.000’dir. Macaristan etnik yapısı îtibâriyle Orta Avrupa’nın en homojen devletidir. Nüfûsun % 97’si Macar’dır. Macarca, Fin-Uygur dil âilesine dâhil olup, ülkenin resmî dilidir. Macaristan’da az miktarda Almanlar, Slovaklar mevcuttur. Nüfûsun % 67’si Katolik, % 28’i Protestan, % 3’ü Ortodoks, % 2’si Yahûdîdir. Mecbûri eğitim 6 yaşında başlar ve en az 8 yıl devâm eder. Ülkede 16 civârında üniversite, 75’i aşkın yüksek teknik okul mevcuttur. Macar halkı ancak çok küçük bir oranda özel mülkiyet edinme hakkına sâhiptir. Üretim mallarının hemen hemen hepsi devlet kontrolündedir.


Siyâsî Hayat

Macaristan’da ilk yazılı anayasa, 18 Ağustos 1949’da kabûl edildi. Anayasaya göre devlet bir halk cumhûriyetidir.

Devlet gücünün en yüksek organları, parlamento (millî meclis) ve başkanlık konseyidir (hükûmet yönetim kurulu). Tek meclisli parlamentonun 349 üyesi, başkanlık konseyinin 21 üyesi vardır. Başkanlık konseyi üyeleri, parlamentodan seçilir ve parlamentoya karşı sorumludur. En üst idârî merci, bakanlar kurulu olup, üyeleri hükûmet yönetim kurulunun tavsiyesi üzerine parlamento tarafından seçilir ve azledilir. Başkanlık konseyinin başkanı Macaristan’ın devlet başkanıdır, bakanlar kurulu başkanı ise başbakan gibi görev yapar.

Mahallî, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler, bir üst seviyedeki bölge otoritesine karşı sorumlu olan konseyler hiyerarşisiyle yönetilir. Macaristan, 19’u komita ve beşi komita statüsünde olmak üzere 24 idârî üniteye bölünmüştür. Bunların konseyleri doğrudan doğruya bakanlar kuruluna karşı sorumludur.

Adâlet işleri anayasa mahkemesi, yüksek mahkeme ve komitaya, belediyeye ve mıntıkaya âit mahkemelerce yürütülür. Anayasa mahkemesi ve yüksek mahkemenin hâkimleri, beş yıllık süreyle parlamento tarafından, diğer hâkimler ise üç yıllık süreyle mahallî konseyler tarafından seçilir. Savcı başkanı, altı yıllık süreyle parlamento tarafından seçilir ve buna karşı sorumludur.

Komünistlerin iktidârı ele geçirdiğinden 1990’daki seçime kadar, bütün genel seçimlerde, sâdece komünistlerin hâkim olduğu bir partinin seçim listesi oy kullanma hakkı olanlar tarafından tek liste olarak kullanılmakta idi. 1989’da Komünist Parti feshedildi. 1990’da yapılan seçimi Merkez Sağ Parti kazandı.

Parlamento, yasama yetkisini sâdece hükûmetin kânun tasarılarını tasdik etmekte kullanır. Bakanlar kurulu ekseriya, parlamentonun tasdikine sunmadan resmî emirler yayınlar.


Ekonomi

Tabiat şartları tarım için elverişli bir durum arz eder. Toprakların % 67’si işlenmeye elverişli, % 15,3’ü çayır ve otlaklardır. Toprağın % 97,6’lık bir kısmı devlet çiftliklerine ve kooperatiflere âit olup, devlet sektörünün elindedir. Esas tarım ürünleri buğday (2.742.000 ton) ve mısırdır (3.800.000 ton). Bunlar Kisalföld, Tuna ve Tisza arasındaki bölge ve Alföld’de yetiştirilir. Bununla berâber ekili tarlaların % 40’ını meydana getiren tahıllar, sanâyi bitkilerine göre önemini kaybetmektedir. Doğudaki kurak bölgelerde ve Tisza Vâdisinde sulanan topraklar artırılarak, pirinç üretimine ve meyve ağaçları yetiştirilmesine ve hatta pamuk üretimine imkân sağlanmıştır. Tokaj, Bakony Tepesi ve Eger’de bağcılıkla ilgili ürünler, Mecsek Tepelerinde meyve ağaçları özellik kazanır. Hayvancılık her zaman önemli bir rol oynar. 2.000.000’dan fazla sığır, 3.277.000 civârında koyun yetiştirilir.

Macaristan, hammaddeleri ve enerji kaynaklarının azlığı sebebiyle, sanâyileşmede zorluk çekmektedir. Miskole yakınlarındaki Kazineborcika’da, Budapeşte’nin güneyindeki Dunajvaras’ta, başkentin banliyösündeki Çsepel kombinalarında çelik ve dökme demir üretilir. Bununla berâber, hammaddelerin büyük kısmı ithal edildiğinden, taşkömürü zor ve pahalı şartlarda işletildiğinden demir sanâyii az kâr getirir. Boksitin bolluğu, bunu işletmek için enerji ithal etmesine rağmen, Macaristan’ı Doğu Avrupa ülkelerinin en fazla alüminyum üreten ülkesi yapmıştır. Bütün sanâyi merkezlerinde bilhassa Budapeşte’de bulunan makina âletleri, ulaşım malzemeleri îmâlâtı (traktör, motosiklet, otobüs, demiryolu malzemesi) sanâyiinin temel sektörünü teşkil eder. Kimyâ sanâyi Macaristan’ın sülfürik asit, kauçuk ihtiyaçlarını ve çok sayıda petrol cinslerini karşılar. Miskole, Tatabanya ve Budapeşte bölgesinde büyük kimyâ kombinaları kurulmuştur. Tekstil ve gıdâ sanâyii önceden beri önemini devâm ettirmektedir (un sanâyii, şeker sanâyii gibi). En önemli endüstri merkezi, fabrikaların üçte birinin bulunduğu Budapeşte’dir.

Dış ticâretin üçte ikisi Doğu Avrupa ülkeleriyle, özellikle Rusya ile (% 30’dan % 35’e kadar ithâlat ve ihrâcat) sonra Çekoslovakya iledir. Ticâretin geri kalanı Batı Avrupa, Arjantin ve Birleşik Arap Cumhûriyeti ile yapılır. Hammaddeleri ve yarı mâmul maddeleri (ithâlatın üçte ikisi) ithal eder. Makina endüstrisi (% 30 ilâ % 35), tüketim endüstrisi ve gıda endüstrisi ürünlerini ihraç eder. İthâlât ve ihrâcât dengelidir.

Turizm gelişmektedir. Beşte dördü Rusya ve diğer sosyalist ülkelerden olmak üzere her yıl 2.500.000 turist Macaristan’ı ziyâret etmektedir. Turizmi geliştirmek için, kış sporları ve sıcak su tesisleri modernleştirilmiştir.

Macaristan iyi bir ulaştırma şebekesine sâhiptir. Karayolu ağı ve demiryolu ağı Budapeşte’de düğümlenir. 30.000 km’ye ulaşan karayollarının % 99’u asfaltlanmıştır. Demiryolu ağı ise 13.200 kilometredir. Tuna ve Tisza nehirleri üzerinde ulaşım önemli bir rol oynar. Budapeşte, Terihegy’de milletlerarası bir havaalanına sâhiptir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Macar Mutfağı /Macar Yemek Kültürü

Dünyanın önemli mutfaklarından biri



Dünyanın en önemli mutfaklarından biri olan Macar Mutfağı renk ve çeşni olarak çok zengin bir mutfaktır. Macarlar mutfakları ile gurur duyarlar. Mutfağın, Macarların yaşamında büyük önemi vardır. Ayrıca, mutfak, toplumda kişinin sosyal konumunu ve entelektüel düzeyini de belirler.
Macarların yüzyıllardan beri gelen geleneksel yeme alışkanlığı bölgelere göre çeşitlilik gösterir.
Macarlar günde 3 öğün yerler ve onlar 3 öğün yenmeyen bir yaşamı düşünemezler. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği. Bu öğünlerin önemi şehir ve kırsal kesime göre değişir. Özellikle kırsal kesimde öğle yemeği en önemli öğündür. Geleneklere göre öğle yemeği tam saat 12.00'de yenir.
Şehirde ise çalışma hayatının getirdiği zorunluluklardan dolayı akşam yemeği en önemli öğün haline gelmeye başlamıştır.
Macarlarda yemek yemek bir zevktir. Bu nedenle yemeğe vakit ayırırlar. Özellikle akşamları yemeklerini dışarıda dostlarıyla "Çigan müziği" eşliğinde yerler. Macarlar genellikle bir öğünde 3 çeşit yemek yerler. Bu çeşitlerin en önemlisi çorbadır. Çorbanın Macar Mutfağı'nda çok özel bir yeri vardır. Eskiden kırsal kesimde tarlada çalışanlar yalnızca çorba içerlerdi. Zaten Macar Mutfağı'nın en ünlü çorbası "Gulaş" bu yaşam tarzının ürünü olan zengin bir çorbadır; özellikle tarlada çalışıp, üç çeşit yemek yapmaya vakti olmayanlar için doyurucu özelliğinden dolayı tercih edilir. Macarlar tarhana çorbası da içerler. Buna "Tarhanya" derler. Macarlar tarhanayı Türklerden almışlardır. Orta Avrupa'nın en büyük gölüne "Balaton"a sahip olan Macarlar çok balık yerler. Bunlar özellikle tatlı su balıklarıdır. Ayrıca Tuna Nehri'nden de çok bol miktarda balık avlarlar. Macarların 3 ayrı bölgeye göre hazırladıkları 3 ayrı balık çorbası vardır. Bunlar, Tuna, Balaton ve Orta Macaristan usulleridir. Orta Macaristan usulü yapılan balık çorbası hem en geleneksel hem de en lezzetli olanıdır.
Macarlar patates ve özellikle de taze kesilmiş ev yapımı makarnayı çok yerler. Makarna hem temel hem de yan yemek olarak hazırlanır. Macar Mutfağı ete, sebzeye ve balığa dayanır.
Macar gulaşı et, patates ve sebze, özellikle de Macar kırmızı biberi "paprika" ile hazırlanır. Koyu kırmızı çok tatlı bir rengi olan ve bu rengini yemeğe de veren "paprika" bu mutfağın en önemli baharatıdır. Çorbadan yemeğe, balıktan ete, her besin maddesi ve her yemek çeşidi ile kullanılır. Macarlarda "paprika"nın girmediği tek yemek çeşidi tatlılardır. Macarlar paprika dedikleri zaman, bu hem toz kırmızı biber hem de taze kırmızı biber olabilir. İkisinin farkı, kullanım şeklinden anlaşılır. Yani paprika Macar Mutfağı ile bütünleşmiştir.
Macaristan'da tüm Orta Avrupa Mutfaklarında yaygın olan "Palacsintak" "palaçinka" (krep) tatlı olarak çok yenir. Özellikle içine dövülmüş ceviz ve toz şeker serperek yedikleri palaçinka tüm Macaristan'da çok yaygındır. Bazen palaçinkayı taze peynir, toz şeker ve cevizle hazırlayıp fırında bir iki dakika ısıtıp servis yaparlar. Bu şekilde palaçinkanm içindeki taze tuzsuz beyaz peynir erir ve şeker ve cevizle karışarak nefis bir tat oluşturur.
Macarların en ünlü tatlılarından biri de "Dough nut" dır. Özellikle bir karnaval çöreği olan Donut aslında "Dough nut" yani ceviz veya fındık şeklinde hamur anlamındadır. Orijini Macar olan "Dough nut", Macar göçmenlerle Amerika'ya gitmiş ve ünlü "Amerikan Çöreği" "Donut" haline gelmiştir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Macaristanın Gelenek Ve Görenekleri

Macaristanın kültürü ve mimarisinde Gotik,Roma ve Barok etkilerinin izleri görülmektedir.Ülke Avrupadaki en iyi halk geleneklerine sahiptir ve nakış,çanak çömlek,duvar boyama ve tahta yada kemik oyarak hazırlanmış objeler üretirler.Müzik alanında ise aynı zenginliğe Franz Listz rapsodileri, Ferenc Erkel operaları ve halk müziğini dinleyerek tanık olabilirsiniz.Edebiyat ise ülkenin muazzam geçmişi ile şekillenmiş odlar,heyecanlandırıcı özgürlük şiirleri ve realizm hikayeleri üretilmiştir.Futbol ve satranç popüler sporlarıdır. Macarlıların dine karşı kuşkulu bir bakışları vardır fakat dine bağlı olanlar Katolik,Calvinist ve Lutheran olduklarını söyleyeceklerdir.Dine karşı bu kuşkucu duruş bazılarına gore fen ve matematikte bu kadar başarılı olmalarını sağlamıştır.Ülkede ayrıca Yunan Katolik ve Ortodoks ile Budapeştede büyüyen bir Yahudi nüfusu vardır. Macar mutfağının güzelliklerini açığa çıkarmak için biraz kurcalamanıza ihtiyaç vardır.Sebze ve meyvedeki doğal zenginliğin yemeklerde kendini göstermesi gerekir fakat durum her zaman böyle değildir.Genel olarak yemeklerde yağlı domuz eti yada çok pişmiş balık ve turşu görürsünüz.Ayrıca bizim gulaş olarak bildiğimiz güveç, sığır etinden koyu kıvamda hazırlanmış çorba yada baharatlı balık çorbası vardır. Ama fasülye çorbası,ekşi kirazdan hazırlanmış soğuk meyve çorbası ve bol malzemeyle hazırlanmış krep mutlaka tatmanız gerekenler arasında.İyi şarap bulmak çok zor değildir,ama özel olanlar için biraz araştırma yapmanız gerekebilir...Bira ve brendi de sevilen içecekler ararsındadır.
 
Top