Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Dini Konular
KURAN-I KERİM
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="blackcrown" data-source="post: 50676" data-attributes="member: 1794"><p><strong><em><span style="font-size: 22px"><span style="color: DarkOrange">BAKARA SÛRESİ (1-101)</span></span></em></strong></p><p></p><p><strong><em>Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “<span style="color: DarkOrange">bakara</span>” (sığır) kelimesinden alır. Sûre, İslâm hukukunun ana konularıyla ilgili pek çok hüküm içermektedir.</em></strong></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="color: DarkOrange"><strong><em> Bismillahirrahmânirrahîm</em></strong></span></p><p><strong><em>1.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>Elif Lâm Mîm.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>2.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>3.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>4.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>5.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. </em></strong></p><p></p><p><strong><em>6.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>7.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>8.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır.</em></strong></p><p><strong><em>9.</em></strong></p><p></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>10.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>11.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>12.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>13.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>14.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>15.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>16.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>17.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>18.</em></strong></p><p></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>19.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>20.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>21.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>22.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>23.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).</em></strong></p><p></p><p><strong><em>24.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır. </em></strong></p><p></p><p><strong><em>25.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>26.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla bir çoklarını saptırır, bir çoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>27.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşeri ve ahlâki bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>28.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>29.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>30.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>31.</em></strong></p><p></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Allah Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>32.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>33.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Allah şöyle dedi: “Ey Adem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Adem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>34.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>35.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Dedik ki: “Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”</em></strong></p><p></p><p><strong><em>36.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.</em></strong></p><p></p><p><strong><em>37.</em></strong></p><p><strong><em> </em></strong></p><p><strong><em>Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır. </em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="blackcrown, post: 50676, member: 1794"] [B][I][SIZE=6][COLOR=DarkOrange]BAKARA SÛRESİ (1-101)[/COLOR][/SIZE][/I][/B] [B][I]Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “[COLOR=DarkOrange]bakara[/COLOR]” (sığır) kelimesinden alır. Sûre, İslâm hukukunun ana konularıyla ilgili pek çok hüküm içermektedir.[/I][/B] [COLOR=DarkOrange][B][I] Bismillahirrahmânirrahîm[/I][/B][/COLOR] [B][I]1.[/I][/B] [B][I]Elif Lâm Mîm.[/I][/B] [B][I]2. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.[/I][/B] [B][I]3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.[/I][/B] [B][I]4. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.[/I][/B] [B][I]5. İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. [/I][/B] [B][I]6. Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.[/I][/B] [B][I]7.[/I][/B] [B][I]Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.[/I][/B] [B][I]8. İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır. 9.[/I][/B] [B][I] Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.[/I][/B] [B][I]10. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.[/I][/B] [B][I]11. Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.[/I][/B] [B][I]12. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.[/I][/B] [B][I]13. Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.[/I][/B] [B][I]14. İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.[/I][/B] [B][I]15. Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.[/I][/B] [B][I]16. İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.[/I][/B] [B][I]17. Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.[/I][/B] [B][I]18.[/I][/B] [B][I] Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.[/I][/B] [B][I]19. Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.[/I][/B] [B][I]20. Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.[/I][/B] [B][I]21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.[/I][/B] [B][I]22. O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın.[/I][/B] [B][I]23.[/I][/B] [B][I]Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).[/I][/B] [B][I]24. Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır. [/I][/B] [B][I]25. İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.[/I][/B] [B][I]26. Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla bir çoklarını saptırır, bir çoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.[/I][/B] [B][I]27. Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşeri ve ahlâki bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.[/I][/B] [B][I]28. Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz.[/I][/B] [B][I]29. O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.[/I][/B] [B][I]30. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.[/I][/B] [B][I]31.[/I][/B] [B][I] Allah Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.[/I][/B] [B][I]32. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.[/I][/B] [B][I]33. Allah şöyle dedi: “Ey Adem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Adem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.[/I][/B] [B][I]34. Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.[/I][/B] [B][I]35. Dedik ki: “Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”[/I][/B] [B][I]36. Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.[/I][/B] [B][I]37. Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır. [/I][/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Dini Konular
KURAN-I KERİM
Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali
Top