Kültür ve Ruh Sağlığı

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Özcan Köknel'in Ruh Sağlığı kitabından...
kültür, ruh sağlığı
KÜLTÜR VE RUH SAĞLIĞI

uzChpBq.jpg
Ruhsal bozukluklann ve hastalıkların ortaya çıkmasında kültürün alt kültürün ve azınlık kültürünün etkisini araştırmak oldukça zor, hatta olanaksızdır. Bilindiği gibi kültürü etkileyen, I kültür değişmelerine yol açan, ekonomik durum, toplumsal yapı, göçler, etnik özellikler ruhsal bozukluk ve hastalıkların ortaya çıkmasında etkili olmaktadır.
Bugüne dek yapılan araştırmalar ruhsal bozukluk ve hastalıklarla kültür arasındaki ilişkiyi iki alanda incelemiştir.
Ruhsal bozuklukların ve hastalıkların nedenleri arasında kültürün yeri.
Bozuklukların ve hastalıkların, belirtileri üzerinde kültürün etkisi

Bozuklukların ve hastalıkların nedenleri arasında kültürün yerini araştıranlar özellikle aile tipi, çocuk eğitimi üzerinde durmuşlardır. Aynca, insanların kendilerine verdikleri değer, ruhsal bozukluk ve hastalık sırasındaki ruhsal gerileme sürecinde ortaya çıkan belirtiler üzerinde de durulmuştur.

Bu araştırmaların sonuçlarına bakarak bozuklukların nedenleri arasında kültürün yerine ilişkin kesin kanıya varmak olanaksızdır. Ancak, belirtileri farklı olmakla birlikte, ruhsal bozukluk- lann ve h astalıklannortaya çıkmasında kültür ve toplum yapı
sının tek neden olmadığı söylenebilir.


Ruhsal bozuklukların ve hastalıkların belirtileri üzerinde kültürün etkisine ilişkin araştırmalar daha açık seçik sonuçlaî vermektedir. Bedensel, organik, somatik belirtiler üzerinde kültürün etkisi söz konusudur. Kimi araştıncıya göre, bu farkın kaynağı kültürün kendisidir. Kimine göre o kültür içinde yaşayan- lann alt kültürü ya da azınlık kültürüdür. Kimi araştmcı da bu farkı düşük ekonomik durum ve toplumsal düzeyle açıklamaya çalışmıştır.

Bilindiği gibi ülkemizi de içine alan Akdeniz bölgesinde, depresyonlarda, bedensel, organik belirtiler ön planda gelir. ABD’de yaşayan Italyanlar, Ispanyollar arasında depresyon sırasında bedensel belirtiler ve hipokondri sık görülmektedir.

Değişik kültür yapılannda, ruhsal hastalıklarla özellikle depresyonlarla birlikte olan bedensel, organik belirtilerin hasta birey ve toplum tarafından daha kolay kabul edilmesi, depres- yonlann bu tür belirtilerle anlatımını kolaylaştırmaktadır.

Ruhsal bozuklukların ve hastalıklann ortaya çıkmasında ekonomik durumun ve toplumsal düzeyin etkisini belirlemeye çalışan araştırmalar da vardır. Ancak ekonomik durum ve toplumsal düzeyin etkisini tüm nüfus içinde sağlıklı biçimde araştıracak yöntemler henüz geliştirilememiştir. Ekonomik ve toplumsal düzeyi düşük kesimlerde şizofreninin daha yaygın olduğunu belirten görüşler vardır.

Hastalarla karşılıklı konuşma biçiminde tanı konulduğunda ekonomik ve toplumsal düzeyi yüksek olanlara depresyon tanısı koyma olasılığı daha yüksek bulunmuştur. Buna karşın, belirti listeleriyle tanı konulduğunda ekonomik ve toplumsal düzeyi düşük olanlara depresyon tanısı koyma olasılığı artmıştır.

Kimi araştmcıya göre de bu farklılık hastalann depresyon belirtilerini ekonomik ve toplumsal düzeylerine göre anlatmasından kaynaklanır. Ekonomik toplumsal düzeyi yüksek olanlar
ilgisizlikten, isteksizlikten, orta olanlar yalnızlık ve suçluluktan; düşük olanlar boşluk-umutsuzluk, suçluluk, günahkârlık ve kendilerinden nefret ettiklerinden yakınırlar.

Kimi araştırıcı, depresyon vakalarının gelişmesi, gidişi ve geleceğiyle hastanın ekonomik ve toplumsal düzeyi arasında bir bağlantı bulunmadığını ileri sürerken, kimi araştırıcı ekonomik ve toplumsal düzeyi düşük olan hastaların geleceğinin kötü olduğunu belirtmişlerdir.
 
Top