• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Kıyıda Eşkina Balığı Avı

BeReNN

Alyam?
Özel üye
Eşkina Balığı - Kıyıda Eşkina Balığı Avı

Öncelikle Eşkina yemli av sitemi ile avlanan bir balıktır. Rapala, çapari gibi oltalara pek rağbet etmemektedir. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bir keresinde sarı parlak tüylü tekli sıyırtma ile ufak bir eşkina tutup geri salmıştım, takımı lüfere yem yapmak için iri istavrit gelsin diye dipten çekiyordum, ve muhtemelen sarı tüyü tekeye benzettiği için atladı.

Kıyıdan Eşkina avı niteliği itibarı ile diğer balık avlarından daha zordur. Avı akşam güneş gittikten sonra sabah doğana kadar yapılabilir. Eşkina bilindiği üzere ışık ve sesten son derece ürken bir balıktır. Biz avlarımızda mümkün olduğunca sessiz davranmaya çalışıyoruz ve av yerimizi seçerken mümkün olduğunca hiç ışık olmayan yerleri seçiyoruz.

Gece karanlığında önümüzü görebilmek yem takım vs gibi şeylerle uğraşmak için yanımıza küçük bir ışık kaynağı almamız gerekiyor. Ancak bunu kullanırken kesinlikle suya tutmuyoruz. Bu bir fener bir kafa lambası olabilir. Karaya doğru tutarak kullanmamız ve hatta fazla da kullanmamız gerekiyor.

Av yerini seçerken dikkat etmemiz gereken unsurlar :

- Mümkün olduğunca sessiz bir yer olmalı.
- Mümkün olduğunca karanlık bir yer olmalı.
- Oltayı atacağımız yer mümkün olduğunca kayalık olmalı, sarp olmalı.
- Tabiki büyük balıklarla cebelleşecek kadar rahat hareket edebileceğimiz bir yer olmalı, ve tabiki kopan takımımı çıkarıp yerine yenisini takacak takımlarla iğnelerle vs. uğraşabilecek kadar bir alanımız olmalı.
- Ayrıca büyük balıklara kepçe vurabilecek kadar denize ve suya yakın bir yer olmalı.

Arkadaşlar bunları yazmamın sebebi Eşkinayı en çok bulma ihtimalimiz olan yere gitmez ve fakat tabiki olta atıp balık tutabileceğimiz ve uğraşabileceğimiz bir yere gitmek.

Bu konudaki bir çok tarif ve anlatım çok zor şartlarda ve yerlerde yapılacak olan av için yazımıştır, çok rahat aydınlık yerler için burada anlatılan bir çok husus gereksiz kalabilir. ancak eşkina balığı için mera da bu sayılan özelliklerin bulunması da gerekliliktir.

Biz Eşkina avına gittiğimizde genelde en dik sarp kayalık yerleri tercih ediyoruz. Haliyle o tip yerlerde meralarda olta atmak çekmek balığı almak yem takmak vs. problemli olabilir.

Öyle bazı yerler var ki, bırakın olta atmayı ayakta bile duramıyorsunuz, evet çok balık yapıyor muhtemelen çünkü çok kayalık ama olta atmak mümkün değil. İşte yukarıdaki maddeleri, hem en çok balığın yataklayabileceği hem de olta atılabilecek yeri tespit etmemiz amacıyla yazdım. İşte bu iki unsur bir araya geldiğinde artık gönül rahatlığıyla oraya yerleşebiliriz demektir.

Biz genelde av yerine güneş battıktan hemen sonra ama aydınlık saatlerde ulaşıyoruz. Av yerine her ne kadar alışıkta olsak gün gözüyle bir alışmakta ve görmekte fayda var. Vardıktan sonra öncelikle canlı canlı edindiğimiz tekelerin suyunu değiştirerek birkaç ayrı kovaya bölüyoruz ve sağlam yerlere koyuyoruz. Malum gece bir hata sonucu yemler devrilip keyif kaçırmamalı. Daha sonra yine gece oltamıza vurabilecek tehlikeli balıkları oltadan rahatça çıkarabilmek için aparatlarımızı ve bıçağımızı rahat bir yere koyuyoruz.

Arkadaşlar bi kere daha belirtmek istedim ki bu uyarıların hepsi rahatsız kayalık alanlarda ve karanlıkta avlanan arkadaşlar içindir. Çünkü en çok ve iri balığı bu tür alanlarda yakalarsınız. Tabi ki o kadar rahatsız bir yerde yakaladığımız balıkları kovaya falan koymak mümkün olmuyor, kovada balık dayandırmak bir yana kayıp zıplayıp hoplayıp düşecek olan balığı bir daha görmek mümkün olmuyor. Bunun için biz ava malzemelerimizi spor çanta içerisinde götürüyoruz ve yalanan balıkları da torbayla birlikte çantaya koyuyoruz.

Artık her şey yerli yerinde bıçağımız, canlı yemlerimiz, oturacağımız yer, her şey tamam. Sıra geldi yemleri takıp atmaya. Ama takımdan daha bahsetmedik.

Eşkina Takımları :

Eşkina için kullanılan takım genel itibariyle iki şekilde hazırlanmaktadır. Bu takımlardan biri beden köstek tipi dip oltasıdır, diğeri ise stoperli şamandıralı gece takımıdır.

Şamandıralı Takım :

Şamandıralı takım için öncelikle içine fosfor takılabilen ışıklı şamandıralardan edinmemiz gerekmektedir. Av yerindeki hazırlıklarımızı tamamlayınca fosforumuzu kırıp bu şamandıranın içindeki fosfor bölümüne yerleştiriyoruz ve kapağını iyice sıkıştırıyoruz. Daha sonra avlanacağımız meranın derinliğine göre bedenimizi hazırlamamız gerekiyor. Bu uzunluk kimi meralarda 1.5 metredir, kimilerinde 2 kimilerinde 3 metredir hatta daha fazla da olabilir. Tecrübe ve deneme ile doğru mesafe bulunabilir. Bu tip çalışmalar hep gündüz yapılıp geceye hazırlıklı girilmelidir. Yoksa aşağıda eşkinalar kol gezerken biz bütün gece istavritlerle uğraşabiliriz.

Uygun boyda kestiğimiz Bedenimizin altına iğnemizi bağlıyoruz. İğnenin hemen hemen 40 cm üzerine bir küçük (5-7gr) kıstırma kurşun ilave ediyoruz ki iğnemiz hemen aşağı insin ve şamandıramız dik pozisyonda dursun. Bu takımında birkaç farklı türevi vardır. Hatta bu takıma fazladan bir köstek ekleyenler de vardır fakat ben tavsiye etmiyorum. Şamandıralı takım birazdan anlatılacak olan kurşunlu dip takımına göre kayalık alanlarda daha az takılması hatta takılmaması sebebiyle bu yönden daha avantajlı sayılır.

Beden Üzeri Köstekli Dip Takımı :

İkinci ve daha fazla kullanıldığını düşündüğüm takım beden üzeri köstekli dip takımıdır. Ben de avlarımda bu takımı tercih etmekteyim. Bu takımın diğer beden üzeri köstekli takımlardan farkı, beden boylarının ve köstek boylarının biraz daha uzun tutulmasıdır.

Klasik bir yemli dip takımından çok büyük bir farkı yoktur. Yalnız sığ sularda balığın her türlü yakamozdan huylanacağını hesaba kattığımızda iğnelerin birbirinden aralıklı ve özellikle fırdöndüden biraz daha uzak tutulmasını tavsiye ediyorum. Ben genelde kendi kullandığım takımı tarif deyim. Bedeni 2 yada 2.5 metre kadar kesiyorum. Her iki ucuna da biri fırdöndüye bağlanmak diğeri de kurşun için olmak üzere 2 adet kasa yapıyorum. Daha sonra kösteklerimi hazırlıyorum. Köstek boylarını dediğim gibi uzun tutuyorum.

Kimi zaman Eşkina yemi ve iğneyi tamamen yutuyor çok iri eşkinalar misinayı bile 10 cm kadar yutabiliyor, bunun için avcı olması açısından köstekleri uzun uzun bağlamaktan çekinmeyin. Ben köstekleri 25-30 cm kadar boy kullanarak bağlıyorum. İki adet kösteği de hazırladıktan sonra. Alta gelecek olan kösteğin iğnesi kurşunumuza bir karış mesafe olacak kadar bedene bağlıyoruz. Diğer kösteği de her iki kösteğin de birbirine değmeyecek kadar ve yaklaşık 5 cm daha fazla olacak kadar yukarıya bağlıyoruz. İşte takım bu kadar.

Kurşun olarak ta ben 10-20 gr arası kurşunları tercih ediyorum, hem az takıyor hem de atılacak yere rahatlıkla atılabiliyor. Hatta kurşun yerine beton çivisi tabir edilen aynı gramajdaki iri çivilerden kullanırsanız takılma oranı bayağı düşüyor.

Takımı bedenimizden gelen fırdöndüye bağlarken kement sistemi ile bağlayalım ki tasmalama esnasında herhangi bir boşluk oluşmasın.

Geldik en önemli kısma. Arkadaşlar Eşkina avına giderken bu takımdan mutlaka ve mutlaka en az 5 adet yedek yapın derim. Av yerimiz kayalık olduğu için takılma ve kopma kesin olacaktır. Zaten bu avın doğal sürecinin içinde takılma ve kopma vardır. Bundan ben her zaman en az 3-4 yedek takım hazırlarım. Takılma ve kopma gerçekleştiği anda hiç canımı sıkmam hemen çeker yedek takımlarımdan birini takarak ava devam ederim. Takılır mı kopar mı diye düşünmeyin, takılır ve kopar. Hiç can sıkmayın moral bozmayın bu mutlaka olacak, siz ihtiyatlı ve sabırlı olun. Unutmayın ki bu işi her şeyden önce stres atmak ve keyif için yapıyoruz.

Değinmeden geçemeyeceğim birkaç ayrıntı var. Takılmaların büyük bir çoğunluğu kurşun sebebiyle değil kayalara keskin olan iğnelerimizin takılması yahut dipteki midyelerin iğnelerimizi veya misinalarımızı kaparak kendilerini kilitlemeleri sonucunda olduğunu tahmin ediyorum. Ben bunu bir nebze olsun aşabilmek adına iğnelerimizin köstekle birleştiği yere kösteği başladıktan sonra minicik bir mantar parçası ekledim ve kösteğin su içinde havaya kalkarak dipten biraz ayrıldığını ve takılmanın daha az gerçekleştiğini tecrübe ettim ve bu takımla balık ta tuttum, faydalı olduğunu söyleyebilirim, ancak .ok fazla kullanıldığını görmedim. Yine de tavsiye ederim. Yalnız mantar parçası çok dikkat çekici renkte yada büyüklükte olmamalı, Ufak bir parça mantar yeterli ve mümkünse şu piyasadaki renkli turuncu yada mavi mantarlardan olmasın bildiğimiz şarap mantarı olabilir. Hatta mantarı oraya kösteğin üstünden yada iğnenin kesin kısmından geçirip yerleştirdikten sonra bir damla Japon yapıştırıcısı dökerek yerine sabitlenmesini de sağlayabilirsiniz.

Ayrıca bu takımı tek köstekli yada üç köstekli olarak ta yapabilirsiniz, ancak ben iki kösteği tavsiye ediyorum. Bunun sebebi şimdiye kadar üç köstekli takımlarda en üst kösteğe hiç balık almadım. Genelde en alt köstek Eşkina alıyor zaman zaman da orta. Zaten burada yıllardır avlanan kişiler de 3. üst kösteği belki levrek gelir diye koyduklarını söylüyorlar. Zaman zaman bu üçüncü yukarıdaki kösteğe ispendek geldiği oluyor. Ama ben pek tavsiye etmiyorum. Hem teke harcamış oluyoruz hem bu iğneye yem takarak zaman kaybetmiş oluyoruz. Bence gereksiz bir uğraşı fazla köstekli takım yapmak.

Son zamanlarda düşündüğüm ayrı bir ayrıntı daha var bunu da sizle paylaşmak istiyorum. Buda beden köstekli dip takımını aynen kullanıyoruz ancak bir farklılık var. Makinemizden gelen fırdöndümüzün üstüne bir adet büyük şarap mantarı ilave ediyoruz. Yani şöyle fırdöndümüzü koparıyoruz, şarap mantarını diklemesine delip makinemizden gelen misinadan geçiriyoruz ve fırdöndümüzü geri bağlıyoruz. Takım şöyle oluyor. Beden mantar fırdöndü ve takım. Bu aslında dip oltasında takılmayı biraz daha önlemek için takımın nispeten daha dik durmasını sağlayacak bir yöntem. Henüz denemedim ama teorik olarak kafama yatıyor, bir de pratikte görmek gerek.


Av Şekli :

Hava kararmaya başladığında artık hazırladığımız bedenimizi yemleyerek önümüzde denize uzanan kayalara doğru atabiliriz. Benim avlandığım merada 10 ila 15 metre kadar ilerime atmam yeterli oluyor. Genelde takımı kamışın arkasına bile almıyorum, takımı ileri geri yaylandırarak ileri doğru bırakıyorum bu yeterli oluyor. Daha sonra takımın kayaların içinde olduğundan çok fazla oynamıyoruz biraz gerdirip bırakıyoruz.

Eşkina canlı ve hareketli yeme hasta olduğu için, ben bazen kısa aralıklarla yavaş yavaş sarım yapıyorum bu esnada atladığı da çok oluyor, unutulmaması ve denenmesi gerek bir ayrıntı, tabi bu seferde takılma çok oluyor.

Ben kamışın alt kısmına koruyucu bir karton yada mantar sardım kamışı 65-70 derecelik bir açı yapacak şekilde dik bir şekilde kayalara kıstırıyorum tabi bende hemen kamışın üzerinde oturuyorum. Tabi gece kamışımızın ucunu görebilmek için kamışımızın ucuna fosfor eklemeyi unutmuyoruz. Bunun yerini tutabilecek olan parlak kağıtlar jelatinlerde iş görebilir ama en sağlamı fosfor ayakları ile fosfor takmak.

Takımımızı rahatsız edebilecek başka balıklar da vardır. Kayabalığı, gelincik, iskorpit, ispari, izmarit, istavrit vs. Zaten vuruş tiplerinden anlayacaksınız zamanla.

Eşkinanın vuruşu genelde kamışın ucunun bir anda yavaşça veya sertçe denize doğru geniş açıyla eğilmesi şeklinde olur, biz buna basma deriz. Eşkina bastığı zaman kamışımızı sertçe tasmalamadan hafifçe yukarı doğru kaldırıyoruz ve balığın iğnede olup olmadığını kontrol ediyoruz. Balık iğnede değilse pür dikkat bir şekilde kamışımızı elimizde tutarak ikinci vuruşu bekliyoruz bir süre daha balık vurmazsa takımı toplayıp yemlere bakmakta fayda var. Eğer balık üzerinde ise, bu aşamada balığı derhal kayalardan kurtarmamız gerek, çünkü Eşkina yaklandığını anladığı anda çıktığı kayaya geri giriyor ve oltamız takılmış oluyor. İşte buna kesinlikle fırsat vermememiz gerekiyor.

Balık üstündeyse balığı kayalardan kamışı güçlü bir şekilde kaldırarak almamız gerekiyor. Yalnız bu aşamada ne çok sert ne çok yumuşak olunmalı. 3-4 kiloluk bir balık geldiği takdirde kayalardan alayım derken kamışı kırmak, takımı koparmak mümkündür. Bu olay tecrübeyle olgunlaşacak bir olaydır. Kamış yardımıyla balığı kayalardan ayırdığımız zaman artık hızlıca sararak mümkün olduğunca boşluk vermeyerek balığı yukarı almamız gerekiyor.

Şamandıralı olta ile avlanmadığımdan onu şekline bu aşamada girmiyorum. Ama basitçe eğinmek gerekirse, ışıklı şamandıradan gözümüzü bir an bile ayırmıyoruz. Şamandıramıza gelen vuruşları gördüğümüz zaman tetiğe geçmemiz gerek şamandıra battığı anda kamışımızı hafifçe kaldırıp balığın kamışın üzerinde oluğunu test ettikten sonra yukarıda bahsedilen aşamalara geçiyoruz.

Her zaman balığı yukarı almak çok kolay olmayabilir. Özellikle kiloluk ve üstü balıklarda zaten balık direneceğini hissettirir. Bu durumda Misinamızın iğnemizin ve hatta Kamış ve makinemizin sınırlarını iyi bilmemiz ve ona göre hareket etmememiz gerekir. Bu zamanla el melekeleriyle gelişecek olan bir şeydir. Böyle bir zorlamayla karşılaştığımız zaman birlikte avlanmaya gittiğimiz arkadaşımızı hemen kepçe konusunda ikna ediyoruz ve balığa kepçe vurması gerektiğini söylüyoruz.

Unutmayalım ki karanlık kayalık alanlarda avlanırken yardımlaşmak çok önemlidir. Bu durumda mücadele ederek balığı suyun yüzüne kadar çıkarıp önceden kepçeyi vuracağınızı belirlediğiniz bölgeye getirirsiniz ve arkadaşınızda kepçeyi vurup balığı alır. Tabi burada kepçeci rolünde sizde olabilirsiniz. Kepçeyi vururken de çok dikkat olmak gerekir suya doğru yaklaştığımız yerdeki kayalıklar ıslak veya yosunlu olabilir, işte bu tip ayrıntılara hep gündüzden gündüz gözü ile karar verilmeli, gece sürprizlerle karşılaşılmamalıdır. Benim avlandığım meralar çok dik ve sarp olduğu için zaman zaman kepçe vururken zorlanıyoruz kayıp düşüyoruz, çok dikkatli olmak gerek.


Peki balığı kayalardan kurtaramazsak ne olur ?

İlk aşamada Eşkina kamışınızı ay gibi eğdi bir kaldırdınız kamışı takım takılmış, bu çok rastlanan bir durum. Bu durumda takıma asılmak sinirlenmek en son yapılması gereken şeydir. Sabırlı bir şekilde beklememiz gerekiyor. Balık bir süre sonra girdiği delikten çıkıyor. Hatta bu durumda balığı rahatlatmak ve hatta misinamızı ve makinemizi de rahatlatmak için bir miktar boşluk kalama verebiliriz. Yada ufak ufak boşluklar vererek tekrar hafif hafif sararak balığın ve takımın durumunu test edebiliriz. Ben bu tip durumlarda sabrettim ve bu şekilde çok balık yakaladım. Eşkina mutlaka girdiği delikten dışarıya çıkıyor ve yeniden kamışa asılıyor.

Balığı çıkardık sudan, hemen galsamadan kavrıyoruz ve çırpınarak düşmesini engelliyoruz. Çok hareketli ve kafalı bir balık olduğundan ben kovaya falan koymuyorum doğrudan torbaya sarıp spor çantamın içine koyuyorum.

Arkadaşlar Eşkina balığı üreme ve büyüme bakımından çok yavaş olduğu için lütfen en azından 200-300-400 gr civarındaki balıkları geri salalım, çünkü emin olun o suda 2-3-4-5 kiloluk balıklar da var.

Takımda kullanılacak olan İğne :

Ben iğne olarak geçtiğimiz sene Mustad 505 kalite numaralı iğneyi kullanıyordum. Eşkina balığı yemi genellikle bütün halinde yuttuğu için kısa palalı güçlü çekeri kuvvetli iğneleri kullanmak daha faydalı oluyor.

Ancak bu sene Mustad 530 kalite numaralı iğneyi edindim, 505 e göre daha ince damağı çok daha keskin ve açılma bakımından çok daha sağlam olduğunu gördüm.

Peki kaç numara iğne kullanmalıyız. Bunu çok düşündüm eve geldiğimde yakaladığım eşkinaların ağız yapısını çok inceledim, ağzını açtığında yaklaşık 4-5 cm çapında bir daire meydana geliyor. Yani çok ufak iğneler kullanmak gerekmediğini düşünüyorum. Ayrıca Benin gözüm hem erişkinlerde 1-2-3 kiloluk balıklarda olduğundan dolayı ve küçük balıkta istemediğimden dolayı av selameti açısından büyük iğneleri tercih ediyorum.

Bu seneki ve bundan sonraki tercihim Mustad 530 No. 1/0.

Farklı platformlarda 3-4-5-6 hatta 7 numara iğneler kullanıldığını gördüm ben pek tavsiye etmiyorum zira 1 numara iğnem bile birkaç kez açık geldi. Bence 1 yada 1/0 bu balığın iğnesidir.

Takımda kullanılacak olan Misina :

Burası biraz çetrefilli bir konu. Kıyıda bu balığı sığ suda avlıyoruz, karanlık bir ortam ve yakamoz oluyor. Balık çok kafalı ve sert gelen ağır bir balık. Bu bilgiler hep birbiriyle çatışan sonuçlara varmamıza neden oluyor. Sığ su, yakamoz, ince florokarbon misinayı, eşkina sert ve kafalı ağır balık ise kalın ve çekeri kuvvetli misinayı çağrıştırıyor.

Ben 0.25 beden ve köstek yaptığımda çok balık kaçırdım tahminimce kiloluk gelen balıklar kösteklerimi kopardı. Sökmedi kopardı.

0.35 misina koyduğumda ise çevremde çok balık alınırken ben nispeten daha az balık aldım. (yalnız bazı günler 0.35 le at çek balık aldığımda oldu, beklide o alamadığım gün şansım yoktu, beklide su veya ayın durumuyla ilgili bir değişiklik sözkonusuydu)

Genelde büyük balık istediğim için gelirse kaçırmayayım diye son zamanlarda köstekleri 0.35 yapmaya başlamıştım. Ancak bu sene böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Hem ince hem çok sağlam hem de florokarbon kaplama olduğunu bildiğim Asso Double Strengh marka misina edindim. 0.26. Bunu denemeye karar verdim. Bendeki 0.35 kalınlığındaki misinanın 9.8 kg çekeri var. Bu 0.26 asso için verilen değer 11.9 kg. Hemde florokarbon kaplama. Denemeye ve kullanmaya değer görüyorum ama tabi ki suda tecrübe etmek gibi olmaz. Ama illa da ekonomi diyorsanız. En az 0.30- 0.35 kullanın derim, çok büyük balık geldiğinde oturup ağlamayın. Kimi yerlerde 0.45 misina tavsiye edildiğini görüyorum bence 3-4 metre sularda bu kadar kalın florokorbon özelliği olmayan misinaları kullanmak bir nevi intihar gibi bir şey. Tabi florokarbon misina kullanmak bilhassa sığ sular için en iyisi.

Yinede ortalama bir rakam söyle denirse benim kafamda hep iri balık olduğundan 0.35 kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Ben beden ile köstekleri aynı kalınlıkta kullanıyorum. İsteyen arkadaşlar kanımca 0.35 ten az olmamak kaydıyla bir değer düşük ile köstek bağlayabilir.

Az önce de dediğim gibi her zaman çeker değeri yükse olan fakat ince olan misinalar sığ sular için daha iyidir. Ben Asso misina kullanacağım 0.26 çekeri 11.9 kg. Çünkü daha çok balık vuruyor ince misinalara bu genelgeçer bir gerçek balıkçılıkta. Tabi işe yarayacak mı bilemiyorum ama denemekte her zaman fayda var.

Avımız sona erdikten sonra kovalarımızda teke kaldıysa bunlar suya iade ediyoruz hem yaşama şansı veriyoruz hem de bir nebze bölgedeki balığı yemlemiş oluyoruz.
 
Top