Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Yaşam...
Hikayeler / Efsaneler
Kilis Efsaneleri
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 446244" data-attributes="member: 21093"><p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><strong> Kilis Efsaneleri</strong></span></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><span style="font-size: 15px"><strong>[ATTACH=full]35878[/ATTACH]</strong></span></span></span></span></span></p><p>Kilis ve yöresinde (özellikle Tilhabeş,Yavuzlu ve Aşağı Çakallı köylerinde) pek çok halk öyküsü anlatılır. Başlıcaları: “Firuz Bey, Firuz Beyin oğlu Mahmut Bey (Horasan’dan gelen Cola-ba oymakları), Bumuçlu İlbeyoğlu, İlbeyoğlu ve amcasıoğlu Ali Kadı, İlbeyoğlu’nun Elbübenne Arap aşireti üstüne gidişi, lbeyoğlu Kul Haydar’ın maceraları, Mahımihri ile Hurşit, Kerem ile Aslı, Aşık Garip, Şahmayıl, Kılınçoğlu adlı halk öyküleri olup; bunları en iyi anlatan da Hafız Mehmet Ağadır. Hatta Aşağı Çakallı Köyünde masal, destan anlatımında ustalaşmış yetkin kişilerden bile söz edilir.</p><p></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Aşağıdaki halk öyküsü, Tilhabeş Köyü sakinlerinden Hafız Mehmet Dayı’dan alınmıştır.</span></span></span></p><p></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">KILINÇOGLU (GILINÇOĞLU) HAKETİ</span></span></span></span></p><p></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Vağdı zamanında Gılıçooglu deye bir beg varmış . Zamanıg hökmüne göre odası olan, güçlü kuvvetli, varlıklı bir adammış. Halindebn aciz kalan Mıstıfa Beg adında bir adam, altı oğluyla barabar gidekte bu adamdan yardım alak deyi Gılınçoglunug yanına gelmişler.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Gılınçoglunung yanına gelip odasına misafir olduklarında, durumlarını altı aya gadar kısılı-büzülü söylüyememişler. Böylelikle de aradan tam altı ay geçmiş getmiş. Soona Mıstıfa Beg denen adam: ‘Begim biz buraya geleli ne zaman oldu. Ne zamandır odagdayız. Bizden heç bişey sormadıg’ demiş. Gılınçoglu da, ‘Neblim’ demiş. ‘Derdini söylemeyen derman bulamaz. Söylemedigiz gi ben de söylüyüm.’ deyince, Mıstıfa Beg, ‘Begim’ demiş, ‘Altı oglum ve ben geçimizden aciz galdık. Senig yanıga bir parça ekmek bulmak için geldik acep bu sualıma ne dersigiz.’ deyince: Gılınçoglu da, altı oglunug her birine bir iş vermiş. Aradan bir zaman geçmiş. Mıstıfa Beg demiş gi: ‘ya begim, altı olguma iş verdig, ya ben’. ‘Canım’ demiş; altı oglung çalışır, sen de oturur yirsig.’ Mıstıfa Beg ‘Olmaz begim’ demiş. ‘Bana da iş ver.’ Gılıçoglu bakmış gi olacak kimi degil, ‘Öyleyse madam sen de durmuyorsug, sen de benim gahvecim ol’ diyerek recasını yerine getirmiş. Aradan bir zaman daha geçmiş. Gılınçoglunug hanımı bir gün ‘Senig şu gahvecigini pek medhediyola, bi habar gönder de, bir de biz içeg’ demiş. Bunu duyan gahveci Mıstıfa Beg ‘Begim’ demiş; ‘Beni salma, ben gadınlara gahve pişrimege getmem.’ Gılınçoglu da ‘Get gardaş’ demiş. ‘Sankilem gadınlara gahve pişirmegle nolur? Demiş ve onu göndermiş. Gittiginde Gılınçoglunug ailesine bir gahve pişirmiş. Gadın o gahveyi içtikten sonra demiş gi: ‘Ya gahveci Mıstıfa Beg, eger sözümü tutarsag Gılınçoglunu sana gahveci ederim.’ demiş. Ne yapsın serde fukaralık var ganıng şarını kabul etmiş. Bundan sonra gadın Gılınçoglunun varından yogundan bir kenara galdırmaya başlamış. Gel zaman get zaman sonra da, Gılınoglunung gonagının garşısına Gılınçoglununginden de gözel bir gonak yaptırmış. Cerbi şekilde de giderek altı işçi çocugu olan Mıstıfa bege varmış. Onların hepisini başına toplamış. Bir zaman da beylece getmişler. Artık Gılınçoglunung odasına gelip gidenler azalmış. Perperişan olmuş. Bunu gören gadın ‘Bu Gılınçoglunu gaçıralım… olup buradan getsin’ demiş. ‘Gılınçoglu pislikten ğuylanır.’ Dedikten sonra ne kadar üleş varısa hepsini önüne, yanına, çevresine yığmışlar. Vaziyeti gören Gılınçoglu perperişan galmış. Getmiş bir başga adamıng yanına gendisi gahveci durmuş. Gahveci dudugu adamıng da bi dügünü varımış. Oraya esgi garısı ile barabar Mıstıfa Beg de misafir gelmişler. Gılınçoglunu gahveci gören garısı yakınlarına ‘Ben bu gahveciyi nasıl alırsam siz de ögle alıng’ dedikten sonra, ayagını üst üste galdırıp arkaya yaslanıp fincanı ayagınıng üstüne goydurmuş. Demiş hele şu itig yanına gidelim. Bu gadın Ali Osman Paşanıng emmisi gızıymış.Gidelim emmisi olguna söyleyelim deyip diline dolanı Ali Osman Paşanıng sarayına varmış. Sarayın gapıcısı Gılınçogluna bakınca onu böyle bir şeye benzetememiş. Kendisini içeri sokmadıglarını gören Gılınçogluna’da,Gılınçoglu geldi diye habar göndermiş. Paşanıg gelsin demesi üzerine de içeri giren tanınmaz haldakı Gılınçoglu girer girmez, orada bir türkü tutturmuş.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">‘Gılınçoglum tarikette yerig va / Halk içinde namusug va arıg va / Şeyh Muhammed Ali derler pirig va / Dünya sende bir murazım galmadı</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ücesine ben yayla mı yayladım / Engininde ben göynümü egledim / Tor guşunan yeşilleri avladım / Dünya sende bi murazım galmadı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Gılıçogluyum da ben yara erdim / Gününü gördüm de cefasını çektim / Bugün düşümde de bi aslan gördüm / Dünya sende bi murazım galmadı</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yaşa Gılınççoglum sen binler yaşa / Her nereye varsan da yolug dolaşa / Hızır Aleyhülselam sana ulaşa / Dünya sende bi murazım galmadı,dime.’</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bundan sonra bir türkü daha çığıran Gılınçoglu durumu iyice anlatıp, türkününg sonunu ‘Ulu gudurdu itigiz de taladı bizi’ deyip bütün hak etini anlatmış. Durumu anlayan Paşa adamlarına emir verip hamama göndermiş,at verip silah guşattırmış, Soğna da asker verip yolcu etmiş.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ayrılırken Gılınçoglu demiş gi: ‘Paşam bana bi sual sorma. Ben nerede bir fahiş işlersem bil gi emmin gızınıg yanındayım.’ diyerek düşmüş yollara. Var varanıg sür sürenig günün birinde esgi konagınıg yanına ulaşmış. Bunu duyan Mustıfa Beg ogullarıyla barabar gaçmış. Gılıbnçoglu da onlardan bi gadınıg gılıçala donunu tırtıp Saraya girmiş ,geni yani eski garısını öldürdükten soğna gören ibret alsın diye bi agacın başına dikmiş.”</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Mesel: "Hay dedik da gahdı bir tilki / Tüfengimiz osaydı vururduh belki/ Suku sultan bazarında satılan kürkü I Paramız ossaydı alırdık belki / Eşeyi yitirdik bendin başında / Gokm kuskunu yanu başında / Yaşını sorsan otuz üç yaşında / Bir sümbül (yörede kullanılan tahıl, hububat ölçüsü) arpadan ürkmez boz eşek I Gizin adı Emine eyildlk bakdtk / Bir yanı sazhk, bir yara tozluk, bir yanı dumannık / Bir yaranda demirciler demir ööyer dengile I Bir yanında boyacılar boya boyar yetmiş iki rengile / Bir hali yer, Jıaîi boş durur / Denize bastık kurudur deyi / Camıların minarasmı beh'mize koyduk bal arısı deyi I Eşeye vurduk palanı I Yeddi yerden çektik kolanı / Minaradan yoğun mumbarı yidik karnımız doymadı / Yüzümüz gülmedi, içimiz ıslamadı dişimizin dibi dolmadı I Yereni sefa, Bekir Mustafa seleyle sen gir, sepete ben / Anasını sen al, gizini ben / bin deynrek sen yi, bir de ben / Canın sıkıhrsa bir kuruş cezayı hak diye sen ver, bir kuruş da ben. "</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Güneydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, -Kilis Ağzı Mesel - Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Döşek : Kilis'te uzun kış gecelerinde anlatılan haketlerin başlangıç kısmına Kilis'te "Döşek" denir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">"A! alanını, vur vuranın, destursuz bağa girenin zoppa yemesi çok olur. Gönlü bürüdü, efkar yürüdü. Kalk gez çarşı pazarı, yıkıver nazarı. Elbet bulursun bir kapı, şöyle münasip bir yapı. Fiske taşını atağın zaman, kapının ardındaymış sevdiğim civan, dedi dur aman, merdiveni çıktık bir aman, aşağıda koptu figan.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Arkada mahalleli, önde bir imam. Kapıyı çevirdiler, çamları devirdiler. Baktık bir karı, gözleri sarı. Dedi yavrum teslim ol yoktur zararı. Biçare yakayı verdik ele, girdik mapushaneye. Mapusane tamam, içinde yok doğru kelam. Tahta kehlesinden ağladı anam, bu ad benim kaderimmis tamam.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hak rahmet eylesin Hacı Cambaz'a düştük yeniden naza niyaza. Bize bir at verdi, doğrudur deyi. At bir tekme savurdu geri dur deyi. O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan. Eşşeğe binip deveyi kucağına alan, bu da mı yalan! Ağır yapıaysan himiden başla, göçebelerden isen dibinde hşla. Zengin olmak istersen hiç durma çalış, istif et papelleri karış karış. Ben züğürtlüğü yatmakla buldum, boş hedefe fişek atmakla buldum. Zenginlik istersen çalış, işle gelir; yatağın tadı güzel bir eşle geUrKasaplardan alırlar, eve gelirler çoluk çocuk çöküşürler kelleye. Kedilerle köpekler, kovsan gitmez reziller. Karınım haşlayın, yumasına başlayın, sineği kişleyin, çöküşürler kelleye.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bulgur atsak hoş olur, bak içinde daş olur. Bir kellelik aş olur, çöküşürler kelleye. Ya düğmenin suçu ne, pirinç atak içine, yeter külfetin üçüne, çöküşürler kelleye. Görüm gitsin işine, nerden geldi başıma. Değdi ocak daşına, devirdiler kelleyi, çöküştüler başına.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Geldi sevgi zamanı, sever insan yabanı, dört teneke bir eşek, çıkar suyun dumanı, eşek gidip gelmeden akşam yemez samanı. Soğuk, sıcak der isen çadır onun zamanı, sinek bilmez amanı. Avrat başlar karmaya, herif başlar sermeye, parlak üzüm istersen patos onun dermanı, dinleyin sergiciler, var mı bunun yalanı. Demem odur ki efendim evvel zaman içinde bir padişah varmış..."</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu tekerlemeden sonra masala geçilir.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yörede iyi bir haketçi olarak tanınan Saraç Ahmet'in söylediği bu alıntı oğlu Duran Kale'den alınmıştır.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 446244, member: 21093"] [CENTER] [COLOR=#0000CD][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#FF0000][SIZE=4][B] Kilis Efsaneleri[/B][/SIZE][/COLOR][/FONT][/SIZE][/COLOR] [COLOR=#0000CD][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#FF0000][SIZE=4][B][ATTACH type="full" alt="karabkpj7.jpg"]35878[/ATTACH][/B][/SIZE][/COLOR][/FONT][/SIZE][/COLOR][/CENTER] Kilis ve yöresinde (özellikle Tilhabeş,Yavuzlu ve Aşağı Çakallı köylerinde) pek çok halk öyküsü anlatılır. Başlıcaları: “Firuz Bey, Firuz Beyin oğlu Mahmut Bey (Horasan’dan gelen Cola-ba oymakları), Bumuçlu İlbeyoğlu, İlbeyoğlu ve amcasıoğlu Ali Kadı, İlbeyoğlu’nun Elbübenne Arap aşireti üstüne gidişi, lbeyoğlu Kul Haydar’ın maceraları, Mahımihri ile Hurşit, Kerem ile Aslı, Aşık Garip, Şahmayıl, Kılınçoğlu adlı halk öyküleri olup; bunları en iyi anlatan da Hafız Mehmet Ağadır. Hatta Aşağı Çakallı Köyünde masal, destan anlatımında ustalaşmış yetkin kişilerden bile söz edilir. [COLOR=#0000CD][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Aşağıdaki halk öyküsü, Tilhabeş Köyü sakinlerinden Hafız Mehmet Dayı’dan alınmıştır.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [CENTER][COLOR=#0000CD][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#FF0000]KILINÇOGLU (GILINÇOĞLU) HAKETİ[/COLOR][/FONT][/SIZE][/COLOR][/CENTER] [COLOR=#0000CD][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS]Vağdı zamanında Gılıçooglu deye bir beg varmış . Zamanıg hökmüne göre odası olan, güçlü kuvvetli, varlıklı bir adammış. Halindebn aciz kalan Mıstıfa Beg adında bir adam, altı oğluyla barabar gidekte bu adamdan yardım alak deyi Gılınçoglunug yanına gelmişler. Gılınçoglunung yanına gelip odasına misafir olduklarında, durumlarını altı aya gadar kısılı-büzülü söylüyememişler. Böylelikle de aradan tam altı ay geçmiş getmiş. Soona Mıstıfa Beg denen adam: ‘Begim biz buraya geleli ne zaman oldu. Ne zamandır odagdayız. Bizden heç bişey sormadıg’ demiş. Gılınçoglu da, ‘Neblim’ demiş. ‘Derdini söylemeyen derman bulamaz. Söylemedigiz gi ben de söylüyüm.’ deyince, Mıstıfa Beg, ‘Begim’ demiş, ‘Altı oglum ve ben geçimizden aciz galdık. Senig yanıga bir parça ekmek bulmak için geldik acep bu sualıma ne dersigiz.’ deyince: Gılınçoglu da, altı oglunug her birine bir iş vermiş. Aradan bir zaman geçmiş. Mıstıfa Beg demiş gi: ‘ya begim, altı olguma iş verdig, ya ben’. ‘Canım’ demiş; altı oglung çalışır, sen de oturur yirsig.’ Mıstıfa Beg ‘Olmaz begim’ demiş. ‘Bana da iş ver.’ Gılıçoglu bakmış gi olacak kimi degil, ‘Öyleyse madam sen de durmuyorsug, sen de benim gahvecim ol’ diyerek recasını yerine getirmiş. Aradan bir zaman daha geçmiş. Gılınçoglunug hanımı bir gün ‘Senig şu gahvecigini pek medhediyola, bi habar gönder de, bir de biz içeg’ demiş. Bunu duyan gahveci Mıstıfa Beg ‘Begim’ demiş; ‘Beni salma, ben gadınlara gahve pişrimege getmem.’ Gılınçoglu da ‘Get gardaş’ demiş. ‘Sankilem gadınlara gahve pişirmegle nolur? Demiş ve onu göndermiş. Gittiginde Gılınçoglunug ailesine bir gahve pişirmiş. Gadın o gahveyi içtikten sonra demiş gi: ‘Ya gahveci Mıstıfa Beg, eger sözümü tutarsag Gılınçoglunu sana gahveci ederim.’ demiş. Ne yapsın serde fukaralık var ganıng şarını kabul etmiş. Bundan sonra gadın Gılınçoglunun varından yogundan bir kenara galdırmaya başlamış. Gel zaman get zaman sonra da, Gılınoglunung gonagının garşısına Gılınçoglununginden de gözel bir gonak yaptırmış. Cerbi şekilde de giderek altı işçi çocugu olan Mıstıfa bege varmış. Onların hepisini başına toplamış. Bir zaman da beylece getmişler. Artık Gılınçoglunung odasına gelip gidenler azalmış. Perperişan olmuş. Bunu gören gadın ‘Bu Gılınçoglunu gaçıralım… olup buradan getsin’ demiş. ‘Gılınçoglu pislikten ğuylanır.’ Dedikten sonra ne kadar üleş varısa hepsini önüne, yanına, çevresine yığmışlar. Vaziyeti gören Gılınçoglu perperişan galmış. Getmiş bir başga adamıng yanına gendisi gahveci durmuş. Gahveci dudugu adamıng da bi dügünü varımış. Oraya esgi garısı ile barabar Mıstıfa Beg de misafir gelmişler. Gılınçoglunu gahveci gören garısı yakınlarına ‘Ben bu gahveciyi nasıl alırsam siz de ögle alıng’ dedikten sonra, ayagını üst üste galdırıp arkaya yaslanıp fincanı ayagınıng üstüne goydurmuş. Demiş hele şu itig yanına gidelim. Bu gadın Ali Osman Paşanıng emmisi gızıymış.Gidelim emmisi olguna söyleyelim deyip diline dolanı Ali Osman Paşanıng sarayına varmış. Sarayın gapıcısı Gılınçogluna bakınca onu böyle bir şeye benzetememiş. Kendisini içeri sokmadıglarını gören Gılınçogluna’da,Gılınçoglu geldi diye habar göndermiş. Paşanıg gelsin demesi üzerine de içeri giren tanınmaz haldakı Gılınçoglu girer girmez, orada bir türkü tutturmuş. ‘Gılınçoglum tarikette yerig va / Halk içinde namusug va arıg va / Şeyh Muhammed Ali derler pirig va / Dünya sende bir murazım galmadı Ücesine ben yayla mı yayladım / Engininde ben göynümü egledim / Tor guşunan yeşilleri avladım / Dünya sende bi murazım galmadı. Gılıçogluyum da ben yara erdim / Gününü gördüm de cefasını çektim / Bugün düşümde de bi aslan gördüm / Dünya sende bi murazım galmadı Yaşa Gılınççoglum sen binler yaşa / Her nereye varsan da yolug dolaşa / Hızır Aleyhülselam sana ulaşa / Dünya sende bi murazım galmadı,dime.’ Bundan sonra bir türkü daha çığıran Gılınçoglu durumu iyice anlatıp, türkününg sonunu ‘Ulu gudurdu itigiz de taladı bizi’ deyip bütün hak etini anlatmış. Durumu anlayan Paşa adamlarına emir verip hamama göndermiş,at verip silah guşattırmış, Soğna da asker verip yolcu etmiş. Ayrılırken Gılınçoglu demiş gi: ‘Paşam bana bi sual sorma. Ben nerede bir fahiş işlersem bil gi emmin gızınıg yanındayım.’ diyerek düşmüş yollara. Var varanıg sür sürenig günün birinde esgi konagınıg yanına ulaşmış. Bunu duyan Mustıfa Beg ogullarıyla barabar gaçmış. Gılıbnçoglu da onlardan bi gadınıg gılıçala donunu tırtıp Saraya girmiş ,geni yani eski garısını öldürdükten soğna gören ibret alsın diye bi agacın başına dikmiş.” Mesel: "Hay dedik da gahdı bir tilki / Tüfengimiz osaydı vururduh belki/ Suku sultan bazarında satılan kürkü I Paramız ossaydı alırdık belki / Eşeyi yitirdik bendin başında / Gokm kuskunu yanu başında / Yaşını sorsan otuz üç yaşında / Bir sümbül (yörede kullanılan tahıl, hububat ölçüsü) arpadan ürkmez boz eşek I Gizin adı Emine eyildlk bakdtk / Bir yanı sazhk, bir yara tozluk, bir yanı dumannık / Bir yaranda demirciler demir ööyer dengile I Bir yanında boyacılar boya boyar yetmiş iki rengile / Bir hali yer, Jıaîi boş durur / Denize bastık kurudur deyi / Camıların minarasmı beh'mize koyduk bal arısı deyi I Eşeye vurduk palanı I Yeddi yerden çektik kolanı / Minaradan yoğun mumbarı yidik karnımız doymadı / Yüzümüz gülmedi, içimiz ıslamadı dişimizin dibi dolmadı I Yereni sefa, Bekir Mustafa seleyle sen gir, sepete ben / Anasını sen al, gizini ben / bin deynrek sen yi, bir de ben / Canın sıkıhrsa bir kuruş cezayı hak diye sen ver, bir kuruş da ben. " Güneydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, -Kilis Ağzı Mesel - Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu Döşek : Kilis'te uzun kış gecelerinde anlatılan haketlerin başlangıç kısmına Kilis'te "Döşek" denir. "A! alanını, vur vuranın, destursuz bağa girenin zoppa yemesi çok olur. Gönlü bürüdü, efkar yürüdü. Kalk gez çarşı pazarı, yıkıver nazarı. Elbet bulursun bir kapı, şöyle münasip bir yapı. Fiske taşını atağın zaman, kapının ardındaymış sevdiğim civan, dedi dur aman, merdiveni çıktık bir aman, aşağıda koptu figan. Arkada mahalleli, önde bir imam. Kapıyı çevirdiler, çamları devirdiler. Baktık bir karı, gözleri sarı. Dedi yavrum teslim ol yoktur zararı. Biçare yakayı verdik ele, girdik mapushaneye. Mapusane tamam, içinde yok doğru kelam. Tahta kehlesinden ağladı anam, bu ad benim kaderimmis tamam. Hak rahmet eylesin Hacı Cambaz'a düştük yeniden naza niyaza. Bize bir at verdi, doğrudur deyi. At bir tekme savurdu geri dur deyi. O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan. Eşşeğe binip deveyi kucağına alan, bu da mı yalan! Ağır yapıaysan himiden başla, göçebelerden isen dibinde hşla. Zengin olmak istersen hiç durma çalış, istif et papelleri karış karış. Ben züğürtlüğü yatmakla buldum, boş hedefe fişek atmakla buldum. Zenginlik istersen çalış, işle gelir; yatağın tadı güzel bir eşle geUrKasaplardan alırlar, eve gelirler çoluk çocuk çöküşürler kelleye. Kedilerle köpekler, kovsan gitmez reziller. Karınım haşlayın, yumasına başlayın, sineği kişleyin, çöküşürler kelleye. Bulgur atsak hoş olur, bak içinde daş olur. Bir kellelik aş olur, çöküşürler kelleye. Ya düğmenin suçu ne, pirinç atak içine, yeter külfetin üçüne, çöküşürler kelleye. Görüm gitsin işine, nerden geldi başıma. Değdi ocak daşına, devirdiler kelleyi, çöküştüler başına. Geldi sevgi zamanı, sever insan yabanı, dört teneke bir eşek, çıkar suyun dumanı, eşek gidip gelmeden akşam yemez samanı. Soğuk, sıcak der isen çadır onun zamanı, sinek bilmez amanı. Avrat başlar karmaya, herif başlar sermeye, parlak üzüm istersen patos onun dermanı, dinleyin sergiciler, var mı bunun yalanı. Demem odur ki efendim evvel zaman içinde bir padişah varmış..." Bu tekerlemeden sonra masala geçilir. Yörede iyi bir haketçi olarak tanınan Saraç Ahmet'in söylediği bu alıntı oğlu Duran Kale'den alınmıştır.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Yaşam...
Hikayeler / Efsaneler
Kilis Efsaneleri
Top