Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Cumhuriyet Tarihi
Kıbrıs Harekâtı İle İlgili Tüm Detaylar
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="YoRuMSuZ" data-source="post: 993775" data-attributes="member: 1"><p><strong><span style="font-size: 22px">Tarihçe</span></strong></p><p></p><p>Türkler ile Rumlar arasında ilk olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun adayı 1878 tarihli 50 yıl süreli kiralama antlaşmasıyla Birleşik Krallık'a bırakmasından sonra 1920'de kiralama süresinin dolmasına 8 yıl kala başladı. Bu olaylar sadece siyasi kavgalar olmakla birlikte silahlı çatışmalar şeklinde olmamıştır. 1920 yılında Rumların, İngiltere'nin onayını almadan Yunanistan'a katılma plebisiti yapmak istemesi ve Birleşik Krallık yönetiminin buna izin vermemesi, Rumların önce Birleşik Krallık'ı adadan çıkarmaya yoğunlaşmasına sebep oldu. 1950'lerin sonuna kadar süren bağımsızlık hareketi, 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık'ın adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar.</p><p></p><p><strong>Zürih Antlaşması</strong></p><p>Zürih ve Londra Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan devletleri Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi.</p><p></p><p>Bunu takip eden 19 Şubat 1959 tarihli Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulması sağlanmış oldu.</p><p></p><p><strong>1963-1964 olayları</strong></p><p>Kıbrıs'taki İngiliz egemenliği, 1960 yılına kadar adanın Londra-Zürih anlaşmaları uyarınca bağımsız bir devlet ilan edilmesine kadar sürdü. Anlaşma, cumhuriyetin iki gönülsüz topluluk arasında gerekli bir uzlaşma olarak görülmesine rağmen, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplulukları açısından Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temelini oluşturdu.</p><p></p><p>Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 Anayasası, uygulamada yaşanan sorunlar sebebiyle yalnızca üç yıl geçerli kaldı. Kıbrıslı Rumlar, 1958'de İngilizlerin izin verdiği, 1960 anlaşmalarında ise incelemeye tabi tutulan ayrı Kıbrıslı Türk belediye meclislerine son vermek istedi. Kıbrıslı Rumların bir çoğu belediyelerin Taksim yolunda ilk aşamayı oluşturacağından korkmaktaydı. Kıbrıslı Rumlar enosis (Yunanistan ile birleşme) isterken, Kıbrıslı Türkler de adanın Yunanistan ve Türkiye arasında bölünmesini, yani taksimi istemekteydi.</p><p></p><p>Kıbrıslı Rum toplumu içindeki öfke, Kıbrıslı Türklere nüfus kayıtlarının öngördüğünden daha fazla devlet makamı verilmesi sebebiyle artmaktaydı. Nüfusun %18,3'ünü oluşturan Kıbrıs Türk topluluğuna kamudaki işlerin %30'u anayasa ile tahsis edilmişti. Ek olarak, başkan yardımcılığı pozisyonu Türk nüfusuna ayrılmıştı ve hem başkan hem de başkan yardımcısı önemli konular üzerinde veto yetkisine sahipti.</p><p></p><p><strong>1963-1974</strong></p><p>Aralık 1963'te, Cumhurbaşkanı Makarios, hükümetin Kıbrıslı Türk yasa koyucular tarafından engellenmesinden sonra on üç anayasa değişikliği önerdi. Bu açmazlarından bıkan ve anayasanın enosisi engellediğine inanan Rum liderliği, 1960 Anayasası altında Kıbrıslı Türklere verilen hakların çok geniş olduğuna inanıyordu ve Akritas planını tasarlamıştı. Plan, anayasada Kıbrıslı Rumlar lehine reform yapmaya, uluslararası toplumu değişikliklerin doğruluğu konusunda ikna etmeye ve planı kabul etmemeleri durumunda birkaç gün içinde Kıbrıslı Türkleri şiddetle bastırmaya yönelikti. Anayasa değişiklikleri ile Türk toplumu, hükümetteki etnik kotaları ayarlamak ve cumhurbaşkanı ile cumhurbaşkanı yardımcısının veto yetkisini iptal etmek de dahil olmak üzere azınlık olarak konumlarından vazgeçmiş olacaktı. Bu değişiklikler Türk tarafınca reddedildi ve Türk temsilcisi hükümeti terk etti; ancak bu terk edişin protesto mu, yoksa ulusal muhafızların zoruyla mı olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. 1960 yılında anayasa dağıldı ve 21 Aralık 1963'te Kıbrıs Rum polisinin de rol oynadığı ve iki Kıbrıslı Türkün öldürüldüğü Kanlı Noel gibi toplumsal şiddet olayları gerçekleşti. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan, Kıbrıs'ın bağımsızlığına yol açan Zürih ve Londra Anlaşmalarının garantörleri, General Peter Young komutasındaki adaya bir NATO gücü göndermek istedi.</p><p></p><p>Hem Başkan Makarios hem de Dr. Küçük barış çağrısında bulundular, ancak bunlar göz ardı edildi. Bu arada, şiddetin alevlendiği bir hafta içinde, Türk ordusu birlikleri kışlalarından çıkmış ve adadaki en stratejik pozisyon olan Lefkoşa - Girne yolunda pozisyon aldı. Türk ordusu bu yolun kontrolünü 1974 yılına kadar elinde tuttu; bu yılda Kıbrıs Barış Harekatı esnasıda bu yol önemli rol oynadı. 1963 ile 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin müdahalesi arasındaki dönemde yolu kullanmak isteyen Kıbrıslı Rumlara BM konvoylarının eşlik etmesi gerekmekteydi.</p><p></p><p>Lefkoşa'nın kuzey banliyölerinde kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 700 Türk rehine alındı. Şiddet olayları 364 Türk ve 174 Kıbrıslı Rumun ölmesine, 109 Kıbrıslı Türk veya karma köyün yıkılmasına ve 25.000-30.000 Kıbrıslı Türkün yerinden olmasına neden oldu. İngiliz Daily Telegraph daha sonra "anti-Türk pogrom" olarak nitelendirdi.</p><p></p><p>Olayların ardından Türkiye bir kez daha taksim fikrini öne çıkarttı. Özellikle, Kıbrıslı Türk milislerin kontrolü altındaki bölgelerdeki yoğun çatışmalar ve anayasanın başarısızlığı, olası bir Türk müdahalesinin gerekçesi olarak öne çıkmaktaydı. ABD Başkanı Johnson, 5 Haziran 1964 tarihli ünlü mektubunda, ABD’nin olası bir istilaya karşı olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin Sovyetler Birliği ile bir çatışmaya neden olması durumunda ABD'nin yardım etmeyeceğini belirtti. Bir ay sonra ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk tarafından hazırlanan bir plan çerçevesinde Yunanistan ve Türkiye ile müzakereler başladı.</p><p></p><p>Kriz, Kıbrıslı Türklerin ada yönetimine katılımının sona ermesine ve yönetimin meşruiyetini yitirdiğini iddia etmeleriyle sonuçlandı; bu olayın niteliği hala tartışmalıdır. Bazı bölgelerde, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklerin seyahat etmelerini ve hükümet binalarına girmelerini engellerken; bazı Türkler Kıbrıs Türk yönetiminin çağrılarına uyarak geri çekilmeyi reddetti ve Ulusal Muhafızlar tarafından engellenen ve doğrudan Türkiye tarafından desteklenen Rumlarla çevrili alanlarda yaşamaya başladılar. Cumhuriyetin yapısı tek taraflı olarak Makarios tarafından değiştirildi ve Lefkoşa UNFICYP birliklerinin konuşlandırılmasıyla Yeşil Hat ile bölündü. Türklerin seyahatleri ve temel ihtiyaçlara erişimi Rum kuvvetleri tarafından daha da kısıtlandı.</p><p></p><p>Kıbrıslı Türklerin daha fazla seyahat özgürlüğü için bastırması ile 1967'de yeniden çatışmalar başladı. Daha önce olduğu gibi Türkiye'nin Kıbrıs Türklerini olası etnik temizliğe karşı korumak için adaya müdahale edeceği tehdidine dek de durum çözülmedi. Türkiye'nin tehdidinin ardından Yunanistan'ın bazı askeri birliklerinin adadan uzaklaştırması, <a href="https://www.cerezforum.com/konu/eoka-orgutu-nedir.47297/" target="_blank">EOKA</a> lideri Georgios Grivas’ın Kıbrıs’tan ayrılması ve Kıbrıs hükümetinin Türk nüfuslarının kaynaklarına erişimde bazı kısıtlamaları kaldırması için bir uzlaşmaya varıldı...</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="YoRuMSuZ, post: 993775, member: 1"] [B][SIZE=6]Tarihçe[/SIZE][/B] Türkler ile Rumlar arasında ilk olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun adayı 1878 tarihli 50 yıl süreli kiralama antlaşmasıyla Birleşik Krallık'a bırakmasından sonra 1920'de kiralama süresinin dolmasına 8 yıl kala başladı. Bu olaylar sadece siyasi kavgalar olmakla birlikte silahlı çatışmalar şeklinde olmamıştır. 1920 yılında Rumların, İngiltere'nin onayını almadan Yunanistan'a katılma plebisiti yapmak istemesi ve Birleşik Krallık yönetiminin buna izin vermemesi, Rumların önce Birleşik Krallık'ı adadan çıkarmaya yoğunlaşmasına sebep oldu. 1950'lerin sonuna kadar süren bağımsızlık hareketi, 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık'ın adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar. [B]Zürih Antlaşması[/B] Zürih ve Londra Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan devletleri Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi. Bunu takip eden 19 Şubat 1959 tarihli Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulması sağlanmış oldu. [B]1963-1964 olayları[/B] Kıbrıs'taki İngiliz egemenliği, 1960 yılına kadar adanın Londra-Zürih anlaşmaları uyarınca bağımsız bir devlet ilan edilmesine kadar sürdü. Anlaşma, cumhuriyetin iki gönülsüz topluluk arasında gerekli bir uzlaşma olarak görülmesine rağmen, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplulukları açısından Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temelini oluşturdu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 Anayasası, uygulamada yaşanan sorunlar sebebiyle yalnızca üç yıl geçerli kaldı. Kıbrıslı Rumlar, 1958'de İngilizlerin izin verdiği, 1960 anlaşmalarında ise incelemeye tabi tutulan ayrı Kıbrıslı Türk belediye meclislerine son vermek istedi. Kıbrıslı Rumların bir çoğu belediyelerin Taksim yolunda ilk aşamayı oluşturacağından korkmaktaydı. Kıbrıslı Rumlar enosis (Yunanistan ile birleşme) isterken, Kıbrıslı Türkler de adanın Yunanistan ve Türkiye arasında bölünmesini, yani taksimi istemekteydi. Kıbrıslı Rum toplumu içindeki öfke, Kıbrıslı Türklere nüfus kayıtlarının öngördüğünden daha fazla devlet makamı verilmesi sebebiyle artmaktaydı. Nüfusun %18,3'ünü oluşturan Kıbrıs Türk topluluğuna kamudaki işlerin %30'u anayasa ile tahsis edilmişti. Ek olarak, başkan yardımcılığı pozisyonu Türk nüfusuna ayrılmıştı ve hem başkan hem de başkan yardımcısı önemli konular üzerinde veto yetkisine sahipti. [B]1963-1974[/B] Aralık 1963'te, Cumhurbaşkanı Makarios, hükümetin Kıbrıslı Türk yasa koyucular tarafından engellenmesinden sonra on üç anayasa değişikliği önerdi. Bu açmazlarından bıkan ve anayasanın enosisi engellediğine inanan Rum liderliği, 1960 Anayasası altında Kıbrıslı Türklere verilen hakların çok geniş olduğuna inanıyordu ve Akritas planını tasarlamıştı. Plan, anayasada Kıbrıslı Rumlar lehine reform yapmaya, uluslararası toplumu değişikliklerin doğruluğu konusunda ikna etmeye ve planı kabul etmemeleri durumunda birkaç gün içinde Kıbrıslı Türkleri şiddetle bastırmaya yönelikti. Anayasa değişiklikleri ile Türk toplumu, hükümetteki etnik kotaları ayarlamak ve cumhurbaşkanı ile cumhurbaşkanı yardımcısının veto yetkisini iptal etmek de dahil olmak üzere azınlık olarak konumlarından vazgeçmiş olacaktı. Bu değişiklikler Türk tarafınca reddedildi ve Türk temsilcisi hükümeti terk etti; ancak bu terk edişin protesto mu, yoksa ulusal muhafızların zoruyla mı olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. 1960 yılında anayasa dağıldı ve 21 Aralık 1963'te Kıbrıs Rum polisinin de rol oynadığı ve iki Kıbrıslı Türkün öldürüldüğü Kanlı Noel gibi toplumsal şiddet olayları gerçekleşti. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan, Kıbrıs'ın bağımsızlığına yol açan Zürih ve Londra Anlaşmalarının garantörleri, General Peter Young komutasındaki adaya bir NATO gücü göndermek istedi. Hem Başkan Makarios hem de Dr. Küçük barış çağrısında bulundular, ancak bunlar göz ardı edildi. Bu arada, şiddetin alevlendiği bir hafta içinde, Türk ordusu birlikleri kışlalarından çıkmış ve adadaki en stratejik pozisyon olan Lefkoşa - Girne yolunda pozisyon aldı. Türk ordusu bu yolun kontrolünü 1974 yılına kadar elinde tuttu; bu yılda Kıbrıs Barış Harekatı esnasıda bu yol önemli rol oynadı. 1963 ile 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin müdahalesi arasındaki dönemde yolu kullanmak isteyen Kıbrıslı Rumlara BM konvoylarının eşlik etmesi gerekmekteydi. Lefkoşa'nın kuzey banliyölerinde kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 700 Türk rehine alındı. Şiddet olayları 364 Türk ve 174 Kıbrıslı Rumun ölmesine, 109 Kıbrıslı Türk veya karma köyün yıkılmasına ve 25.000-30.000 Kıbrıslı Türkün yerinden olmasına neden oldu. İngiliz Daily Telegraph daha sonra "anti-Türk pogrom" olarak nitelendirdi. Olayların ardından Türkiye bir kez daha taksim fikrini öne çıkarttı. Özellikle, Kıbrıslı Türk milislerin kontrolü altındaki bölgelerdeki yoğun çatışmalar ve anayasanın başarısızlığı, olası bir Türk müdahalesinin gerekçesi olarak öne çıkmaktaydı. ABD Başkanı Johnson, 5 Haziran 1964 tarihli ünlü mektubunda, ABD’nin olası bir istilaya karşı olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin Sovyetler Birliği ile bir çatışmaya neden olması durumunda ABD'nin yardım etmeyeceğini belirtti. Bir ay sonra ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk tarafından hazırlanan bir plan çerçevesinde Yunanistan ve Türkiye ile müzakereler başladı. Kriz, Kıbrıslı Türklerin ada yönetimine katılımının sona ermesine ve yönetimin meşruiyetini yitirdiğini iddia etmeleriyle sonuçlandı; bu olayın niteliği hala tartışmalıdır. Bazı bölgelerde, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklerin seyahat etmelerini ve hükümet binalarına girmelerini engellerken; bazı Türkler Kıbrıs Türk yönetiminin çağrılarına uyarak geri çekilmeyi reddetti ve Ulusal Muhafızlar tarafından engellenen ve doğrudan Türkiye tarafından desteklenen Rumlarla çevrili alanlarda yaşamaya başladılar. Cumhuriyetin yapısı tek taraflı olarak Makarios tarafından değiştirildi ve Lefkoşa UNFICYP birliklerinin konuşlandırılmasıyla Yeşil Hat ile bölündü. Türklerin seyahatleri ve temel ihtiyaçlara erişimi Rum kuvvetleri tarafından daha da kısıtlandı. Kıbrıslı Türklerin daha fazla seyahat özgürlüğü için bastırması ile 1967'de yeniden çatışmalar başladı. Daha önce olduğu gibi Türkiye'nin Kıbrıs Türklerini olası etnik temizliğe karşı korumak için adaya müdahale edeceği tehdidine dek de durum çözülmedi. Türkiye'nin tehdidinin ardından Yunanistan'ın bazı askeri birliklerinin adadan uzaklaştırması, [URL='https://www.cerezforum.com/konu/eoka-orgutu-nedir.47297/']EOKA[/URL] lideri Georgios Grivas’ın Kıbrıs’tan ayrılması ve Kıbrıs hükümetinin Türk nüfuslarının kaynaklarına erişimde bazı kısıtlamaları kaldırması için bir uzlaşmaya varıldı... [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Cumhuriyet Tarihi
Kıbrıs Harekâtı İle İlgili Tüm Detaylar
Top