• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Kendine Güven ve Kendilik Sistemi

Ninova

Ya heRru Ya MeRru !
Bu yazıda “kendilik sistemi” ve bu sistemin bir parçası olan “kendine güven” kavramı ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılacaktır. Kişinin veya çocuğun, kendilik veya benlik sistemine detaylı bir bakışın, kendine güveni destekleyebilecek veya örseleyebilecek davranışların daha net anlaşılmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Kişinin kendini tanımlaması, kendine ait olduğunu düşündüğü sıfatları, onun kendilik algısını temsil eder. Bu kendilik algısı karşısındaki hislerinden yola çıkarak kendine dair yaptığı değerlendirmenin sonucu ise kendine güveni oluşturur. Diyelim ki; bir kişi okulda akademik olarak ortalama bir öğrencidir. Çok iyi resim yapmaktadır. Bu kendilik algısını oluşturan objektif gözlemlerdir. Ayrıca diyelim ki, ailesi ve kendisi için resim yapabilmek önemli bir meziyet değildir ve okul başarısının önemine çok inanır. Bu kişi bu tanımlamaların sonunda kendisini başarısız olarak değerlendirebilir ve düşük bir kendine güveni olabilir.
Kişi kendine dair gözlemleri neye göre değerlendirir? Burada kısaca “ideal benlik” ve “algılanan benlik” kavramlarına değinmeliyiz. “ İdeal benlik”; kişinin olmak istediği, idealindeki bendir. “Algılanan benlik” ise; yukarıda bahsedilen kendilik algısıdır, objektif olarak kişide var olan karakteristik özellikler, beceriler vs.dir. Bu iki benlik algısı arasında bir uyum varsa o zaman pozitif ve güçlü bir kendine güvenden bahsedebiliriz. Aksi durumda algıladığımız benlik, olmak istediğimiz ideal benden uzak ise o zaman düşük kendine güvenden bahsetmek mümkündür.
Çocukların kendilerini değerlendirmelerinde; sosyal çevrelerinin önemi çok fazladır. Ailede, sevilen bir çocuk olmak, ailede güvende hissetmek, ailenin değerli bir parçası olarak aidiyet hissediyor olmak, pozitif ve yüksek bir kendine güvenin temelini oluşturacaktır.
Çocuklara içinde bulundukları sosyal ortamlardaki yaşıtları, diğer yetişkinler ve onlarla iletişimleri, kendilerini değerlendirirken veri sağlar. Arkadaşları ile uyumlu olmak, sevilmek ve sevmek, kişinin sosyal ihtiyaçlarını karşılaması, onu pozitif bir değerlendirmeye götürür.
Akademik alanda kişinin yeterince iyi olduğuna dair bir inancının olması da önemlidir. Çocuğa aşırı yukarda bir hedef vermek, onun performansını ne kadar çok çaba gösterse de beğenmemek, onun bu alandaki değerlendirmesini bozacaktır.
Beden imgesi de kendilik algısını ve kendine güveni oluşturan önemli bir unsurdur. Beden algısı hem fiziksel görünümü, hem de fiziksel performansı içerir. Spora, el becerisine veya sanata yatkınlık, sağlık, güzellik beden imgesini oluşturur.
Tüm bunların sonucunda kişi global bir kendine güven algısına ulaşır. Bu alanlarda olumlu algısı olan birey yüksek bir kendine güvene, olumsuz algıya sahip olanlar düşük bir kendine güvene sahip olurlar. Kendine güven bir neden ve sonuç prensibi ile hareket eder ve hem sonuç hem de sebep olabilir. Bir alanda yaşanan olumsuz bir deneyim, diğer bir alanı olumsuz etkileyebilir. Örneğin, ailesinde değersiz hisseden, dışlanmış hisseden bir çocuk, akademik olarak da yetersiz olacağına dair bir inanç geliştirebilir.
Harter’ın (1983) belirttiği “kendilik sistemi”ne göre yukarıda bahsedilen kendilik algısı (kişinin kendini nasıl gördüğü) ve kendine güvenin yanı sıra kendilik kontrolü de bu sistemin bir parçasıdır. Aslında büyümenin temel bir parçası çocuğun kendi hareketlerini kontrol edebilmesidir. Kendilik kontrolü direkt ve dolaylı olarak kendine güvenle bağlantılıdır. Bazı araştırmalar, kendine güveni yüksek olan çocukların daha güçlü kişisel yetkinlik ve kendini kontrol hislerine sahip olduğunu göstermiştir. (Harter,1983) Kendi davranışları ve duygularını kontrol edebilen ve sosyal ortamlara uygun olarak bunları ifadelendiren çocuklar daha çok onay alırlar ve bu da onların kendileri hakkında daha olumlu hissetmelerini sağlar. Kişinin kendi davranışlarını gözlemesi, kişinin kendi davranışının doğru veya yanlış olduğunu fark etmesi ve kişinin doğru davrandığında kendinden memnun olması veya kendini ödüllendirmesi Kanfer (1970,1971) tarafından kendini kontrolün üç adımı olarak belirtilmiştir. Tüm bu bilgilerin ışığında yukarıda bahsedilen her kavramın, bir çocuğun kendilik siteminin oluşumunda, dolayısıyla bunun bir sonucu olan kendine güvenin oluşumunda çok önemli olduğu söylenebilir. Özellikle anne ve baba olarak çocuğun gelişimini takip ederken yukarıda belirtilen konularda çocuğunuza nasıl bir etki yaptığınızı düşünebilirsiniz. Bu konuda olası öneriler ikinci bir yazının konusu olacaktır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Kendime güvenirim ama karşımdaki insanların düşüncelerine önem verdiğim için, kendi düşüncelerimle hareket ettiğim azdır. Ve nedense hep kafamın dikine yaptığım işlerde başarılı olmuşumdur.
Kendine güvenmek önemli ama kendi düşüncelerine önem vermekte ayrı bir önemli. Bunu da başarmak lazım :)
 
Son düzenleme:
Top