KeLimelerin SessizLigi.

Sessizliğim'in adıdır
artık geceler..
Her yer sus
ve
Zifiri karanlık..
Son demlerimi yaşıyorum
Son
şiirlerimde Sessizliğim
Ve pervasız geçen yılların
Tek bir adı oldu
Sessizliğim de ki
Sensizlik...​
 
“İyi ki varsın” demenin borç para vermek olmadığını,
“Lütfen” demenin utanılacak bir şey olmadığını,
“Özür dilerim” demenin küçültücü olmadığını,
Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını,
Yüz yüze konuşmanın, arkadan konuşmaktan daha etkili olduğunu,
Küçücük bir "gülümseme"nin tüm kapıları açacağını,
Hiç unutmayalım...
 
9oegaJt.jpg


Hangi duvara yaslasam başımı
Yıkık bir harabe gibi kalırım..
 
Gün ağarınca boynum bükülür
Dalarım öylece uzaklara
Sessizliğim peşimden gelir
Sonra Geceler seslenir bana
ve Sessizliğime...
Sonunda tamamlarız birbirimizi
Ben,Sessizliğim ve Gece...
Üç hüzün bir bardak çay
Ve başlarız sabahı beklemeye.
 
SessizLigin Cıglıgı.
Bu yazı sadece can sıkıntısı yüzünden ya da ne yapacağını bilemeyen bir aklın ve ne dediği anlaşılmayan bir yüreğin, bedende oluşturduğu karmaşayı göz önüne sermek, belki de onu anlaşılabilir kılmak için yazılacak. Ne hakkında olacağına dair bir fikrim yok. Başlayalım bakalım, sonu elbet gelecektir.

Sanırım sadece bir yuvaya ihtiyacım var. Kapıları çarparak çıksam dahi, geri dönmeme izin verecek biri olmalı içinde. Bana bakarken gözleri her zaman gülen, sesini yükseltmeden konuşan biri olmalı. Bana, "Bir kez çıkıp gidersen, bir daha geri dönemezsin!" dememeli... Çünkü ben hep gitmek isterim. Ama gittiğim zamanlar gözlerim hep arkada kalır. Bir yanım daima dönmek ister. Engelleyemem kendimi. Oysa dönmemem söylenmişse, dönemem de. Serde batasıca bir gurur var çünkü. Oldu ki biri git dedi bana... Duramam oralarda. Gurursa söz konusu olan, bolca var bende. Gurursuz olacağını düşünüyorsam, ölsem de yapamam, isteyemem, gidemem. Hatta, sevemem. Ama ben hep sevmek isterim. Sevilmek isterim daha çok. Şimdiye kadar kalbimle beynime aynı anda hükmedebilen biri olmamıştır hiç. Hep kendimi bu konuda eksik kalmış hissederim. Bir şeylerim yarım, ya da noksan kalmış gibi gelir. Sanki kalbimle aklım bir araya gelip birine kendilerini açarlarsa o kişi yuvam olacakmış gibi gelir. Bu düşünce beni mutlu eder. Hayal kurarım.
Sanki ne zaman karanlık bir duvar dibinde kendimle başbaşa kalsam, korku içinde olsam, biri gelip bana elini uzatacakmış gibi düşünürüm. Yalnız olmadığımı kendime söylersem eğer, bu söylediklerim her ne kadar yalan da olsa bana güç verecekmiş gibi gelir. Hayal kurduğum zaman asla yalnız olmam. Her zaman birilerini hayal ederim yanımda bana elini uzatan, beni düşünen, bana bakarken gözlerinin içi gülen. Benim yuvam olan. Yine de bir korku vardır içimde bir yerlerde; ya birisi gelip de git buradan derse? Burası senin yuvan değil defol, diye itelerse? O kadar toyum ki, bunu da gurur meselesi yapıp giderim belki. Belki de bu yüzden daima her zaman hayalini kurduğum yuvayı kaybetmeye mahkumum.​
 
Top