• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Kapsayıcı eğitim nedir?

Maddi ve manevi koşullar göz ardı edilerek her çocuğun en iyi eğitimden faydalanabilmesi için getirilen bir tanım olan kapsayıcı eğitim, öğretmenler ve velilerin sorguladığı tanımlar arasında yer alıyor. Peki, kapsayıcı eğitim nedir ve ne anlama gelmektedir?

kapsayici-egitim.jpg

Kapsayıcı eğitim, ilk olarak ileri derecede engelli ve/veya özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler için gündeme gelmiştir. Amaç, bu öğrencileri normal eğitim süreçlerine dahil etmek olmuştur. Bu tanım, son zamanlarda genişleyerek, toplumda dezavantaja sahip tüm grupları (dini, etnik ve kültürel azınlıklar, göçmen, mülteci ve sığınmacılar, kızlar, düşük gelirli aileler, engelliler, AIDS hastaları, vb.) dâhil edecek şekilde bir ifadeye bürünmüştür.

Bugünkü anlamda kapsayıcı eğitim, özel gereksinimi ve/veya engeli olsun veya olmasın, sosyal, kültürel, eğitimsel, yaşamsal aktivite ve fırsatlara tüm toplum üyeleri ile eşit düzeyde erişimde güçlük yaşayan bütün çocukları kapsamakta ve bu çocukların diğer akranlarıyla birlikte eğitim alma hakkını vurgulamaktadır.

Kapsayıcı eğitim, UNESCO tarafından “öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme süreci” olarak tanımlanmaktadır.

Bu süreç, öğrenme çağındaki tüm çocukları içeren ortak bir vizyon ışığında ve tüm çocukları eğitmenin devletlerin sorumluluğu olduğu inancıyla, içerik, yaklaşım, yapı ve stratejiler konusunda yapılması gereken değişiklikleri kapsamaktadır.

Tüm çocukları genel eğitim sistemi içerisinde uygun koşulları yaratarak ve gerekli önlemleri alarak kapsamak kapsayıcı eğitimin temel koşulu olarak kabul görmektedir.

Kapsayıcı eğitim tüm öğrenenlerin tercih ettikleri okullarda kendi akranları ile eğitim almasını, okul hayatına tam anlamıyla katılmasını ve
  • eğitim politikalarının,
  • öğretim programlarının,
  • okul kültürünün,
  • öğretim uygulamalarının ve
  • öğrenme ortamlarının
öğrenenlerin farklı ve çeşitli öğrenme ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde değiştirilmesini öngörür.

Bu anlayış tüm öğrencilerin, eğer kendilerine ihtiyaç duydukları imkân ve olanaklar sağlanırsa, kendileri için konulan eğitsel hedeflere ulaşabileceğini kabul eder.

Kapsayıcı eğitim yaklaşımı öğrenciler arasındaki farklılıkları ve öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını bir problem olarak değil, öğretimi zenginleştirmek için bir fırsat olarak ele almaktadır.

Bu açıdan kapsayıcı eğitim, öğrenenler arasındaki farklılıkları doğal olarak karşılayan ve destekleyen yenilikçi bir hareket olarak tanımlamaktadır.

Bu nedenle kapsayıcı eğitim hareketi sadece teknik veya kurumsal değişimi değil, aynı zamanda felsefi bir değişimi de işaret etmektedir.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Kapsayıcı Eğitim

Eğitimde kapsayıcılık, kültürlere göre değişkenlik gösteren bir kavramdır. Yoksullar, engelliler, göçmenler gibi kesimleri de içine alan bir eğitim sistemi, kapsayıcı olarak nitelendirilebilir.


Kapsayıcı eğitim-öğretim, pratisyenler ve eğitim araştırıcıları tarafından oullarda uygulanan sosyal adaletin en üstün hâli olarak tutulmuştur. Eğitim-öğretim kuramının gelişimi; geçmiş zamanların ayrımlı eğitim-öğretim tatbikatından, ve özellikle engel teşhisi konulan çocukların okullarda ayrılımından, bir ilerleme olarak, bir ilerleme olarak görülmüştür. Bu iddia, kapsayıcı eğitim-öğretim içermelerinin profesyoneller tarafından değerlendirilmesini kısıtlandırmıştır: kapsayıcı eğitim-öğretim, okulların ayrımcılığına karşı, sosyal adalet amaçlı bir çözüm olarak sunulmasına rağmen, okullardaki kısıtlayıcılığın, ayarlayıcılığın, ve ayrımcılığın yeni yüzü hâline getirilmiştir.

Çocukların kapsayıcı eğitim-öğretimde kısıtlanması, engelliliğin sosyal kavransallıştırmasının eğitim-öğretim üzerinde kurulmuş hegemonyasına atfedilebilir. Engellik, kavram olarak medikal ve bireyci bir bakışla—bireylerin biyolojik veya fiziksel özellikleri ve farklılıkları nedeniyle akranlarından farklılıkları ve yetersizlikleri olarak—kurulmuştur (Graham & Slee, 2006). Bu sosyal kavramsallaştırmanın altında, kendilerinin yabancılaştırılmalarını yok etmek, engelli bireylerin sorumluluğudur; engelleyici özelliklerini değiştirerek, ve kişiliklerinin belli kısımlarını silerek, engel teşhisi konulmuş insanlar sosyeteleri tarafından kabullenebilirler. Bu görüş, sözde kapsayıcı eğitim-öğretime uygulanmıştır. Gelişimleri tipik olarak görülen yaşıtlarının tersine, engel teşhisli çocuklar, sınıf aktivitelerine normal bir usulda katılmaları için, kontrol edilirler ve ayarlanırlar.

Okullarda kısıtlama ve ayarlama amaçlı süreçler, tesadüfiyen çocukları ayırma yerine karşılama iddialı sistemler tarafından yerine getiriliyorlar. Bu tutumlar, pratisyenlerin kapsayıcı eğitim-öğretim münazaralarında görülebilir this (Dalkilic & Vadeboncoeur, yayında). Kapsayıcı eğitim-öğretim altında, engel teşhisleri eğitimcilerin çocuklarla etkileşimlerini dikte etme durumundalar. Bu teşhislerden dolayı eğiticimler, çocuklarda bireysellikler yerine, sınıfın homojenliğine benzeşebilme amacında yok edilmesi gereken özellikler görmekteler. Çocuklar kendi davranışlarını ayarlamaya yönetilmekte, ve daha rahat veya doğal hisseden özelliklerini yaşıtlarıyla uyma amaçla silmeye teşvik edilmektelerdir. Eğiticimlerin rolleri çocukların sınıf homojenliğini özümsemiş bir tavırda davranmalarını çabuklaştırmaktır, ve çocukların engel teşhislerini, çocuklarda ayarlanması gereken özellikleri tanımlamak için, kullanmaktır. Bu sistemde çocuklara verilen seçim, yaşıtlarından izolasyon, veya bireyselliklerinin kayıb olması ve assimilasyon, arasındadır.

Ayrımlı eğitim-öğretim, yaşıtlarına göre anormal olarak görülen çocukların izole edilmesi ise, onu takib eden kapsayıcı eğitim-öğretim, eşitce karşılanmak için engelli olarak düşünülen çocukların yaşıtlarına göre veya normalliğe ayarlanmalarını zorlayan bir sistemdir. İki durumda da, gönderilen mesaj, engel teşhisi konmuş çocukların özgün bireyler olarak okullarda yaşıtlarından farklı olarak istenmemeleridir.

Kapsayıcı eğitim-öğretimin, sosyal adalet ve baskıcı sosyal yapılarda özgürleşim amaçlarıyla çalışabilmek için, okullarda yaklaşımının değişimine ihtiyaç var. Bu paradigma değişimi, engelliğin sosyetal kavramsallaştırılmasından başlamalı. Her çocuğun özgün bir kişi olarak sınıf aktivitelerine katılabilmesi için, eğitim-öğretim ortamlarında engelliliğe sadece kişisel bir kusur olarak bakışım yenileştirilmeli. Engellilik, özellikle eğitimde, farklılıkların sosyete tarafından kabullenmemesi olarak görülmeli – sadece fiziksel bir özellik değil, ama farklılıklara karşı olan tavırlar engellilik kavramına eklenmeli. Bu durumda kapsayıcı eğitim-öğretimin rolü, her çocuğun farklılıklarının ver özelliklerinin eğitim-öğretim aktivitelerine dahil edilmesini sağlamaktır. Kökten ve gerçekten okullardaki çocuklara karşı ayrımcılığın yok edilmesi, sınıflarda kişiliklerin değişimi ve ayarlanması zorlanmadan, farklılıklarıyla birlikte her çocuğun değerli bir birey olarak görülmelerinden, başlamalı.
 
Top