Her insan farklı ve benzersiz bir karaktere sahiptir. Ancak cinsiyetin karakteri belirleyen temel unsurlar arasında olduğunu da belirtmek gerekiyor. Nihayetinde psikolojiyi ve karakteri etkileyen en temel etkenlerden biri vücuttaki hormon salınımıdır. Bu yüzden kadınların ve erkeklerin belirgin özellikleri olduğunu söylemek zor değil.
Kadınların çok konuştuğuna dair bir yargı olsa da bu tamamen yanlıştır. Kadınlar da erkekler de günde 600 kelime civarında kullanıyor. Ayrıca kadınların fazla konuşmaya yönelik doğal bir eğilimleri de söz konusu değil.
Kadınlar detaycıyken erkekler sonuç odaklı düşünüyor. Bu durumun köklerinin ilk çağlara kadar uzandığı söyleniyor. Kadın toplayıcıyken erkeğin avcı olması düşünme sistemlerinde böyle bir fark yaratmış gibi duruyor. Kadınların daha detaylı bir şekilde düşünmeleri de bu duruma bağlanıyor.
Erkeklerin duygusal zekâları kadınlara nazaran daha düşüktür. İlişkilerde yaşanan en büyük sorunlardan biri duygusal zekâ arasındaki bu farktır. Bir kadın için önemli olan mesele erkek için kayda değer olmayabiliyor. Çünkü erkeğin duygusal düşünme yeteneği kadına göre daha düşük.
Kadınların depresyona daha meyilli olduklarına yönelik bir önyargı var fakat bu doğruyu yansıtmıyor.
Kadın beyninde seratonin hormonunun daha düşük olduğu söylense de bu bilimsel açıdan doğru değil. Kadınların günümüzde depresyona daha meyilli olmaları tamamen çevresel ve psikolojik etkenlerden kaynaklanıyor. Kadınların sorunlarını psikologlarla paylaşma oranları daha yüksek olduğu için böyle bir yargı doğmuş olsa da gerçeği yansıtmıyor.
Erkeklerin seks dürtüsü kesinlikle kadınlara göre daha yüksektir. Nörobiyologlar erkek beynindeki belli bir bölümün daha güçlü olduğunu ve bunun da seks dürtülerinin daha güçlü olmasına sebep olduğunu söylüyor. Yani erkeklerde beyin ile cinsel organ arasında kurulan bağ daha güçlü.
Kadınların çok konuştuğuna dair bir yargı olsa da bu tamamen yanlıştır. Kadınlar da erkekler de günde 600 kelime civarında kullanıyor. Ayrıca kadınların fazla konuşmaya yönelik doğal bir eğilimleri de söz konusu değil.
Kadınlar detaycıyken erkekler sonuç odaklı düşünüyor. Bu durumun köklerinin ilk çağlara kadar uzandığı söyleniyor. Kadın toplayıcıyken erkeğin avcı olması düşünme sistemlerinde böyle bir fark yaratmış gibi duruyor. Kadınların daha detaylı bir şekilde düşünmeleri de bu duruma bağlanıyor.
Erkeklerin duygusal zekâları kadınlara nazaran daha düşüktür. İlişkilerde yaşanan en büyük sorunlardan biri duygusal zekâ arasındaki bu farktır. Bir kadın için önemli olan mesele erkek için kayda değer olmayabiliyor. Çünkü erkeğin duygusal düşünme yeteneği kadına göre daha düşük.
Kadınların depresyona daha meyilli olduklarına yönelik bir önyargı var fakat bu doğruyu yansıtmıyor.
Kadın beyninde seratonin hormonunun daha düşük olduğu söylense de bu bilimsel açıdan doğru değil. Kadınların günümüzde depresyona daha meyilli olmaları tamamen çevresel ve psikolojik etkenlerden kaynaklanıyor. Kadınların sorunlarını psikologlarla paylaşma oranları daha yüksek olduğu için böyle bir yargı doğmuş olsa da gerçeği yansıtmıyor.
Erkeklerin seks dürtüsü kesinlikle kadınlara göre daha yüksektir. Nörobiyologlar erkek beynindeki belli bir bölümün daha güçlü olduğunu ve bunun da seks dürtülerinin daha güçlü olmasına sebep olduğunu söylüyor. Yani erkeklerde beyin ile cinsel organ arasında kurulan bağ daha güçlü.
