• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu yarışma düzenlendi. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada katilmanizi bekliyoruz...

Kadın yatakta geyşa gibi olmalı

rehber85

Özel Üye
Özel üye
Kadın yatakta geyşa gibi olmalı
Evliliği düşünenler bu söyleşiden uzak dursun. Hele nişan yüzüğünü takanlar hiç okumasın. Evliliğin ne kadar zor olduğunu görüp yüzüğü çıkarabilirler. Evli olanlarsa dikkatli okusun. Hayatlarının en büyük başarılarını tekrar görsünler.

İnsanın doğası 'bir yastıkta kocayın' temennisini karşılayacak kadar dirençli mi? Yani 'bir yastıkta kocamak' insani bir şey mi?

Değil yavrum. Evlilik müessesesi muhakkak gerekli ama 'doğamıza uyuyor mu' diyorsan cevabım maalesef 'hayır' olacak. Düşün, apayrı yerlerde büyüyorsun, farklı genlerle doğuyorsun, annen ayrı, akrabaların ayrı, yetiştirilişin ayrı, terbiyen ayrı, gittiğin okullar... Sonra bir gün bir zaman geliyor karşı cinsten birini görüyorsun ve aşık oluyorsun. Ya da 'senin zamanın geldi' deniyor. Birtakım seksüel istekler de evlenmene vesile oluyor ve birlikte yaşamaya başlıyorsun. Bir çocuğun oluyor. O çocuğu büyütmek, ona hem annelik hem babalık yapmak, çalışmak... Bunlar ne kadar zordur bilemezsin. Buna hazır olmak lazım. Bunlar zor şeyler.

Hazır olduğumuzu nasıl hissedeceğiz?

Vallahi şöyle, artık dışarılarda gezmenin boş olduğunu, karşı cinsten yeni birini tanımanın size sıkıntı yaratmaya başladığını, yorulduğumuzu düşünüyorsanız hazırsınızdır. Özellikle erkekler bu dönemde 'şöyle beni çekip çevirecek bir karım olsun' diye söylenmeye başlıyor. Yahut kadın 'arkamda aslanlar gibi duran, davar gibi böyle beni koruyan, şefkat gösteren anlayan bir erkek olsun' diye söylenmeye başlıyor.

Kadın evlenmeden önce de aslan, kaplan istiyor...

Tabii ama o dönemde daha güçlü aslanlar sözkonusu. Evlilik aslında zor olsa da tercih ediliyor. Örneğin seksüel yönden birtakım mikrobik durumlar olmuyor böylece. Her seferinde ihtiyaç olduğunda birilerini aramıyorsun. O yönlerden muhakkak ki sosyal yaşantıya uygun. Ama diyorsanız ki 'beraber yaşamak kolay mı,' tabii ki çok zor! Hazır değilseniz bunların altında çökersiniz.

SORUN SEVİŞMEMEK

'Çöksün', bazı durumlarda boşanma daha güzel değil mi?

Hiçbir zaman boşanmaya teşvik etmem. Çiftlerden birinin çok ciddi ruh sağlığı problemleri varsa, sürekli şiddet uyguluyorsa ya da aralarında büyük kin oluşmuşsa belki.

Peki ne oluyor da boşanma kararı alıyor çiftler?

Yavrum en büyük problem seks. Kadın ya yorgun olduğundan ya istemediğinden erkeğiyle sevişmek istemiyor. 'Hayır' diyor. Erkek bunu kendine yapılmış bir saygısızlık olarak yorumluyor, kişiselleştiriyor, acaba başkası mı var diye düşünüyor. Ve sorun başlıyor. Erkek ilerleyen günlerde eşinin kendisiyle sevişmemesinden dolayı olur olmaz şeylere tepki gösteriyor. 'Yok yemek kötü olmuş,' 'yok ütü tutmamış...' Kadın da bu duruma sinirlenip başka yatakta yatmaya başlıyor. İşte olanlar oluyor bundan sonra.

Erkek yorgun olduğundan seks yapmak istemediği zaman olmuyor mu hiç?

Çok az. Genelde erkeğin libidosu yüksek oluyor ve genele bakarsak kadınlar ölmüyorlar 'illa sevişeyim' diye. Hatta onlar için bir iki öpüştükten sonra sarılıp yatmak bile yetiyor. Ama erkek illa ve illa her istediği zaman kadın yorgun olsa bile sevişmek istiyor... Sorunlar başlıyor. Kadın tavır alıyor anlayışsız kocaya. 'Hiç vermeyim de görsün' diyor. Bu ABD'de de böyle, İngiltere'de de. Dünyanın her yerinde hikaye aynı... İstediği sevişmeyi yapamayan erkek daha agresifleşiyor. Ev içi tecavüzler bundan.

Evliliğin belli bir döneminden sonra çiftler birbirini arzulamayabilir. Bu normal değil mi? Bu gerçeğe rağmen bu işin uzmanları 'evinizin diğer odalarında sevişin' gibi sinir bozucu önerilerde bulunuyor. Zaten genele bakarsak evler üç artı bir!

Yok öyle bir şey olmaz. Yani cinsel isteksizlik farklı odalarda sevişmekle aşılamayacak kadar derin. Sonuçta sevişme isteği yaratan kadın ya da erkektir, oda değil. Kadın kendini bırakmışsa, saçını başını dağıtmışsa, şişmanlamışsa, ter kokuyorsa, yemek kokuyorsa kim arzular ki. Erkekler bana 'ben böyle kadını ne yapayım' diyor. Kadın da 'ayakları kokuyor, sarmısak kokuyor, benim kadın olduğumu görmüyor' diyor. Tabii soramıyorsun 'sen kadın olarak kendini gösteriyor musun' diye... İlk çıktığınızda nasıldınız, şimdi nasıldınız diye soruyorum çiftlere, öyle farklar var ki...

Ama bir vücut değişiyor zamanla. Şimdi erkek 'senin göğsün sarktı ben ilk günleri hatırlıyorum' diye başlarsa; kadın 'ne düz karnın vardı bir zamanlar, oysa şimdi' derse bu işin sonu gelmez ki. Değer mi tüm bu ıstıraba!

Misafir geleceği zaman ne yapıyorsun? Yemekler, pastalar... Ev tertemiz, çocukları susturuyorsun, gelenler seni sıksa da belli etmiyorsun... Evliliğe de böyle bakacaksın. Eşine misafir özeni göstereceksin hep.

Ama her gün misafir gelmez ki!

Her gün flört edeceksin kocanla veya karınla, her şeyin esası flört.

Yorulur insan!

Niye yorulsun yavrucuğum. Gün boyunca mesajlaşacaksın, birbirinize aşk sözcükleri söyleyeceksiniz. Kadın dişiliğini gösterecek. Güzel olan taraflarını ön plana çıkaracak, çirkinliğini saklayacak... Kocayı evde tutacak materyaller kullanacak kadın, sonra davranışları ya da sözleriyle heyecan yaratacak. Ne bileyim yatakta sürekli şekilde geyşa gibi çalışmak lazım en başta. Ben kadınlara onun için söylüyorum bunu ama onlar bana diyor ki 'siz hep erkekleri koruyorsunuz.' Hayır korumuyorum! Bir erkek nasıl elde edilir, tutulur onu öğretiyorum.

Erkeğin de bir şey yapması gerekmez mi? Yani o başlı başına varlığıyla cazibe merkezi mi?

Ama erkek milleti bir yerde istemiyorsa kadın ne yapsa değişmez. Kadına düşüyor eğer kocası ondan nefret etmiyorsa onu harekete geçirmek.

MAÇ MESELESİ

Gece yarısına kadar maç izliyor erkek, kadın ne yapsın. Bu duruma en muhalif olan kadın bile televizyonun önündeki sehpanın tozunu almaktan öteye geçemiyor. Tabii genel için söylüyorum. Sonra erkek golü izleyemiyor ve tartışma başlıyor.

'Bütün işleri tam da televizyonun önündeymiş gibi hep orada yapıyor' diyor erkekler. Dikkat çekmeye çalışıyor kadınlar böyle yaparak. Kadın, eşinin maç izleyeceği saatlerde bir kitap alır, bir mecmua alır. Başka odaya gidip TV izler veya kucağına yatar maç izlemeye çalışır. Erkek de 10 saat izlemez maçı. Veya gol olunca yüksek sesle bağırmaz. Karşılıklı hürmet lazım. Bumerang gibi, nasıl atarsan sana öyle geri döner. Ve inan erkek milletini idare etmek çok kolaydır.

Diyelim her şey istediğiniz gibi gitti. Kadın bakımlı, anlayışlı, eşine biletix'ten maç bileti alıyor, birlikte Şampiyonlar Ligi maçlarına bahis kuponu dolduruyorlar, gol olunca salonda timsah yürüyüşü yapıyorlar... Her gün birbirlerine mesajlar atıyorlar... Tüm bunlar olsa da erkek ya da kadın bir dönem sonra başka birini arzulayamaz mı?

Hayır siz kendinizi düşünün. Bir açık büfeye gittiniz her çeşit yemek var. Zeytinyağlılar, salatalar, etler, tatlılar... Yedin yedin doydun. Dışarı çıkıyorsun bir köftecinin önünden geçerken canın köfte ister mi?

Haklısınız ama siz çeşidi çok tuttunuz yemekleri sıralarken. Beş yıldızlı otellerin iftar mönüsü gibi oldu.

Bir erkek bedenen ve ruhen tatmin olmuşsa istersen bir ordu kadının içine koy, yine de bir şey yapmaz.

Son bir soru, erkek ya da kadın ihanet ederse partnerine dürüst olmak adına söylesin mi?

Tabii ki hayır ama bence bu hiç olmasın. İhanet yavrum, çok kötü bir şey. Hiç olmamalı.

Kimse 'köfte' yemez

'Bir açık büfeye gittiniz her çeşit yemek var. Zeytinyağlılar, kızartmalar, tatlılar, salatalar. Yedin yedin doydun. Dışarı çıkıyorsun

bir köftecinin önünden geçerken canın köfte ister mi? Hayır. Ama bir de aç olduğunu düşün. 'Oh köfte kokusu ne güzel' dersin. Aç insan kırıntı, kuru ekmek bile yer. Tok insan havyar getir yemez. Yani adamın seks yaşamı iyiyse kadınını aldatıp da 'köfte yemeye' gitmez.'

Evlilik sanatçısı Selin Karacehen nem

İstanbul Üniversitesi Pedagoji mezunu olan Selin Özkök Karacehennem uzun yıllar Amerika ve İsviçre'de yaşadı. 1997 yılında Amerika'da en başarılı 200 kadın arasına seçildi. Çocuklarda davranış bozuklukları, anne ve babaları yönlendirme çalışmaları bulunan Karacehennem son 15 yıldır evlilik ve ilişki sorunları üzerine yoğunlaştı. Bu konuyla ilgili iki kitabı da bulunan Karacehennem halen hafta içi her gün 12.30-13.00 saatleri arasında, DIGITURK'te yer alan Elmax kanalında evlilik ve sorunları üzerine bir program yapıyor. Ayrıca Etiler'deki ofisinde danışmanlık hizmeti veriyor. www.evliliksanati.com adresinden ona ulaşabilirsiniz.

Eşler birlikte porno izlemeli

İnternet ve cep telefonu ihaneti kolaylaştırdı mı?

Evet, genelde internet üzerinden evlilik dışı ilişkiler çok yaşanır oldu. Cep telefonu ise genelde yaşanan evlilik dışı ilişkileri ele veren bir teknoloji. Çiftlerden çoğu eşini cep telefonundaki mesajlardan yakalıyor. Bazı kadınlar eşlerinin porno sitelerine girmesinden de rahatsız oluyorlar ki haklılar.

Erkeğin pornografik sitelere girmesi ihanet kapsamında değerlendirilebilir mi?

Bir erkek evliyken ya da bir sevgilisi varken porno sitelere giriyorsa sorun var demektir. Fotoğraflara bakıp da eşinin yanına gidiyorsa sorun yok; ya da birlikte porno film izliyorlarsa...

Birlikte izlesinler mi?

Tabii ben hep çiftlere 'eşinizle porno izleyin' diye söylüyorum.

Kadınlar feminist davranıyor

Her şey bu kadar kolaysa nerede hata yapıyor kadın?

Feminist davranıyorlar. 'Her şeye benim de hakkım var' diyor. Tabii eşitiz ama hayatta böyle değil ki! Bunu kabul etmek lazım. Mesela ben konserveyi açamıyorum ama en cılız erkek pıt diye açıyor. Buyur, kim eşit burada? Bir kere fiziksel olarak eşit değiliz. Algılama da farklıdır. Kadın daha detaylı düşünür, erkekse yüzeysel. Erkek daha idare edilmeye meyillidir ama böyle Ali kıran baş kesen bir kadınla da yapamaz. Ben kadınlara mutlu bir evlilik istiyorlarsa erkeğin bir adım gerisinde durmalarını söylüyorum.

Alıntı:
Akşam-Aykut Aykanat
 
Gecenin bir yarısı bir ziyaretçi bu konuyu okuyormuş, sırf bunu yazmak için konuya girdim :P
Sabırla sonuna kadar okudum ve söylemeden edemeyeceğim, o son paragraf ne kadar gerzekçe..
 
Gecenin bir yarısı bir ziyaretçi bu konuyu okuyormuş, sırf bunu yazmak için konuya girdim :P
Sabırla sonuna kadar okudum ve söylemeden edemeyeceğim, o son paragraf ne kadar gerzekçe..
Sayende bende girmiş oldum iyi mi. :D

Konuya girmişken geyşa sözcüğünü irdelemeden olmaz. :D

Geyşa : Japonya’da erkekleri eğlendirmek amaçlı kişiye yönelik hizmetleri yapan kadınlara denir, bu kadınlar genellikle eğlendirmeye ve hizmet etmeye yönelik davranışlar sergileyerek kişiye göre dans masaj ve kişisel hizmet konularında ön plana çıkarlar.

Geyşalar nazik sadık ve saygılı insan görünümü ile karşımıza çıkarlar erkekleri için ellerinden geleni yaparlar bunun için dünyanın en iyi hizmet eden kadınları olarak hayata isimlerini yazdırmışlardır. Geyşaların dış görünümü klasik Japon elbisesi giyili biçimde ve yüzleri beyaz bir boya ile boyanmış vaziyette kendilerini sergilerler. Geyşa hakkındaki kişisel düşüncelerim

Geyşalar daha eski tarihlerde popüler olmuşlar iken günümüze gelindiği zaman bu popülerlik havasız kalmış ve sayısı azalmıştır sebebi ise batı modelinin Japonya’da yayılması olmuştur batı tarzı barların ve eğlence mekanlarının açılması üzerine kadınlar daha çok batısal hareketler ve davranışlarda bulunmaya başlamıştır.

Bundan sonrası ise geyşaların özgünlüğünü yitirmesi durumuna gelinmesi olmuştur. Gerçek bir geyşaya rastlamak zor olsa bile bu kültürü korumak amaçlı bir çok insan bu olaya seferber olmuş ve desteklerini vermişlerdir
 
Sayende bende girmiş oldum iyi mi. :D

Konuya girmişken geyşa sözcüğünü irdelemeden olmaz. :D

Geyşa : Japonya’da erkekleri eğlendirmek amaçlı kişiye yönelik hizmetleri yapan kadınlara denir, bu kadınlar genellikle eğlendirmeye ve hizmet etmeye yönelik davranışlar sergileyerek kişiye göre dans masaj ve kişisel hizmet konularında ön plana çıkarlar.

Geyşalar nazik sadık ve saygılı insan görünümü ile karşımıza çıkarlar erkekleri için ellerinden geleni yaparlar bunun için dünyanın en iyi hizmet eden kadınları olarak hayata isimlerini yazdırmışlardır. Geyşaların dış görünümü klasik Japon elbisesi giyili biçimde ve yüzleri beyaz bir boya ile boyanmış vaziyette kendilerini sergilerler. Geyşa hakkındaki kişisel düşüncelerim

Geyşalar daha eski tarihlerde popüler olmuşlar iken günümüze gelindiği zaman bu popülerlik havasız kalmış ve sayısı azalmıştır sebebi ise batı modelinin Japonya’da yayılması olmuştur batı tarzı barların ve eğlence mekanlarının açılması üzerine kadınlar daha çok batısal hareketler ve davranışlarda bulunmaya başlamıştır.

Bundan sonrası ise geyşaların özgünlüğünü yitirmesi durumuna gelinmesi olmuştur. Gerçek bir geyşaya rastlamak zor olsa bile bu kültürü korumak amaçlı bir çok insan bu olaya seferber olmuş ve desteklerini vermişlerdir
Filmi de varmış bunun :P
 
Geri
Top