• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

İletişim Nedir ?

Suskun

V.I.P
V.I.P
İletişim Nedir ?

Birey, insanlık yolculuğuna, toplumu oluşturan kurumların en küçüğü ve en önemlisi olan ailede başlar.

Anne, baba ve çocuktan oluşan ilk hiyerarşik yapılanma içerisinde yerini aldığı da söylenebilir. Bireye, yolculuğu için gerekli olan bilgi, beceri ve tutumlar öncelikle aile kurumu içerisinde kazandırılmaya çalışılır. Kazandırılan davranış değişikliklerinin en önemlileri arasında, diğer bireylerle yolculuk sırasında nasıl bir iletişim kuracağının öğretilmesi sayılabilir.

“İlk ağlama” çocuğun, anne ve babasıyla kurmaya çalıştığı ilk iletişim denemesi olarak kabul edilebilir. Ağlamanın nedenlerini çözemeyen anne ve baba, çocuğuyla ilk iletişim çatışmasını ve mutsuzluğunu yaşamaya başlar. Çünkü toplumsal ve bireyler arası ilişkilerde mutluluğun yakalanması, paylaşılması ve anlaşılmasının önemli olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Çatışmalardan kurtulmanın ve mutluluğu yakalamanın, etkin iletişimle mümkün olacağı görüşü günümüzde artarak değer kazanmaktadır. Mutluluk gerçekten önemli midir? Önemliyse bireylerin performansını ne kadar etkiler? Soruları birey, aile ve kurumlar açısından yeni iddia ve yaklaşımları gündeme getirmektedir.

Bireyin yaşamında mutluluk önemli bir yer tutmakta ve yaşamını etkilemektedir. Hem ortak deneyimler hem de psikolojik araştırmalar kişisel ilişkilerin önemli bir mutluluk kaynağı olduğunu göstermiştir. Tatminkar ve etkin iletişim yaşayan insanlar, bunu yaşamayanlara oranla daha mutlu ve sağlıklıdırlar. Mutluluğu yakalamış kurumlarda ise verimliliğin arttığı ve bireylerin kendilerini kurumlarının bir parçası olarak gördükleri söylenebilir.

“Bilgi üretim ve akışının hem bireyler arası hem de kurumlar arası ilişkileri belirlediği, bilginin kütlesel düzeyde üretilip, tüketildiği” bilgi toplumlarında, ilişkilere bilgi ve etkin iletişimin kaynaklık ettiği gözlenmektedir. Kurum içi bireyler arası ilişkilerde, çalışanların mutluluğu ve bu mutluluğun ürüne (mal-hizmet) tercih edilmemesi, toplam kalite yönetiminin de temel değerlerindendir.

Günümüzde hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bireylerin mutluluğu ve kurumların başarısı kendilerini bu değişime adapte etmeleriyle doğru orantılı olarak görülmektedir. Çünkü değişim zaten hızlı veya yavaş devam ediyor ve insanların işlerini en iyi yapma arayışları (toplam kalite) da bu bağlamda sürüyor. Hem değişim hem de işi en iyi yapma arayışları kurumları yenileşmeye taşımaktadır. Kalitenin günümüzde giderek değer kazanması ise kurumları toplam kalite standartlarını araştırmaya ve uygulamaya yöneltmektedir.

Bireyler ve kurumlar yenileşme (toplam kalite) arayışlarında “Eylem çelişkisine” yakalanabilmektedirler. Eylem çelişkisi, yaptığınızı daha iyi yapmak için daha çok çalışmanın başarı getirmeyeceği gerçeğidir. Eylem çelişkisini etkin iletişimle ortadan kaldırarak olumlu sonuçlara ulaşmak mümkün görülmektedir.

Bu makalede, kurum içi hiyerarşik yapılanmadan kaynaklanan ve günümüzde artarak devam eden iletişim çatışmaları, “empatik iletişim” eksenli olarak değerlendirilecektir. Bu bağlamda çalışanların mutluluğunun sağlanması ve buna bağlı olarak da verimliliğinin artırılmasının mümkün olup olmayacağı incelenecektir.

İletişim Nedir ve Nasıl Gerçekleşir?

Toplum ve kurumları oluşturan bireylerin birbirlerini etkileme çalışmaları, bireylerin mutluluğuna ve verimliliğine atılan adımlardır. Etkileme faaliyetlerini “bireyler arası ilişkiler” olarak adlandırabiliriz.

Bireyler arası ilişkiler bağlamında iletişimi kısaca açıklamak gerekirse; “İletişim, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci” dir. Genel anlamda ise; “Nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alış verişini iletişim” olarak kabul edebiliriz.

İletişim, iş ve sosyal ilişkilerde başarıya kaynaklık eder. Fikir ve deneyimlerimizi paylaşmak, ilgilendiğimiz alanları geliştirmek ve insanlara isteklerimizi açıklamak için iletişim beceri ve stratejilerine gereksinim duyarız. Duygu ve içgüdülerimizi açıklamak için dil ve vücut diline dayalı iletişim yöntemleri geliştirmemiz gerekir. Etkin bir iletişim kurulabilirse, bireyler hayatlarını olduğu gibi yaşamak yerine, kendi dünyalarını şekillendirebilirler.

1) İletişim Nasıl Gerçekleşir?

Yukarıdaki tanımlar irdelendiğinde iletişimi oluşturan dört temel kavramdan bahsedilebilir. Bu kavramlar sırasıyla; birim (kaynak-hedef), birbiriyle bağlantılı olma, mesaj (bilgi) ve alış-veriştir.

Yaşamımızda kurduğumuz iletişimlerden birini örnekleyecek olursak:

Ast ağır rahatsızlık geçiren eşini hastaneye götürmek için üstünden izin isteyecektir. Kapıyı çalar, selamını vererek içeriye girer ve “Yarın sabah eşimi doktora götürecem!” der. Üst izin yerine yargı içeren bu istemi “Zaten sen izini almışsın… Niye soruyorsun ki?” der ve reddeder.

Yukarıdaki örneğimizde, “kapsam çatışması” yaşanmış ve ast-üst arasında bireylerin istediği verimlilikte bir iletişim kurulamamıştır.

Bu örnek model haline getirildiğinde; ast ile üst arasındaki konuşmada; ast kaynak birimi, üst ise hedef birimi oluşturur. İki birim arasındaki mesajların (izin istemi) gidip gelebileceği bir kanal (alış-veriş) vardır. Bütün bunların bulunduğu iletişim ortamı da bütün kavramlara tek tek tesir eder. Kurulan iletişimi etkileyen faktörler; “öz-imaj, ifade netliği, dinleme becerisi, duyguların yönetimi, öğrenme ve kendini ifade etme” olarak sıralanabilir.

2) İletişimde Anlayabilmek

“Bilmek, anlamak ve yaşamak…” eğitimcilerin bireylerde gerçekleştirmek istedikleri davranış değişikliklerinin basamaklarını oluşturmaktadır. İstenilen davranış değişikliğine ulaşmak her basamağın kendi içerisindeki gereklerini de yerine getirmekle sağlanabilir. Bireyin anlamlandıramadığı bilgileri yaşantısında da uygulaması mümkün görülmemektedir.

İletişim sürecinin dinlemeyi izleyen aşaması, esasen anlamayı hedefler. Gelen iletiyi (mesaji) anlayabilmek, en genel anlamıyla, konuyu “karşı açıdan” görebilmek demektir. Anlayabilmek, bir olayla ilgili yürütülen farklı düşüncelerin her birinin oturdukları mantıkların kendi içlerinde tutarlı oldukları varsayımını temel alır. Buna göre, düşünceler arasında “doğru-yanlış” veya “haklı-haksız” gibi ayrımlar anlamsızdır. Anlamanın temelinde yatan bu varsayımın anlamlı gördüğü tek şey düşüncelerin birbirlerinden olan farklılıklarıdır. Her düşünce, bir bütünü bir kenarından yakalamış, o kesiti anlamış ve anladığını da tutarlı bir mantık silsilesi ile kendi içinde “doğrulaştırmış” bir açıdır, bir penceredir. İletişimde, bütünü anlamak, ona bakan açıları anlamayı gerektirir.

Örneğimizde ast kendi alt kültüründen kaynaklanan bir söylem hatası yapmıştır. Aslında ast “Sayın üstüm eşim kendi başına hastaneye gidemeyecek şekilde rahatsız, yarınki işlerimi arkadaşlarımın da yardımıyla yaptım ve bekleyen herhangi bir işim yok… Hastane işlemlerinde eşime refakat edebilmek için izin istiyorum…” demek istemiştir. Üst söylem hatasından kaynaklanan bilgiyi, eğitimci yönünü de kullanarak “üstü izin vermeye mecbur bırakacak bir tarzda izin istememelisin… Şöyle, şöyle (yukarıda açıklandığı gibi) izin istemeliydin.” demeli; kendisini anladığını, eşinin tedavisi için neler yapabileceğini sormalı ve geçmiş olsun temennisiyle izin vermelidir. Böylece hem astının hatasını düzeltmiş hem de iletişim çatışmasına girmemiş olacaktır.

İletişimi anlamlandırmak, iletişim sürecine -alıcı ya da verici olması farketmez- karşımızdakinin gözleriyle bakmakla sağlanabilir.
 

damlaa

Üye
İletişim sürecinde en önemli olan iki faktör, gönderici ve alıcıdır. İletişimin başlıca ögeleri arasında yer alan bu iki unsur olmazsa iletişimin gerçekleşmesi mümkün değildir.

Çünkü kaynaktan hedefe doğru mesajın iletilmesi olayı iletişimin temelini oluşturmaktadır. Tabii iletişim sağlanması için kaynak ve hedef dışında gerekli olan daha farklı unsurlar da bulunmaktadır. Ama onlar aşağıdaki başlıklarda ele alınmaktadır.

Diğer taraftan iletişim, bir kuruluşun yanı sıra insanların varlığı ve hayatta kalması için esastır.

Sonuçta iletişim; insanlık tarihi kadar eski bir olgudur! Zamanın ilerlemesiyle birlikte teknikleri değişse de iletişim insanoğluyla birlikte doğmuş ve yine onunla birlikte gelişmiştir.

Örneğin; mağara taşlarına çizilen şekiller iletişimin varlığına verilebilecek en eski örnekler arasındadır.

Geçmişten günümüze iletişim araçları arasında ilk sıralarda yer alan mağara resimleri dışında duygu ve düşünceleri anlatmak için danslar, ateşle, dumanla, güvercinle haberleşmeler, duyguları anlatmak için yapılan besteler, resimler ve dahası hep iletişim için başvurulan yollardır.

Kısacası; iletişim her zaman var olmuştur ve hep var olacaktır.
 
Top